hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca]

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca] 2duy3hj

Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca] Empty
MesajKonu: Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca]   Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca] EmptyC.tesi Ocak 30, 2010 12:06 pm

<blockquote><blockquote>155- Muhakkak ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, cari ve ürün eksiltmesi ile deneriz. Sabredenleri müjdele.
156- Ki onların başlarına bir musibet geldiğinde; "Biz Allah için varız ve yine O'na döneceğiz" derler.

إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ[/size]

Vicdanların mutlaka
musibetler yolu ile eğitimleri, hakk mücadelesi uğrundaki kararlılık
derecesinin ise korkularla, ağır belâlarla, açlıkla, mal, can ve ürün
kayıplarıyla denenmeli, sınavdan geçirilmelidir. Mü'minin, inancının
yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bu musibetler kaçınılmazdır.
Çünkü müminler inançları uğrunda ne kadar yükümlülüklere katlanırlarsa,
inançlarının vicdanlarında kazanacağı değer o oranda yükselir.
Bağlılarının, uğrunda yükümlülüklere katlanmadıkları ucuz ve düşük
maliyetli inançlar daha ilk darbe ile karşılaşılır - karşılaşılmaz
kolayca feda edilebilir.

Demek oluyor ki, bu
durumlarda katlanılan yükümlülükler, herhangi bir inanca, bağlılarının
vicdanında değer kazandıran, psikolojik bir bedeldir. Sözkonusu inancın
başkalarının vicdanında değer kazanabilmesi için bağlılarının bu
psikolojik bedeli ödemeleri gerekir. Yeni kazanılacak kişiler ancak bu
fedakârlığın sonucunda ortaya çıkar. Müminler inançları uğrunda ne
derece acılara katlanırlarsa, ne oranda fedakârlıklara girişirlerse
inançlarının vicdanlarındaki değeri daha da artar, ona daha sıkı
biçimde bağlanırlar.

Bu böyle olduğu gibi,
sözkonusu inancın değerini yabancıların kavrayabilmeleri için
bağlılarının onun uğrunda musibetler ile karşılaştıklarını ve
karşılaştıkları musibetlere sabretmelerini görmeleri gerekir. O zaman
bu inanca yabancı olanlar içlerinden şöyle diyecekler; "Eğer bu inanç
sistemi, bu adamların onun uğrunda çektikleri musibetlerden daha
hayırlı ve büyük olmasaydı, bu adamlar onun uğrunda belâlara
katlanmazlar, bu sıkıntılara sabretmezlerdi." O zaman da bu inancın
düşmanları onun mahiyetini araştırmaya, ona değer vermeye ve ona
sempati ile yaklaşmaya yönelirler. Bütün bunların sonucu olarak yüce
Allah'ın desteği ve "fetih dönemi gelerek, insanlar akın akın O'nun
dinine girerler.

Ayrıca sözünü ettiğimiz
musibetler, bu inancın bağlılarının bel kemiklerinin sağlamlaşması ve
dinamiklik derecelerinin artması için de gereklidir. Sebebine gelince,
sıkıntılar; müminin potansiyel güçlerini, saklı enerjilerini harekete
geçirir, onun kalbinde ancak musibetlerin darbeleri altında
keşfedebileceği gizli çıkış ve nüfuz kanalları açar, vicdanında ancak
gözlerdeki perdeyi kaldıran, kalplerin pasını silen sıkıntı ortamı
içinde yeşerebilecek doğru değer yargılarının, ince ölçülerin ve
isabetli düşüncelerin gelişip serpilmesini sağlar.

Bunların hepsinden daha
önemlisi, yahut da bunların tümünün temel dayanağı, bütün dayanakların
sarsıldığı, türlü türlü saplantıların kayboluverdiği ve diğer bütün
dayanaklarını yitirmiş olan kalbin sırf Allah ile başbaşa kaldığı
kritik anda sırf O'na sığınmasıdır. Sadece o anda gözlerdeki perdeler
düşerek basiret açılabilir ve bakışların önündeki ufuk açık-seçik hale
gelebilir. O anda mümin için yüce Allah'tan başka hiçbir şey, O'nun
yüzünden başka hiçbir güç, O'nun iradesi dışında hiçbir irade ve O'ndan
başka sığınılacak hiçbir merci yoktur. İşte o zaman müminin ruhu, doğru
düşüncenin dayanağı olan tek gerçekle, biricik realite ile bütünleşmiş
olur.

Nitekim yukardaki ayetlerin şu cümleleri, müminin vicdanı ufuktaki bu doruk noktasına yükseltiyor:
"Sabredenleri müjdele. Ki, onların başlarına bir musibet geldiğinde; `Biz Allah için varız ve sonunda O'na döneceğiz' derler."
Biz yalnız Allah için
varız. Hepimiz, varolan her şeyimizle, bütün varlığımızla, dönüşümüz,
nihaî başvurumuz sadece O'nadır. Teslimiyet... Mutlak teslimiyet...
Biricik realite ile ve doğru düşünce ile yüzyüze gelmekten,
bütünleşmeden kaynaklanan nihaî sığınmanın teslimiyeti!..

</blockquote></blockquote>İşte
sabredenler bunlardır. Şanlı Peygamberimizin (salât ve selâm üzerine
olsun) yüce nimet bağışlayıcısına aracı olarak kendilerine müjde
sunduğu bahtiyarlar. Ve işte yüce nimet bağışlayıcısının, kendi
katındaki konumlarını, onurlu sabırlarının mükâfatını açıkladığı
seçkinler bunlardır:

Fizilalil Kuran

إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَCümle-i
kerimesine <İstirca> cümlesi derler.(Said bin Cübeyr) Allah
ikisinden de razı olsun,derki," Bu ümmete verilen şu güzel haslet
hiçbir ümmete nasib olmamıştır.Eğer o, (Yakup)aleyhisselama verilmiş
olsaydı kaybettiği oğlu (Yusuf)aleyhisselam hakkında esef etmez(Yusuf
Suresi 84. ayet)bu ayeti okurdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bakara Suresi 155-156. Ayetler [İstirca]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bakara Suresi 102.Ayet
» Al-i İmran Suresi 26 ve 27. Ayetler
» Yasİn sÜresİ
» Saffat,Cin,Şuara ve Mülk Suresinden Şihaplarla İlgili Ayetler
» Cİn Sûresi ...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan :: Ayetler, Dualar ve hadisler-
Buraya geçin: