Her
Yıl Muharrem Ayı Kutlanıyor,,Neden Her Yıl Muarrem Ayı Kutlanıyor,Neden
Her Yıl Muarrem Ayı diye Kutlanıyor muarrem aynın önemi nedir ? İşte
soruların cevapları burada inceleyebilirsiniz..
Birincisi
oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı olması, diğeri de Hz. Hüseyin
ve evlatlarının Kerbela’da şehit edilmesidir.Muharrem ayında tutulan
oruç tarihi seyri yönüyle de bir özellik taşıyor. Peygamberimiz
Medine’ye hicret ettikten sonra Medine’de yaşayan Yahudilerin oruçlu
olduğunu öğrendi.
O
gün Muharrem ayının 10. günü Aşura günüydü. “Bu ne orucudur?” diye
sordu. Yahudiler, “Bugün, ALLAH’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı,
Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.), bir şükür olarak bugün
oruç tutmuştur” dediler.
Peygamberimiz
onlara, “Biz, Musa’nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve
hak sahibiyiz” diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular. O yıl
henüz Ramazan orucu farz olmamıştı. Fakat ertesi sene Ramazan orucu
farz kılınınca Müslümanların oruç ayı Ramazan oldu. Aşura günü orucu
konusunda ise Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı, “İsteyen tutar,
isteyen tutmayabilir” dedi. Böylece bu oruç, müstehab bir oruç olarak
kaldı.
Bilgin
sahabilerden İbni Abbas’ın rivayet ettiği bir hadiste de ifade edildiği
üzere, bir karışıklığa meydan vermemek ve Yahudilere benzememek için
Aşura gününden önceki günle sonraki gün ilave edildi, böylece üç gün
oruç tutmak sünnet olarak uygulanır oldu. Dolayısıyla ne Peygamberimiz,
ne Sahabiler, ne mezhep imamları ve müctehidler, ne de daha sonraki
İslam âlimleri Muharrem ayının ilk on günü oruç tutulması konusunda bir
beyanda bulunmamışlardır. Bunun dışındaki bir uygulamanın İslam ibadet
tarihinde bir yerinin ve kaynağının olmadığını söylemek gerekir.
Muharrem
ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz. ömer’in
halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek çok İslam
ülkesince kullanılagelmiştir. 1 Muharrem’in (dün) Hicrî yılbaşı olması,
Noel kutlaması gibi bir geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü
olması açısından bir önemi de bulunmaktadır. Kur’ân’da
ise Muharrem’in ayının farklı bir özelliğinden söz edilir. Tevbe
Sûresinde (âyet:36), “ALLAH katında ayların sayısı, gökleri ve yeri
yarattığı gün ALLAH’ın yazdığı şekilde, on ikidir. Bunlardan dördü haram
aylarıdır, dosdoğru hesap işte budur” şeklinde bildirildiği gibi, bu
dört aydan biri de Muharrem ayıdır. Haram ayları, değerli, önemli ve bu
yönüyle de farklı özelliği olan aylardır ve o aylara karşı saygılı
olunması bildirilmiştir.
Peygamberimizin
ifadesiyle “Şehrullahi’l-Muharrem- ALLAH’ın ayı Muharrem” olarak
bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, bollaştığı bir aydır.
ALLAH’ın ayı, günü, yılı olmaz, ama ALLAH’ın rahmetine ermenin önemli
bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde
bildirilmiştir.
Muharrem
ayının peygamberler tarihinde de ayrı bir yeri vardır. Başta Hz. Adem
olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Yakub, Hz.
Yusuf, Hz. Eyyub, Hz Yunus ve Hz. İsa gibi peygamberler Aşura günü, özel
olarak bazı nimetlere ermişler, bazı sıkıntılardan kurtulmuşlardır. Bu
yönüyle bir yıl dönümü kabul edilmektedir.
Hz.
Hüseyin (r.a) ve evlatlarının hunharca şehit edilmesi meselesine
gelince, esas itibariyle şehitler mükâfatını almış, en yüce mertebelere
ulaşmıştır, Yüce ALLAH’ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir
şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur.
Kaderî
hükme boyun eğen her mü’min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve
soğukkanlılığını kaybetmez.
Duyguları
onu birtakım taşkınlıklara götürmez. çünkü meydana gelen bütün olaylar
ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir “yas merasimi” haline
dönüştürmek sünnetin ruhuna uygun düşmemektedir.
Mehmet
Paksu