hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Fatma Binti Esed

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Fatma Binti Esed 2duy3hj

Fatma Binti Esed Empty
MesajKonu: Fatma Binti Esed   Fatma Binti Esed EmptyÇarş. Tem. 28, 2010 3:56 am

Fâtima binti Esed, İslâmın
başlangıcında Müslüman olmuştur. Resulullah efendimiz,
İslâmiyeti, önceleri açıktan açığa bildirmedi. Üç yıl bir
gizlilik devresi geçti. Tedrici, yani yavaş yavaş bir yol
takip ediliyordu.

Ahiret ile korkut!

Üç sene sonra, nihayet İslâmiyeti açıktan bildirme zamanı
gelmişti. Nereden ve kimden başlanacağı Resul-i ekreme vahiy
ile bildirildi. Allahü teâlâ Suara suresinin 214. ayet-i
kerimesinde mealen şöyle buyurmaktadır:

(Ey Resulüm, sen, önce en yakın akraba ve hısımlarını Allahın
dinine davet ederek, ahiret azabı ile korkut!)

Resulullah efendimiz, akrabalarını bir araya topladıktan sonra, onlara şu konuşmayı yaptı:

- Hamd ancak Allahü teâlâya mahsustur. O�na hamdederim. Ancak
O�ndan yardım isterim. Yalnız O�na inanır, O�na güvenirim.
Ben gözümle görmüş gibi bilir ve size de şunu bildiririm ki;
Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O birdir, eşi ve ortağı
yoktur. Sizi O�ndan başka ilah olmayan, Allahü teâlâya iman
etmeye davet ediyorum.

Ben O�nun bütün insanlara gönderdiği, son Peygamberiyim.
Vallahi siz, uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Uykudan
uyandığınız gibi de diriltilecek ve bütün yaptıklarınızdan
hesaba çekileceksiniz.

İyiliklerinizin karşılığında iyilik, kötülüklerinizin
karşılığında ceza göreceksiniz. Bu da ya devamlı Cennette
veya devamlı Cehennemde kalmaktır. İnsanları ahiret azabıyla
korkuttuğum ilk kimseler, sizlersiniz.

Ey Abdülmuttaliboğulları! Ben size çok üstün ve kıymetli,
dünya ve âhiretiniz için faydalı şeyler getirdim. Araplar
içerisinde kavmine bundan daha hayırlısını getiren bir kimse
bilmiyorum.

Ben sizi, dile kolay, hafif ve mizanda ağır gelecek iki
kelimeye davet ediyorum. O da, �Eşhedü en la ilahe illallah
ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh� [Allahü teâlâdan
başka ilâh olmadığına ve Muhammedin O�nun kulu ve Resulü
olduğuna şehadet ederim] demenizdir.

Kim yardımcım olur?

Resulullah efendimiz akrabalarına bu konuşmaları yapınca,
birçoğu Müslüman oldu. Hz. Fâtıma binti Esed de bunlar
arasında idi. Kendisinden önce veya daha sonra olmak üzere,
Zevci Ebû Talib�in dışında, bütün çocukları da İslâmı kabul
ettiler. Hatta Resûl-i Ekrem efendimiz, yakın akrabalarına
konuşmalar yapıp, �O hâlde, hanginiz bu yolda bana tâbi olup,
vezirim ve yardımcım olur?� buyurunca, henüz, 12-13
yaşlarında bulunan Hz. Ali hemen ayağa kalkmış, Resul-i Ekrem de
ona, "Sen otur" buyurmuştu.

Resulullah efendimiz, bu suallerini üç defa tekrar etmişler,
üçünde de hemen cevap Hz. Ali�den gelmişti. Hz. Ali bu
suallere söyle cevap vermişti:

- Ya Resulallah! Her ne kadar yaşça en küçük ben isem de, sana ben yardımcı olurum.

Hz. Ali�nin, daha oniki, onüç yaşlarında iken, Resulullah
efendimize, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden, bu yolun
yolcusuyum, gönül vermişlerdenim manasındaki bu sözleri,
Resul-i Ekrem efendimizi son derece sevindirdi. İşte Allahü
teâlâ, Hz. Fatıma binti Esed�e böyle salih evlatlar vermişti.

Gül yağıyla yağlardı

Fatıma binti Esed üstün bir ahlaka sahipti. Güzel ahlakı
vardı. Yaşayışı mükemmel, Resul-i Ekrem efendimizin yanında
itibarlı bir hanımefendi idi. Peygamberimizin sevgisine
kavuşma bahtiyarlığına erişmişti.

Resulullah efendimiz onu methetmişlerdi. Fatıma binti Esed,
çocukluğundan beri Peygamberimize çok yakınlık göstermiş, Ondan
hiçbir yardımı esirgememiştir. Resulullah efendimiz, Ebu
Talib�den sonra, kendilerine en fazla yakınlık gösterenin
Fatıma binti Esed oldugunu buyurmuşlardır. Hz. Fatıma binti
Esed, Resul-i Ekremin bakımında çok titizlik göstermişti.
Kendi çocukları dururken, önce Resulullahı doyururdu. Kendi
çocuklarının temizliğinden önce, Onun mübarek başını tarar,
mübarek saçlarını gül yağıyla yağlardı. Bu yüzden Resul-i Ekrem
efendimiz, onun için, "O benim annemdi" buyurmuşlardı. Bu bildirilen
sözün, iki cihanın Efendisinin mübarek ağzından çıkması,
Fatıma binti Esed için büyük bir saadet idi.

Zaman akıp gitmiş, Fatıma binti Esed�in ömrü de sona ermişti.
Peygamberimiz, gömleğini sırtından çıkararak, Fatıma binti
Esed�e kefen yaptırmıştı. Bilahare Peygamber efendimiz,
Fatıma binti Esed�e Cennet elbiselerinin giydirilmesi için
böyle yaptıklarını söylemişlerdir.

Cenaze namazını da kıldırdıktan sonra buyurdular ki:

- Allahü teâlânın emriyle, yetmiş bin melek onun cenaze namazını kıldılar.

Cenaze namazı kılınmış, artık defnedilecekti. Resulullah
efendimiz bizzat kendileri kabre indiler. Kabır hayatının
rahat ve hoş olması için, kabrin köşelerini genişletir gibi
işaret buyurdular. Kabirden çıkınca gözleri yaşarmış,
gözlerinden akan yaşlar kabre damlamıştı.

Peygamberlerin hakkı için

Orada bulunan Hz. Ömer ve başkalaıi, Resulullahın, Fatıma
binti Esed�den başka hiçbir kimseye böyle yapmadığını
söylemişlerdir. Bundan sonra Resul-i Ekrem efendimiz, Fatıma
binti Esed için şöyle duâ buyurmuşlardır:

- Allahü teâlâ seni mağfiret etsin, bagışlasın, seni
mükâfatlandırsın. Ey annem! Allahü teâlâ sana rahmet eylesin.
Kendin aç iken beni doyurdun. Kendin giymez, bana giydirir;
yemez, bana yedirirdin. Dirilten de, öldüren de Allahü
teâlâdır. O daima diridir. O ölmez.

Allahım! Annem Fatıma binti Esed�i affeyle, bağışla. Ona
hüccetini bildir. Kabrini genişlet. Ey merhametlilerin en
merhametlisi olan Allahım! Ben Peygamberin ve geçmiş
Peygamberlerin hakkı için bu duâmı kabul buyur.



[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Muhammed Bin Mesleme
*.:..:.. MUHAMMED BİN MESLEME ..:..:..
[/b]

Bedir savaşından sonra Mekkeli müşriklerin ölüleri hakkında
ağıtlar, şiirler söyleyerek müşrikleri kışkırtan,
Peygamberimize ve Müslümanlara dil uzatarak fitne çıkartan,
hattâ Peygamberimize suikast tertiplemeye kalkışan Kâ�b bin
Eşref adlı bir Yahûdî zengini vardı. Peygamber efendimiz
Eshâb-ı kirâma buyurdu ki:

- Kâ�b bin Eşref�i kim öldürür? Çünkü o, Allah ve Resûlüne ezâ etmiştir.

Muhammed bin Mesleme dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Ben onu senin için öldürür, onun sesini kısarım.

Bunun üzerine Resûlullah efendimiz şöyle buyurdu:

- Gücün yeterse bu işi yap!

Berâber öldürürüz

Bunun üzerine Muhammed bin Mesleme, evine döndü. Sonra Ebû
Nâile, Abbâd bin Bişr, Hâris bin Evs, Ebû Abs ve İbni
Cerîr�in yanına gidip, mes�eleyi onlara açtı. Hepsi uygun
görerek, �Beraber öldürürüz� dediler.

Bundan sonra, birlikte Peygamber efendimize gelerek dediler ki:

- Yâ Resûlallah! İzin buyurursanız, biz Kâ�b ile konuşurken,
sizinle ilgili olarak onun hoşuna gidecek ba�zı sözler
söylemeliyiz. Peygamber efendimiz, onlara buyurdu ki:

- Bu husûsta istediğinizi söylemeniz size helâldir.

Muhammed bin Mesleme ve arkadaşları, aralarında istişâre yapıp
bir plân hazırladılar. Bundan sonra Muhammed bin Mesleme,
Kâ�b bin Eşref�in yanına giderek dedi ki:

- Şu Muhammed, bizden sadaka istedi. Bize çok vergi yükledi.
Onun için senden ödünç bir şey almak için geldim.

- O sizi daha da bıktıracak.

- İşte ona bir defa uymuş bulunduk. Ona tâbi olmakta devam
edeceğiz. Bakalım sonu ne olacak? Şimdi sen bize biraz ödünç
hurma ver.

- Evet vereyim, fakat bana bir şeyi rehin vermelisiniz.

Silâhlarımızı veririz

Muhammed bin Mesleme ile yanındakiler sordu:

- Ne istersin?

- Kadınlarınızı rehin isterim!

- Kadınlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz? Sen yakışıklı birisin. Kadın gönlü, meyledebilir.

- O zaman oğullarınızı rehin verin!

- Onları da rehin veremeyiz. Onlardan birine, bir iki deve
yükü hurmaya karşılık rehin olundu diye sövülür ki, bu bizim
hiç unutamıyacağımız bir leke olur. Fakat sana silâhımızı ve
zırhımızı rehin verebiliriz.

Kâ�b bu teklifi kabûl etti. Onlara, ne zaman geleceklerini de bildirdi.

Muhammed bin Mesleme, belirtilen gece Kâ�b�ın kalesinin yanına
gitti. Beraberinde, Kâ�b�ın süt kardeşi Ebû Nâile de vardı.
Kâ�b onları kaleye çağırmıştı.

Durum bana iyi gelmiyor

Kâ�b gelenleri karşılamak için aşağı inerken Kâ�b�ın karısı dedi ki:

- Bu saatte nereye gidiyorsun?

- Gelenleri karşılamaya iniyorum.

- Bu durum bana pek iyi gelmiyor. Sanki bana kan dökülecek gibi geliyor.

- Yok yok zannettiğin gibi değil, onlar Muhammed bin Mesleme
ile süt kardeşim Ebû Nâile�dir. O iyi bir gençtir. Geceleyin,
kılınç vuruşmasına bile çağırılsa, hiç tereddüt etmeden
gelir. Böyle birisidir.

- Yine de sen aşağı inme! Onlarla konağın damından konuş!

- Yiğite yaraşan, çarpışmaya, süngülenmeye da�vet edilse bile icâbet etmektir.

Kâ�b böyle söyledikten sonra aşağı indi.

Muhammed bin Mesleme, bu arada üç kişiyi kaleye soktu. Bunlar
Ebû Abs, Hâris bin Evs, Abbâd bin Bişr idi. Muhammed bin
Mesleme arkadaşlarına dedi ki:

- Kâ�b gelince, ona saçını koklayacağımı söyler, başını tutup
koklarım. Siz, benim, Kâ�b�ın başını iyice yakaladığımı
gördüğünüz zaman, kılıçlarınızla, Kâ�b�a vurunuz. Böylece
(Harb hiledir) hadîs-i şerîfine uygun hareket etmiş oluruz.

Kâ�b bin Eşref, güzel giyinmiş bir şekilde güzel koku saçarak,
onların yanına gelmişti. Muhammed bin Mesleme, �Şimdiye
kadar böyle güzel koku koklamadım� diyerek Kâ�b�ın yanına
vardı. Kâ�b gururlanarak cevap verdi:

- Dünyanın en güzel kokularını kullanırım.

Muhammed bin Mesleme dedi ki:

- Güzel kokulu saçını koklamama izin verir misiniz?

Kâ�b, müsâade ettiğini söyledi. Muhammed bin Mesleme, onun başını yakalayıp, arkadaşlarına seslendi:

- Allah ve Resûlullah düşmanına vurunuz!

İlk kılıç vurulduğunda, Kâ�b şiddetle bağırdı, ancak ölmedi.
Bunu gören Muhammed bin Mesleme hançeriyle Kâ�b�ın karnını
göbeğinden kasığına kadar yırttı. Kâ�b, öyle bir çığlık
kopardı ki, çevrelerindeki evlerden bu feryâdı duymayan
kalmadı. Kâ�b yere yıkılıp öldü.

Murâdınıza erdiniz

Fedâîler bundan sonra oradan sür�atle uzaklaştılar. Yahûdîler
kaleden inip bir müddet onları ta�kip ettilerse de, yolu
şaşırarak bulamadılar. Mücâhidler, Medîne�ye girdiklerinde,
Resûlullah efendimiz namaz kılmıştı. Mücâhidlerin tekbîr
seslerini işitince, kendileri de, tekbîr getirdiler.

Muhammed bin Mesleme, Resûlullah efendimize, Kâ�b�ın
öldürüldüğünü haber verdi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Murâdınıza erdiniz. Fedâîler de;

- Evet yâ Resûlallah! Allahın ve Resûlullahın bir düşmanı daha hak ettiği cezâyı buldu, dediler.

Kâ�b�ın öldürülmesi, hicretin üçüncü yılının Ramazan ayında
oldu. Bedir savaşından sonra Benî Nâdir Yahûdîleri,
Peygamberimizi yurtlarına da�vet edip, suikast yapmak
istemişlerdi. Bunun üzerine Peygamberimiz onların bu tutumunu
öğrendi. Muhammed bin Mesleme�yi çağırarak buyurdu ki:

- Nâdiroğulları Yahûdîlerine git! Onlara, (Resûlullah beni
size; �Yurdumdan çıkıp gidiniz! Burada benimle birlikte
oturmayınız! Siz bana bir suikast plânı kurdunuz! Size on gün
süre tanıyorum. Bu müddetten sonra, buralarda sizden kim
görülürse, boynu vurulacaktır� emrini bildirmek üzere
gönderdi) de!

Hikmet konuşacak dememiş miydiniz?

Bu emir üzerine Muhammed bin Mesleme, Nâdiroğulları Yahûdîlerinin yurduna varınca, onlara dedi ki:

- Mûsâ aleyhisselâma Tevrat�ı indirmiş olan, Allah aşkına
doğru söyleyiniz: Muhammed aleyhisselâm Peygamber olarak
gönderilmeden önce, Tevrat önünüzde iken, size geldiğim ve şu
meclisinizde bana Yahûdîliği teklif ettiğiniz zaman ben
size, �Vallahi ben aslâ Yahûdî olmam� demiştim. O zaman siz
de bana cevâben, �Senin dîninden başka din yoktur. Senin
anladığın, istediğin, duyup işittiğin Hanîf dîninin
aynısıdır! Size gelecek olan Peygamber, hem şerî�at sahibidir, hem
savaşçıdır. Gözlerinde biraz kırmızılık vardır. Kendisi Yemen
tarafından gelecek, deveye binecek, ihrâma bürünecek, bedeni
yumuşak ve kuvvetli, kılıcı boynunda asılı bulunacak,
konuştuğu zaman hikmet konuşacaktır� dememiş miydiniz?

Yahûdiler bunu itiraf etmelerine rağmen İslâmiyeti kabûl
etmemişlerdi. Muhammed bin Mesleme ayrıca Resûlullahın emrini
onlara bildirdi. Bunun üzerine Nâdiroğulları yüklerini
toplayıp, topraklarını terkederek yurtlarından oldular ve
ihânetlerinin cezâsını gördüler.

Hayber gazvesinde, Hayber kalelerine yapılan hücumlarda en
önde bulunuyordu. Henüz Hayber fethedilmemişti. Muhammed bin
Mesleme dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Bugün çok üzgünüm. Yahûdîler kardeşim Mahmûd bin Mesleme�yi şehîd etti.

Sana müjde

Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Düşmanlarla karşılaşmayı istemeyiniz. Allahtan sağlık ve
âfiyet dileyiniz. Çünkü siz, onlardan başınıza neler
geleceğini bilemezsiniz. Düşmanla karşılaştığınız zaman,
�Allahım! Bizim de Rabbimiz, onların da Rabbi sensin. Hepimiz
senin kudretin altındayız. Onları öldürecek, ancak sensin�
diye duâ ediniz, ondan sonra oturunuz. Sizi sardıkları zaman
tekbîr getiriniz. Ey Muhammed bin Mesleme! Sana müjde! Yarın,
inşâallah, kardeşini öldüren öldürülecek ve Yahûdî savaşçıları,
kaçacaklardır.

Hayatı muharebe meydanlarında geçti. Hz. Osman ve Hz. Ali�nin
halîfelikleri sırasında artık ihtiyarlamış olduğundan,
Medîne�de sakin bir hayat yaşadı. Hz. Mu�âviye�nin halîfeliği
sırasında yetmişyedi yaşında iken, 664 yılında Medîne�de
vefât etti, Bakî� kabristanına defnedildi.



Esselam.net
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fatma Binti Esed
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan :: Peygamberlerin, Evliyaların, Sahabelerin hayatları-
Buraya geçin: