hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 ▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---►

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---► 2duy3hj

▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---► Empty
MesajKonu: ▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---►   ▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---► EmptyPtsi Nis. 12, 2010 8:29 pm

Tabikide müslümandı. Ama bağzı arkadaşlar bunu anlamakta
zorluk çekiyor (;


____________________________________________
DİNİNE
GÖNÜLDEN BAĞLI BİR LİDER

"Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile
dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl
inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."



-Mustafa Kemal Atatürk-
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Atatürk,
İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile
ocağındayken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini
pekiştirerek geliştirmiştir. "Ilımlı-modern-dindar" yapının, en
güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in
kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Ulu Önder, her zaman gericilikle
mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi
arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır. Tekke, türbe ve
zaviyeler onun döneminde kapanmış, ama ilk Türkçe Kuran meali
de yine onun döneminde yayınlanmıştır. Türk insanının
ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen, gericiliğe, yobazlığa
her zaman karşı olan Atatürk, Türk Milleti'ni dinin özüne
yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz
yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir.
Şüphesiz ki din, Büyük Önder'in de dikkat çektiği gibi
demokrasinin ve milli bütünlüğümüzün vazgeçilmez bir
ihtiyacıdır. Bir milletin fertlerini birarada tutan en güçlü
bağ olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını
sağlayan en önemli unsurdur.
Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir
toplumda, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve
devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre
içinde ortadan kalkacaktır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve
kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti
birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını,
anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale
getirecektir.
İşte bütün bu nedenlerden ötürü, toplum dokusunun vazgeçilmez
parçası niteliği taşıyan din müessesesinin devamını
sağlayamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta
durması mümkün değildir. Gerek kişi, gerekse toplum açısından
dinin lüzumlu bir müessese olduğunu belirten, siyasi alanda
yaptığı sayısız reformla bu sağlıklı bakış açısını geniş kitlelere
yaymayı hedefleyen Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar
olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu
bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur";
"Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay,
s. 102)
sözleriyle teşvik etmiştir. Milletini, batıl
inanışlardan arındırıp, gerçek dine yöneltmeyi amaçlamıştır.
Bunun için de Kuran'ın kolay bir şekilde okunup anlaşılmasını sağlamak
amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir:
"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da
ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına
ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." (Atatürk'ün
Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)
Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken, Atatürk'ün isteği
Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir. Bunu ifade ettiği
sözleri şöyledir:
"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki
gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın
anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların
vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi
cesaret bulur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve
Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri
gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir'deki Paşa
Camii'nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:
"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti,
sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah
tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi
seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki,
Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz
ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü
dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor."
(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)
Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din
olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:
"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve
ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması
için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim
dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... İslam'ın sosyal hayatı
içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme
hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini
kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık
yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak
öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2,
s. 90)
Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini
değerlerini muhafaza etmesini de, sıklıkla vurgulamıştır.
Ayrıca, Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan,
Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:
"Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış
olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu
bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden
geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey,
Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek
eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve
nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak
zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi
bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk
sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim
görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri
kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir." (Atatürk'ün
Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Dini meseleler hakkındaki görüşlerini
öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk
yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:
M. Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine
aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?
Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle
dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."

M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize
daha iyi izah buyururlar mı?
Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani
bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat
hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura
muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki
Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık,
sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu
cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer
ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir.
Onları kurtaracağız." (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş,
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Atatürk her yönüyle olduğu gibi dindarlığıyla
da milletine en güzel örnek olmuştur. Ulu Önder, dindar
kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı her
zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur.
Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi,
Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle
anlatmıştır:
"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı.
Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim
zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın
icaplarındandır."
buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları
için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını
sevmezdi." (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet
İşleri Bakanları Yayınları s.12)
Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız
Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar
komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız
kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı
ihmal etme"
der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere
bir zarf içerisinde para verirdi."

Umarım aklınızda soru işareti
kalmamıştır..Atamızı dinsiz gibi göstermeye çalışan ateist ve bölücülere
inanmayın.Okuduğunuz için teşekkür ederim..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
▌Atamız Müslümanmıydı?▐ Merak edenler cevap içeride ---►
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: M.Kemal Atatürk ve Cumhuriyetimiz-
Buraya geçin: