Şimdi oturupta, şu tarihte doğdu, şu tarihte öldü demenin anlamı yok. 1001 türlü hikayesi var net aleminde. 1958-2009; bitti işte. Ama gerçekten bitti mi? Doğduğunda ve öldüğünde seviliyorsan, geriye kalan her şey halledilir demiş üstad. Öylede oldu. Doğduğunda 10-15 kişi sevindiler, öldüğünde milyonlar şok oldu, ağladı, ağlıyorlar ve yarında ağlayacaklar. This is it...
Her MJ hayranın bir hikayesi vardır, ama nedense aynı başlar; aldığım ilk kaset Michael Jackson'ın kasetiydi derler; vallahi benimki de öyle. Ve çoğunluk gibi BAD kaseti. Dinlenmekten sesi bozulmuş yüce kayıt. Sonra yanına Thriller ilave olur, ardından zaten Dangerous çıkmıştır ve tutamazsın kendini. Off The Wall vs. derken Jackson 5'a kadar gider o iş. Gider gitmesinede, ne zordur o dönemler. İnternet henüz icat olmamış, kenarda bir Anadolu şehrindesin. Hemen bulunamaz, bulunsada alınamaz. Öğrencisin daha. Diğer yandan History gelmiştir, sen de biraz büyümüşsündür. İstanbul'dan geçmiştir kral 1-2 yıl önce. Daha bir vurmuştur seni. O ne dans, o ne şarkılar demeye başlarsın. Dedim ya internet yok; arada bir TV'de göreceksin ve bir şeyler kapacaksın. Ayna karşısında moonwalk denemeler. Sonunda başarırsın. Ortalama bir MJ hayranı isen kesin yapmışsınıdır.
İlk dinlediğim MJ şarkısı Dirty Diana idi. Toplama bir kasetti (arkadaş prodakşın smile.gif) ve bir sonraki şarkı Smooth Criminal idi. Smooth Criminal zaten marş gibi bir şeydi. Ne olursan ol, "enegeci vokke" demişsindir o dönem. Siyaseti, milliyeti, dini, yaşı yoktur o şarkının. Herkes onu dinlerdi. İlginçlik ben Dirty Diana vurulmuştum ama onu MJ'nin söylediğini bilmiyorum!? Smooth'u biliyoruz; ama aynı adam söylüyormuş, ne bileyim ben!? İşte MJ'nin farkı bu. Hiç bir şarkısı bir diğerine benzemez. Hiç bir yorumu bir diğerine benzemez.
Ben öğrendimki o şarkı Dirty Diana; yazarı, çizeri, söyleyeni MJ, başladı maceram. BAD kaseti edinildi. Yalnız o baskıda "Leave Me Alone" henüz yok. Belki bestelenmemişti henüz, belki kasete bir sebeple alınmamıştı. Eh Billie Jean'i duymuşluğumuz var. Sağolsun Sezen Cumhur Önal; "çukulata renkli şarkıcı" deyimini sokmuştur dilimize. Müzik Yelpazesi yayındaysa, illaki "Billie Jean" vardır. Billie Jean'i oradan biliyoruz. Ehh hafiten BAD dürtmüştür ya, sarmıştır ya Thriller edinilmelidir. Çünkü Thriller çıktığında ufacık bir şeydik. "Beat It" bir dinlenir, üstüne 20 yıldır hala dinliyoruz... Eskimedi şarkı. Keşfettikçe keşfedersin kaseti. Thriller, Billie Jean, Beat It, Human Nature, P.Y.T. vs. vs. Hepsi taze, dinle dinle bitmez.
Daha sen noluyoruz, buna doyamadık demeden "Moonwalker" diye bir şey çıkar. Film midir, klip midir, nedir?!?! Memleketim sinemalarında "Ateşli Topuklar" diye oynatılır. Bir izlersin ve yine şaşarsın. Bu MJ küçükkende şarkı söylüyormuş!?!? Çocukmuş ama dansediyormuş!?! Sonu başı yoktur MJ'in. Sorar soruşturusun ve bir kaseti daha varmış öğrenirsin. Off The Wall kaseti aranır bulunur. Orada kalırsın. Geriye gidemezsin. Yoktur gerisi, dedim ya internet yok, büyük müzik marketler yok. Moonwalker'da gördüğünle yetinirsin. Bu arada "Leave Me Alone" Moonwalker filminde keşfedilir.
Off The Wall kasetide bir acayiptir. Bu ikisine benzemiyor ki bu dersin. Seversin ama, tuhafta bir kasettir. Neyse dersin, BAD - Thriller bana yeter. Video kiralanır (evet evet, bildiğin video oynatıcı kiralarsın) ardından Moonwalker filmini kiralarsın ve 1-2 gün bakarsın. Sonra hem kaset hem oynatıcı iade edilir. Zaman böyle akarken, hop sabahın köründe bir klip!?!? Noluyor yahu, ne olaki bu derken, sarışın ufaklık görünür. Gitara bir dokunur, babası hoopp Afrika'ya. MJ bir görünür, yanında yerliler falan; danslar, vokaller ve derken o muhteşem efektler. Metamorfoz mu neydi? Suratlar değişiyor, şarkı devam ediyor. Sonunda MJ pantere dönüşüyor. Altta yazar; Black Or White dönmektedir, hatta dönüp bitmiştir. Şarkı bitmiştir ama, sen daha o moddan çıkamamışsındır. Noldu yahu, bu neydi dersin!?! Arada bir kaç kez daha denk gelinir TV'de. 1-2 hafta sonra kasetçide bir yazı "Michael Jackson'ın yeni kaseti geldi" Dangerous çıkmıştır. Hemen edinilir. Jam ile bir giriş yapılır. Kaset biter ama sen doymamışsındır. Bir daha dinlersin. Arada bir Give In To Me geçer. Sanki Dirty Diana gibi bu dersin ve daha bir vurulursun. Yavaş yavaş keşfedersin. Black Or White, Who Is It, Heal The World, Will You Be There vs. vs.
Sonra bir gün bir haber patlar; Michael Jackson geliyor, popun kralı geliyor diye. Dangerous Dünya Turnesi kapsamında MJ Türkiye'ye gelecektir. İnterStar her gün reklama, klibe boğar seni. Ahmet San diye bir adamın adını duymaya başlarsın. Arada ödül törenleri vs.vardır ve İzzet Öz sunmaktadır. Derken derken, bu adam acayip yahu demeye başlarsın. Sonra MJ gelir. Ama son anda konser iptal edilir. Olsun, zaten ufaktım ve gidemiyordum smile.gif Ama MJ söz verir, tekrar geleceğim der. Sebebini bilmeyiz. Ses tellerinde problem varmış derler. Bu arada dünya turnesi devam etmektedir. Gazeteler, TV'ler turne görüntülerini yayınlarlar. Özel TV'ler ufaktan peydah olmuşlar. İnterstar artık yalnız değildir. Neyse, MJ yine gelecek derler. MJ hergün ana haberlerde. Bugün şu şehirdeydi, yarın şu ülkede. Ve MJ gelir. Ufağız hala, gidemeyiz. Ama sağolsun Star TV bize bir güzellik yapar ve konserin bir gün öncesi, Bükreş konseri yayınlanır. Hatta ben bunları yazarken, şimdi Number One TV yayınlıyor o konseri, Beat It çalmakta. Rastlantı işte. Konseri bir izlersin, hayranlığın katlanırda katlanır. Adam sahnede eğilmiştir. Hadi klipte numara vardı demiştik, aynalı sistemler vs. deyip kaba etimizden fikirler üretmiştik. Adam konserde de yaptı onu! Hem de tüm ekip. Nasıl oldu bu iş?! Zaten JAM girişinde yerden fırlamıştı. Üstüne bir eğilme numarası çekti. Noluyor yahu, nasıl bir adam bu demeden, Billie Jean bir başlar ki, mest olmuşuz. Bir kaymalar, bir robot hareketleri. Kendimize gelmeden MJ vinç benzeri bir platformda görünür. Ama az önce Thriller'da yakmışlardı adamı, oraya nasıl çıktı? Aaaaaaaa diye bir bağırmaya başlar, ardından seyirciler; o muhteşem elektro gitar ve kırmızı ceket ile Beat It başlar. Trans durumundayız artık. Black Or White - Will You Be There- Heal The World derken konserin sonu; Man In The Mirror. Adam aynı zamanda canlı söylüyor. 2 saati aşmıştır. Man In The Mirror ile doruğa çıkmıştır tüm heyacan. Artık öyle bir noktaya gelirki MJ, zannedersin uçacak, bir döner etrafında 4-5 tur atıp dizlerinin üstüne düşer, ve şarkıya devam etmektedir. Gözlerimiz ve kulaklarımız adamda. Bir insan binlerce insanı nasıl böyle coşturabilir ki? Uçacak zannedersin dedik ya, harbiden konserin sonunda uçarda. Takarlar roketli bir sistemi sırtına, seyircinin üstünde bir tur atar ve sahnenin arkasına doğru süzülür. Konser biter, havai fişekler vs. MJ çoktan ayrılmıştır staddan.
Ertesi gün Star TV görüntüleri yayınlar. MJ bu sefer siyah bir elbise ile çıkmıştır İstanbul'a. Seyirci coşmuştur. Orda olmak vardı diye hayıflanırsın. Ardından Wanna Be Startin' Somethin' söylenir ve kesilir görüntüler. Zaten anlaşma o kadardır. Anlaşmalı TV, ilk 2 şarkıyı çekebilecektir. Gerisini MJ'in ekibi kaydeder. Hala bekleriz bu konser DVD olacak mı diye!?
MJ'li günler devam eder, şarkılardan bıkılmaz. Kısıtlı imknalarla takip edilir. Es kazara Leave Me Alone single olarak bulunur. Bir tarafında "Leave Me Alone", diğer tarafında yanlış olmasın "Don't Stop Till' You Get Enough" vardır. O şarkı zaten "Off The Wall" albümündeydi. "Leave Me Alone" çok hoş bir şarkıdır. Michael vokalde uçmaktadır yine. Türlü türlü numaralar yapmaktadır. Farklı bir tat vardır. Ama aklımız Moonwalker filmindeki Come Together isimli şarkıda kalmıştır. O da çok güzeldir, ve çok acayiptir MJ o şarkıda. Zaman böyle akarken History kaseti görünür. Üstelik çift kasettir. Aaa bir bakarız Come Together bu albüme girmiş. Sevindirik oluruz. Scream klibi görünür TV'lerde. MJ yine aşmıştır. Janet Jackson ile hoplayıp zıplamaktadır. Sağlam bir kliptir ha. Hatta en pahalı klip diye geçer tarihe. Zaten kaseti dinlemekteyiz. They Don't Care About Us direk çarpmıştır. Üstüne birde klip dönmeye başlar. Brezilya'ya gitmiştir MJ. Klipler döner...
Yine haberler çıkar; "History World Tour" Acep bize gelir mi diye düşünürken, listede olmadığımıza üzülürüz. İnternet ya var, ya gelmek üzere o zamanlar. Bu kısımlar benim açımdan çok ilginçtir. Az sonra geleceğim o kısımlara. History fırtınası esmektedir. İnternet'ten fotoğraf vs. görüyoruz ama, hani daha henüz video indirme falan yok. Zaten yavaş bağlantılar. Gerçi video falan gördüğümüzde yok ki indirelim. Gel zaman git zaman internette arkadaşlar edinilir. Haber grupları vs. derken diğer hayranlara ulaşılır. Biri çıkar der ki; baba ben İstanbul'dayım, istersen sana Kuala Lumpur konserinin VCD'sini gönderebilirim. Offf, ne sevindirik bir haldir. Baba kandırma, şaka yapma!!! Yok abicim gönderebilirim. Düşünün, hiç tanımıyorum, tanışma imkanımda yok. Adam bana VCD gönderecek. İyi gönder denir ve 1 hafta sonra hakikaten gelir!? VCD'ler o zaman yeni yeni çıkmaktadır. Alınır bir tane, takılır ve mest etmiştir MJ. Zaten 2. izlediğim konserdir. Yıllar önce izlediğimiz Bükreş konserinden sonra altın bulmuş gibiyiz. Görüntü ses çok iyi değilidir, ama kim takar. MJ orda işte. Billie Jean, Beat It, Dangerous söylüyor adam. Buraya bir parantez açıyorum; yıllar sonra İstanbul'a gelinir. mjturkfan.com kurulmuştur tabi. Siteye üye olunur. Buluşma vs. denmektedir. KaFiKa diye bir mekana gidilir ve dev ekranda MJ klipleri izlenir. Hayranlar birbirler ile tanışır. Orda laflarken, mevzu mevuzuyu açar ve VCD'ye gelir. Ve o VCD'yi bana gönderen adam beni hatırlar. O da ordaymış. Karşılıklı teşekkürler edilir. Nerden nereye....
Blood On The Dance Floor albümü ve ardında Ghosts filmi gelir. Yönetmen Stan Winston'dur. Yanlış hatırlanmıyor ise, zaten MJ ile Thriller klibinde de çalışmıştır. Film-klip tadında dansların havada uçuştuğu, efektlerin yardığı bi gösteridir. Hayranlık katlanmaktadır. Ufaktan video araştırmaları yapılır. mpg kayıtlar bulunup indirilir. TV çekimi çoğu. İnternette pahalı ha, telefon faturasına ekleniyor.
Ve Invincible çıkar. Bir akşam BBG izlenirken "You Rock My World" döner ekranda. Tüm dünyada aynı anda yayına girmiş. Tıpkı Black Or White gibi, tıpkı History Teaser gibi. Beğenilir. Invincible alınır ve sevilir. Sony ile MJ'in arası açılır bu albümle. MJ zenci olduğu için kendisine haksızlık yapıtğını iddia eder Sony'nin. Zaten zamanında Pepsi'de MJ'yi harcamıştır. Dedikdular üzerine MJ ile yollarını ayırmıştır. Halbuki MJ Pepsi'nin reklam çekimlerinde nerdeyse yüzünü yakmıştır. Hiç oynamak istemdediği halde babasının baskısı ile kardeşleri dahil Pepsi ile anlaşılmıştır. MJ'in para derdi yoktuır zaten. O sadece müzik yapmak, hayranları ile buluşmak ister. Bu detaylar onu sıkar, boğar.
Invicible başarısız bir albüm olarak nitlendirilir otoritieler tarafından. Kim takar otorotileri... Biz çok sevdik. Otoriteler zirzop popçular hakkında yazsınlar. Sallamıyoruz biz otoritleri. Otoriteler kahrolsun. Sevmiyoruz sizi. Siz müzikten ne anlarsınız.... Biz anlarız onu. O başarısız dedikleri albüm çoğunun başarı saydığından daha fazla satar. Sonra döndük geçmişe. Jackson 5 ve Jacksons albümleri edindik. Çocukluk albümleride çok başarılı, çok farklı. Her dönemini sevdik. "Off The Wall". Hani bahsetmiştim ya farklı diye. Bir kaç yıldır favori albümümdür. Michael Jackson dinlemek isteyenlere ilk tavsiyemdir. Muhteşemdir MJ. Rock With You, Don't Stop Till You Get Enouh' Workin' Day And Night, Off The Wall... Sıkı şarkılardır ve yıllar onları eskitememiştir. Bu ayrıntılardan sonra devam ediyoruz;
Ardından insan görünümlü şeytan Martin Bashir faciası yaşanır. MJ ile bir röportaj yapabilmek türlü taklalar atan, türlü yalaklıklar yapan bu aynı insan dediğimiz kişilik, MJ'e hayatının darbesini vurur. Çekimler başlar, MJ konuşur, konuşur. Tüm samimiyeti ile. Sonra belgesel TV'de gösterildiğinde olay farklıdır. Adam öyle bir kurgu yaparki, öyle yorumlar katar ki, MJ'in adı çıkar sübyancıya. Sonrası malum; davalar ve beraat eder. Ama küsmüştür artık. İnzivaya çekilir. Müzik yapmaz. Nasıl yapsın ki? Her gün türlü türlü haberler, yalan yanlış yorumlar. Biz hayranlar alışığız 4 yılda bir albüme. Ama 2001-2009 ve hiç bir şey yayınlanmadı. Sadece Sony sömürüp duruyor... Albüm adı altında habire toplama albümler. Ama satılıyor ha!? Yaşayan bir adamın Best of Zart Zurt albümleri arka arkaya çıkıyor ve yinede satılıyor... Sömürün...
Ve geldik bu günlere. Öldü! Michael Jackson öldü. Nasıl ölür? Sen süper kahraman gibi bir şeydin. Örümcek adam gibiydin, Batman gibiydin. Tek fark; sen vardın, onlar yoktu. Sen gerçektin, onlar hayal. Sen sözlerinle ve müziğinle savaş verdin hep. Dünya hepimize yeter dedin. Kardeşlik dedin, savaşmayın dedin. Milyon dolarları hiç düşünmeden hasta ve bakıma muhtaç çocuklara harcadın. Earth Song diye bir şarkı yazdın ve tüm çıplaklığı ile bir klip çektin. Hatta yetmedi şarkının finalinde isyan ettin, haykırdın, bağırdın. Tüylerimizi diken diken ettin. Zaten daha öncede We Are The World dedin, Heal The World dedin;
Heal the world
and make it a better place
for you and for me
and the entire human race.
Nazikçe söyledin anlamadılar, Earth Song ile artık isyan ettin. Sen ölemezdin, artık istesende ölemezsin. Herkes ölür, sen ölmezsin. Bir Michael Jackson vardı diyecekler hep. 100 yıl sonrada, 500 yıl sonrada dinleyecekler.
İsminde bir tuhaftı senin. Michael JACKSON. Misal Johny Walsh olmazdı. Andy Porras olsaydı ya da ismin!?!? Olmaz. Sen Michael JACSON'dın. Michael JACSON olmak için doğmuştun. Dünyada Pop, Rock, Soul, R&B, metal vs. bir sürü müzik türü vardı. Birde Michael Jackson diye bir tür var. Ve o türü bir tek Michael JACKSON söyler, bir tek sen söyleyebilirdin. Tüm türlerin toplamıydı ve sonucu hepsinden farklıydı. İçinde Pop, Rock, Soul, R&B vs. türlü baharat vardı ama, sonucu bambaşka bir tattı. Hoş senin şarkıların hiç bir zaman birbirine de benzemezdi. Billie Jean 'i yazıp söyleyen adamın Dirty Diana'yı yazıp söyleyebileceğine kimse inanmazdı. Ama sen yaptın. Smooth Criminal nerde, Speechless nerde. Thriller nerde, Heal The World nerde. Sahi nasıl yazdın, nasıl besteledin, nasıl söyledin?. Yetmedi bir de yanına dansettin. O da yetmedi, danslar iyi görünsün diye kıyafetler tasarladın.
Nesin sen? Hepsini birden nasıl yaptın? Binlerce insanı 2 saat boyunca stadyumlarda yüzlerce kez nasıl coşturdun!? Nasılını bilmediğinden eminim. Bilsen yapamazdın zaten. İçinden geldiği gibi gönülden yaptın. Hatta bu uğurda Quincy Jones ile bile tartıştın. O sana dedi ki; Billie Jean kısa olsun, girişi çok uzun. Sen hayır dedin. O ısrar etti sen direndin. Sonunda dayanamayıp dansedeceğim ben orda dedin. Ne yapacağını iyi biliyordun yani. Quicy Jones'a biri itiraz edecekte, o da kabul edecek... Sana kim hayır deyip senin müziğini eleştirebilir. Quincy Jones bile duracağı yeri biliyor senin karşında.
Michael Jackson bir acayip adamdı. Biz onun müziğine, dansına, tarzına ve düşüncelerine hasta olduk. Gerisi bizi hiç enterese etmedi. Beyazmış siyahmış hiç görmedik. Michael estetik mi yaptırmış? Onun o vokal teknikleri bizi sarstı. Şarkıların arasına serpiştirdiği "Hiihh hii" demesine vurulduk. "Baoouvv, aouuuvv" diye bağırmasına bittik. Ya da şarkı devam ederken, arkadan bağırıp çağırmasına şaştık kaldık. Dansederken girdiği o trans haline, coşmasına ve coşturmasına eridik. Dinler ve milletler üstü halini sevdik. Sen zaten girmedin oralara hiç. ABD propagandası yapmadın hiç. Dünyanın her yerindeki insanları bir tuttun. Ölen ve öldürülen her çocuğa ağladığın için sevdik seni. Belkide Bush bu yüzden sevmedi seni, belki Bush başa geldiği için bitirmek istediler seni. Faşistlerin hedefi oldun. Öyle ya; onlar savaş çığırtkanlığı yaptı, sense karşı durdun. Onlar savaş tamtamlarını çalarken, sen hala Earth Song söylüyordun. Onlarla aynı kareye girip aynı teraneleri okumadığın için bunlar oldu belki. Afrika, Avrupa, Rusya, Japonya vs. vs.; her nereye gitsen seni hep saygıyla ve daha da güzeli sevgiyle karşıladılar. Bunun bir sebebi ve anlamı olmalı. İnsanlar belki dilini ve şarkılarında ne söylediğini bilmiyorlardı ama, inan seni anlıyorlardı. Sözlerini anlamasalarda seni anlıyorlardı. Yoksa nasıl böyle evrensel bir adam olabilrdin.
İnanılmaz bir adamdın. Bir insan olarak geldin ve sadece bir insan olarak gittin. 500 yıla sığmayacak işleri 50 yıla sığdırdın. Kırılamayacak rekorları 50 yıla sığdırdın. 750 milyon albüm sattın diyorlar, belki daha fazladır. Ama inan bir o kadar daha satarsın bu yıl. Birileri yine senin üstünden para kazanmaya, seni sömürmeye devam edecekler. Babasını bile satacak adamlar var. Düne kadar sana burun kıvırıp sana küfürler edenler, bu gün albümlerini alacaklar, alıyorlar. Ekşi sözlük bile tava gelmiş baksana. Düne kadar seninle dalga geçen adamlar, rekor kırmak üzereler entry olayında. Herkes methiyeler diziyor. Çocuk tacizcisi diyen adamlar, çocukluğumdan bir parça gitti diye ağlıyorlar gidişine; bu ne yaman tezat ama!!! Bak dandik MTV bile 2 gündür senin kliplerini oynatıyor. Zencisin diye seni içeri sokmayan MTV!!! Radyolas, alışveriş merkezleri, müzik marketler seni çalıyorlar. Ön taraflar hep sana ayrılmışl durumda. Önce senin CD'lerin görülüyor. CNN ve BBC 2 gündür seni veriyor. Seni öldürenler sana ağlıyorlar Michael. Bazısı sahte, bazısı mahçup, bazısı pişman, bazısı gerçek. Sormak vardı şimdi, aklınız nerdeydi diye, boş ver sormayalım. Sen de sormazdın zaten. Bu dünya kültürüne bıraktığın mirastan sonra, seni anlayıp hakkını teslim etsinlerde, gerisi mühim değil. Adına anma törenleri yapacaklar, belgeseller yapacaklar. Saygı albümleri ardarda çıkacak. Vicdanlarını rahatlatacaklar. Attıkları iftiralara, yaptıkları yalan haberlere pişman olacaklar.
