Bilinmeyen
Tarih
Geçmişi unuttuk mu?
Kutsal kitaplarda anlatılan olayların dinsel bir öykü değil de, gerçek
tarihi anlattığını hiç düşündünüz mü? Mitolojinin bir masal değil de,
yaşanmış olayları naklettiği hiç aklınıza geldi mi? Hele Mars olayından
sonra, bu konu daha bir önem kazandı. Son yılların flaş ismi arkeolog,
tarihçi, antik diller uzmanı, sosyal bilimci Zecharia Sitchin, bu konuda
yayınladığı bir dizi kitapla toplumu kökünden sarstı. Sitchin,
İnsanlığın Nibiru adlı bir gezegenden gelen Annunaki insanları
tarafından yaratıldığını ve gçmişte Mezopotamya´da dev bir uygarlığın
kurulmuş olduğunu ve Tufan´a neden olduklarını ileri sürerken, Daniken´e
hiç benzemiyor ve bir bilim adamı kimliği içersinde çok ciddi
arkeolojik kanıtlar da gösteriyordu. Kısacası Sitchin´e itiraz etmek
zordu. Size Sitchin olayını her yönüyle iletmek istiyoruz, bu sayıda
Sitchin´i ve kuramlarını, gelecek sayıda da karşıt görüşleri
okuyacaksınız. Eğer Sitchin buluşları doğruysa, İnsanlığın tüm çehresi
değişebilir, kısacası oturup yeni bir tarih yazabilir ve inançlarımızı
yenilemek zorunda kalabiliriz.
Geçen iki yıl içersinde, dünyanın bilinmeyen tarihi ve geçmişin
unutulan olayları konularında dikkat çeken en önemli isim Zechariah
Sitchin´di; Sitchin "Dünya Tarihleri/Zaman Çizelgesi" adlı kitabında
çarpıcı iddialarda bulundu ve şöyle diyordu; "...mitoloji bir hayal
değildir, fakat eski hatıraların saklandığı bir hazinedir; Kutsal
Kitaplar bilimsel ve tarihsel bir döküman olarak harfi harfine okunduğu
takdirde, hayal edilenden daha eski ve büyük uygarlıklar varlıkları
anlaşılacaktır. Mitoloji, "Cennetten Dünyaya Gelen Kişi", yani mitolojik
bilge Anunnaki tarafından Dünyaya verilen bilginin sonucudur. Geçmişte
varolan ve unutulan 12. Gezegen, Anunnaki´nin ev gezegenidir. Geçmiş
sayısız gizemli anıyla doludur, bunların unutulmuş olmaları yok ya da
hiç olmadıkları anlamlarına gelmez. Uzak geçmişte, dünya başka canlılar
tarafından kullanılmış bir yerdir; Mısır Piramitleri iniş alanlarının
fenerleridirler, Sina Yarımadası 4.000 yıl önce tanrılar savaşında yok
edilen özel bir üstür; insanlar ve tanrılar binlerce yıl önce büyük bir
savaşı başlatmışlardı. Dünyaya uzaydan bakıldığında, nükleer dev savaşın
izleri görülebilir. Yale Üniversitesi tarafından da tanımlandığı gibi
İnsanlık kaybolan uygarlığının küçük bir dilimini ancak 2.000 yılda
keşfedebilmiştir. Sümer yazıtlarında ve Kutsal Kitaplar´da anlatılan tüm
uygarlıklar, çok daha eski bir uygarlığa bağlı olduklarını
belirtirler...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Zecharia Sitchin, Yakın Doğu tarihi ve arkeolojisi uzmanıdır, Eski Ahit
(Tevrat ve Zebur), Sami ve Avrupa dilleri, modern ve eski İbrani dili
konularında eğitim almış ve Londra İktisadi ve Siyasal Bilimler
Okulu´nda öğrenim gördükten sonra Londra Üniversitesi´nden mezun oldu.
Uzun yıllar gazetecilik ve yazarlık yaptıktan sonra şimdi New York´da
yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Sümer dilini anlayan ve okuyan
nadir bilginlerden biridir, yeni çalışmaları Yakın Doğu´daki eski
uygarlıklar tarafından yazılan kil tablet metinlerle ilgilidir; bu
alanda aradığı çok daha eski uygarlıklardır. Sitchin´in kitapları körler
için yazılan Braille alfabesine bile çevrilmiş, sayısız radyo ve tv
programlarında tartışılmıştır. Sitchin´in "Dünya Kronolojisi" adlı kitap
serisi mitolojinin kökeni olarak kabul edilebilir, bir hayal ürünü
değildir çünkü geçerli ve sağlam kaynaklara dayanmaktadır, yazar bunlara
"Antik Anılar" demektedir. Tevrat ve İncil dinsel bir metin olarak
değil, tarihsel/bilimsel bir döküman olarak okunmalıdır, antik büyük
uygarlıkların kökeni dünyadışıdır. Sitchin, antik bilginin dünyaya
Annunaki (Göklerden dünyaya gelen) tarafından getirildiği öne sürerken,
modern bilimin antik bilgiyle uyum sağlamaya başladığını ve devamı
olduğunu belirtmektedir. İlk kitabı olan "12. Gezegen"de Güney
Sistemi´ndeki kayıp gezegen olasılığından söz eder ve bu gezegenden
dünyaya yarım milyon yıl önce gelen halkın, kutsal kitaplarda anlatılan
olaylara neden olduğunu belirtmektedir. Örneğin Tevrat´ın "Genesis"
bölümünün 6. Bölümü´nde adları geçen ve Tufan´dan önce insanoğullarının
kızlarıyla evlenen "Nefilimler"in 12. Gezegen´den geldiğini yazar.
"Nefilim" sözcüğünün özgün anlamı, "Tanrının Oğulları veya göklerden
gelen Devler"dir ve bizler geçmişte devlerin yaşadıklarını düşünüyor ve
araştırıyoruz. Sitchin, kilisenin kutsal kitaplarla ilgili soru
sorulmaması kuralını da eleştiriyor ve sorgulamanın kutsallıkla ilgisi
olmadığını söylüyor. Çünkü, ona göre tarihsel bilgiler bu metinlerin
içinde saklıdırlar, İbranice´deki "Nafal" sözcüğü de "Nefilim" yorumunu
destekler gibidir ve "Düşüş/Düşenler" anlamındadır. Sitchin kendisiyle
yapılan bir söyleşide şöyle diyor;
Soru: Dünyaya 6.000 yıl evvel kimler indi?
Sitchin; Düşüş, ne anlama geliyor? Bu sözcük beni mitolojiden,
arkeolojiye, oradan da kutsal kitaplarla buluşma noktasına getiriyor.
Antik dilleri inceleme konusunda yeterince uzman olduğuma inanıyorum ve
kutsal kitaplarda geçmişte yaşanan olayların anlatıldığından eminim.
Peki, kimdi Nefilimler? Tüm antik metinleri, kutsal kitaplar, Eski Yunan
ve Eski Mısır mitolojilerini içeren metinler, piramit yazmaları yani
herşey beni bildiğimiz ilk uygarlık olan 6.000 yıl öncelerde yaşayan
Sümerler´e götürüyor. Yani efsanelerin ve mitlerin kaynağı olarak
Sümerler ortaya çıkıyorlar. Sümer yazısını çok iyi öğrendim ve hemen
herşeyi ısrarla defalarca okudum ve gördüm ki Sümerliler´in Anunnaki´si,
"Nibiru" adı verilen bir gezegenden geliyordu. Gezegenin adının anlamı
artı veya haç demekti. O zaman soruyu genişlettim; Nefilimler ve
Anunnaki kimdiler ve Nibiru hangi gezegenin adıydı? Uzun astronomi
çalışmalarından sonra astronomi kaynaklarında bu konuda iki ayrı
yaklaşımın bulunduğunu öğrendim; Bir görüşe göre Nibiru, Mars´dı, karşıt
görüşe göre ise Jüpiter´di. Uzmanlar bu konuda uzun tartışmalara
girmişler ve asırlarca kendi görüşlerini savunmuşlardı. Doğrudan antik
kaynaklara yani kil tabletlere dönerek Nibiru´nun tanımı ve konumunu
araştırdım. Sümer astronomisinde gezegenin yeri belirtilmişti, Güneş´e
yakındı ve Mars´la ilgisi yoktu, Jüpiter ise hiç olamazdı. Bir gece
uyandığımda, cevabı buldum; Tabii ki bu başka bir gezegen olmalıydı;
Mars´la Jüpiter arasındaydı, bazen Mars´a, bazen de Jüpiter´e
yakınlaştığından karıştırılmıştı. Mezopotamya Yaradılış Miti,
Tevrat´daki Yaratılış Bölümü´nün ilk satırlarıyla aynı anlamdadır ve
burada Anunnaki ile ilgili tüm ayrıntıları bulabilirsiniz. Onun ve diğer
liderlerin kendi gezegenlerinden dünyaya yaptıkları yolculuk, İran
Körfezi´ne inmeleri ve konuşlanmaları açıkça belirtilmiştir. Herşey çok
açıktır, Sümerliler astronomik açıdan büyük bir bilgiye sahiptiler.
6.000 yıl öncesinde Uranüs ve Neptün´ü biliyorlar ve Pluto´yu
tanımlıyorlardı, oysa bizler Pluto´yu 1930´larda keşfettik, matematik
alanındaki bilgileri bazı yönlerden günümüzün ötesindeydi ve "Bildiğimiz
herşey bize Anunnaki tarafından öğretildi." diyorlardı. Nibiru farklı
bir olaydır, yüzyılımızda astronomlar tarafından "Planet X" adıyla
tanımlanmıştır ve Nibiru´nun varlığı doğaldır yani Güneş Sistemi´nde
olması gereken bir objedir. Ama Sümerler´in daha önemli bir iddiaları
daha var; Nibiru kavramının yokolmadığını ve Anunnaki´nin geri
geleceğini söylüyorlardı, bu geri gelişin periyodu 3.600 yıldı. Öyleyse
biz yalnız değiliz ve Güneş Sistemi´mizde bizden daha ileri bir uygarlık
var.
Soru: Bir daha geleceklerse, bunun zamanı belli mi?
Sitchin: Bunu kimse bilemez. Acaba bizi tekrar bilgilendirmeye karar
verdiler mi? Daha fazla teknolojiye ve uygarlığa ulaşmalı mıyız? Veya
bizim iyi olmadığımız kanaatine vararak, yardımcı olacaklar mı? Tufan´da
olduğu gibi, yeni bir afet karşısında yine yardıma gelecekler mi? Bunu
ancak gezmişten öğrenebiliriz. Sümer bilgilerinden yola çıktığımızda
bilinmeyen bir gezegenin varlığı kesindir, Tevrat´ın öyküleri
geçmişimizi anlatmaktadır eğer onları iyi ve doğru anlarsak,
geleceğimizin nasıl olabileceğini de anlayabiliriz. Geçmişin günahkar
insanları sadece bir tanımdır, onların günahları teknolojik hataları ve
hırslarıdır, aynı yere tekrar geldiğimizi kim reddedebilir ki? Ben
kutsal kitapların öykülerini gözden geçirdikten sonra iki önemli açıyla
karşılaştım. Bir kere Eski Mısır yazıtları ve mitolojisi resim olarak
Sümerle kesin uyum sağlıyor, ikincisi ise insanın ölümsüzlüğü
arayışıdır. Düğüm yeri Sina Dağı´dır, iniş yeri veya irtibat merkezi
orasıydı yani uzay üsleri Sina Dağı´ndaydı ve Kudüs´ün önemi bu
yüzdendi. Üçüncü kitabım olan "The Wars of Gods and Men"de insanlarla,
Anunnaki insanları arasındaki savaşı anlattım, İnsanlık kendilerine
uygarlık getirenlere baş kaldırırken, yanlarında uzaylıların bazıları da
vardı. Belki bu savaş, bir bağımsızlık savaşıydı veya Anunnaki´lerin
kendi aralarındaki bir bölünmenin sonucuydu, bunu bilemiyoruz ama
kardeşlerin kavgası olduğu kesindi çünkü temelde kardeş olan Enlil ve
Enki savaşıyorlardı ve savaş onların torunlarına kadar sürdü. Benim
"Piramit Savaşları" adını verdiğim iki büyük savaşta insanlar da
bölünmüşlerdi. İnsan denen yaratık savaşı nasıl öğrendi? Bu ahlaki veya
teolojik bir konudur. İnsanın doğasında savaşmak var mı ya da savaşçı
olmayı kimden öğrendi? Unutmayın ki, kızılderililere de, Afrikalılar´a
savaş sanatını ve stratejilerini biz uygar beyazlar öğrettik. Dördüncü
kitabım olan "The Lost Realms" Amerika kıtalarının 5.000 yıl öncesini
yani anlatır ve bu dönem İnkalar´ın, Mayalar´ın, Aztekler´in çok
öncesidir. Amerika kıtaları bilinmeyenlerle doludur, inanılmaz megalit
yapıların kaynağı bilinmemektedir. 6.000 yıl önce kimler vardı? Aslında
öykü aynıdır ve Anunnaki Amerika kıtalarına da gelmiştir. Gizem
linguistiktir yani dillerin kökeninde saklıdır. İnanılması güç ama hemen
her teknolojik buluş, Sümerliler tarafından yazılmıştı, antik yazıtları
incelerken bunu doğruladığım her anda koltuğumdan sıçrıyor ve Tanrım,
6.000 yıl önce Sümerliler bunları nasıl biliyorlardı, diyordum. "12.
Gezegen" adlı çalışmamda yer alan bir Sümer metni vardır, açık açık
Adem´den yani yaratılan ilk insandan söz eder. Metni okuduğunuzda tüp
bebek yöntemiyle karşıkarşıya kalırsınız. Bunun daha birçok örneği var,
bilim herşeyi bir yana bırakıp, antik bilgilere bu gözle bakmalı ve
farklı bir dünyanın kapısını artık aralamalıdır.
Soru: Bütün bunlar "Nefilim" sözcüğü ile başladı, değil mi?
Sitchin: Evet, başlangıç oydu.
Soru: Kitaplarını okuyan birçok insan, tahminlerinizin cesurca olduğunu
söylüyorlar. Tabletler ve çivi yazısı örneklerini yorumlamanızdan
rahatsız olanlar var?
Sitchin: Elimizdeki bilginin Sümerliler´e ait olduğu kanıtlanmıştır ve
6.000 yıllık olduğu kesindir. Hiç merak etmiyorlar mı, bugünün
buluşlarının oralarda nasıl yer aldığını? Genetik mühendislik ve Adem´in
nasıl üretildiği, Enki mitinde açıkça anlatılır, Enki´nin simgesi olan
birbirine dolanmış iki yılan, günümüzün tıbbının da simgesidir ve aynı
zamanda DNA´yı simgeler yani DNA´nın çift sarmalını. Teleskopları ve
Voyager gibi uzay araçları olmadan, Neptün´ün bir su gezegeni olduğunu
nasıl biliyorlardı? Bunlar beni ilgilendirmiyor, ben Sümerliler´e
herşeyi öğreten Anunnaki´nin nereden geldiğinin peşindeyim; Sümerliler
"Nibiru"dan geldi..." diyorlardı ve Nibiru´nun Güneş Sistemi´nde
bulunduğunu söylüyorlardı. Ama ben dünyanın yakınında, bu kadar zeki
canlıların yaşadığı bir gezegenin varlığını düşünemiyorum. Öyleyse
Anunnaki nerede? Sorulması gereken soru budur. Dinsel yorumların geçerli
olduğuna, tüm sıradanlıklarına rağmen inanıyorsak, neden başka bir
yorum aramayalım? Buna ne engel var ki? Eğer yeterli bir açıklama
bulamıyorsak, neden Sümerler´in sözlerini kabul etmeyelim? Bu çok daha
akılcı olacaktır. Kitaplarımın hiçbir yerinde kullandığım metinlerin
veya tabletlerin gerçek olmadığını bulamazsınız. Herşeyi gittim ve
bizzat yerinde gördüm ve inceledim. Orada duruyorlar ve varlar. Enki
diye birisi Nibiru´dan gelmiş ve İran Körfezi´ne inmiş, metinlerde böyle
yazıyor; işte bu kadar... Ortaya çıkıp show yaparak, bakın ne buldum
demedim. British Museum´da bana yazıtları gösteren bilim adamı; "Size
gösterdiğim ve verdiğim tüm bilgiler, tüm kaynaklar akademik ve
bilimseldir, kabul edilmiş bilimsel kaynaklardırlar." diyordu yani ben
kaynaklarımı asla uydurmadım, hepsi gerçekten varlar.
Soru: "The Wars of God and Men" adlı kitabınızdaki kaynakların listesi
16 sayfa sürüyor?
Sitchin: Bir kaynakta Enki´nin dünyaya nasıl geldiğini okuyorsunuz, bir
diğerinde aynı öykü "Enki ve Dünya Miti" olarak karşınıza çıkıyor.
Başka bir metinde Enlil bir mit olarak karşınızda ve bunların tümünün
adı mitolojidir. Ben diyorum ki, mit olmayan nedir? Bunun tarifi var mı
ki? Mitler, gerçeği anlatıyorlar. Benim akla yakın, makul ve mantıklı
bir senaryom var, bu şekilde birçok bulmaca ve gizem açıklanabilir yani
bilinmeyen tarih öğrenilebilir. Piramitlerin kimin yaptığını bilmek
kesin olarak bilmek zorundayız...
Soru: Anunnaki hakkında daha neler söyleyebilirsiniz? Bizler aynı
Anunnaki´nin hala kontrolu altında mıyız yoksa özgür müyüz?
Sitchin: Onlar bize değil, biz onlara benziyoruz sanırım. Bizi genetik
mühendislikle yarattılar ve evrim silahının namlusuna yerleştirdiler.
Fiziksel ve duygusal olarak onlara benziyoruz, Tevrat; "Ve Allah dedi;
Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım... ve herşeye hakim
olsun... ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah´ın suretinde
yarattı..." (Kitabı Mukaddes/Tekvin 26/27) diyor. Fazla söze gerek yok,
biz onlara benziyoruz. Ama çok önemli bir fark var; o da onların
ölümsüzlüğü; Bunun nedeni uzay-zaman olmalıdır, Güneş Sistemi
çevresindeki bir turları yani onların bir yılı, bizim uzay-zamanımıza
göre 3.600 yıldır; işte aramızdaki en önemli fark budur. Teknolojik
düzeyleri sadece uzayda yolculukla sınırlı değildir, millyonlarca yıllık
yolculuklar yapabilmektedir ve bunun için de ölüleri
canlandırmaktadırlar yani dondurma yöntemini kullanmaktadırlar, Kutsal
kitaplardaki tüm mucizeler onların teknolojisinden başka birşey
değildir. Dünyaya gelip,bizleri genetik mühendislik aracılığı ile
yarattıktan sonra, kendi genlerini maymun-insanla karıştırdılar ve
birgün biz de uzaya açılıp, bir başka gezegene indiğimizde aynı şeyi
yapacağız. Yani modeli yayacağız. Ama olaylar bunu engelleyebir Tufan
öyküsünü anımsayın, İnsanlık yok edilmiş faakat Nuh ve gemisi
aracığılığı ile tohumlar kurtarılmıştır, bu yine olabilir. Enlil
insanlığı sularla boğmaya karar verdiğinde, Enki, Nuh´a (Sümerce´de
Ziusudra) olacağı haber verir ve sonra gemiyi nasıl yapacağını ve
batmaması için ne yapacağını öğretir ve Nuh ailesini ve hayvan türlerini
alarak gemiye biner; Sümer kaynaklarına göre böylece tohumlar
kurtarılır. Burada Anunnaki liderleri arasındaki anlaşmazlık görülür;
hangisi doğru ve doğru değil, bunu bilmiyoruz. Neyin yapılıp, neyin
yapılmadığını da... Ama olanlar ortada.
Soru: Yaratılmış bizlerle ilgili bir son var mı? Ya, sizin yaptığınız
nedir?
Sitchin: Söyleyebileceğim tek şey, bir görevimin olduğudur veya bir
misyonumun. Toplumu antik insanların bildikleri ve inandıkları konusunda
bilgilendirmeliyim. Bunun için onların kaynaklarını ve yazdıklarını ve
çizdikleri resmi kullanıyorum. Bu malzeme bir mit değil, gerçek bir
öykü. Benim yazdıklarım özgün bir bilginin başlangıçtaki temeli
olabilir. İki düzine kitap yazdım, teolojiden, astrolojiye kadar... Daha
da yazacağım, tümünün temelinde onlar var yani Anunnaki. Anlatmaya
devam edeceğim, herkes arzuladığı gibi yorumlamakta serbesttir.
Soru: Çalışmalarınızın bilimsel bir yoldan geçmesi sizi daha güvenilir
kılıyor. Bu da tahminlerde bulunmadığınızı ve varolan güncel kanıtlara
dayandığınızı gösteriyor, değil mi?
Sitchin: Evet, bu malzemeyi kullanmaktan mutluyum, ayrıca tüm görüşlere
de açığım. Sonuç olarak benim kitaplarım antik zamanlarla ilgili metin
kitaplarından başka birşey değildir.
Soru: Sürekli yeni birşeyler bulduğumuza ve uygarlığımızı
ilerlettiğimize göre, bundan sonra nelerin olacağı hakkında bir fikriniz
var mı?
Sitchin: Elbette ki hayır, bize verilen uygarlığın ne kadarı onlara ait
bilemiyorum, üstelik bizi yok etmeye de çalıştılar, çıkarları neydi
bilmiyorum ve tahmin yapmam doğru olmaz. Tabii ki kendiliğimizden
yarattığımız çok şey de var.
Soru: Burada bizim için bir ders var mı? Eğer bu bizim gerçek tarihimiz
ise, Anunnaki geri geldiğinde yeni bir Tufan´ı önlemenin yolunu
öğrenebildik mi?
Sitchin: Bu tahmin edilemez çünkü ben onların liderlerinin bildiğini
bilmiyorum. Enlil veya Enki klanı ne durumda? Bunu da bilmiyorum, işte
bu nedenlerle bu çok büyük sorunun cevabı da çok zor. Şunu
söyleyebilirim ancak; "Bir atı suya doğru sürebilirsiniz ama zorla su
içiremezsiniz..."
KAYNAKLAR 1- Kutsal Metinler için:
A - "Deuteronomi´den Başlangıç" Star Kitap Grubu/ Dr. M. Stern.
B - "Sümer ve Akad Bulguları/Anchor Kutsal Kitabı" E. A. Speiser, Garden
City, New York: Doubleday & Co.,1964
C - "Anchor Kutsal Kitap" Kral James Versiyonu, Cleveland ve New York,
World Publishing
D - Kutsal Kitap Mısralarının Yeni Yorumlarının Doğrulanması İçin"
Masoretic metne göre Kutsal yazıların yeni çevirisi, New York, P. J.
Kennedy & Sons,1962-1970.
E- "Kutsal Kitabın Ansiklopedik Sözlüğü" A. van den Born, New York,
McGraw-Hill Co., 1963.
2- Yakın Doğu Metinleri için:
A- "Sümer ve Akadların Büyük Yazıtları", George A. Barton,1929.
B- "Babylon-Assyr Lesestucke", Riekele Borger,1963.
C- "Mısırlıların Tanrıları", E. A. Wallis Budge, 1904.
D- "Asur Tanrılarının Tarihi Olayları", Budge/Kral, 1902.
E- "Sümer Dini Metinleri", Edward Chiera, 1924.
F- "Reallexikon der Assyrology", Ebeling/Meissner/Weidner, 1932.
G- "Sümerliler", Samuel N. Kramer,1963.
H- "Babillerin Tufan Hikayesi", Lambert/Millard, Atra-Hasis, 1970.
I- "Çivi yazısı Oxford Metinleri", 1923
J- "Sümer ve Babil İlahileri", Stephen Langdon, 1909.
K- "Babil ve Asur Eski Kayıtları", David D. Luckenbill, 1926-27
L- "Eski Ahitle İlgili Eski Yakın Doğu Metinleri", James B. Pritchard,
1969.
M- "Batı Asyanın Çivi Yazısı Yazıtları", Henry C. Rawlinson, 1861-84.
N- "Babil Dini", A. H. Sayce, 1888.
O- "Yaratılışın Kildani Efsanesi", George Smith, 1876.
Ö- "Büyücülerin Kayıtları, Nineveh Astrologları ve Babil İmparatorluğu",
R. Campbell Thompson, 1900.
P- "Dünya Tarihleri Serisi",
1- 12. Gezegen,
2- Cennete Merdiven,
3- İnsanların ve Tanrıların Savaşları,
4- Kaybolan İlkeler,
5- Zaman Başladığında,
6- Tekrar Edilen Yaratılış. Zecharia Sitchin, Avon Books, New York.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi I 1-Tufan´dan önceki olaylar; - 450.000 yıl önce; Güneş Sistemi´mize uzak bir gezegen olan Nibiru
gezegeninin atmosferinin bozulması nedeniyle yaşam sönmeye başlar,
gezegende Annunakiler yaşamaktadır. Hükümdar Alalu, Annu tarafından
tahtından indirilir. Alalu, uzay gemisinden kaçar ve Dünya´da sığınacak
bir yer bulur. Dünya´nın içine sahip olmuştur ve Nibiru´nun atmosferini
korumak için altın gerektiğini keşfeder ama altın Nibiru´da yoktur.
- 445.000 yıl önce ise, Annu´nun oğlu Enki öncülük yapar. Böylece Basra
Körfezi sularından altın çıkarmak için Dünya üzerinde bir istasyon
kurar.
- 430.000 yıl önce Dünya´nın iklimi yumuşar. Aralarında Enki´nin üvey
kızkardeşi ve tıp uzmanı olan Ninhursag ve Annu taraftarlarının çoğu
Dünya´ya inerler.
- 416.000 yıl önce altIn üretimi azaldığında Annu, yakın mirasçısı
Enlil ile beraber dünyaya iner. Yaşam için gerekli olan altını Güney
Afrika´dan çıkarmaya karar verilir. Enlil, Dünya görevinin komutanıdır.
Enki, Afrika´ya gönderilir. Ve Anu, Alalu´nun erkek torunu tarafından
düelloya davet edilir.
- 400.000 yıl önce, Güney Mezopotamya´da görevli 7 yerleşim merkezi
vardır; metalurji merkezi (Shuruppak), görev kontrol merkezi (Nippur) ve
bir roket Alanı dlan (Sippar) bunların önemlileridir. Toplanan saf
maden Igigi tarafından yönetilen yörüngecilere yani yukarıya gönderilir.
Orada da Nibiru´dan belirli zamanlarda gelen uzay gemilerine
nakledilir.
- 380.000 yıl evvel Alalu´nin erkek torunu, Igigi´nin desteğini kazanır
ve dünyayı ele geçirmeye çalışır.
- 300.000 yıl evvel, işler altın kazıcılarının ayaklanması nedeniyle
karışır. Maymun kadınlar kullanılarak Enki ve Ninhursag ilk işçileri
yaratırlar, sonra bu işçiler idareyi ele alırlar. Enlil, bir baskın
yapar, bazı işçileri kaçırır ve Mezopotamya´daki Edin´e verir. Onlara
üreme yeteneği verilir ve insan çoğalmaya başlar.
- 200.000 yıl önce Yeni Buz Çağı döneminde dünyadaki yaşam azalır.
- 100.000 yıl önce, atmosfer tekrar ısınır. Anunnakiler (Tevrat´taki
adıyla Nefilimler), insan kızlarıyla evlenirler.
- 75.000 yıl evvel yeni bir Buz Çağı başlar. Gerileyen insan türleri,
dünyaya dağılır. Cro-magnon (tarihten önce Fransa´da yaşayan bir ırk)
insanIar yaşar.
- 49.000 yıl evvel, Enki ve Ninhursag, Anunnaki soyunun insanlarını
Shuruppak´da yönetmek için geliştirirler. Enlil onları kızdırır.
- 13.000 yol önce Nibiru yolculuğu hatırlanır, bir nedenle Enlil
insanları yok etmeye karar verir. Büyük Tufanı başlatacak olan Enlil,
insanlığı tehdit eden felaketin sırrını koruyacağına dair Anunnaki´de
yaşayanlara yemin ettirir.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi II 2- Tufandan Sonraki Olaylar; - MÖ. 11.000: Enki yemine ihanet eder ve su altında kalabilen bir gemi
yapması için Ziusudra/Nuh´a yol gösterir. Tufan, dünyayı silip süpürür.
Anunnaki insanları, kendi yörüngelerinde dönen uzay gemisinden tüm
yıkıma tanık olurlar. Sonra Enlil, dağlık merkezlerde tarımı başlatır.
Enki ise hayvanları evcilleştirir.
- MÖ 10.500: Nuh´un torunlarI 3 bölgeyi bölüşür. Enlil´in ilk oğlu
Ninurta, Mezopotamya´ya yerleşilir bir yer yapmak için nehirleri çeker
ve dağlarIa kapatır; Enki, Nil vadisini ister. Sinai yarımadası,
Tufan´dan sonra hala ayakta kalan roket alanIarında Anunnaki insanları
bir kontrol merkezini Moriah Dağı üzerine kurarlar (gelecekte Kudüs).
- MÖ 9780: Enki oğulları Ra/Marduk, Osiris ve Seth arasında Mısır´ın
yönetimini bölüştürür.
- MÖ 9330: Seth, Osiris´i yakalar ve parçalar. Nil Vadisi´nin tek
hakimi olur.
- MÖ 8970: Horus, ilk Piramid Savaşı´nın başlamasıyla babası Osiris´den
intikam alır. Seth, Asya´ya kaçar ama Sina ve Filistin elindedir.
- MÖ 8670: Enki´nin torunlarının kontrol ettiği tüm evren araçlarına
karşı, Enlilliler 2. Piramid Savaşı´nı başlatırlar. Galip Ninurta, Büyük
Piramid´in içindeki aygıtları boşaltır. Enki ve Enlil´in üvey
kızkardeşleri Ninhursag, barış kongresini toplar. Dünya yeni baştan
bölüştürülür. Mısır´ın kontrolu Ra/Marduk hanedanIndan Thoth´a
devredilir. Heliopolis´de, bedel olarak bir Fener Şehri kurulur.
- MÖ 8500: Karakol mevkileri kurulur. Jericho, bunlardan biridir.
- MÖ 7400: Barış çağının devam etmesiyle Anunnaki insanları yeniden
ilerlemeye başlarlar. İkinci Taş Devri başlar ve yarı ilah-yarı insan
varlıklar Mısır´ı yönetirler.
- MÖ 3800: Eridu ve Nippur´la başlayan Anunnaki´nin tekrar kurduğu eski
şehirlerin bulunduğu yerde yani Sümer´de bir uygarlık başlar. Anu
ziyaret için dünyaya gelir. Yeni kent Uruk (Erech), onun onuruna inşa
edilir. Tapınağı sevgili kız torunu Inanna/Ishtar için yapar.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi III 3- Dünya Krallıkları;
- MÖ 3760: İnsanlık, krallıkları kabul eder. Kish, Ninurta´nın himayesi
altındaki ilk başkenttir. Takvim, Nippur´da başlar. Medeniyet, Sümer´de
(ilk bölge) meyvesini verir.
- MÖ 3450: Yönetim Sümer´den Nannar/Sin´e geçer. Marduk, Babil
İmparatorluğu´nu ilan eder.
- MÖ 3100: 350 yıllık kaosun ardından Mısır´da firavunluk kurulur ve
ilk firavun Memfis´de tahta oturur.
- MÖ 2900: Sümer Krallığı Erech´e göçer; İnanna Üçüncü Bölge´nin
özgürlüğünü verir; burası Hindistan´daki Indüs Vadisi uygarlığıdır.
- MÖ 2650: Sümerler´de büyük karışıklıklar. Enlil, isyanlar karşısında
sabrını yitirir.
- MÖ 2371: Inanna, Sharru-Kin´e (Sargon) aşık olur. Sharru-Kin yeni bir
başkent kurar; Agede´de. Akadlar, bir imparatorluk başlatırlar.
- MÖ 2316: Dört bölgeye hükmetmeyi amaçlayan Sargon, Babil
İmparatorluğu´ndan kutsal toprak getirir. Marduk-Inanna çatışması tekrar
alevlenir. Çatışma, Marduk´un kardeşi Nergal´ın, Marduk´u
Mezopotamya´yı terketmeye ikna etmesiyle sona erer.
- MÖ 2291: Inanna´nın emriyle Narram-Sin, Sina Yarımadasına girerek
Mısır´a saldırır.
- MÖ 2255: Inanna Mezopotamya´ya el koyar. Naram-Sin Nippur´a meydan
okur. Büyük Anunnaki Agade´yi yok eder. Inanna kaçar. Akad ve Sümer
ülkeleri, Enlil ve Ninurta´ya sadık yabancı askerler tarafından işgal
edilir.
- MÖ 2220: Sümer uygarlığı, Lagash´da yükselir. Thoth, Ninurta adına
bir zigurat tapınak inşa edilmesi için Kral Gudea´ya yardım eder.
- MÖ 2193: Bir papaz ve bir kraldan gelen aileden Peygamber İbrahim´in
babası Terah, Nippur´da doğar.
- MÖ 2180: Mısır bölünür. Ra/Marduk yandaşları güneyi ele geçirirler.
Firavunlar, Aşağı Mısır´da kalarak Ra/Marduk´a karşı çıkarlar.
- MÖ 2130: Enlil ve Ninurta yandaşlarının sayısı artınca
Mezopotamya´daki merkezi otorite bozulur. Inanna´nın krallığı tekrar ele
geçirme çabaları başarısızlıkla son bulur.
Unutulmuş Tarihin Kronolojisi IV Kaçınılmaz Yüzyıl: - MÖ 2123: Peygamber İbrahim Nippur´da doğar.
- MÖ2113: Ur, yeni imparatorluğunun başkenti ilan edilir. Ur-Nammu kral
ve Nippur´un Vekili olur. İbrahim´in babası Nippur´lu papaz Terrah
sarayda görev almak için Ur´a gelir.
- MÖ 2096: Ur-Nammu savaşta ölür. Halk, onun zamansız ölümünü, Anu ile
Enlil´nin ihaneti olarak düşünür. Terah, Harran´a gitmek için ailesiyle
yola çıkar.
- MÖ 2095: Shulgi, Ur´da krallığını ilan eder ama Inanna´nın
çekiciliğine kapılarak onun aşığı olur. Larsa´yı Elaniteler´e verir.
- MÖ 2080: Ra/Marduk´a sadık Theban prensleri kuzeyi yani Aşağı Mısır´ı
sıkıştırırlar.
- MÖ 2055: Nannar´In emirleriyle Shulgi, Elamite alayını Canaanite
kentlerindeki kargaşayı bastırmak için gönderir. Elamiteler, Sinai
Yarımadası´na ve buradaki roket alanına açılan geçite ulaşırlar.
- MÖ 2048: Shulgi ölür. Marduk Hititler ülkesine girer. İbrahim seçkin
süvarilerinin başında Güney Canaan´ı emir altına alır.
- MÖ 2047: Amar-Sin (Kutsal Kitaba ait Amraphel) Ur´un kralı olur.
İbrahim Mısır´a gider, yedi yıl kalır ve daha çok askerle geri döner.
- MÖ 2041: Inanna´nIn rehberliğiyle Amar-Sin, Doğu Krallığı
koalisyonunu oluşturur ve ardından Sina ve Canaan´a askeri sefer
başlatır. İbrahim, roket alanına giden geçitteki ilerlemeyi keser.
- MÖ 2024: Marduk yandaşlarını toplayarak Sümerliler´in üzerine yürür
ve Babil´de tahta çıkar ve sonra savaşarak Mezopotamya´ya yayılır.
Nippur´un tapınağını yıkar ve Enlil´in cezalandırılmasını ister. Enki
karşı çıkar fakat oğlu Nergal, Enlil´i desteklemektedir. Nabu, roket
alanını kuşatınca, Büyük Anunnaki nükleer silahların kullanılmasını
onaylar. Nergel ve Ninurta, roket alanını ve asi Canaanite kentlerini
nükleer güçle yok ederler.
- MÖ 2023: Rüzgarlar, radyoaktif bulutları Sümerler´in üzerine taşır.
İnsanlar ve hayvanlar korkunç bir ölümlerle ölürler. Sular zehirlenir ve
toprak verimsiz hale gelir ve Büyük Sümer uygarlığı sona erer.
Inanna´ye Övgü Kutsal bir varlık, berrak gökte yapayanlız,
Bütün insanlar ona yönelik,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
Gün batarken en parlak yıldız, ışığı göğü dolduruyor,
Akşamın kutsal kadını, cesaretle göklerden geliyor,
Tüm insanlar gözlerini onun gözlerine yükseltiyor,
Kutsal öküz boyunduruğunda onun için böğürüyor,
Canavarlar, bozkırlarda yaşayan tüm yaratıklar,
Şehvetli meyveli bahçeler, yeşil kamışlar ve ağaçlar,
Derinliklerin balıkları ve göklerin kuşları,
Inanna hepsine uykuyu getiriyor,
Yaşayan yaratıklar ve insanlar önünde diz çöküyor,
Seçilenler onun için zengin yiyecekler ve içecekler hazırlıyorlar,
Inanna kendisini, toprakta yeniliyor,
İnsanlar kutluyor,
Onun sevgilisi genç adam aşk yapıyor,
Tatlı bir merakla, göklerin merkezinden bakıyor,
İnsanlar Kutsal Inanna´dan önce gösteriş yapıyordu,
Akşamın kutsal kadını, yükseklerdeki Inanna,
Inanna, sana yaraşır övgüler sunuyorum,
Akşamın kutsal kadını, ufkun ötelerinde,
"Kimliği bilinmeyen bir Sümer Ozanı"