şimdi biraz susmalıyız
iyice terledik çünkü
hüzünle ve geceyle
sevişirken
şimdi
biraz dinlenmeliyiz
çıkarken ışıkları söndür..
eskiyen kahırlarımızı
şişelerden damarlarımıza
antik gözyaşlarımızı
şirazesine koymalıyız tekrar
gelirken biraz siyah getir
bal sürdüğüm göğsüme örtmek için
biraz serinlemeliyiz şimdi
gece
kor kanatlarıyla alnımıza
bilinmedik
ve arkaik şekiller çizerken
kapıyı kapat çıkarken
tüylerim soyunacak çünkü
despot utançlarından..
şimdi biraz yürümeliyiz
yeniden rastlayabilirsek
bir kırmızı lambaya
sorarız o zaman
kırk ikindilerle suladığımız
rengin ülkesini
(yeşilin yani-yeşilin..evet..)
çıkarken
iyice çık
sızmasın içeri
senden hiçbir karanlık
çünkü şimdi biraz ağlamalıyız
yanaklarımız tuz tortusuna açık
kalbimiz tuzsuz bir kedere
bir iç ülkedeyiz ve
bir iç denizin yalayışlarıyla
açıyoruz gözeneklerimizi
bu cünup idealardan
gam getirdik
artık yetişir yaz
bu yarasalar az emsin
bu fareler az kemirsin
fikr-i firarımızı
çıkarken beynimin üstünü ört..
biraz kum yemeliyiz şimdi
biraz çöl çekmeliyiz ki içimize
gölgelenebilelim hurmaların altında
kas ve tendon
kemik ve eklem
gerilmeli çatırdamalı
hüznün direncinden
çıkarken biraz ağla
ve kapat kapıyı ardından
ışık sızar
şiir yazarım yoksa
şimdi denizi öpmeliyiz biraz
çok yorulduk
feribotların simetrik köpüklerini
denizin düz mavisinden
ayırmaya çalışırken
kadim yaralar bağlamalıyız
yeni kesiklerimizin üstüne ki
iyice kırılsın zaman
kabuk tutsun aşk ve dünya
kopsun içimizin dirence yatkın telleri
çıkarken üstüme dağları kapat
secdemi boşver kapat
kapat
şimdi yanmalıyız biraz
havuzlar dolusu yanmalıyız gayyâda
en uzun gecede ve en kısa günde
gediklerimiz merhametle dolana kadar
etlerimiz kıvam tutup
akana kadar kemiklerimizden
üstümüze başımıza bulaşan
vedalardan arınıp
tamgeçirgen bir aynaya
dönüşene dek
çıkarken ateşin altını harla..
biraz inlemeliyiz şimdi
yaşamak kırgınlığımız geçene kadar
nasılsa üstümüzde gök mavi
nasılsa altımızda ova yeşil
unutup
bütün serinleme ayinlerimizi
biraz inlemeliyiz şimdi
çıkarken sancıyı bana bırak
hayatın üstü sende kalsın..
biraz direnmeliyiz şimdi
tuz ve ekmek
ateş ve su
teneffüs ve sigara
yeter bize
çıkarken savaşı kalbimin üstüne bırak
uyanınca aramayayım
oraya evet
yeşilin siyahın gecenin yanına
düşün şiirin sihrin yanına
kavganın çocuğun annenin yanına
ruhun yazgının direnişin yanına
su yun yanına
ter-ü taze gençliğimin yanına
çıkarken ölümü
hayatımın üstüne bırak
şimdi BirAz ölmeliyiz..
..
..
onüçaralıkikibindokuz..
Şükrü Özmen