Prof. Dr. Cengiz Türkay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanı kalbe
geri taşıyan toplardamarların kan akışının kalbe doğru tek yönlü
olmasını sağlayan kapakçıkları içerdiğini anlattı. Toplardamarlarda
oluşan tıkanıklıklar ve aşırı basıncın, bu kapakçıkların düzgün
kapanmasını engelleyerek geriye doğru kaçaklara sebep olduğuna işaret
eden Türkay, sonuçta bacaklardaki yüzeysel toplardamarların
genişlediğini, uzadığını ve büklümlü bir görüntü ile varislerin
oluştuğunu belirtti.
Gece oluşan kramplar, kaşıntı, şişkinlik,
ayakta kalma ile ağrının sıkça görülen şikayetler olduğuna dikkati
çeken Türkay, varisli damarda iltihap, iyileşmeyen yara, cilt altı
kanaması ve damar içi pıhtılaşması olabileceğini, damar içi pıhtısından
bir parça kopması durumunda da varisin ölüme neden olabileceğini ifade
etti.
Prof. Dr. Türkay, genelde kadın hastalığı olarak bilinen varisin
erkeklerde de görüldüğüne işaret ederek, ''Varis sadece kadınlarda
değil, erkeklerde de görülebiliyor. Kadınların yüzde 40'ında,
erkeklerin yüzde 7'sinde varis var'' dedi.
VARİS TEDAVİSİ
Varis tedavisinde geçmiş yıllarda klasik cerrahi yöntemi uygulandığını,
son yıllarda ise lazer, radyo frekans gibi damar içi uygulamalar
yapılabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Türkay, şunları söyledi:
''Varis artık lazer ile tedavi edilebiliyor. Akdeniz Üniversitesi
olarak lazerle tedavide başarı oranımız yüzde 97. Klasik varis
ameliyatlarında başarı oranı yüzde 70 iken lazerde yüzde 97 başarı
önemli bir oran. Ayrıca hasta acı çekmiyor ve hastanede yatmıyor.
Hastalar, lazerle tedaviden bir saat sonra evine gidebiliyor, bir gün
sonra da işine dönebiliyor.''
Lazer uygulamasının ardından hastanın 10-15 gün varis çorabı giymesi
gerektiğini bildiren Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Cengiz Türkay, varisli hastalara bol su içmeleri, sıcak banyoları
takiben bacaklara soğuk su uygulamalarını, uzun süren yolculuklarda
varis çorabı giymelerini önerdi.
AA