Peki ya biz? Bizim için bir şey değişmeyecek Michael. Seni şahsen hiç tanımadık, zaten tanışamayacaktıkta. Aramızından bazı şanslılar seni gördü, dinledi, konuştu. Biz dün neyse öyle devam edeceğiz. Her zamanki videolarını, şarkılarını diğer hayranlara ulaştırmaya devam edeceğiz. Sadece olup biteni şaşkınlık ve birazda gururla izleyeceğiz. Timsah gözyaşı dökenlere güleceğiz. Seni, fikirlerini ve şarkılarını yeni keşfedenler olacaktır. Onlara yardımcı olacağız. Ama yaşıyor olman bize bir garip huzur veriyordu. Şimdi buruk bir yanımız olacak hep. Tanışmıyorduk ama, gizlice mesajlarımızı okuduğunu düşünürdük. Şimdi o ihtimalde kalmadı. Daha bir sürü albüm yapacaktın, biz zevkle dinleyecektik. Billie Jean'i sahnede canlı söyleyecektin, biz izleyecektik. Yüzlerce kez olduğu gibi yine coşacaktık. Bunlar hep yarım kaldı. Şanslı adamdın yahu Michael smile.gif Yaşarken efsane oldun. King Of Pop oldun. Herkese nasip olmaz. Tabi sırf şans değil. Senin yeteneğin ve hırsın karşılığını buldu. Burda, Türkiye'de yüzlerce hatta binlerce ve hatta belki milyonlarca hayranın var Michael. Hepsi seni dün sevdi, yarında sevecekler. Özleneceksin bunu bilmeni isterim. Yerine kimseyi koymayacağız, zaten koyamayızda. Yok ki! Senin gibisi hiç gelmedi, bundan sonrada gelmez. Tüm dünya özleyecek. Yaşlılar, gençler herkes üzüldü gidişine. Hayatında seni hiç dinlememiş olanların bile, duyduklarına gözleri sulandı.
Sen geldin ve gidişatı değiştirdin. Ya hiç olmayasaydın? Müzik nerdeydi şimdi kimbilir. Dans ve klip diye bir şey olur muydu acaba? Konser denilen organizasyonlarda, bu kalabalıklar stadyumlara dolar mıydı? Bugün müzik adına ne varsa hepsinde senin payın var. Etkilediğin binlercfe, milyonlarca adam müzik yapıyor şimdi. Sen müziğin ta kendisisin. Her müzisyen, her şarkıcı önce sana bakıyor çalışırken. Kim olmak isterdiniz deseler tepe noktası sensin. Michael Jackson gibi olmak isterdim diyorlar. İyi ki vardın. Seninle aynı dönemelerde yaşamış olmak bile güzeldi.
Dinlerken,izlerken yabana atılmayacak bir kolleksiyon yapmışız. Tabi dünya üzerindeki örneklerle karşılaştırılamaz bile. Odalar dolusu kolleksiyonlar var. MJ dinlerseniz böyle olur(du) Biz öldükten sonra değil, yaşarken biriktirdik. Elvis hayranları gibi öldükten sonra toplanıp taklitlerini yapmadık. Yaşarken toplandık, tanıştık. Beatles hayranları gibi ölünce eski kayıtları aramadık. Yaşarken bulduk demo kayıtlarını, yayınlanmamış şarkıları. Çokta paylaşmacıydık. Ee MJ öğretti bize paylaşmayı. Kıskanç olmadık, herkes elindekini diğerine ulaştırdı. Şimdi şaşkınız. Ne olacak bilmiyoruz. Michael JAckson hiç ölmemişti ki!? Diğerleri öldüğünde yapılan şeyleri, biz yaşarken yapıyorduk. Michael JACKSON ölünce ne yapılır!? Hiç ölmemişti ki? Anlaşılan yüzyılarca da ölmeyecek. O zaman devam edeceğiz. Ölmemiş gibi bir arada olmaya devam edeceğiz. Eski kayıtlar, demolar, konser görüntüleri günışığına çıkmaya devam edecek. Paylaşmaya ve büyümeye devam edeceğiz. Aramıza yenilşer katılacak. Onu hiç görmeyen hayranları gelmeye devam edecekler. İşte orda en üstteki resim herşeyi anlatıyor. Simitçi işi bitince oturur duvar kenarına, tablasını yanına koyar ve dinlenir ya. İşte MJ sadece müzik ve dans için gelmiş dünyaya...
Ağabeyin Jermaine'in dediği gibi; Seni Allah'a emanet ediyorum. Huzur içinde yat Michael. Ve unutma; bu dünyaya çok güzel şeyler bıraktın. Müzikte ve dansta estetiği öğrettin. İdollerinden daha büyük bir idol olmayı başardın. İdollerin bile sana hayrandı. Zor işti ama başardın.
Şimdi dünyayı kim kurtaracak!?! Britney mi Earth Song yazacak, Justin mi Heal The World diyecek. Ortalık Chris Brown denen tiplere mi kalacak? Müzik ve dans öldü! Konserler öldü, video klip öldü!
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Alıntı