Seni ve seni karnında taşıyan bu şehri çıkarıyorum kalbimden.
Sevgilimi elimden alırken sahte gerçekler sunan sunduğu gerçeklerle
sevgililerimi bana delil olarak gösteren diğer kirli şehirler gibi bu
şehri de çıkarıyorum kalbimden. Ama seni değil. İğrenç hikayelerle
sevdiği kadınları en iyi şekilde malzeme olarak kullanacak bu şehrin
şekilsiz bahar cesedi olmayacağıma dair kendimi saklayıp çıkıyorum bu
şehirden.
Yaşama sevincimi adıma şiirlerime ve yazılarıma açtığı sonsuz savaşın
soğukluğunda bulunan biçimsiz adamlara eğer onların yanında olmazlarsa
yom oyacaklarını sanan zayıf kadınları ve bu insanlara yaşanacak yerler
sunan bu şehri ve şehirleri çıkarıyorum kalbimden ama seni değil.
Onların açtıkları savaşı tek başıma sürdürmeye mahkum olarak ve hiç bir
şeyi umursamadan bu soğuk ve karanlık havaya karşı türkümü söyleyip
seni sevdiğimi haykırıyorum.
Bazı şeyleri umursamamanın karşındaki kişiyi nasıl tahrip ve sinirlendirdiğini bana öğrettiğin için teşekkür ederim ey sevgili.
Aşkları hep kendi istediği şekilde yaşayan insanlarla ve senin de
kurtulmak istediğin benden ve bu şehirden çıkıyorum. Ama senden değil
ey sevgili.
Aşkların umutların ve sevgilerin çoktan seçmeli sorulara bağlandığı o
çatı altında bulmuştum seni. Niye tanıdığımı niye geldiğimi bilen ve
geliş nedenimi gerçeklik yüzeyine çıkaran bir doğan vardı senin.
Kişiliğinde yinede senin olağan üstü yapıcılığına karşın benim
kahrolası iyimserliğim ve bazı konularda çekimser kalmam ve bununla
beraber bütün sorumlulukları aldın benden ve sonra üstüme bırakı
verdin. Bu da güzel bir olaydı aşkımız için.
Bir Perşembe günü sabahı içime attın gözlerini ve yine bir Perşembe
akşamı kopardın benden. Gizli sırlarla doluydu gözlerin. Yanıp sönen
okyanus fenerlerinden dalgalı bir sonbahar günü uçan martılar ne
anlarsa onu anladım gözlerinden.
Bunun sonunda hayatı hep tersindin algılamaya başladım. Ve örnek olarak ta perşembeleri artık hiç sevmez oldum.
İsminde taşıdığın sıfatı alıp içinde seni taşıdığı için yine öteki
şehirler gibi tutamadığım bu şehirde kalan ismini kalbim de yoğurup
kalıyorum her Perşembeleri.
Aşklara kapatılmış kalbimin kilidini açan yeni zaman çilingiri olduğunu
hayır anlatamam kimseye. Egemenliğimi bile sana bırakırım, ama yinede kimseye anlatamam. Kırık neyden üflenen açıklı şarkıların yüreğimde izleri olan gizemli gözlerini anlatamam.
Sanki mavi bir gül gibi üç ayda büyüttüğümüz nadide çiçeğimizi bir
Perşembe günü erittin yok ettin. O kıpkırmızı dudaklarınla ve
sözlerinle darmadağın ettin o mutluluğumu, ama unutmak ki sen her zaman benim kalbimde ki en güzel mai bir gülsün.
Her yer kirlenmiş insanlarla kirli olsa bile biliyorum ki sen hala ilk
doğduğun gün ki bir bebek kadar saf temiz ve dürüstsün bunu unutma
güzel insan. Ve güzel sevgili.