1. Popüler Diyetler
Etrafınızda aynı saç, aynı göz, aynı boy veya aynı özellikleri taşıyan
birden fazla birey gördünüz mü? Peki dünyada neden tek tip
antibiyotik, kanser ilacı ya da tansiyon ilacı yok? Neden bazı insanlar
mutlu veya diğerleri değil? Bireysel farklılıklar yüzünden. Bir diyet
programının her insanda aynı sonucu vermesını beklemek bir rüyadan öte
olamazdı. Genetik ve çevresel faktorler, beslenme biçimi, yaş, tat
duyusu ve kültür farklılıkları insanları birbirinden ayırır. Diyet
programları da mutlaka bireye özgü olmalıdır.
2. Kansızlık
Özellikle kadınlarda görülen ve çok da önemsemedikleri bir problemdir.
Demir, B12, folat eksiklikleri ciddi diyet başarısızlığına neden olur.
Kansız kalan bir vücut iki nedenden ötürü kilo veremez. Birincisi
enerji metabolizmasının düşüklüğü nedeniyle hasta enerji veren gıdalara
ihtiyaç duyar. Çay ve kahve tüketir, tatlı isteği artar. Bu da
kansızlığı hem derinleştirir hem de gereksiz kalori yükü nedeniyle
yağlanmayı artırır. İkinci ve önemli neden ise kansız vucut diyetle
karşılaştığında bir direnç gösterir. Bu direnç kendini sağlıksız ve
enerjisiz bulan vücudun daha da kalori kısıtlanması karşısında yaşadığı
stresten gelir. Stres ise her zaman adrenerjik sistemi
hareketlendirerek vücuda enerji depolamaya çalışacaktır.
3. İnsülin Direnci
Şeker molekülünün işlenmesi için yeterli miktarda insüline ihtiyaç
vardır. Farklı nedenlerle insülin fazlalığı, kortizon benzeri etkilerle
iştah değişiklikleri, kan şekeri düşmesi ve tatlı ihtiyacı, vücutta tuz
ve su dağılımında değişiklikler, ödem, adet düzensizlikleri, tiroid
hastalıkları gibi diğer hormon bozukluklarını tetikleyebilir. İnsülin
miktarlarının abartılı olduğu durumlarda hastanın diyetle kilo vermesi
zordur.
4. Tiroid Bozuklukları
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, tiroid bozukluğunuz varsa yani
metabolizma yavaşlığı ile boğuşuyorsanız kilo vermeniz çok zordur.
Tiroid hormonları vücudun tüm metabolizmasını düzenleyen hormonlardır.
Vücudun ısı düzenlenmesi, yağ yakması, enerji ve depolama durumu, su
dengesi, cilt ve diğer sistemlerin sağlıklı çalışması ancak iyi çalışan
bir tiroid beziyle mümkündür.
5. Yanlış İlaç Kullanımı
Fazla yağlardan kurtulmak için yağ yakıcı, enerji depolamak için
multivitamin, hafızanızı kuvvetlendirmek için hafıza kuvvetlendirici,
eklem şikâyetleriniz için bitkisel takviyeler, hastalığa yakalanmamak
için bağışıklık sistemi güçlendiricileri, son zamanda bozulan moraliniz
için antidepresan, kanınız sulansın diye aspirin, altta yatan
hastalığınız için tansiyon, şeker veya astım ilacınız, boğazınız
ağrıdığında antibiyotik, komşunuzun kullandığı iştah kesici, internette
gördüğünüz A ilacı, gazetede gördüğünüz X ilacı vs.
Yukarıdakilerden birkaç tanesini kullandığınıza eminsiniz. Eğer
kullanmıyorsanız çok şanslısınız. Bu kadar ilacın birbiriyle
etkileşmemesi ve vücudunuza zarar vermemesi mucize olsa gerek. İlaçlar
ister reçeteli ister bitkisel olsun mutlaka karaciğerinize uğruyor.
Etkileri yanında yan etkileri de var. Diğer ilaçlarla alındıklarında
etkileri artıyor veya azalıyor ya da yan etkileri çıkıyor. Biri
şekerinizi çıkarırken diğeri yağlanmanızı artıyor, diğeri enerji
verirken tansiyonunuzu etkiliyor, öteki iştahınızı kapatırken kalbi
etkiliyor. Metabolizmanızı hızlandıranı veya yavaşlatan var. Fazka ilaç
kullanımı önce sağlığınızı sonra da sağlıklı olmak için yaptığınız
diyet programlarınızı bozmasın.
6. Diğer Hormon Bozuklukları
Aldesteron, progesteron, prolaktin, kortizol, testosteron, östrojen,
ACTH, Growth hormon bozuklukları sık görülen hormon bozuklukları
arasındadır. Diyet çabası içindeki birinin, vücudun çoğu sistemini
düzenleyen bu hormon bozukluklarından birine sahip olması diyet
başarısızlığının altında bir etken olarak yatar. Bu hormonlar yağ, su ve
diğer metabolizma sistemlerini bozarak anormal iştah artışı, adet
düzensizlikleri, garip bölgelerde yağlanmalar, kıllanmalar, tansiyon
değişiklikleri, uyku bozuklukları, şişlikler ve vücut ağrılarına neden
olur.
7. Egzersiz Olmadan Diyet Yapmak
Diyetlerden mucize bekleyen hastalarla sık karşılaşıyoruz. Bir diyetin
başarısı, kilo kontrolünün hayat tarzı değişikliği ve uzun süreli kilo
kontrolü yaratmasıyla ölçülür. Diyetin başarılı olabilmesi için ise
altta yatan bir hastalık olmaması ön şarttır. Diğer bir koşul ise
diyetlerin egzersiz ile mutlaka ve mutlaka kombine edilmesidir. Hızlı
ve çok miktarda kilo kaybı başarı gibi görünse de, birçok yan etkisi
olabilir, bu durum ölümlere dahi yol açabilir. Geri verilen
kilololarınızı almak istemiyorsanız tabana egzersizi yaymalısınız.
8. Psikolojik Problemler
Psikolojik yeme problemleri dışında; depresyon, anksiyete, panik atak,
uyku problemleri, şizofreni manik bozukluklar, alkol ve keyif verici
maddelere bağımlılık, klostrofobi gibi daha nicesi sayılabilecek
problemlerle uğraşı, diyetleri olumsuz etkiler. Stres faktörü bile başlı
başına hormonsal bozukluklara neden olarak iştah düzensizliği yaratır.
Diyetlerin bireye ayrı bir stres daha getirdiği düşünülürse
karmakarışık bir durum ortaya çıkar.
9. Mide Bağırsak Sistemi Problemleri
Mide ülseri, gastrit, reflü gibi sindirim rahatsızlıkları mide asit
salgı bozukluklarıyla beraberdir. Asit salgı bozukluğu ise mide bağırsak
hızının artmasına neden olur. Mide bağırsak hızının artması çabuk
acıkma, sık sık yeme isteği ve besin seçimine neden olur. Midesinde
problem yasayan birinin sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet
benimsediğinde aşırı bağırsak gazıyla karşı karşıya kalması, tek yönlü
beslenmeyle sonuçlanabilir. Bağırsakların stres kökenli aşırı reaksiyon
göstermesi spastik kolon veya İBS denilen hastalık tanısı alır. Bu
durumda hastanın aşırı şişkin hissetmesi, kilosunun bir türlü
değişmemesi, besinlerin bazılarının kısıtlanması diyet programına uyum
problemi yaratarak başarısızlıkların temelinde rol oynayabilir.
10. Besin Seçimleri
Besin endüstrisi, bilim ilerledikçe ilerliyor. Domates görünümlü
karpuz veya elma-armut bileşimi bir meyveye alışır olduk. Genetiği
oynanmış ürünler raflarda yer almaya başladı. Katkı maddeleri oldukça
fazla kullanılıyor. Her mevsim her yiyeceği bulabiliyoruz. Hormonlu
gıdalar, hormonlu kümes hayvanlarını, bu da onların tüketilen ürünlerini
hormonlu hale getiriyor. Çoğumuz eski besinlerin tatlarını bulamıyoruz
ama giderek de alışıyoruz. "Bilim ne kadar besinleri değiştirmeli, her
değişim yararlı mıdır, zararları ne zaman ortaya çıkıyor?"
Kafamızda çeşitli sorular var. Batı beslenme tarzıyla hastalıkların
artması, Akdeniz beslenme tarzıyla daha uzun yaşayan insanların
gözlenmesi işlenmiş ürünlerin çok da masum olmadıklarını gösteriyor. Az
kalorisi olan besin ürünleriyle beslenmeyi dengelemek temel prensip
olmalıdır. İçtiğiniz kahvenin içinde ne olduğunu sorgulayın. Size masum
görünen, tatlandırılmış ve moda olmuş kahve türevi hiç yoktan 300-400
kalori almanıza neden olabilir. Bu konuda son derece bilinçli ve
dikkatli davranılması gerekir.
Hastane.com