İSTANBUL'UN DEPREM RAPORU KORKUNÇ Meclis Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı AK
Parti'li Güllüce, "Japonların olası deprem raporuna göre, 22 gün sonra
enkazdaki cesetlere ulaşılıyor" dedi ve ekledi: Kimyam bozuldu, uykum
kaçtı...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili
İdris Güllüce, Japonların İstanbul için hazırladığı deprem raporunun
uykularını kaçırdığını söyledi.
Raporda İstanbul'da eski binaların tamamı için ciddi uyarılar
yapıldığını belirten Güllüce, "Rapora göre olası bir depremden 22 gün
sonra enkaz altındaki cesetlere ulaşılacak mahalleler var. Raporu
okuyunca kimyam bozuldu, uykum kaçtı" dedi.
Sabah'a konuşan İdris Güllüce, yeni kurulan Meclis Deprem Araştırma
Komisyonu'nun İstanbul'daki çalışmaları "deprem öncesi, deprem anı ve
deprem sonrası" olmak üzere 3 aşamada gerçekleştireceğini söyledi.
Güllüce, komisyonun, önümüzdeki günlerde Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı ile Afet İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerinden
bilgi alacağını kaydetti. Güllüce, İstanbul'la ilgili olası bir deprem
ve sonrası hakkında şunları söyledi:
JAPONLARIN RAPORU: Japonların İstanbul'la ilgili deprem araştırma
raporunu okuduğumda kimyam bozuldu, uykularım kaçtı. Raporda, deprem
yönetmeliklerine uygun yapılan yeni binaların dışında, İstanbul'daki
eski yapıların tamamına yakını için deprem riski uyarısı yapılıyor.
Rapora göre olası bir depremden 22 gün sonra enkaz altındaki cesetlere
ulaşılabilecek mahallelerin bulunduğu belirtiliyor. Bu raporu okuyunca
kimyam bozuldu, uykum kaçtı.
SORUN ÖZEL MÜLKLER: İstanbul'da 2 milyonun üzerinde bina var. Bunların
depreme hazır hale getirilmesinde, devlete ait mülklerde, tesisler
açısından fazla bir sorun yok, onlarla ilgili gerekli çalışmalar
yapılıyor, bir şekilde depreme dayanıklı hale getiriliyor. Bunların
başında köprüler, okullar, yollar ve kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar geliyor. Bu konuda asıl zorluk özel mülklerde.
AYAĞI OLMAYAN BİNALAR: İstanbul'da kaçak yapılaşmanın olduğu bölgelerde
binaların zeminleri sağlam değil. İstanbul'a göçen aileler önce başını
sokabileceği, barınabileceği tek katlı ev yapıyor. Yaptığı bu evi de
dededen, babadan kalma yöntemlerle inşa ediyor. Sadece beton dökerek,
binayı ayağı olmadan yapıyor. Sonra yıllar içinde iki, üç, dört ve beş
ve altıncı katları çıkıyor. Daha sonra yaptığı her kat bir değer kattan
daha lüks oluyor. Oysa binanın zemini çürük, ayakları yok. Olası bir
depremde on binlerce olan bu binaların ne olacağını tahmin edebiliyor
musunuz? Vatandaşın bilinçlendirilmesi lazım. Oturduğu evin harcında
deniz kumu var mı yok mu, temeli sağlam mı değil mi, kaçak kaç kat var?
En büyük sorun inşaatlarda kullanılan deniz kumu, eski yapılar hep
böyle...
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GÖÇ
RİSKİ azaltacak en önemli faktörlerden biri büyük kentlere göçü
önlemek. Bunun için İstanbul başka olmak üzere kentsel dönüşümü
gerçekleştirmek gerekiyor. İlk aşamada risk taşıyan binaların depreme
dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Devlete ait mülklerde, tesislerde
bu kolay, asıl sorun özel mülklerde. Güçlükle başını sokacak bir ev
sahibi olmuş insana 'yık burayı yeniden yap', ya da 'binayı elden
geçirip depreme dayanıklı hale getir' nasıl diyeceksin, desen yapacak
imkanı var mı? Çünkü bu şekilde Türkiye'nin tamamını hesaba katarsanız
milyonlarca bina var. Bu işin devlet açısından zorluğunu da biliyorum,
kolay bir iş değil.
6 KAT YERİNE 12: Bakıyorsunuz alanlar imara açılmış ve 6 kat izni
verilmiş. Ama 12 kat yapılmış. Şimdi burayı ne yapacaksınız, kaçak
hangi katı yıkacaksınız ? Sadece bu şekilde bir bina yok binlerce bina
var. Bunun maliyeti çok yüksek. Yıktığınız binadaki insanlara nasıl bir
olanak sağlayacaksınız?
BÜYÜK PARALAR ÖNERİLİYOR : Japonlar bu sorunların çözümü için çok büyük
paralar öneriyor. Çünkü onların ülkesinde çarpık kentleşme, kaçak
yapılaşma, alt yapı sorunları yok. Raporu hazırlarken biraz kendi
ülkelerinin koşullarını hesaba katarak hazırlamışlar. Zengin ülke,
deprem riski içeren yapıları yok.
BİNALAR KAÇAK ZEMİN İSE BOZUK
AK Parti İstanbul Milletvekili Güllüce, "Kaçak yapılaşmanın olduğu
yerlerde binaların zemini sağlam değil. Önce tek kat, sonra da üstüne
çıkılıyor" dedi.
Risk analizi değişti
İSTANBUL'DA 1965'te yapılan deprem riski analizi ile şimdiki analiz çok
farklı. O yıllarda İstanbul ikinci derece deprem riski taşıyan bir yer
olarak hesaplanıyordu. Bugün ise birinci derece deprem riski taşıyan
bölge olarak gösteriliyor. 1965'te yapılan inşaatlarda ikinci derece
deprem riskine göre yapılıyordu. O dönemde yapılan binaların büyük
çoğunda da deniz kumu kullanılmış. Bu felakete davetiye çıkarmak gibi
bir şey. Çünkü, deniz kumu inşaattaki demiri eritiyor. Bir süre sonra
demir un gibi oluyor, binada sadece beton kalıyor. Özelikle de zemin
katlarda ve bodrumlarda, bodrumu olan yerlerde bu büyük bir risk
oluşturuyor. Ayrıca bu inşaatlarda kullanılan teknoloji de oldukça eski.