Uykuyla beslenme arasında önemli bir ilişki var. Taylan Kümeli yazdı...
Az uyuyan çok yemek yiyor
Günümüzde insanların çoğunda görülen uyku açlığı sorunu, fazla kiloların başlıca sorumlularından biri. ABD’deki Harvard Tıp Fakültesi Brigham and Women’s Hospital Uyku Sağlığı Merkezi’nin uzmanları, uykunun, yaşam stili ve çalışma hayatı ile birlikte, yaşam kalitesini belirleyen üç ana unsurdan biri olduğunu söylüyor. Kaliteli bir yaşam sürebilmek için bu üç unsurun mutlaka dengede olması gerekiyor.
İKİ HORMON ETKİLİ OLUYOR
Uyku ile beslenme arasındaki ilişkiyi etkileyen iki çeşit hormon bulunuyor. Bunlardan leptin hormonu, kandaki şeker seviyesi düştüğü zaman artıyor. Ghrelin hormonu ise kişi yediği zaman artıyor. Ghrelin arttığı zaman beyindeki tatmin merkezini doyurarak açlığı gideriyor. Leptin ise aç kalındığında artıyor. Uykusuz kalmak ghrelini azaltıyor, leptini artırıyor. Leptin artınca kandaki şeker seviyesi düşüyor ve kişi daha çok yeme ihtiyacı hissediyor. Ghrelin azalınca da daha çok yemek yeme ihtiyacı doğuyor. Öte yandan, şeker seviyesindeki değişiklikler de uyku ihtiyacının ortaya çıkmasına yol açıyor. Vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde ediyor. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşüyor ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılıyor. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas, karaciğer, yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekiyor.
YÜKSEK ŞEKER UYUKLATIR
Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde oluyor. İnsülin hormonu kanda yoksa veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden birikiyor ve şeker yükselmeye başlıyor. Kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl’yi geçmesi durumuna ‘şeker hastalığı’ adı veriliyor. Kan şekeri 180 mg/dl’yi geçince idrarda şeker çıkıyor. Tüm bu sürecin sonucunda, şeker hastalarında kan şekeri çok yükseldiğinde uyku basması görülebiliyor. Yemek sonrasında görülen kan şekeri düşüklüğü de, yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Kişinin enerjisini düşürmekle kalmayıp, halsizliğe, baş dönmesine, öfkeye ve sabırsızlığa yol açıyor. Kişinin iş verimi de düşüyor. Tıpta ‘reaktif hipoglisemi’ olarak bilinen bu hastalığa, ne kadar uğraşsa da bir türlü kilo veremeyen insanların çoğunda rastlanıyor.
ANİDEN UYKU BASTIRIYOR
Dengesiz beslenme, özellikle de fazla karbonhidrat, nişasta, şeker ve kafein tüketiminin sonucunda ortaya çıkan bu hastalığa yakalanan kişiler, gün içinde sık sık acıkma atakları yaşıyor ve şekerli gıdalara saldırıyor. Geceleri ise uyumakta güçlük çekiyor ve kötü rüyalar görüyorlar. Sadece yemek yediklerinde düzelen bir bitkinlikle karşı karşıya kalan bu kişiler, kahvaltı da dahil her yemek öncesinde huzursuzluk çekiyor. Yemeklerden sonra ise bir anda bastıran uyku ihtiyacı nedeniyle uyuklamaya başlıyor.
Hipotiroidinin uyku düzeninizi bozmasını sağlıklı beslenerek önleyin
Kişinin hem beslenme hem de uyku düzenine zarar veren hastalıklar arasında tiroit yetmezliği yani hipotiroidi de yer alıyor. Tiroit bezinin az çalışmasına ve bu nedenle tiroit hormonlarını az üretmesine bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalığa en çok kadınlarda rastlanıyor. Yaş ilerledikçe, hastalığın görülme sıklığı da artıyor. Metabolizmayı yavaşlatan ve uykusuzluğa yol açan bu hastalıkla mücadelede, sağlıklı beslenme çok önemli bir rol oynuyor. Tiroit bezlerinin iyi çalışmasını isteyenlerin şunlara dikkat etmeleri gerekiyor: ¦
* Daha çok sebze ve meyve yiyin ve yeteri kadar protein almaya özen gösterin. Beslenmenizde özellikle kara lahana, kabak, turp, şalgam ve karnabahara yer verin. Karbonhidratlı ve yağlı yemekler tiroit bezine zarar verir. Ayrıca, unlu ve nişastalı gıdaları da azaltmak gerekir.
YAĞLI BALIK VE LAHANA TÜKETİN
* Beslenmenizde hindistancevizi ve keten tohumuna yer verin.
* Kafein, alkol, sigara ve şeker tiroit bezi için zararlıdır. Bunlardan uzak durmaya çalışın.
* Sulardaki klor ve florun fazla olması tiroit bezine zarar verdiğinden, içtiğiniz suyun mineral açısından zengin olmasına özen gösterin.
* Haftada iki kez yağlı balık yiyerek, vücudunuzun Omega-3 ihtiyacını karşılayın.
* İyotlu tuz kullanın ve selenyumdan zengin gıdalarla beslenin. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Bu yüzden beyaz ekmek yerine buğday ekmeğini tercih edin.
* Ceviz, et, sakatatlar, balık, kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebzeler, meyveler ve yumurtada bol miktarda selenyum bulunur. Bütün bu gıdalara, sofranızda mutlaka yer verin. Ancak bunları günde 400 mikrogramdan fazla selenyum almanın zararlı olduğunu bilerek, ölçülü tüketin.
* Çinko açısından zengin olan peynir, sığır eti, kepekli ekmek, tavuk, yumurta sarısı, süt, süt ürünleri, balık, patates, ceviz, badem, kuru fasulye, lahana, ay çekirdeği ve kuzu eti gibi gıdaların da, hipotiroidi ile mücadeleyi kolaylaştırdığını bilin.
HT