Fâtih Sultân Mehmed’i bize kısaca tanıtır mısınız?
Çocuklarını ve o-nun zamanında Osmanlı Devleti’nin ulaştığı sınırlan
özetler misiniz?Fâtih Sultân Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde
Edirne Sarayında Hüma Hâtun’dan dünyaya geldi. Annesi onun gerçek
saltanatını görmeden 1449 yılında vefat eyledi. Bir görüşe göre 19 ve
bir diğerine göre 21 yaşında babasının vefatı üzerine üçüncü defa
saltanat koltuğuna oturdu ve sınırları Tuna’dan Kızılırmak’a kadar
genişleyen Devletinin başşehri olarak İstanbul’u almak ve Hz.
Peygamber’in övgüsüne mazhar olmak en büyük ideali idi.
İstanbul’u almak için Boğaz’a hâkim olmanın şart olduğunu bilen Sultân
Mehmed, 1452’de Boğazkesen Hisarı dediği Rumelihisârını inşa ettirdi.
Karşısında Yıldırım’ın inşa ettirdiği Anadoluhisârı yükseliyordu ve
artık Osmanlının izni olmadan boğazı geçmek mümkün değildi. 1 Eylül
1452’de Edirne’ye dönen Sultân Mehmed, hemen kendisinin planlarını
çizdiği topların dökümüne başladı. Deneyler yapıldı ve dünyanın harp
aletleri alanında harikaları vücuda getirildi.
Planı sezen İmparator zor durumdaydı; zira Bizans ikiye ayrılmıştı.
Avrupa, yardım için Katolik olmalarını istiyor ve Ortodokslar ise hayır
diyordu. 12 Aralık 1452’de Ayasofya’da Katolik ayini yapılması,
Sultân’ın işlerini kolaylaştırıyor ve Bizans Başbakanı Notaras,
"Bizans’ta Latin şapkası görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih
ederim" diyordu. Bizanslılar parlayan ateşlerine ve Hz. Meryem’e
güveniyorlardı. Ancak 1453 Şubatında Edirne’den yola çıkan toplar 5
Nisanda İstanbul önlerine geldi. 6 Nisan’da muhasara başladı. 53 gün
süren muhasara sırasında Fâtih’in ordusu, tarihe geçen kahramanlıklar
yazdı. Bizans’ın Galata ile Saraybumu arasına gerdiği zincirler,
Osmanlı donanmasının karadan yürütülerek Halic’e girmesiyle
parçalanmıştı. Muhasaranın 53. Günü Hz. Peygamber’in müjdelediği fetih
29 Mayıs 1453 günü gerçekleşti ve Osmanlı ordusu tekbir sesleriyle
Topkapı ve Eğrikapı yönlerinden İstanbul’a girdi. Ayasofya’ya sığınan
on binlerce insanın burnu bile kanamadı ve İslâm Hukukunun bu konudaki
hükümleri aynen uygulandı ve herkese temel hak ve hürriyetleri tanındı.
Fâtih’in fetihten sonra yaptığı ilk iş, İstanbul’un maddi ve manevi
imar edilmesidir. Bu işi tamamladıktan sonra Belgrad hariç bütün
Balkanları Osmanlı Devleti’ne ilhak eyledi. Batıyı emniyete aldıktan
sonra, kendisine pürüz çıkaran Karamanoğulları ve İsfendiyaroğulları
Beyliklerini tamamen ortadan kaldırdı. Bu arada Bizans’ın artığı olan
Trabzon’daki Pontus İmparatorluğu da 1461 yılında tamamen tasfiye
edilmiş oldu. Komutanlarından Gedik Ahmed Paşa, Kırım’ı aldı.
Bütün bu fetihler, başta Abbasî Halifesi olmak üzere herkes tarafından
takdir edilirken, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan Fâtih’e kafa
tutuyordu. Bunun üzerine Erzincan civarındaki Otlukbeli denilen yerde
1473 tarihinde bu sıkıntı da bertaraf edildi ve artık Osmanlı devleti
Toroslara kadar genişledi. Fâtih Sultân Mehmed, yeni bir harbin
hazırlığında iken, 1481 yılında 51 yaşında Gebze’de vefat etti. 28
yıllık padişahlığı süresince 2 İmparatorluk, 14 devlet ve 200 şehir
fethederek Fâtih unvanını Hz. Peygam-ber’den alan Sultân Mehmed,
devletin sınırlarını 2.214.000 krm2’ye genişletmişti ki, bu 3 Türkiye
Cumhuriyeti eder demektir. Balistikteki keşifleri, Matematik ilmindeki
dehası, dinî ilimlerde büyük bir âlim olması, Arapça, Farsça, Yunanca,
Sırpça, İtalyanca ve benzeri önemli dünya dillerinden dokuzuna vâkıf
olması, onu Osmanlı tarihinin en büyük askeri, devlet adamı ve âlimi
olduğunu, düşmana ve dosta söyletmiştir.
Ona bu büyük fetihte yardımcı olan devlet adamları arasında, Çandarlı
Halil Paşa, Mahmûd Paşa, Rum Mehmed Paşa, İshak Paşa, Gedik Ahmed Paşa,
Zağanos Mehmed Paşa, Balaban Bey, Bali Bey ve benzeri çok sayıda devlet
adamı ve komutanları saymak mümkün olduğu gibi, manevi komutanlar
arasında ise, asrının büyük âlimlerinden ve maneviyât erenlerinden,
Molla Hüsrev, Molla Gürânî, Molla Zeyrek, Akşemseddin, Hızır Bey,
Hocazâde Efendi, Molla Vildân ve Molla Şeyh Vefa ve benzeri zatları
zikretmek icabeder.
ZEVCELERİ:
1- Gülbahar Hâtûn; II. Bâyezid ile Gevher Sultân’ın annesi.
2-Gülşah Hâtûn; Karaman Oğullarından İbrahim Beğ’in kızıdır.
3- Sitti Mükrime Hâtûn; Dülkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıdır.
4- Çiçek Hâtûn; Türkmen Beyi kızıdır.
5- Helene Hâtûn; Mora Despotu Demetrus’un kızıdır.
6- Anna Hâtûn; Trabzon İmparatorunun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür.
7- Alexias Hâtûn; Bizans Prenseslerindendir.
ÇOCUKLARI:
1- Şehzade Sultân Mustafa Hân.
2- Gevher Sultân.
3- Şehzade Cem Hân.
4- Şehzade Bâyezid Hân.
5- İsmi bilinmeyen iki kızı.
Fâtih’i iki sayfada değil, ancak 2000 sayfada anlatmak mümkün
olduğundan, onu anlatmaktan ziyade onunla alakalı iddiaları cevaplamayı
tercih ediyoruz33.
Kaynak : Prof.Dr. Ahmet Akgündüz