hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Robert Schumann 1810 - 1856

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Robert Schumann 1810 - 1856 2duy3hj

Robert Schumann 1810 - 1856 Empty
MesajKonu: Robert Schumann 1810 - 1856   Robert Schumann 1810 - 1856 EmptySalı Haz. 08, 2010 8:23 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Robert Schumann

Bir kitapçının oğlu olan Robert Schumann baba evinde
zengin edebi kültüre sahip


bir çevre içinde büyüdü.

Böylece ilk ilhamlarını şiirden aldı. Daha öğrenci
iken şair olmanın hasretini çekiyordu.


Fakat Schubert’in müziğini duyunca, o ana kadar
beslediği fikirlerden daha üstün


bir istek ruhunda canlanmaya başladı.

Jean Paul’un edebi eserlerine ve Schubert’in müziğine
bağlı olararak, kendisini yaratıcı


müzisyenliğe götüren yolda yürümeye başladı.

Babasının vakitsiz ölümü büyük emellerine engel oldu.
Istemiyerek hukuk tahsiline


başlamak zorunda kaldı.

Genç romantik şairlerin yaşadıkları Heidelberg
şehrinde eski arzuları yeniden kabardı.


Orada, Paşestrina’ya mehftun olan hukuk profesörü
Thibaut’un konferanslarına katıldı.


Thibaut’un, evinde tertiplediği özel konserler
Schumann’da derin bir ilgi uyandırdı.


Leipzig’de tanınmış bir piyano öğretmeni olan
Friedrich Wieck’ten dersler aldı.


Tereddütler ve ümitler içinde geçen bu devre
esnasında hayalinde yaşattığı piyano


virtüozu olma arzusu bir rüya olarak kalmaktan ileri
geçemedi.


Bir parmağının sakatlanması piyanist olarak
yetişmesine engel oldu.



Bu talihsizlikten yaratıcı Schumann doğdu. Bundan
sonra bilhassa liedlerle piyano


eserleri yazmak konusunda bestecinin tutacağı yol
tayin edilmişti.


Maddi yaşayış yolu ise bu kadar kesin bir gidiş arz
etmez.


Karşısına birçok engeller çıkmıştır. Bunların
bazıları alınyazısıydı.


Mesela öğretmeninin kızı Clara Wieck’le ancak mahkeme
kararıyla evlenebilmişti.


(Clara Schumann sonradan piyanist ve kocasının
eserlerinin yaratıcısı olarak


tarihi bir şöhret kazanmıştır).

Diğer taraftan Schumann’ın çekingen ve konuşmaktan
sakınan tabiatta olmasında


doğan engeller vardı.

Bunlar, onun toplumla olan münasebetlerini
güçleştirdi. Mendelssohn’un kurduğu


Liepzig konservatuarında, Viyana’da, kendisinin bir
koro kurduğu Dresden’de


ve nihayet her türlü müzik faaliyetlerinin idarecisi
olduğu Düsseldorf’da halleri


tesirini gösterdi.

Ince ve hassas ruhu gürültülü dünyanın karışık
işlerine dayanamayarak kırıldı.


Kendisini Ren nehrine atarak intihara teşebbüs
ettikten bir müddet sonra


ruh hastası olarak öldü.


Bu feci olaya dayanarak bazı dar görüşlü hükümlere
varılmıştır.


Zengin düşünceli Schumann kelimenin tam manasıyla bir
romantikti.


Fakat dünyayı unutarak realiteden uzaklaşan bir sapık
asla değildi.


“Zeitschrift für Musik” adlı dergiyi kurdu ve idare
etti.


Bu dergide “Philister” (dar kafalı) adını taktığı
günün geçici modasına düşkün kimselere


karşı mücadele ederek “Davidsbündler” (Davud birliği
mensupları) adlı muhayyel orduyu


etrafına toplayıp seferber etti, sert tenkitçi
hükümleri ihtica eden yazılarında lehte


ve aleyhte iddiaları tahlil etti.

Cesurane ve müessir bir şekilde çağdaşlarını, bu
arada Chopin, Berlioz, genç Brahms


ve meçhul kalmış Schubert’I tanımak için büyük
gayretler sarf etti.


Bütün bu faaliyetler, şair-müzisyen (bütün devirlerin
müzisyenleri arasında


en çok şair olan) Schumann’ın herkesin bildiği
Schumann’dan farklı olduğunu


gösteren delillerdir.

Schumann kah uyanık ve keskin görüşlü, kah sessiz
sedasız hayallere dalan bir mizaçtaydı.


Şair Jean Paul’un hayali kahramanlarını andıran bir
şekilde ruhunda beliren bu iki şahsiyetine “Florestan ile Eusebius”
adlarını koydu.


Yazılarındaki tenkit lere bile şairane bir ifade
veren Schumann,


hem son derece iç alemine bağlı bir hülyacı, hemde
bizat dilinde olduğu kadar


müziğinde de belirmektedir.

Bilhassa bitiş kısımları hususi lirik tesirler ihtiva
eden liedlerin de, piyano parçalarının


başlıklarında, dört senfoninin, konçertoların ve
ihtiraslı bir güzellik taşıyan oda müziği


eserlerinin form özelliklerinde, fakat hepsinden önce
de eserlerinde olmayan tesirler


çıkaran besteleme tarzında bu husus mevcuttur.

Güzel orotoryolarında ve zengin bir müziğe sahip olan


“Genoveva” operasında lirizmindeki özlü tarafı yüksek
bir seviyeye çıkaran


Schumann aynı zamanda klasizm fikirlerini de
benimsemişti.


Bach’I en iyi anlıyan ve tanıtanlardan biriydi. Bach
hakkındaki oldun bilgisi,


kendi eserlerinde de yeniden yaratıcı ifadesini
bulmuştur.


Schubert hakkında olduğu gibi Schumann hakkında da
değerlendirilecek


birçok önemli bilgiler mevcuttur.


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


8 Haziran 1810 yılında
Zwickau’da doğdu

29 Temmuz 1856 yılında
Endenich’te vefat etti




[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]



Oda Müziği ile ilgili ayrıntılı bilgi:

Orkestra müziğinden farklı olarak, az sayıda
müzikçiden oluşan küçük topluluklarca,


konser salonundan daha küçük bir salonda çalınır.

Oda müziği toplulukların­da orkestra şefi yoktur.
Toplulukta uyum sağlama


ve yönetme işini genellikle çalgıcılar­dan biri
yürütür.


Örneğin, bir yaylı çalgılar dörtlüsünde bu işi
birinci keman üstlenir.


Geleneksel oda müziği topluluğu "yaylı çalgılar
dörtlüsü" biçimindedir.


Bu iki ke­man, bir viyola ve bir viyolonselden
oluşur.


Öteki oda müziği toplulukları şunlardır:

İkili: Keman ve piyano ya da ender olarak iki keman,
bazen de keman ve viyola.


Yaylı çalgılar üçlüsü: Keman, viyola ve viyolon­sel
(çello).


Yaylı çalgılar beşlisi: İki keman, iki viyola ve bir
viyolonsel ya da bazen iki keman,


viyola ve iki viyolonsel.

Yaylı çalgılar altılısı: İki keman, iki viyola ve iki
viyolonsel.


Yaylı çalgılar sekizlisi: Piyano ve yaylı çalgılar.
Piyanolu üçlü: Keman, viyolonsel


ve piyano.

Piyanolu dörtlü: Keman, viyola, viyolonsel ve piyano.

Piyanolu beşli: Piyano ve bir yaylı çalgılar
dörtlüsü.


Ayrıca flüt, obua, klarnet, korno ve fagot gibi
üflemeli çalgılardan oluşan


oda müziği toplulukları da vardır.

Oda müziğinin kökeni, 16. yüzyılda İtalya' da
bestelenen canzone'iere (şarkı),


madrigal-lere ve İngiltere'de Elizabeth döneminde
(16. yüzyılın ikinci yarısı) yaylı


çalgılar için beste­lenen "fantezi"lere dayanır (bak.
Madrìgal).


O dönemde evlerde aileler klavyeli bir çalgı
eşliğinde, yaylı çalgılar için bestelenmiş


yapıt­ları çalarak kendi aralarında eğlenirlerdi.

Dönemin en ünlü oda müziği bestecileri William Byrd,

Thomas Morley ve Alfonso Ferrabosco'ydu.

Oda müziği 17. ve 18. yüzyılda Avrupa'da daha da
yaygınlık kazandı.


17. yüzyılın sonun­da İtalyan besteci Arcangelo
Corelli "üçlü sonat" adıyla yeni bir


oda müziği türü yarattı.

Üçlü sonat sürekli bas'tan ve iki keman ya da iki
flütten başka bir de klavsenden


oluşuyor­du.

Sürekli bas bir çalgı değil, kontrbas ya da
viyolonsel ile çalınarak armoniye temel


sağla­makta kullanılan bölümün adıydı.

Bu durum­da üçlü sonat için dört çalgıcı gerekliydi.

Corelli'nin üçlü sonat formu sonradan Henry Purcell,
Jean Loeillet, Georg Friedrich


Hän­del, Georg Philipp Telemann ve Johann Sebastian
Bach gibi


besteciler tarafından da kullanıldı ve geliştirildi.

Oda müziğinde önceleri tek bir çalgıya ağırlık
verilirdi. Ünlü besteci Joseph Haydn


çalgıların eşit derecede görev aldığı ve tümü­nün
kusursuz bir uyum içinde kullanıldığı


yaylı çalgılar dörtlüsünü yarattı.

Haydn 1760'lardan 1809'da ölünceye değin yaylı
çal­gılar dörtlüsü için


82 parça besteledi.

18. yüzyıl oda müziğinin klasik dönemi sayılabi­lir.
Joseph Haydn,


Wolfgang Amadeus Mo­zart ve Ludwig van Beethoven bu
müziği geliştirip


zenginleştirdiler.

18. yüzyılda soylu­ların konaklarındaki toplantılarda
oda müzi­ğinin ağırlıklı bir yeri vardı.


19.yüzyılda Robert Schumann, Johannes Brahms,
Aleksandr Borodin,


Felix Mendels­sohn ve Antonin Dvorak yapıtlarıyla oda
müziğine önemli katkılarda


bulundular.

Aynı dönemde, daha çok izleyici önünde çalmak üzere
profesyonel dörtlüler


oluşmaya başladı.

Bu ilk topluluklardan en ünlüsü kemancı Joseph
Joachim'in kurduğu yaylı çalgılar dörtlüsüydü.


20.yüzyılda, müzik dünyasının yeni arayış­lara
yöneldiği bir dönemde oda


müziği Béla Bauók, Dmitri Şostakoviç, Claude Debussy,
Maurice Ravel


ve Aaron Copland'ın yapıtla­rıyla daha da
zenginleşti.


Oda müziğinde insan sesine yeniden yer verilmeye
başladı.


Oda müziği, özellikle yaylı çalgılar dörtlülerindeki
kusursuz denge


ve uyum açısından birçoklarınca en "katıksız" müzik
biçimi sayıl­maktadır.


Kaynak: MsxLabs & TemelBritannica

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]





[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]...Ilk Baskı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Robert Schumann 1810 - 1856
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Paris Antlaşması(1856)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Nostalji-
Buraya geçin: