hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk) 2duy3hj

21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk) Empty
MesajKonu: 21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk)   21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk) EmptyPaz Haz. 06, 2010 8:43 am

Zecharia Sitchin. Mezopotamya'daki bütün kazı alanlarında bulunmuş,
binlerce eski tabletin derlenip okunmasına ve tercümesine olağanüstü
destek vermiş, bütün Batı dillerinin yanı sıra antik dillerin neredeyse
hepsini çok iyi bilen bu büyük usta, "12. Gezegen" adını verdiği
kitabıyla bilim gündemine bomba gibi düştü.

Sitchin bir bilim adamıydı ve dünyanın her yerinde akademik çevrelerde
sevgi ve saygıyla anılıyordu. Dahası, yaşamının otuz yılını Mezopotamya
uygarlıklarına ait çivi yazısı tabletlerin derlenip okunmasına ve
deşifre edilmesine vermişti. Bugün, altı kitaptan oluşan "Earth
Chronicles" (Dünya Güncesi) dizisiyle, ortalığı sarsmaya devam ediyor.

Bundan 450000 yıl önce, "Nibiru" (planet X) ya da "Marduk" adlı bir
gezegenden, bir grup ziyaretçi gelmişti dünyamıza. Nibiru, Pluton'un
dışından elips bir yörüngeyle güneş sistemimize bağlı olan "12.
Gezegen"di. (Sümerler Güneş ve Ay'ı da sayıyorlardı.) Yörüngesini
tamamlaması yaklaşık 3600 yıl sürüyordu ve bu büyük turun önemli bir
bölümünü dünyanın çok uzağında geçiriyordu Nibiru. Sümerlerin büyük
tanrısı Anu, aslında bu federasyonun başkanıydı ve onun tarafından
dünyamıza bazı mineraller almak üzere yollanmış olan ekibe de "Annunaki"
deniyordu.

Astronomlar, güneş sisteminde, Pluton'un dışında, oldukça uzun yörüngeli
bir gezegenin varlığından şüpheleniyor ve bu doğrultuda araştırmalar
yapıyorlar. "Planet X" adı verilen bu araştırma misyonu içinde, Sümer
metinlerinindeki bilgilerin doğruluğunun kanıtlanmak üzere olduğunu
söyleyenler de var, böyle bir ize hala rastlanmadığını belirtenler de.
Ama gezegenin dünya yakınına bir dahaki geliş tarihinin aşağı yukarı
2013 yılına rastlayacağı tezi dikkate alınınca...

Bunu Mayalarla ilişkilendirecek olursak. Şaşırtıcı bir astronomi
bilgisiyle yalnızca Güneş, Ay ve Venüs gibi “birincil” gök cisimlerinin
değil, neredeyse bütün önemli uzak yıldızların bile hareketlerini
gözlemlemişlerdi bu insanlar.

Zamanı ölçmede en hassas hesaplara ulaşmak için, farklı döngülerden
yararlanmışlardı. Bunların ilki, “kutsal takvim” olarak bilinen ve
20’şer günlük 13 aydan oluşan “Tzolkin” (Gün Sayımı) denen döngüdür. Bu
döngü, 13 rakam ve 20 ismin oluşturduğu kombinasyonları içerir ve 260
günlük sürecin bitiş günü “13 Ahau”dur.

“Haab” adını taşıyan bir ikinci takvim, bugün bizim kullandığımız güneş
takviminin çok benzeridir ve yine 20’şer günlük 18 aydan oluşur. “Uinal”
olarak adlandırılan bu 20 günlük ayların toplamı 360 gün yapar ve Maya
zaman ölçümünde buna “tun” adı verilir. Normal güneş yılı için gerekli
olan 5 artık gün, 5 tanrının adıyla “tun”a eklenir (aynı Mısır ve
Sümer’de olduğu gibi!)

Aynı “sıfır noktası”nda iki takvim de başladığında, daha ilk döngüden
itibaren ritmlerinin tutmayacağı ortadadır. Her iki döngünün gün
sayıları ancak 52 güneş yılı sonra eşitlenir. Tzolkin ile Haab’ın
bitişleri aynı güne denk gelir yani, Tzolkin’e göre 13 Ahau gününde,
Haab da sona ermiştir. Mayalar, bu günü ilginç bir şekilde, fazlasıyla
önemserler. Her 52 yıllık dönem sonu, onlar için “dünyanın sona
erebileceği” bir kıyamet kabusuna eşittir.

Mayaların zaman ölçümleri, Tzolkin ve Haab kombinasyonuyla bitmez.
Sürekli olarak 20 ve 13 rakamlarının çarpımlarını kullanarak daha büyük
birimlere ulaştıkları, değil insanlar için, toplumlar, devletler için
bile “astronomik” ölçüde uzun süreçleri ve döngüleri hesaplamışlardır.
Haab’ın ana parçası, 20 günlük 18 aydan oluşan bir süreçtir. Bu 360
günlük “yıl” (Haab buna 5 artık gün eklenerek elde edilir), Maya hesap
sisteminde “tun” adını alır. Bir üst birim, 20 “tun”dan oluşan yeni bir
ölçüdür ve “katun” ismiyle sistemde yerini alır. Dolayısıyla bir katun,
20 tun, aynı zamanda da 7200 güne “kin” eşittir. Mayaların zaman
ölçümleri, bununla da bitmez: 20 katun, yani 400 tun ya da 144.000
günden oluşan “kritik” bir birim daha kullanırlar: “Baktun”. Doğaldır ki
bu denli uzun bir süre günlük pratik kullanımlar için değil, daha yüce
ve “ilahi” hesaplar için gerekmiştir Mayalara.

İşte Mayaların efsanevi “Long Count” yani “Uzun Sayım” dedikleri süreç,
13 Baktun’a eşittir (1.872.000 gün = 5125,36 güneş yılı).

Tarım ve günlük işler için Haab’dan ve kısmen Tzolkin’den yararlanan
Mayalar, tarihin neresinde durduklarını anlamak için Uzun Sayım’a da
bakar ve onun günlerini kaydederler.

Örnek: Bir günü, baktun,katun,tun,uinal ve kin’den oluşan 5 haneli bir
“tarih” olarak yazmışlardır. Sözgelimi “11.2.5.1.4” gibi bir tarih, Maya
Uzun Sayım esasına göre “11 baktun, 2 katun, 5 tun, 1 uinal ve 4 kin”
demektir ve 721.107 güne, yaklaşık olarak 4381 yıla eşittir. (11 x
144.000 + 2 x 7200 + 5 x 360 + 1 x 20 + 4= 1600224. Bu sayıyı bir güneş
yılına denk gelen 365,242 güne bölersek, 4381,27 sayısını elde ederiz.)
Buda yaklaşık olarak M.S. 1267 yılına denk gelir.

(Sebebi için okumaya devam edin...)

Maya tarihinde “başlangıcı” olarak belirlenmiş noktayı bilmezsek,
yukarıdaki hesabı yapamayız. Bizim takvim sistemimize göre bu an,
İsa’nın doğduğu varsayılan yıldır. Gregoryen takvimimizde biz bu yılı
“0” olarak kabul eder ve öncesini, sonrasını buna göre hesaplarız.
Mayalarda da bu tarihin başlangıcı 0.0.0.0.0 günü olmalıdır; yani
herşeyin başlangıç noktası. Eğer bu tarihin, bizim takvimimize göre
hangi güne denk geldiğini bilmezsek, Maya Uzun Sayım’ındaki hesapların
da bizler için hiçbir anlamı yoktur.

Arkeolojik bulgular ve Karbon-14 yöntemi yardımıyla yapım tarihi bizim
takvimimize göre büyük bir kesinlikle belirlenen birkaç tapınakta
(İzapa, Chichen Itza ve Monte Alban’da) Maya rahiplerinin, yapılış
tarihini belgeleyen Uzun Sayım tarihleri de bulunmuş ve basit bir hesap
işlemiyle içinde bulunduğumuz devrenin başlangıç tarihi, yani Maya
notasyonuna göre 0.0.0.0.0 günü de belirlenebilmiştir.

Yanılma payıyla birlikte tarih, İ.Ö 3114 yılının yaz aylarına denk
gelir.

Maya kozmogonisine göre, dünyanın geçmişi, 13 Baktun’luk (aşağı yukarı
5125 yıl) devrelerden oluşur ve bunların her birinin bitimi, dünya için
radikal değişimler ve büyük yenilikler içerir. İçinde bulunduğumuz
devre, Mayalara göre beşinci ve son devredir ve 13.0.0.0.0 tarihinde son
bulacaktır. Bizim takvimimize göre sözü edilen bu tarih, 21 Aralık
2012’ye denk gelmektedir. Mayalara göre dönemin bitişini işaretleyen 13
Baktun, yani 13.0.0.0.0 günü belirttiğimiz gibi 2012 yılının 21 Aralık
tarihine, yani astronomik anlamda “Kış gündönümüne” (Güneş’in en
güneyden, Oğlak Dönencesi hizasından doğduğu, yılın en kısa günü)
rastlar. Oldukça yaklaşmış bulunduğumuz bu tarihin, astronomi
uzmanlarınca yapılmış analizi de son derece çarpıcı sonuçlar sergiliyor.

Yıllardır bu konuyla ilgili çalışan Amerikalı araştırmacı John Major
Jenkins, 1997 yılında yayımladığı “Maya Cosmogenesis 2012” adlı
kitabında, 13.0.0.0.0 gününün bir analizini sunuyor meraklı okurlara.
Jenkins’e göre 21 Aralık 2012’de gökyüzünde oluşan astronomik konumlar,
oldukça sıradışı birleşmelere işaret ediyor. Bunların en önemlisi,
gezegenlerin ve Ay’ın üzerinde hareket ettiği, “Ekliptik” olarak
adlandırdığımız “tutulum çemberi”nin, tam 21 Aralık günü Samanyolu’nun
dünyadan görülen sınırıyla kesişmesi. Bu kesişmenin, modern astronomik
ölçümlere göre "galaksimizin merkezi” olduğu belirlenen “karanlık
nokta”da (karadelik olduğun dair sağlam kanıtlar bulundu.)
gerçekleşmesi, bu tarihi daha da ilginç kılıyor. Ama daha ilginci, 21
Aralık günü Güneş’in de tam “gündönümü” sırasında bu noktayla aynı
hizaya gelmesi. Astronomik deyişle “Gündönümü Güneşi”, Ekliptik ile
Samanyolu kuşağının “galaksi merkezi” olduğu belirlenen noktayla aynı
hizada kesiştiği koordinata yerleşiyor.

Bu birleşim, Mayalara göre, “Güneşler” olarak adlandırdıkları devrelerin
beşincisinin noktalandığı anı belirlemekte. O tarihe ilişkin
beklentilerinin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ama her Güneş’in,
yani her dönemin bitişinde olduğu gibi, “5. Güneş”in bitiminde de
olağanüstü gelişmeler ve büyük bir yenilenme bekledikleri açık. Bir
“çarpı” işareti şeklindeki bu birleşim, Maya kozmolojisinde “Kutsal
Ağaç” ya da “Yaşam Ağacı” olarak adlandırılıyor. (Bütün kutsal
kitaplardaki “Yaşam Ağacı” mitini anımsayınız.) Ağacın iki ekseninin
kesişme noktası da, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu noktayla aynı
hizada. Mayalar, Samanyolu kuşağının göbeğindeki bu esrarengiz siyah
alanın, çok önemli olduğunu düşünmüşler. İnsan dahil, bütün yaşam
unsurları o noktadan doğuyor ve evrene yayılıyor onlara göre. 21 Aralık
2012 günü de, galaksinin merkezini işaretleyen bu noktadan, dünyadaki
bütün yaşamı etkileyecek bir kapının açılacağını düşünüyorlar. İşin en
ilginci ta 2500 yıl önce heyecanla bekliyor olmaları!

Maya düşüncesinde Uzun Sayım döneminin bitimi; aynı zamanda en çok saygı
duydukları tanrılarının geri dönüş gününe ilişkin çağrışımlara da
sahip. Neredeyse bütün tapınaklara damgasını vuran Kukulkan, uzun yıllar
önce “Tekrar geleceğim” diyerek Maya yurdundan ayrılmış. Simgesi “tüylü
yılan” olan bu bilge tanrı, Mayalara göre onlara her şeyi öğreten ilahi
bir figür. Efsaneler, Kukulkan’ın Doğu ufkunda belirip, denizden
geldiğini söylüyor. Atalarına dokumacılıktan tarıma, astronomiden
mühendisliğe dek birçok şey öğreten bu “tanrı”nın fiziksel özellikleri
ise, Mayaların tasvirine göre, Mayaların aksine, beyaz tenli, açık renk
gözlü, açık renk saçlı, uzun boylu bir tanrı. Elinde de sürekli bir asa
taşıyor.

Bu dönemde Mayaların daha hiçbir “beyaz adam” ile karşılaşmamış olduğu
düşünüldüğünde, bu tanımlama oldukça ilginç geliyor insana. Üstelik,
Kukulkan’ın uzun bir de sakalı var – Mayalarda hiç olmayan bir şey bu,
çünkü genetik olarak sakalları çıkmıyor!

Benzerlikler, Güney Amerika’ya, And Dağları dolaylarına bakıldığında da
farkediliyor. ortaya çıkıyor. İnkalar ve Keçua kabileleriyle birlikteyiz
ve onların mitlerinde de açık renk tenli, sakallı, elinde asa taşıyan
bir beyaz tanrıya rastlıyoruz, Viracocha. Kukulkan’a yükenen nitelikler,
Viracocha için de geçerli. İnkalar ve Keçualar tarımı, yıldız bilimini,
yazıyı, matematiği öğretmiş. Ve yine bir gün, geri geleceği sözünü
vererek uzaklaşıp gitmiş.

Dil bilimci ve araştırmacı Zecharia Sitchin’e göre, Kukulkan ve
Viracocha aynı kişilik. Ama Sitchin’in teorisinin farkı, bu iki
karakterin Mezopotamya’da bir başka tanrıyla da özdeş olduğunu
vurgulaması. “Earth Chronicles” serisinin beşinci kitabı olan “Zamanın
Başlangıcı", Orta ve Güney Amerika’ya bu bilgileri taşıyan “beyaz
tanrı”nın, Mısır’ın ünlü bilgelik tanrısı Thoth olduğunu söylüyor.
Sitchin’e göre, Sümer’in büyük tanrılarından Enki’nin ortanca oğlu,
Mısırlı Thoth’un ta kendisi. Mısır’da “Ptah” adıyla biliniyor ve “Büyük
Mimar” olarak anılıyor Enki. Büyük oğlu Marduk’sa, Nil vadisindeki
uygarlığa sahip çıkan ünlü Ra ile aynı kişi. Sitchin, iki kardeş
arasındaki sürtüşme sonucu Ra’nın Thoth’u sürgüne yolladığını; bu
duyarlı bilge tanrının da okyanusu aşarak Olmec ve İnkalara yeni bir
uygarlığın temellerini oluşturmalarında yardım ettiğini ileri sürüyor.
Zecheria Sitchin’e göre Mezopotamya’da başlayan uygarlık serüveninin
mimarları, güneş sistemimizin henüz keşfedilmemiş 10. gezegeni
Nibiru’dan gelen ve Sümer dilinde “gökten yere inenler” anlamında
“Anunnaki” adıyla anılan gelişmiş bir ırktır! Mayaların 5. Güneş
evresinin başlangıcını belirleyen İ.Ö 3114 tarihi, Kukulkan, Viracocha
adlarıyla bilinen “tanrı”nın Amerika’ya geliş tarihidir. Aynı başlangıç
noktası, Mısır’ın Ra egemenliğindeki dönemini ve hemen bununla aynı
zamanda beliren Menes’in firavunluğunu da işaretlemektedir.

Mayaların astronomi birikimlerinde, Boğa takımyıldızındaki Pleiades
grubunun ayrı bir önemi var. Güneş’i, Ay’ı, Venüs’ü, Mars’ı ve Ekliptik
üzerindeki bütün değişimleri dikkatle izleyip gök günlüklerine kaydeden
Mayalar, 7 parlak yıldızıyla açık gecelerde Pleiades grubunu da yakın
takibe almışlardı. Bu yıldız grubunun gökyüzünün tepe noktasından
(“Zenith” noktası) geçişi, Mayalar için önemli bir olaydı ve genellikle
Tzolkin ile Haab’ın son günlerinin çakıştığı 52 yıllık dönemin sonunda
yaşandığı için de fazlasıyla önemsenirdi. Monte Alban’dan İzapa’ya dek
birçok kentte, gökyüzünün tepe noktasını gözlemlemek için hizalanmış
şaftlara sahip yapılar bulunmuştur. Bu gözlem noktalarında başını yukarı
kaldırıp belli bir anda daracık şafttan gökyüzüne bakan gözlemci,
yalnızca Zenith noktasını görürdü. Ayrıca , Güneş’in Zenith noktasına
ulaştığı öğle saatleri de bu şaftlardan gözlenirdi.

Meksika’nın güneyinde, İzapa’nın geçtiği paralel üzerinde Güneş –
Pleiades buluşması, presesyon etkisinden bağımsız olarak her yıl,
ilkbahar ekinoksundan 61 gün sonra gerçekleşir. Günümüzde bu tarih,
Güneş’in Boğa Burcu’na girdiği 20 Mayıs tarihine denk gelmektedir.
Gündüzleri yıldızlar görünmese de, tıpkı Mezopotamya, Mısır ve diğer
Yakın Doğu halkları gibi Mayalar da geniş astronomi bilgisi ve ince
hesaplarla çizilmiş yıldız haritaları sayesinde, yıldızların konumlarını
gündüzleri de belirleyebiliyorlardı. Pleiades’in Güneş ile aynı hizaya
gelmesi de dikkatle izledikleri göksel olaylardan biriydi. Bu buluşma
Zenith’te gerçekleşirse? Bu müthiş üçlü birleşme, oldukça heyecan
vericiydi Mayalar için ve hiç kuşkusuz, bir değişim döneminin
başlangıcını işaretliyordu.

Mayıs 2000'deki gezegen dizilimini hatırlayacaksınız. (Yanda,
gezegenlerin 5 Mayıs 2000'de aldığı konum resimde gözüküyor.) Ama ondan
çok daha önemli birşeyi çoğunluğumuz bilmiyoruz Mayalarca önemli olduğu
yeterince vurgulanan gün, Güneş – Pleiades – Zenith buluşmasıdır ve bu
astronomik olayın gerçekleşme tarihi de 20 Mayıs 2000’dir. Mayalar, 13
Baktun’un hemen öncesine denk gelen bu astronomik buluşmayı, bir sürecin
başlangıcını işaretlemek için kullanmışlardı

BuBu yeni bir çağın başlangıcına, 21 Aralık 2012’ye giden süreçti.

İzapa’nın konumuna göre belirlenen 20 Mayıs 2000 tarihi, Chichen Itza’da
23 Mayıs 2000’e rastlar. (Türkiye'de 25 Mayıs 2000.) Bu Maya kentindeki
astronomik yapılar da, bu gizemli buluşmanın binlerce yıl önce
hesaplanmış işaretleridir. Ünlü Kukulkan piramidinin tepesinde, doğrudan
Zenith’e yöneltilmiş, çıngıraklı yılan kuyruğu biçiminde bir sütun yer
alır. Çıngıraklı yılanın kuyruğundaki “çıngırak” işaretleri, Maya
kültüründe Pleiades’in simgesidir. Çıngırağın biraz aşağısında, “Ahau
yüzü” olarak adlandırılan bir kabartma vardır ve bu da, Güneş’i
simgelemektedir. Bir bütün olarak Kukulkan piramidinin tepesindeki
şekil, Güneş – Pleiades – Zenith buluşmasına işaret etmektedir yani. 20
Mayıs 2000 günü öğle saatlerinde oluşacak astronomik dizilim, yüzyıllar
evvel Mayalarca, en önemli tanrıları için yapılan piramidin tepesinde
simgesel olarak gerçekleştirilmiştir.

“Öğreten tanrı'nın söz verdiği "geri dönüş” gününün bekleyişi.

2012 yılının 20 Mayıs’ında aynı astronomik konum yine yaşanacak; ancak
bir yenilikle: Aşağı yukarı tam o saatlerde, yani Güneş – Pleiades –
Zenith birleşimi başladığında, bir de Güneş tutulması gerçekleşecek!
Tutulmadan 7 ay sonra bu döneme noktasını koyacak o büyük günün, 21
Aralık’ın gelişi de gizem boyutunu bir misli daha artırıyor gibi.

Yeniden Mayıs 2000 göklerine dönelim: 17 Mayıs, beş gezegenin
aralarındaki açının en daraldığı gün. 20 Mayıs’taysa, Mayaların
yüzyıllar öncesinden dikkatimizi çektiği Güneş – Pleiades – Zenith
buluşması yaşanıyor öğle saatlerinde. Buluşma anında, Güneşin sağ
yanında Venüs, Jüpiter ve Satürn; sol yanındaysa Merkür ve Mars
diziliyor. Güneş – Pleiades kesişmesinden, solda ve sağda yer alan
gezegenlere doğru birbirine paralel çizgiler çizin. Ortaya çıkan şekil,
sizce de bütün antik uygarlıkların saygı ve korkuyla yaklaştıkları ünlü
“Kanatlı Disk” glifine benzemiyor mu?

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

SOHO ARAŞTIRMA UYDUSUNUN ÇEKTİĞİ SON Ni.Bi.Ru FOTOĞRAFI:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
21 Aralık 2012 ve Planet X (Nibiru,Marduk)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Kültür & Sanat-
Buraya geçin: