PEPERO'NUN MACERALARI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Güney Amerika'da geçen bir diğer çizgi film de Pepero'nun Maceraları
idi. Bizim Altın Kuşlu Esteban'a benzerdi ama Pepero daha eskidir.
Esteban gibi Pepero da Altın Kenti yani El Dorado'yu aramaktaydı. Çünkü
kabilesi açlıktan kırılıyordu ve Pepero'nun onlara yiyecek bulması
gerekmekteydi. Pepero'nun can yoldaşı ChuChu, arkadaşları Aztek ve
küçük bir kız olan Kuena idi.
WUZZLES [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İşte efsanevi Cumartesi'den Cumartesi'ye kuşağında yayınlanan
sevdiğimiz bir çizgi dizi de Wuzzles idi. Wuzzles genetik mutasyona
uğramış bir grup hayvancığın maceralarını anlatırdı. Sizi temin ederim
o zaman ne gen ne de mutasyon kelimelerini bilirdik. Fakat hayvancıklar
çok matraktı. Mesela yarısı fil yarısı kanguru , yarısı hipopotam
yarısı tavşan (vallahi uydurmuyorum) yarı panda yarı kunduz... bu böyle
giderdi. Jenerik şarkısı çok eğlenceliydi. Ama kısa ömürlü bir dizi
olmuştu.
ROBOSTORY [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]"Rellelle rellelle teneke teneke trenler" diye şarkı söyleyen acayip
robotları hatırlıyor musunuz? İşte o çizgi film bu idi. Bu dizinin
kahramanı turuncu saçlı bir küçük kızdı. Bu kız çomarıyla beraber
acayip bir gezegene düşüyordu. Burası robotların yaşadığı bir
gezegegendi ve rengarenk iyi robolar kapkara kötü robotların
tuzaklarından kurtulmaya çalışırken bize de o acayip şarkıyı söyleyerek
coşmak kalırdı: rellelle rellelle teneke teneke trenler!
SPORTMEN BILLY [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Adı üzerinde spor hakında bir çizgi filmdi. Billy başka bir gezegenden
gelmiş kahramanımızdı. Hayatta tek derdi zeki, çevik ve ahlaklı bir
sporcu olmak ve dünyada sporu korumaktı. Tabii düşmanı da vardı,
He-Man'deki kötü Lin'e benzeyen Vanda! Billy'nin yardımcıları da
sportmen küçük bir kızla bir köpekti. Bunların ne zaman başı derde
girse Billy o çirkin spor çantasını çıkartır içinden illa tam işine
yarayacak bir spor malzemesi bulurdu. O çantanın içinden kompile spor
salonu bil çıkartırdı ben size öyle söyleyeyim! İşte bu Billy'i hiç
sevmezdim, koca kafalı itici bir tipti!
ULYSSES 31 [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]31. yüzyılda geçen, mitolojik çağların kahramanlarının uzay
maceralarını anlatan bir çizgi filmdi. uzaylılar Odisseus uzay
gemisinin kaptanı Ulysses'in oğlu Telemakos'u kaçırıyor, kaptan da
Kikloklar'ı kesip oğlanı kurtarıyordu, yanında bonus olarak bir de
uzaylı kız geliyordu. Fakat Kikloklar'ı kestiği için tanrıların kralı
Zeus, Odisseus'u cezalandırıp dış uzaya atmıştı. Dizinin kalanında
kahramanlarımızın dünyanın yolunu bulma çabalarını izlemiştik. Ama
dünyaya gidebilmek için önce Hades krallığını bulmaları gerekiyordu,
sonunda ne olduğunu bilen varsa yazıversin bir zahmet.
MOLIERISSIMO [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Benim çok sevdiğim bir dönemde, Üç Silahşörler ve Kardinal Rişliyö
döneminde geçen bir Fransız çizgi filmiydi. Kahramanımız küçük akrobat
Quentin, meşhur Moliere'in sevgisini kazanıp gezici kumpanyasına girmiş
ve tiyatrocularla seyahat etmeye başlamıştı. Tabii her gittikleri yerde
maceralara bulaşırlar, gerektiğinde kılıçlarını çekip coşarak olaya
girmeyi ihmal etmezlerdi. Her Fransız çizgi filmi gibi bunun da çok
güzel bir şarkısı vardı.
DÜĞME BURUN [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Çok sevilen, neşeli, uçuk kaçık bir çizgi filmdi. Düğme Burun'un babası
Çilek Araştırma Merkezi başkanıydı (????) Düğme Burun bir gün babasının
yerine çileklerle uğraşırken , çilek almaya gelen bir uzaylının
gemisine atlayıp Meyve gezegenine gitmişti. Burada kendisini esir
almaya çalışan gezegen halkından kızımızı Ekmek Kadayıfı amcası
kurtarmıştı (ooeeh) Düğme Burun yaz tatilini bu tatlı (??) amcayla
geçirmeye karar veriyor ve Meyve gezegeninde maceradan maceraya
koşuyor, coşuyordu.
MUZ ADAM [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kahramanımız Eric kendi halinde bir öğrenci idi. Ama her ne zaman ki
bir tane muz yiyor, birden inanılmaz şekilde Muzadam'a dönüşüyordu.
Sahip olduğu az biraz beyin varsa o da bu işlem esnasında kayboluyordu!
Allahtan bunun düşmanları bundan daha da gerzektiler de, bizim ki
dünyayı kurtarmayı başarıyordu her seferinde. Fiona diye bir kıza aşık
olmayı da ihmal etmedi tabii bu arada. Çok eğlenceli bir çizgiydi
doğrusu.
SİHİRLİ KURDELE [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Doksanların hemen başında yayınlanmış ve çok sevilmiş bir çizgi filmdi.
Himeko biraz erkek Fatma tadında küçük bir kızdı, çok hoş küçük
hanımefendi ablasını kıskanırdı. Birgün bunu bir peri ziyaret etmişti
(ama peri kızı aynen Himeko'nun ikizi gibiydi) ve bizimkine kırmızı bir
kurdele vermişti. Bu kurdele ile kızımız istediği ademoğlunun yerine
geçebiliyordu! Tabii kaçınılmaz olarak sakar Himeko sayısız maceralar
yaşıyordu onun bunun yerine geçerek.
KONT DUCKULA [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İsmi bile komik bu vampir ördek çok sevimli bir yaratıktı. Kont Duckula
aslında yüzyıllardır reenkarne olan ve aktif olarak vampirlik yapan
tarihi bir kişilikti ama son seferde bir hata olmuş, reenkarnasyon için
gerekli kan bulunamayıp domates salçası kullanılınca bizim vejataryen
vampir ortaya çıkıvermişti. Milletin boynunu ısırmak yerine şöyle sulu
sulu bir havuç kemirmeye bayılıyordu! Bunun bir de evlere şenlik İgor
isimli uşağı ile balina gibi bir dadısı da vardı.
KÜÇÜK LULU [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Birgün TRT'de "az sonra çizgi film Küçük Lulu" diye bir yazı çıktı, ben
de bunu çok sevdiğim Çiçek Kız Lulu zannederek hevesle ekran karşısına
kuruldum, bir de ne göreyim, bu bücür kız! O zamandan beri Lulu ile pek
hoşlaşmam. Bu Lulu'nun lüleli saçları, hiç değişmeyen kırmızı elbisesi,
bir de eteğinin altından görünen fırfırlı paçalı pazen donu vardı.
Sürekli yaramazlık yapar, şişko bir oğlanla uğraşırdı. Çocukluğumuzun
çizgi filmlerinden biriydi yaramaz küçük Lulu.
EMİLİE [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]işte uykudan Önce programında yayınlanıp hepimizi uyutan çizgi
filmlerden biri de bu küçük kızın maceralarını anlatan az gelişmiş
çizgiydi. Bunun bir de şarkısı vardı ki, o zamanlarda istisnasız tüm
küçük kızlar ezbere bilirdi :
benim adim emily
kardeşlerim steven ve pat
bir de minik kirpimiz var
çok severler hepsi beni
görünce hemen tanırlar
kırmızı başlıklı elbisemle
kalemlerim var
Unutmadan söyliyeyim, kirpinin adı da Hanfri idi.
HAYALET AVCILARI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Filmlerdeki tiplerin oynadığı çizgi filmden önce işte bu hayalet
avcıları vardı, 2 tane alakasız tiple çok gelişmiş bir goril
başroldeydi. Tiplerin biri ince uzun sarışın, öbürü kalındı, uzun bir
palto giyer, tayyareci gözlüğü takardı. Bunların kurukafalı bir
telefonu vardı, çangır çungur çalar, bizimkiler öcülerin peşine
koşarlardı. Çok eğlenceli, matrak bir çizgi filmdi. Sonradan bildiğimiz
hayalet acvıları "real ghostbusters" olarak ortaya çıkmıştı, öz hakiki
koç turizm hesabı.
JUMARU [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yine TRT tarafından yayınlanmış, herkesi etkilemiş bir çizgi film idi.
Bu çizgi filmde çocuklar, pinpon masası gibi bir masa üzerinde ufacık
robotları dövüştürürlerdi, hem de bunlar laptopla yönetirlerdi.
Seksenlerde laptop görülmüş duyulmuş şey değildi bizim memlekette.
Kahramanımız Sanşiro'nun robotunun adı Jumaru'ydu. Jumaru oyunun
başlarında dayak yese de sonunda toparlanır, herkesi döverdi. Jumaru
kırılıp bozuldukça Sanşiro ile beraber ekran başında biz de ağlardık. O
günlerde pek çok çocuk evde Jumaru imal etmeye kalkıp koltukları
yakmış, annesinden dayak yemişti.
NADIA, MAVİ SUYUN ESRARI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]TRT'de yayınlanmış ve çok sevilmiş çizgi filmlerden biriydi. Ayrıca pek
çok Türk genci bu dizinin kahramanı Nadia'ya da aşık olmuştur. Nadia 14
yaşında sirkte çalışan yetim bir kızdı. Boynunda işte bu meşhur Mavi Su
denen kolyesi vardı. Birgün hırsızlar buna saldırıp kolyesini çalmaya
kalkışmışlar, Nadia'yı Jean adında çok akıllı bir çocuk kurtarmıştı.
İkilimiz hırsızları takip ederek okyanusa ulaşmışlar veee inanılır gibi
değil ama çocukluğumuzun unutulmaz denizcisi, Denizler Altında 20000
Fersah'ın kahramanı, Nautilius'un kaptanı Kaptan Nemo ile
tanışmışlardı. Kaptan Nemo çocukları hırsızların başı, şeytani
Gargoyle'dan kurtarmaya kara vermişti, çünkü Gargoyle mavi suyu
kullanarak efsanevi Atlantis kentini yeniden kuracak ve dünyaya hakim
olacaktı.
CONAN [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Barbar Conan ile hiç alakası olmayan, fütüristik çigi filmler ekolünden
bir diziydi. Bu çizgi filmde 2008 yılında korkunç bir nükleer silahın
patlamasıyla dünyamız sulara gömülüyordu. İnsanlar uzay gemileriyle
kaçmaya çalışırken kötüler bunları engellemiş, gemiler sularla kaplı
dünyaya dönüp kaybolmuşlardı, yalnızca bir gemi dünya üzerinde kalan
küçük bir toprak parçasına inebilmeyi başarmıştı. Bizim ufaklık Conan
bu adada yıllar sonra doğmuş ve dedesiyle yaşarken, birgün sahilde Lana
diye bir kız bulmuştu. Sonra kötüler bu kızı kaçırınca, kızın peşinden
gidip diğer insanları aramaya koyulmuştu.
Pazartesi, Mayıs 01, 2006 SYLVANIAN AİLELERİ [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Haftada bir gün akşamüzeri TRT'de izlediğimiz öğüt verici, birbirimizi
sevelim, birbirimizi öpelim temalı çizgi filmlerden biri de bu
Sylvanianlar'dı. Bunlar büyülü bir ormanda yaşayan minicik ayıcık,
tavşancık vb hayvanatlardı. Her bölümün başında bizim dünyadan çok
dertli bir velet ağlayarak uykuya dalar, sonra hooop sihirli ormancının
yanında uyanırdı. Ormancı buna aynen Alis gibi acayip bir şerbet
içirir, bizimki bir anda cüceye döner, Sylvanianlar'la aynı boya
(bkz.bamya boy) inip kocaman bir ağacın dibindeki minicik kapıdan
geçerek bunların yanına koşardı. Sylvanianlar bu çocuğun derdine derman
olurlardı. Tabii burada kötü tipler de yaşardı, tipsiz bir yarasa ile
gerizekalı bir timsah Sylvanianlar'a gıcık olup bunları ormandan atmaya
çalışsalar da beceremezlerdi. Her bölümün sonunda çocuk kahraman
dersini almış şekilde kös kös evine dönerdi.
BELLE VE SEBASTİAN [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Sebastian Pireneler'de yaşayan kimsesiz bir oğlandı. Annesi bunu
doğurduktan sonra aslen bir Çingene olduğu için yerinde duramamış ve
dağlarda gezmeye gitmiş ama bir türlü geri dönmemişti. Yaşlı bir
dayıyla yaşayan Sebastian bir gün Belle isimli kocaman bir köpek
bulmuştu, bunu köylüler canavar sanıyor, adam öldürmekle suçluyorlardı.
Sebastian, Belle'i alıp dağlara kaçmış, annesini aramaya başlamıştı.
İşte biz de bu köpek ve çocuğun dağlardaki maceralarını izlemiştik.
Yanlış hatırlamıyorsam bir de minicik bir köpek daha vardı bu çizgide.
Sonunda ne olduğunu anımsayan lütfen anlatsın.
TENTEN [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Çizgi romanlardan doğmuş Belçikalı bir gazeteci oğlandı. Adam mı çocuk
mu belli değildi, yaptığı işlere bakarsan koca adam, yumurta suratına,
tepesindeki bir lüle saça bakarsan böyle genç, süt gibi bir oğlandı.
Fındık diye cins bir köpeği vardı. Maceralarında yakın dostu çılgın
kaptan Hadok ve deli mucit profesör Turnasol Tenten'e eşlik ederlerdi.
Ne zaman Tenten suçlu duruma düşse ikiz dedektifler Dupont&Dupont
çıkagelirdi. Tenten, maceralarında bütün dünyayı dolaşmış, bir
keresinde aya bile çıkmıştı (oha) . Hatta bir macerada Himalayalar'a
gidip (belasını arıyor ya!) kar adamı Yeti'yi görmüşlüğü vardı yanlış
hatırlamıyorsam.
ASTERİKS [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yıllarca hem çizgi romanlarını okuyup hem de çizgi filmini izlediğimiz
en sevilen kahramanlardan biri de cesur Galyalı Asteriks'ti. Bunlar
Roma işgali altında inleyen Fransa'da bir türlü ele geçirilememiş minik
bir Galya köyünde yaşıyorlardı. Asteriks'in can dostu, sırtında kocaman
taşları taşıyabilen, üçyüz kiloluk Hopdediks'ti. Hopdediks'in minicik
Idefiks diye bir köpeği vardı, bu köpecik çok tabiatseverdi. Ne zaman
bir ağaç kesilse ağlardı. Her kavgada Romalılar'ı dağıtan elemanların
sırrı köy büyücüsü Hokus Pokus'un pişirdiği "deve gücü tazı hızı
şerbeti" idi. Ne zaman savaş çıksa bizimkiler bu şerbetten içer ve
Romalılar'ın ağızlarını burunlarını kırarlardı. Ama Hopdediks küçükken
şerbet kazanına düştüğü için onun içmesine izin vermezlerdi. Köyün şefi
Toptoriks, Romalıları kocaman balıklarla döven balıkçı Palamutiks,
güzel kızı da Dilberiks idi. Bir de sesi çok çirkin bir Şair vardı. He
maceranın sonunda köyün meydanına şölen sofrası kurulur, yaban domuzu
kızartması yenir, ama Şair şarkı söylemesin diye bir ağaca asılırdı.
GALAKSİ ŞERİFLERİ [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Hikayeye göre 2086'da iki uzaylı "hey dünyalı biz dostuz" diyerek bizim
gezegene geliyorlar ve de bundan sonra insanlar uzayda yayılmaya
başlıyorlardı. Tabii bunlarla birlikte evrende çeşitli belalar da
artınca güvenliği sağlamak için Galaksi Şerifleri devreye giriyordu.
Buna resmen uzayda geçen western diyebiliriz. Gezegenler John Wayne
filmlerinden fırlamış gibi olurdu. Şeriflerin lideri Zach diye bir
adamdı. Hatta bunun karısını kötü uzaylılar kaçırıp kadının aklını
almışlardı.
RAHAN [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bu abimin bile bildiği oldukça eski bir çizgi filmdi. Rahan prehistorik
çağlarda yaşayan numunelik bir dayıydı. Bunun kabilesi yanardağ altında
mı ne kalıp yokolunca diğer kabileleri aramak üzere yola düşmüştü.
Boylu poslu, uzun sarı saçlı, solaryum yanığı renkli ve ayı postundan
bir don giyen heyecanlı bir gençti Rahan. Boynunda babasından yadigar
dişli bir kolye vardı, yanlış hatırlamıyorsam bu dişlerin her biri
cesaret, bilgelik vb bir erdemi temsil ediyordu. Rahan bıçağını bir
kaya parçasının üzerinde fırdöndürüp ne yöne gideceğine karar verirdi.
Karşısına göl çıksa üşenmez kano yapardı. Arpası fazla gelmiş denen
cinstendi. Kendine benzerleri ararken yolda gördüğü esmer tiplere
iyilik, güzellik, insanlık dersleri de vermeyi ihmal etmezdi.
UÇAN FİL DUMBO [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Çocukluğumuzda bizi ağlatan acıklı Disney çizgi filmlerinden biri de bu
yelken kulaklı ufaklıktı. Dumbo bir sirkte doğmuştu. Annesinin bunu
hortumunda salladığı sahneye en taş kalpliler bile dayanamazdı.
Kulakları yüzünden herkes Dumbo'yla dalga geçerdi. Annesi de onu
korumaya çalıştığı için hapse yani sirkteki kafeslerden birine
atılmıştı. Fakat bir gün sirkteki kırmızı üniformalı minik fare buna
bir ot vermiş ve Dumbo kulaklarını flap flap çarparak uçmaya
başlamıştı. Uçarken o yeşil otu hortumun ucuyla tutardı. Sonuçta Dumbo
meşhur olup paranın gözünü vurmuş, annesini de kurtarmıştı. Biz de
ağladığımızla kalmıştık.
BAY MERAKLI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Rahmetli Cenk Koray'ın sunduğu tatil programı Stüdyo Pazar içinde
aralara serpiştirilmiş bir çizgi karakterdi. Ekranda ince bir çizgi
görünür, sonra ortaya çıkan bir el bizimkini çiziverirdi. Bay Meraklı
lala lala laaa laa yürürken onu heyecanlandıran birşey görür,
badabirirgurukiri baaa diye anlaşılmaz bir dille çizerle kavga eder,
sonunda ppppppuaahahahahaa diye kahkahayı basardı. Ailede herkesin
sevdiği unutulmaz bir karakterdi.
Şu sayfada maceralarını izleyebilirsiniz:
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
LAFF-A-LYMPICS OLİMPİYATLARI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Görülmüş en az katılımlı olimpiyat oyunu bu Laffalimpik idi, sadece 3
takım yarışırdı: Scoobyler, Yogiler ve de Gerçek Kötüler. Bütün
karakterler diğer çizgi serilerden toparlama tanıdık tiplerdi. Gerçek
Kötüler hep hile yapar, yaptıkları hile en sonunda ağır çekim
gösterilirdi. Ama hiçbir zaman kazanamazlardı. Çünkü hep Scoobyler
kazanırdı. Of Allahım bir kere bu kötülerin kazandığını göremedik, hep
Skubi hep Skubi. Sadece bir kez Yogiler kazanmış, biz de şoke olmuştuk.
SOKAK KURBİŞLERİ [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Comic Strip kuşağındaki çizgi filmlerden biriydi. Bunlar mütemadiyen iş
arayan, sürekli pizza yiyen ve tuhaf tuhaf rap yapan birtakım
kurbağalardı. Bu kuşakta ayrıca Karate Kat, Minik Canavarlar ve de
Tigersharks'ı da izlerdik. Tigersharks resmen Thundercats'in su altında
geçen versiyonuydu. Minik canavarlar Dracula, Frankenstein gibi
öcülerin 0-5 yaş grubu maceralarını anlatırdı. Karate Kat ise dedektif
bir kediydi. Benn bir karate makinesiyimmm der, kötülere dalardı.
TAO TAO [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]TRT'de yayınlanmış mutluluk dolu çizgi filmlerden biri de bu pandacığın
maceralarını anlatan Tao Tao idi. Tao Çin'de yaşayan bir yavru
pandaydı, arkadaşlarıyla bütün gün ormanda koşar oynardı. Bunlar
yoruldukça Tao'nun annesine gider, ondan bir öykü anlatmasını
isterlerdi. Anne panda da aynen Adile teyze gibi, onları hiç kırmaz,
her zaman bir hikaye anlatırdı. İşte biz de her bölümde bu ana pandanın
anlattığı hayvan ökülerinden birini izlerdik.
BRAVESTARR [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Gelecekte, uzayda geçen western çizgi filmlerden biri Bravestarr'dı.
Kahramanımız bir Amerikan yerlisiydi. Bunun en önemli özelliği başı
sıkıştığında "ayıınıın gücüüü, pumanın hızııı, atın bilmemnesiii" diye
bağırıp gaza gelmesi ve bu hayvanların özelliklerine sahip olarak
coşmasıydı. Kahramanımız gezegenindeki acayip bir minerali kötülere
karşı koruyor ve her bölümün sonunda bize bu bölümden çıkarmamız
gereken dersi anlatıyordu. Salağız ya biz anlamayız.
UZAY ŞÖVALYELERİ [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.](SABER RIDER AND THE STAR SHERIFFS) 21.yüzyılın sonlarında insanlığın
tüm kainata yayılacağını varsayarak yapılmış uzayda geçen çizgi
filmlerden biri de Saber Rider idi. Kahramanımız siyahlı beyazlı
üniforması ve robot atıyla, İskoçyalı bir sövalye idi. Ekibindeki
şeriflerden biri Şumi her yarışı kazanan bir şoför, ötekisi de attığını
vuran bir kovboydu. Bir de April diye baştan ayağa kırmızılar giyen,
uzuuun sarı saçlı bir kız vardı ekipte. Bunların gemisi robota
dönüşüyor, kahramanlarımız gezegenleri kötülere karşı koruyorlardı.
HAYALET AVCILARI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Meşhur film serisinden uyarlanmış çok eğlenceli bir çizgi filmdi.
Yanlış hatırlamıyorsam yaz tatili ekranında, hafta içi akşam üzeri
yayınlanırdı. Bunlar dört çılgın bilim adamıydılar. Hangar gibi bir
ofisleri, kabarık kızıl saçlı kaçık bir sekreterleri, bir de evlere
şenlik bir arabaları vardı. Hayaletleri yakalayıp elektrik süpürgesi
gibi bir cihazla hapsederlerdi. Bazen hayaletler şehirde serbest kalır,
ortalık şenlik yerine dönerdi. Bir de bunların başlarına ekşiyen Slimer
diye çok şeker, yeşil bir hayalet vardı. Bu da sürekli yemek yer,
heryere salya bulaştırırdı.
CAPTAIN FUTURE [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Çok değişik bir çizgi filmdi. Bir bilim adamı karısını ve ortağını alıp
Ay'da gizli bir üsse yerleşiyordu. Ortağının bedeni iflas etmiş
olduğundan bilim adamı herifin beynini bir kasaya yerleştirmiş, bizimki
bundan sonra hayatına Beyin olarak devam etmişti. Bilim adamı ve Beyin
beraber bir robot ve android icat etmişlerdi (C3P0'nun dedesi)
Gelgelelim kötü adamlar bilim adamıyla karısını öldürmüş, ve bunların
çocuğunu bu Beyin, Robot ve Android büyütmüştü, işte Captain Future bu
çocuktu. Captain Future zeki, çevik ve ahlaklı bir bilim adamı ve
sportmen kişilik olarak büyümüştü. Ve bilimsel yeteneklerini insanların
hizmetine sunmuştu.
SCOOBY DOO [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Star'da yayınlanırdı. Fred, Shaggy, Vilma, Daphne ve salak köpek
Scooby'nin maceralarını anlatırdı. Bunlar her bölümde illa ki bir takım
öcülere, hayaletlere, canavarlara bulaşır, zavallı Scooby'nin korkudan
ödü patlardı. Fakat kahramanlarımız sonunda esrarı çözer ve hayalet
maskesinin altından o bölümün kötü kişisi çıkardı. Bir kez olsun gerçek
bir hayalet görseler dişimi kırardım!
SİNBAD [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Binbir Gece Masalları'ndan uyarlanmış eski bir çizgi film idi. Minik
Sinbad'ın maceralarını anlatırdı, bunun özellikle sarı şalvarını
unutamamışımdır. Omzunda kuşuyla denizlerde dolaşır, çeşitli maceralar
yaşardı. Alaaddin'in uçan halısı da bu çizgide görünmüştür.
RICHIE RICH [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Star'da yayınlanırdı. Bu çocuk artık zenginliğin dibine vurmuş, bir eli
balda ötekisi çikolatada, Dolar isimli çomarı (yuuhh) ve arkadaşlarıyla
maceralar yaşardı. Hayal edip edilemeyecek herşeyi vardı. Sevgilisinin
adı Gloria idi galiba. Tipik ingiliz uşakları tadında bir de uşağı
vardı. bundan esinlenmiş Silver Spoon-Gümüş Kaşıklar diye bir dizi film
de izlemiştik ufakken. başrolünde Şampiyon filmindeki sarı oğlan
oynuyordu. Yıllar sonra yapılan Richie filminde ise Macaulay Culkin
oynmıştı.
Çarşamba, Nisan 19, 2006 MOCK VE SWEET [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]çuç çu ri çuç çuu dorrik dorrik moguu moguu... Herhalde gelmiş geçmiş
en sevimli, en şeker çizgi tipler, bu köstebek kardeşler Mock ve Sweet
idi. Hele o Mock'un pilot şapkası ile gözlükleri çok bitirimdi. Bu
tıfıllar acep yukarıda neler oluyor diye meraka düşüp kaz kaz kaz
kazarak yeryüzüne çıkıyor, kötülerle mücadele edip iyilere yardımcı
oluyorlardı, ama bu çizgi filmin asıl unutulmaz özelliği, istisnasız o
zamanın tüm çocuklarının ezbere bildiği "dorrik dorrik mogu mogu"
şarkısıydı. Erhan Konuk'un Pop Saati programının jeneriği nasıl
beyinlere kazındıysa, mogu mogu da öyle bir unutulmaz klasik olmuştu,
bugün bile bizim kuşaktan birini dorrik dorrik? diye selamlarsanız size
mogu mogu! diye cevap verir.
MARCO [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Minik yavruları ağlat ağlatabildiğin kadar ekolünden, acıklı bir çizgi
film de Marco'ydu. Marco ailesiyle İtalya'da yaşardı, babası da
doktordu, ama fakirlere parasız baktığından borçlar almış yürümüş,
Marco'nun annesi de Arjantin'e çalışmaya gitmişti. Gel zaman git zaman
anneden ses çıkmaz olunca Marco kalkıp Arjantin'e gitmiş, annesini
aramaya koyulmuştu. Zaten asıl ağlatıcı sahneler bundan sonra
başlamıştı. Her bölümde tam o geldiğinde annesi gitmiş olur,
izleyenlerin gözlerinden yaşlar boşalırdı. Neyse ki mutlu sonla biterek
bunalttığı yüreklere biraz su serpmişti.
FLANDERLER'İN KÖPEĞİ [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yetmişlerde yapılmış salya sümük ağlatan çizgi filmler ekolünden, çok
acıklı bir çizgi diziydi. Hollanda'da geçerdi. Nello isimli fakir bir
oğlanın hikayesini anlatırdı. Nello'nun Alois adında babası zengin bir
kız arkadaşı vardı. Bu kız otantik sabolar, uçları kıvrılan bir de
şapka giyerdi. Nello birgün Patraş diye bir köpek buluyor, ve köpekle
çocuk can ciğer arkadaş oluyorlardı. Çizgi filmin sonunda Patraş Hakkın
rahmetine kavuşuyor ve kimse gözyaşlarını tutamıyordu. Ooofff, zaten
bunun arkasından da çocuğun kendi geyiğini vurduğu çizgi film geldi ve
minicik beyinlerimizde yer etti.
REMI [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Biz küçükken çizgi filmler eğlendirici değil üzücü olurdu, çizgi film
ne kadar çoluk çocuğu ağlatmışsa o denli iyi sayılırdı. İşte bu Remi de
en acıklı, en damar çizgi filmlerin başında gelirdi. Remi köyde kendi
halinde yaşar giderken anne-babası sandığı insanların gerçek ailesi
olmadığını öğrenmiş ve canavar üvey baba tarafından Vitalis diye yaşlı
bir adama satılmıştı. Vitalis'in köpekler ve maymunları başrolde
oynattığı bir gezici tiyatrosu vardı. Remi bundan sonra her bölümde
felekten sille tokat dayak yemiş, kızlı erkekli seyreden tüm çocuklar
gözyaşlarına boğulmuştu. Of içim daraldı. Sonunda gerçek annesini
bulduydu.
KARAKANAT [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Karakanat Darkwing Duck çok eğlenceli bir Disney çizgi filmiydi. Açılış
şarkısı harikaydı. Çılgın Pilot'la maceralar yaşar, sevimli ve de
akıllı kızı Gasoline ile uğraşırdı. Bu Gazolin'in tombik bir erkek
arkadaşı da vardı sanırım. Ama Karakanat'ın en güzel yanı, kötülerle
karşı karşıya geldiğinde sarfettiği "ben gecenin içinde kanat çırpan
terör", "ben begonyalarda iz bırakan sümüklüböcek", "ben saçlarına
yapışan sakız" gibi repliklerdi. En sevdiği renk mor olan karizmatik
bir ördekti.
TSUBASA [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İşte bizim kuşağa dünyanın yuvarlak olduğunu öğreten , popülaritesi
tavan yapmış çizgi film bu idi. Ender arkadaşımızın da en sevdiği çizgi
film buydu. Tsubasa Nankatsu takımının kaptanıydı, kalecileri
Wakabayaşi ile çocuk liginde şampiyonluğa oynarlardı. Saha koş koş
bitmezdi, futbolcular koştukça dünyanın yuvarlak olduğu ispatlanırdı.
Bunlar da fizik kurallarına aykırı vuruşlar yapar, top korkunç bir
hızla kaleye gider, kaleci topa direnç göstererek durdurmaya çalışır
ama topla beraber gol olurdu. Bir keresinde çok iddialı bir kaleciye
karşı oynuyordu Tsubasa, seyirciler bu kalecinin hiç gol yemediğinden
dem vuruyorlardı ki kalecide de acayip bir kendine güven vardı, Tsubasa
meşhur vuruşu ile topu kaleye yollamış, herkes gol olacağını beklerken
kaleci topu inanılmaz bir refleksle çelmiş, top kornere çıkmıştı ve
kaleciden kendine olan güveninden dolayı şu yaran cümle gelmişti:
"kahretsin sadece kornere çelebildim!"
GOL (STRIKER) [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Japon futbol çizgi filmleri ekolünden izlediğimiz ikinci çizgi Gol idi.
Bunun kahramanı Benjamin diye İtalyan-Japon kırması bir çocuktu. Bu
çizgi filmin en önemli özelliği, sürekli Tsubasa ile karıştırılan ,
maagnuum vuruuşuu, aakuulee vuruşuuu, cart vuruşu, curt vuruşu
teknikleri idi, kahramanlarımız magnum vuruşu diye bağırır, sonra
bacaklarını anatomiye tamamen aykırı şekilde havaya kaldırıp, zavallı
topa bi tane geçirirlerdi. Top topluktan çıkar, şirazesi kayar,
yamulur, bir elips haline gelerek ağları delerdi. Sayısız Türk çocuğu
mahalle maçında bu vuruşları yapayım derken pantolonlarını yırtmış,
bacaklarını ayırmışlardır.
PEPEN'İN BALONU [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bu aslında çizgi olmasa da hepimiz uykudan önce Pepen'i izlemiştik. Bu
Pepen bir boruyu üfürünce oyuncak maymun, karga, kızıl saçlı kız birden
balonun içine girip uçarak bir yerlere gider, maceralar yaşardı. Karga
"hey Pepen uçur bizi haydi" derdi, maymunun da "üzüntü ve muz kabuğu"
lafı klasik olmuştur. Varsan baksan Yakari kadar embesil, uyutucu
birşeydi.
KUMKUM [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]En eski çizgi filmlerdendi, sevgili Gaye arkadaşım bunun özellikle
hastasıydı. Hatta en baştan beri siteye Kumkum'u koymadık diye bize
kızmıştı kulakları çınlasın! Kumkum taşdevrinde yaşayan bir gurup
çocuğun maceralarını anlatırdı.Bunlar dağ başında yaşar, başlarını
düzenli olarak belaya sokarlardı. O zamanlar İstanbul'da Kumkum çocuk
mağazası bile açılmıştı.
BİBERLEYELİM [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İşte bizim kuşağın en çok seyrettiği, herkesin ezbere bildiği, hepimize
"biraz biberleyelim çocuklar" lafını öğretmiş çizgi film bu idi. TRT
bunu her iki program arasında, her boşlukta, her fırsatta gösterir, biz
de her seferinde izlerdik. Bir müzeye kaldırılmış beyzbol topunun
hatıralarını anlatıyordu. Bu top oradan oraya gidiyor, stadyumda
oyuncular "haydi biraz biberleyelim çocuklar" diyerek topu atıp
tutuyorlardı. En sonunda meşhur bir oyuncu buna bir tane geçirip
stadyum dışına yolluyor, o tarihten sonra bizimki müzelik oluyordu.
Filmin sonunda da kameraya kıçını dönüp meşhur oyuncunun imzasını
gösterirdi. Bu "biberliyelim"i herhalde hatırlamayan yoktur, hepimizin
beyninde yer etmiş efsanevi bir çizgi filmdi.
SPACE ADVENTURE COBRA [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bu aslında oldukça eski bir manga iken animesi yapılmış, Show Tv de
bunu alıp yayınlamıştı. Sarışın ve de yakışıklı kahramanımızın sol kolu
silahtı, bu kolunu çıkartır, lazer kılıcıyla önüne geleni doğrardı.
Kırmızı taytlarıyla bir ekoldü. Ayrıca çok seksi bir yardımcısı da
vardı bunun. Hakettiği yerlere gelememiş bir anime klasiği idi bu çizgi
dizi. Sonunda ne oldu bilemiyorum.