hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 İlimler ve Canlılar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
İlimler ve Canlılar 2duy3hj

İlimler ve Canlılar Empty
MesajKonu: İlimler ve Canlılar   İlimler ve Canlılar EmptySalı Ocak 26, 2010 8:40 am

Dr. Polat HAS



Canlılar âlemine baktığımızda, fennin yaptığı aletlerin bu canlılara
yetişemediğini görürüz. Fizik ilmiyle canlıları kıyaslarsak birçok
teknik aletin hayvanlardan kopya edildiğini görürüz:

Sinek, başındaki diyapazonla havadaki şok dalgalarını ölçerek yüksek uçuş ve manevra kabiliyeti sağlar.

Çıngıraklı yılan, beyninden kırmızı ötesi ışın neşredecek son derece hassas bir detektöre sahiptir.

Elektrikli balıklar, üzerindeki 400 voltluk elektrik potansiyeli ile
etraftaki cisimlerin elektrik kondüktivitesini ölçer ve ona göre
hareket eder.

Yunus balığı fizik kaidelerine tam uyarak, üzerindeki sürtünme katsayısını azaltır ve çok süratli yüzer.

Yarasa, etrafa çeşitli dalgalar yayarak, hareketini ayarlar. Yani
radarların prensibi yarasalardan alınmıştır. İtalyan âlim Spalanzani,
bir odanın tavanından aşağıya doğru çok sayıda ipler sarkıtmış ve
alttan bu iplerin ucuna hafif bir temasla dahi ses çıkarabilecek
şekilde ziller asmış. Daha sonra odayı tamamen karartmış, içine bir
yarasa koymuş. Muhtelif istikamette defalarca uçan yarasa, iplerin
hiçbirine değmeyerek zilleri çalmamıştır.

Bazen, 12 metrelik atlayışlar yapan büyük kanguru uzun kuyruklarını dümen gibi kullanıyor.

Balıkların yapısı, suyun içinde kolay hareket etmelerine elverişlidir.
Balığın başlıca ilerleme gücü, vücudunu kıvırarak hareket ettirmesinden
ileri geliyorsa da jet güdümü sağlayan yardımcı motorlarının varlığı
tespit edilmiştir. Bilhassa hızlanacağı vakit, solungaçlardan gayet
hızlı olarak su püskürtür. Su içinde en hızlı yol alan yaratığın,
sırtında kanadımsı bir parça bulunan kılıç balığı olduğu kabul
edilmektedir. Bu balığın hızı saatte en çok 108km’lik bir hıza
erişebilmektedir. Yunuslar saatte 66 km ile deniz memelilerinin en
hızlı olanıdır.

Havada firkateyn kuşu, saatte 160 km, doğan 160 km, bir kaz türü 96 km,
güvercin 63 km süratle gider. Çıta adlı bir nevi pars saatte 112 km,
Kuzey Amerika’nın çatal boynuzlu geyiği saatte 96 Km. hızla gider.
Böcekler âleminde kız böceği 88 km, bir erkek arı saniyede kanadını

330 kere çırparak saatte 40 km hızla yol alır. At sineği saatte 1200 km
hızla gider. Bu süratler insanlığın son zamanda ulaştığı süratlerdir.

Usta bir yüzücü, gözü pek bir dalgıç olan Ornitorenk’in sinirden çok
zengin olan gagası radardan farksızdır. Suyun altında kör ve sağır olan
bu canlı, bu ortamdaki kokuları alıp, kumları karıştırarak içindeki
salyangoz, yumuşakçalar ve solungaçlıları bulur.

Gaz bombalarına misal olarak Brachinus grubundan bombardımancı
kınkanatlılar keskin kokulu bir salgı püskürtüyor. Bunu beyazımsı bir
gaz bulutu halinde gürültüyle salıverir, gözleri yakar.

Kurbağa, canlı sinekleri görür ve yakalar, binlerce ölü sinek gözü
önünde olsa bunu görmez. Bu mekanizmadan faydalanmak mümkündür. Bu, çok
sık hava trafiği olan hava kulelerinin işini kolaylaştırır.

Radyoda, telsizde parazit bizi rahatsız eden en önemli unsurdur.
Sivrisinek teknik aletlerden çok üstündür. 45–50 m. öteye vınlamasını
gök gürültüsü olsa da mükemmelen iletir.

Güvenin karnı altındaki kulağa elektrot ve amplifikatör (yükseltici)
bağlanarak süpersonik sesler işitilmiştir. Bunu insan elinin yaptığı en
hassas mikrofon bile alamıyor. İnsanoğlunun dahi yetişemediği,
yapamadığı şeyleri hayvanlar nasıl oluyor da yapıyor veya üzerinde
tecelli ediyor. Mükemmel bir yapının, usta bir mimarı olması şarttır.
Bu da Allah’tır. (c.c)

Bir balık solungacı gibi sudan oksijeni alan ve karbondioksiti dışarı
atan suni bir solungaç, denizaltılarda kullanılmak üzere ABD Deniz
Kuvvetlerince araştırılıyor.

Sinek yan uçarken veya dönerken vücudundan dışarıya doğru uzanan ve
aerodinamik basınçtaki değişikliklere karşı son derece hassas olan 2
titreşim teli tarafından verilen bilgiler sayesinde istikrarlı bir uçuş
pozisyonu devam ettirebilir. Sineğin bu “akort çatalını, diyapazonunu”
kopya ederek şoka karşı bir jiroskop yapılmıştır. Böyle bir alet
füzelerin atılmasında kullanılabilir.

Dilde 3 bin tat alma sinircikleri vardır. Çeşitli tatları bu
sinircikler vasıtasıyla alırız. Kulakta 10 bin işitme hücresi vardır.
Bütün hücreler akılları durduran bir nizam çerçevesinde çalışarak
aldıkları haberleri en hassas ölçülerle değerlendirerek gereken
talimatı gönderir. Her gözde 130 milyon ‘light receptors’ denilen ışık
alıcı hücreler vardır. Fotoğraf makinesi insan gözünün bir taklididir.
Lens denilen mercek, gözün dış şebekesi gibidir. Diyafram, gözün
irisidir. Işıkları alan film, gözün ekranını teşkil eder. Gözün
ekranında cisimleri ters gören koni ve çubuk şeklinde hücreler vardır.
Göz, evvela katı bir cisim olan göz akı yüzeyinin bir noktasında şeffaf
olması lazım gelir. İkinci olarak bu noktanın arkasında ışık ışınlarını
merkeze yaklaştıran kısımlar (cam tabaka v.s.) bulunması icap ediyor.
Çünkü bunlar olmasa ağ tabaka üzerinde şekil meydana gelmeyip, yalnız
dağınık bir ışık olacaktı. Üçüncü olarak ağ tabakanın karanlık oda gibi
olan arka kısmında ve önde girişin hizasında bulunması lazımdır. Bu
şekilde ağ tabaka üzerine düşen şekiller, görme sinirleriyle beyne
gider ve görme hâsıl olur. Şu halde göz, yalnız eşyadaki şekillerin ağ
tabaka üzerine düşmesine hizmet eden bir alettir. Bu alet
fotoğrafçılardaki karanlık oda gibi ise de ondan üstün tarafları
vardır. Önce fotoğrafçılar ışığı değiştirmek için beyaz bez gerilmiş
çerçeveler kullanırlar. Işığın şiddetine göre bunlardan deliği küçük
veya büyük olanı seçerler. Hâlbuki bezli çerçeve yerine geçen renkli
tabaka ortasındaki göz bebeği kendiliğinden büyüyüp küçüldüğünden bezli
çerçevelere ihtiyaç göstermez. İkinci olarak fotoğraf objektifindeki
mesafeyi ve resmi ayarlamaya yarayan dişli kola karşılık gözde mercek
vardır. Bu merceğin ileri geri gitmesi mümkün olmadığı halde şekil
değiştirebilir. Bakılan şey ne kadar uzak olursa, merceği kuşatan
kaslar o kadar kasılıp yaklaştırma kuvvetini arttırırlar. Bu şekilde
uzak ve yakın her mesafeye uymak özelliğine sahiptir. Gözün kendi ifa
edeceği görme mesafesi böyle mükemmel olduğu gibi ona bağlı şeyler de
mükemmeldir. Kaşlar alından akan terin göze inmesine mani olduğu gibi,
ışık şiddetli geldiği zaman çatılıp bu şiddeti hafifletecek bir şekil
alır. Göz kapakları ara sıra kapandıkça gözü bir an için ışıktan
koruyarak dinlendirir. Hem de hususi surette yapılmış bezlerden gelen
gözyaşları onu nemlendirir. Kirpikler, havadaki toz ve sair maddelerin
göze girmesine mani olurlar. Hatta gözlerin bulunduğu yer bile uygun
şekilde seçilmiştir. Çünkü gözler yüksekte olduğundan geniş bir görüş
sahasına bakarlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İlimler ve Canlılar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: