Jensen
Giriş Tarihi : 30/03/09 Yer : İstanbul Yaş : 34 Mesajlar : 14824 Rep Puanı : 14472 Rep Gücü : 6503
| Konu: Saffat,Cin,Şuara ve Mülk Suresinden Şihaplarla İlgili Ayetler Ptsi Ocak 25, 2010 8:50 am | |
| Saffat Suresi 6- Hiç şüphesiz, biz dünya göğünü (5) 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip-donattık. 7- Ve itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk; (6) 8- Ki onlar, Mele-i Alâ'ya kulak verip dinleyemezler ve onlar her yandan kovulur atılırlar; 9- Uzaklaştırılırlar. Onlar için kesintisiz bir azab vardır. 10- Ancak (sözü hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu da delip geçen 'yakıcı bir alev' izler (ve yok eder) .[size=7] (7)[/size] 5. "Yakın gök" ifadesi ile, gözlerimizle görebilmenin mümkün olduğu uzaya işaret edilmektedir. Nitekim daha uzakta bulunan, yerlerini bilemediğimiz birçok "sema" vardır. Başlangıçtan günümüze kadar insan, "sema=gök" fadesi ile belli bir yeri kastetmemiş ve uzayın görebildiği kadarını "sema" olarak adlandırmıştır. 6. Yani, sema sadece herkesin gördüğü uzay değildir ve belirli bir takım sınırları vardır. Hiçbir asi şeytan o sınırları aşamaz. Her yıldız ve gezegen kendi ekseni etrafında döner ve kendi yolu dışına çıkamaz. Onların yollarına da başka birşey giremez. Görünüşte uzay boş bir alan olarak gözükmektedir. Oysa uzaydaki sınırlar o kadar kesin hatlar ile çizilmiştir ki, insanların yaptıkları duvarlar bir hiç mesabesinde kalır. İnsanoğlunun aya çıkabilmek için ne kadar güçlükle karşılaştığı bilinmektedir. Dolayısıyla aynı güçlükler, yeryüzündeki diğer mahluklar için de söz konusudur. Yani bundan cinlerin Alem-i Bâlâ'ya çıkmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. 7. Bu ayetin tazammun ettiği anlamı iyice kavrayabilmek için Rasûlullah'a (s.a) peygamberlik geldiği dönemde, Araplar arasında kehanetin çok makbul olduğunu bilmek gerekir. Öyle ki o dönemde her yer adeta gaybten haber getirenler, gayb hakkında bilgi verenler ile kaynıyordu. Araplar kendi geçmiş ve gelecekleri hakkında haber veren bu kimselere inanırlardı. Bu kimseler de (kahinler) , cin ve şeytanların emirleri altında olduklarını ve kendilerine gaybten haberler getirdiklerini iddia ediyorlardı. Hz. Peygamber'e (s.a) ilk kez vahiy geldiğinde, o böyle bir atmosferde Kur'an'ın ayetlerini tebliğ etti ve bu ayetlerin kendisine, Allah tarafından ve bir melek aracılığıyla geldiğini söyledi. Bunun üzerine kafirler Hz. peygamber'e (s.a) "kahin" demeye başladırlar. Öyle ki şeytanın kahinlere haber getirdiği gibi Hz. Peygamber'e de getirdiğini, onun da bu bilgileri kendilerine vahy diye aktardığını iddia ettiler. Kur'an bu iddiaları şu şekilde cevaplamıştır. "Şeytan kesinlikle değil Mele-î A'lâ'ya yaklaşmak, Alem-i Bâlâ'ya bile giremez. Şayet şeytan Mele-i A'lâ'ya yaklaşmak için çabalayacak olsa, hemen onu delici bir ateş kovalar." Bir diğer anlamı da şöyle olabilir: "Allah'ın emriyle melekler kâinatı idare etmekdetirler. Dolayısıyla onlar şeytan'ın kendilerine müdahalesinden korunmuşlardır. Şeytan bırakın onlara müdahale etmeyi, yanlarına bile yaklaşamaz." Cin Suresi 8.9. ayetler 8- "Doğrusu biz göğü yokladık (*) ; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk." (**) (*)Kulak hırsızlığı yapmak için <Celaleyn,Medarik>(**)Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem peygamber olduktan sonra <Celaleyn>
9- "Oysa gerçekten biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. (*) Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur. (9) (*)Biseti seniyyeden evvel <Celaleyn,Medarik>
9. Bu sebepten cinler, yeryüzünde ne büyük bir hadise meydana gelmiş ki haberleri korumak için çok sıkı denetim alınmış, bunun tahkikatı içerisindeydiler. "Şimdi artık gökyüzünden haber almaya bir fırsat bulamıyor, her yerden takip edilerek kovuluyoruz" diyorlardı.
Şuara Suresi 212.Ayet 212- Çünkü onlar, (vahyedileni) işitmekten kesin olarak uzak tutulmuşlardır. (133) 133. Yani, "Şeytanlar, Kur'an'ın vahyedilmesine karışmak şöyle dursun, Cebrail, (a.s) , Allah'tan alıp Hz. Peygamber'in (s.a) kalbine getirinceye kadar, kendilerine bir an için bile olsa, onu işitme fırsatı daha tanınmaz. Onu işitmekten öylesine uzak tutulurlar ki, onun sözleri ve muhtevası konusunda bir ipucu bile elde edemezler ki, dostlarını Hz. Peygamber'in (s.a) ashabına şu mesajı ileteceğine veya sözlerinin şu günde şunu ihtiva edeceğini haber versinler. Mülk Suresi 5. Ayet 5- Andolsun, biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) (9) kandillerle süsleyip-donattık (10) ve bunları, şeytanlar için taşlama-birimleri (rücûm) kıldık. (11) Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık. 9. "Semae'd-dünya" ifadesiyle, üzerindeki yıldız ve gezegenleri vasıtasız olarak görebildiğimiz gökyüzü kastolunmaktadır. Onun ötesi ancak araçlar yardımı ile görülebilirken daha ötesi araçların yardımıyla dahi görülemez. 10. "Mesabih" kelimesi, "nekre" bir kullanıma sahiptir. Bunun nedeni (kelimenin belirsiz kullanılması) lambaların ihtişamının vurgulanmasıdır. Yani bu kainat karanlık ve ıssız yaratılmamış, geceleri parlayarak insanı hayretler içinde bırakan yıldız ve gezegenlerle süslenmiştir. 11. Bu ifade, salt şeytanlara meteorlar atıldığı veya yıldızlardan kopan meteorların şeytanları vurmak için atılıp, sonra dünyaya düştüğü anlamına gelmez. Ancak, yıldızlardan kopmuş olan sayısız meteor parçası, uzayda dolaşmakta ve zaman zaman dünyaya düşmektedir. Bu bilinen bir husustur, dolayısıyla bunların, şeytanların Alem-i Bâlâ'ya çıkmalarını engellemeleri ve çıkanları kovalama görevi yapmaları da mümkündür. Bu hususun burada açıklanmasına şu nedenden dolayı ihtiyaç duyulmuştur: Araplar, şeytanların kahinlere hizmet ettiklerine, onlara gayb haberlerini getirdiklerine ve kahinlerin de bu bilgiler sayesinde insanların geleceğini bildiklerine inanırlardı. Bunun böyle olduğunu bizzat kahinler de iddia ediyorlardı. Bu yüzden Kur'an'da birçok yerde şeytanın Alem'i Bâlâ'ya çıkmasının ve orada gaybî bilgiler edinmesinin kesinlikle mümkün olmadığını bildirmektedir. Burada meteor olayının gerçeği sorulabilir. İnsanoğlu onun hakkında kesin bir bilgiye sahip değildir. Fakat şimdiye değin meteorların incelenmesi sonucunda insanların elde ettiği bilgi şu kadardır: En muteber bilim adamlarının öne sürdüğü faraziyeye göre, meteorlar yıldızların infilak etmeleri sonucunda onlardan kopan parçalardır. Uzayda dolaşırlar ve zaman zaman yeryüzünün çekim dairesi içine girdiklerinde, süratle dünyaya düşerler. (İzah için bkz. Britanica Ansiklopedisi, 1967, cilt. 15) | |
|