hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Vesveseden kurtulmanın çaresi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Vesveseden kurtulmanın çaresi 2duy3hj

Vesveseden kurtulmanın çaresi Empty
MesajKonu: Vesveseden kurtulmanın çaresi   Vesveseden kurtulmanın çaresi EmptyPaz Mayıs 23, 2010 5:10 am

Geçen hafta ana hatlarıyla vesvese konusu üzerinde durmuştuk. Bu hafta
da
vesveseden nasıl kurtulabileceğimiz hususuna temas etmek istiyoruz.
Vesveseden
kurtulmanın en önemli çaresi Bediüzzaman Hazretlerinin de
dediği
gibi vesvese üzerinde çok durmamaktır.


Herkes
hayatının değişik dönemlerinde vesveseye maruz kalabilir. Kendi
adıma,
benim maruz kaldığıma kimsenin maruz kaldığını zannetmiyorum.
Vesvese
üzerinde her durduğumda o hayal gibi büyür ve adeta bir heyula
halini
alırdı. Aksine vesvese hayal gibi olduğundan onu küçük gördükçe
küçülür,
büyük gördükçe de büyür. Üzerinde hassasiyetle durursanız,
söküp
atamayacağınız bir maraz haline gelir; üzerinde durmaz, yağmur
taşımayan
bulutlar gibi uğrayıp geçeceğini düşünür ve "Benden bir şey
koparamazsın."
derseniz o da çeker, gider. O bakımdan vesveseden
kurtulmanın
çaresi, üzerinde durmamak ve onu ciddi bir dert, bir
problem olarak
görmemektir. Vesveseyi bir derttir diye kabullenirseniz,
zamanla
mağlup olabilirsiniz. Vesvese sizin için bir hasımdır. Onu
küçük
görmek lazımdır. Eğer vesveseye karşı fikren "Allah'ın tevfikiyle
altından
vurur, üstünden çıkarım." derseniz rahatlıkla onun üstesinden
gelebilirsiniz.



İkinci çare de, vesvesenin kalbe ait ciddi bir maraz ve
dert olmadığını
düşünmektir. Aksine o, kalbi rahatsız ve tedirgin
eden bir marazdır ama
kalbe ait bir maraz değildir. Belki kalbe yakın
belli bir noktaya
şeytan tarafından atılan okların ifadesidir.
Binaenaleyh insan, iradesi
ve ihtiyarıyla vesveseye maruz kalmadığı
için mesul olmaz. Çünkü
insanın iradesini aşkın ona musallat olan bir
hastalık, hakiki hastalık
değildir. Suç da sayılmaz. O, insanın
iradesini aşan bir hadisedir.


İşte bundan dolayı kâfirin
küfrü vesvese değildir. Mesela, Allah'ı
inkâr adına kalemi eline alıp
yazı yazan biri, bu işin hesabı ve planı
içinde olduğundan onunki
vesvese değildir. Onunki, "küfr-i inâdîdir."
Öyle ise o, yaptığı
şeyden mesul olur. Mü'mine gelince o yakışıksız
tahayyüllerden mesul
olmaz. Çünkü işin içinde onun iradesi yoktur.
Şeytan varsın istediği
kadar vesvese versin. Sonunda bir şey
koparamayacağını anlayınca
vazgeçip gidecektir.
Şeytan, insanın kalbine çok farklı şekil ve
miktarda dürtülerde
bulunabilir. Mesela, -ben o vesveseyi bin hicab
içinde söylüyorum-
insanlık adına iftihar ettiğimiz Hz. Muhammed
(sallallahu aleyhi ve
sellem) hakkında insî cinnî şeytanlar, O'nun
çok kadınla evlenmesini
bir vesvese olarak ortaya atabilir. Bundan
kurtulmanın iki çaresi
vardır. Evvela, Resûl-i Ekrem 53 yaşına kadar
bir kadınla yaşamış,
bundan sonra vefatına kadar, 8-9 sene
diğerlerini almıştır. Çoğu yaşlı
olan bu kadınlarla belki kadın-erkek
münasebeti bile olmamıştır. Demek
ki Resûl-i Ekrem katiyen
kadınlarla beşeri garizelerinden dolayı
evlenmemiştir. Kaldı ki,
ahirette ona eş olmak için kendisini teklif
eden kadınlar bile
olmuştu. Mescidde bu şekilde bir vak'a aynıyle
cereyan etmişti. Ancak
Efendimiz ona iltifat buyurmamışlardı. Evet,
Resûl-i Ekrem'in bu
mevzuda katiyen bir zaafı yoktu. Bu şekildeki bir
izah, işin akli ve
mantıki yönüyle alakalıdır.
İkincisi, Kâinatın Efendisi'nin, kâinata
neşrettiği nura bakmak
lazımdır. Öyle bir insan ki, akidede, amelde,
iktisatta, içtimai
hayatta ve siyasi hayatta o denli ciddi bir
dalgalanma meydana
getirmiştir ki, O'ndan sonra olan bütün
gelişmeler, bir bulut gibi
gelip geçici olmalarına rağmen O'nun
getirdikleri hâlâ yepyenidir.

Vesvesenin sebebi manevi
gıda eksikliği mi?

Keza Cenab-ı Hakk'ın Zâtı, sıfatları,
esması hakkında da insanın aklına
bir şey gelebilir. -Hâşâ- Allah'a
insani vasıflar nisbet etme vesvesesi
gibi... İnsan, böyle bir
vesveseye maruz kaldığında hemen Allah'ın eşi,
ortağı, menendi
olmadığını düşünmelidir; çünkü bunlar insanlarda
çoğalmak için bir
kısım ihtiyaçların ve zaafların ifadesidir. İnsan,
kâinatta Allah'ın
tasarrufuna bakarak O'na acz ve zaaf isnat etmekten
uzaklaşmalıdır.
Zira bu türlü şeyleri Allah'a isnat etmek katiyen akli
ve mantıki
değildir.


Bunun gibi ibadete de vesvese musallat olabilir.
Mesela, abdestte bazı
yerlerin kuru kalıp kalmadığı şeklinde sık
karşılaşılan bir vesvese
vardır. Şayet bu durum, sık sık tekrar
ediyorsa, burada yapılacak şey
"Abdestim hak mezheplerden birine göre
olmuştur." deyip artık üzerinde
çok fazla durmamaktır.


Vesvesenin,
manevi gıda eksikliğinden mi kaynaklandığı soruluyor. Tabii
ki bu da
bir sebep olabilir. Bunun yanı sıra çok müterakki (kulluk
yolunda
yüksek mertebelere çıkmış) insanlarda da vesvese olabilir. O
bakımdan
manevi gıdasızlık, tam bir sebep değildir vesveseye. Bazen
fazla
gıda alanlarda da vesvese olabilir. Bunun için Allah Resûlü
(sallallahu
aleyhi ve sellem), "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz;
Allah, sizi
helak eder ve yerinize günah işleyecek (fakat tevbeleri
sebebiyle)
mağfirete erecek kimseler yaratırdı." (Müslim, Tevbe 9;
Tirmizi,
Da'avat 105) buyururlar. Zira bazen insan kendini günahsız
sanmakla
gurura düşüp aldanabilir. Bu da insanın farkına varamayacağı
ledünnî
bir hastalıktır. Bu ledünnî hastalık daha tehlikeli olduğundan
insanın,
kendi nefsini levmedeceği, kınayacağı, beğenmeyeceği yola
kendisini
sevk edecek bir kısım vesileler bulması lazımdır. O da, küçük
bir iki
zelleyle insanın bilerek veya bilmeyerek sürçmüş veya düşmüş
olması
gibi şeyler olabilir. Bu durumda insan, kendini beğenme
hastalığına
da düşmemiş olur.

ÖZETLE
1-
Herkes değişik dönemlerde vesveseye maruz kalabilir. Ondan kurtulmanın
yolu ise üzerinde çok durmamaktır.
2-
Vesvese
sizin için bir hasımdır. Onu küçük görerek "Allah'ın tevfikiyle
altından
vurur üstünden çıkarım." derseniz rahatlıkla onun üstesinden
gelebilirsiniz.

3- Mü'min, yakışıksız tahayyüllerden
mesul
olmaz. Çünkü işin içinde onun iradesi yoktur. Şeytan varsın
istediği
kadar vesvese versin. Sonunda bir şey koparamayacağını
anlayınca
vazgeçip gidecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vesveseden kurtulmanın çaresi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Virüsten Kurtulmanın Püf Yolları
» Hackden Kurtulmanın Yolları
» Sivilcelerden kurtulmanın 5 altın yolu
» Sivilcelerden kurtulmanın 5 altın yolu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: