Soru?Sakal bırakmak sünnettir lakin elimize ne geçiyor yani
ne faydası var? Sırf müslümanlar şekil olarak tanınsın diye mi yoksa
bazı ilahi faydalarıda var mı? Peygamberimiz niye bunu önerdi bize...?
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Peygamberimiz(a.s.m) kendisi bizzat sakal bıraktığı gibi, “bıyıkları
kısaltın, sakalı ise bırakın” mealindeki ifadeleriyle de sakalın
bırakılmasını emretmiştir. Alimlerin bir kısmına göre, bu emir vücubu
ifade eder ve dolayısıyla sakal bırakmak vaciptir. Diğer bir kısım
alimlere göre ise, bu bir emr-i istihbabîdir/müstehap olmayı ifade eder,
dolayısıyla sakal bırakmak vacip değil, sünnettir. Durum ne olursa
olsun, sakal bırakmak için Efendimizin bu emri, bir mümin için yeterli
bir gerekçedir.
Sakal bırakmak aynı zamanda fıtrat kanununa/yaratılıştaki ilahî
hikmetin uygun gördüğü prensibe tevfik-i hareket etmek demektir.
Bilindiği üzere, kadınların, kızların hatta kız bebeklerin saçları uzun,
Erkeklerin, erkek bebeklerin saçları kısadır. Bu demektir ki, ilahî
hikmet kızlara, kadınlara uzun saçlı, erkeklerin saçlarının ise kısa
olmalarını uygun görmüştür. Bunun gibi, erkekleri sakallı, kadınları ise
sakalsız yaratmıştır. Demek ki, erkeklerin süsü ve ayırıcı bir özelliği
de sakalıdır. Kadınların ki ise yüzlerinin tüysüz olmasındadır.
Hadiste, sakal fıtrattan sayılmıştır. Buradaki “Fıtrat” sözcüğü, bir
yandan peygamberlerin takip ettiği yol manasına geldiği gibi, bir yandan
da yaratılış kanunu olarak algılanmaya müsait bir kelimedir. İşte sakal
bırakmak, hem –başta Hz. Muhammed olarak-peygamberlerin yolunu takip
etmek, hem de fıtrat/yaratılış prensiplerine uygun hareket etmek
manasına gelir.
İster vacip ister sünnet diyelim; sakal bırakmak Hz. Peygamberi taklit
etmek, ona benzemenin bir yoludur. Her mümin Hz. Muhammed(a.s.m)’i
sever; onu malından da, canından da fazla sever ve sevmelidir. Seven
sevdiğini taklit etmek ve ona benzemekle derin bir haz duyar ve büyük
bir huzura kavuşur. Elbette bu taklit ve benzemenin ilk basamağı ve en
önemli yansıması, onun manevî hayatına, kulluk hayatına, ahlakî hayatına
yumakla gerçekleşir. Tâli derecede bir değere sahip de olsa sakal
bırakmak gibi, fizikî, maddî hayatına benzemek de bir feyizden boş
değildir.
Soruda işaret edildiği gibi, sakal aynı zamanda Müslümanların bir
ayırıcı vasfı olarak da önemlidir. Gayr-ı Müslimlerde de sakal olmakla
beraber, şekil itibariyle yine de –müminlerin sakalı-farklı bir simge
konumundadır. Şüphesiz, fizikî benzeyiş, manevî benzeyişe göre çok
aşağı bir derecedir.