[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]NASA 1979 yılında D.D zeki yaşamı araştırmak amacıyla SETİ projesini
başlattı. Uzaya radyo sinyalleri göndermek ve sayısız gezegenlerden
gelme ihtimalini düşündüğümüz sinyalleri alarak çözme yoluna gitme,
Dünya Dışı uygarlıkları tanıma yolunda atılmış olumlu bir adımdır.
“Dünya Dışı Varlıklardan”dan gelmesi olası radyo dalgalarını dinlemek
amacıyla kullanılan Dünyanın belli başlı radyo teleskopları şunlardır:
- The
Arecibo İonospheric Observatory, Porto Riko.
- National Radio Astronomy observatory, Green Bank- West Virginia.
- Eski Sovyetler Birliği’ndeki sekiz tabaklı radyo teleskop.
- Kafkaslardaki büyük radyo teleskop.
- ABD’de SETİ Projesi’nde 1979 yılından itibaren kullanılmaya başlanan
çok duyarlı radyo teleskoplar. Bunlardan en büyüğü Arizona’daki radyo
teleskoptur.
- 1995 yılında Avustralya’nın doğusundaki Parkes Kenti’nde, günümüzün
en modern uzay haberleşme merkezi oluşturularak “Phoenix Projesi” adı
altında çalışmalara başlandı
1977 ile 1990 yılları arasında gök bilimciler çok değişik takım
yıldızlardan bazı sinyaller aldılar. Bu sinyaller açıklanamadı ve
aralarından hiçbiri de yenilenmedi. Şimdi tarihlerine göre sinyalleri
incelemeye çalışalım:
15 Ağustos 1977. Yay Takımyıldızı:
Ohio Eyaleti radyo teleskopunda görevli bir araştırmacı “wow” sesi
olarak tanımladığı bir sinyal aldı. Bu sinyal bir daha asla duyulmadı.
10 Ekim 1989.Yay Takımyıldızı:
Harvard META (Megachannel Extra Terrestrial Assay) radyo teleskopundan
alınan 40 sinyalden biri kaydedildi.
14 Ağustos 1989.Başak takımyıldızı:
META tarafından bir başka sinyal daha kaydedildi. Dünya Dışı zekanın
yayında olduğunu düşündüren türde bir sinyaldi.
16 Ağustos 1989.Balık Takımyıldızı:
Bu kez de META tarafından kaydedilen sinyal belirli aralıklarla
tekrarlanıyordu. Kontrol edilme aşamasında kesildi.
15 Kasım 1989.Kasiope Takımyıldızı:
Bu META sinyali bir yıldızdan çok Dünya Dışı varlık tarafından
veriliyormuş izlenimini yarattı.
9 mayıs 1990.Yılan Taşıyan Takımyıldızı:
Avustralya’da bulunan Parkes radyo teleskopu tarafından kaydedildi.
Büyük bir olasılıkla Dünya Dışı zeka tarafından gönderildiği öne
sürüldü.
Yukarıda sıralanan bu radyo sinyallerinin ya da hala açıklığa
kavuşturulamayan mesajların alınmış olması insanı gerçekten
heyecanlandırıyor: Dünya Dışı varlıkların bizlere ulaşabilmek için yayın
yaptıkları fikri, araştırmacılar için son derece gerçekçi bir kanıt
gibi görünüyor. Yine de hatırlanması gereken nokta bu mesajların
çözülememiş olarak kalmalarıdır. Prof. Sagan’ın dediği gibi mesajlar
Dünya Dışı zeka için çok basit olabilir. Fakat biz Dünyalılar bu
sinyallerin anlamını çözebilmek için belki de yıllar boyunca araştırma
yapmak zorunda kalacağız. Dünya Dışı varlıklar için çok kolay olan bu
sinyaller bizim için karmaşık ve gizemli olmaktan öteye gitmiyor.
Her durumda, radyo-astronominin uzayı tanıma konusunda dünyaya büyük
yardımları olduğunu inkar edemeyiz. Dünyada bulunan en büyük radyo-radar
gözlemevi Puerto Rico adasındadır. Cornell Üniversitesi uzmanları
tarafından yönetilen Arecibo gözlem çanağının çapı 305 metredir.
Radyo-radar gözlem çanağının yansıtıcı yüzeyi, çanak biçimli bir vadiye
daha önce yerleştirilmiş bir kürenin bölümünü oluşturur. Uzayın
derinliklerinden radyo dalgaları algılar. Aldığı bu radyo dalgalarını
çanağın tepesindeki antene aktarır. Anten elektronik bağlantılarla
kontrol odasıyla temas halindedir. Alınan sinyal kontrol odasında
çözümlenir. Bunun tersine, teleskop bir radar vericisi olarak
kullanılırsa, sinyalle beslenen anten çanağa sinyali geçirir, o da uzaya
yansıtır. Arecibo gözlemevi uzaydaki uygarlıklardan sinyal elde etmek
için kullanıldığı gibi, bir defasında da Dünyadan bir mesajı M13 adı
verilen yıldızlar kümesine göndermek için kullanıldı. Böylece yıldızlar
arası diyalog kurma isteğimizi D.D varlıklara da anlatmaya çalışmış
olduk.
Radyo dalgaları ışık hızıyla giderler. Bu da yıldızlar arası bir
yolculuğa çıkan en hızlı uzay aracından 10.000 kez daha büyük bir sürat
demektir. Radyo-teleskoplar, dar frekans dalgaları üzerinden öylesine
yoğun sinyaller yayarlar ki , çok geniş yıldızlar arası mesafelerde bile
alınabilirler.
Arecibo gözlemevi, Samanyolu galaksisinin orta yerinde 15.000 ışık yılı
uzaklıktaki bir gezegende kurulmuş benzer bir gözlemeviyle iletişim
kurabilir. Yeter ki, radyo-teleskopumuzu hangi noktaya yönelteceğimiz
bilinsin. İleri uygarlıklar haberleşme alanında radyodan daha öte
yöntemler geliştirmiş olabilirler. Ne var ki radyo güçlü bir kaynaktır,
ucuzdur, hızlı ve basittir. Bizim gibi geri kalmış bir teknolojiye sahip
bir uygarlığın, göklerden mesaj alabilmek için radyo teknolojisine
başvurmak zorunda kaldığını anlayabilirler.