Jensen
Giriş Tarihi : 30/03/09 Yer : İstanbul Yaş : 34 Mesajlar : 14824 Rep Puanı : 14472 Rep Gücü : 6503
| Konu: Yıldırımları Tanrı gönderiyormuş Paz Mayıs 23, 2010 4:25 am | |
| [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Yıldırımları oluşturan sebep nedir? Nereden geliyorlar? Bilimin bu etkileyici doğa olayının oluşumu hakkında çeşitli teorileri olsa da; hâlâ bu sorulara kesin olarak cevap verebilmiş değil.
Bu gök olayı, insanlığın ilk tarihinden itibaren ilahi bir işaret olarak görülmüştür. Yıldırım düşmesi, insanlar için tehlikeli olmasına rağmen; insan yaşamına faydası da vardır. Yıldırımlar yeryüzündeki bitkiler için faydalı maddeler olan nitratlar ve oksijenin de yeryüzüne inmesine neden olurlar.
Yıldırımları oluşturan fırtınalar, bir nükleer bombanın gücüne eş değerde enerjiye sahipdirler. Yıldırımların başlama nedeni olarak: yağmur damlalarının birbirleriyle çarpışmasından; yüksek enerjili elektronların çığ uzaydan gelen kozmik ışınlarla etkilenmesine kadar, çeşitli fikirler ve teoriler ileri sürülmüştür.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Benjamin Franklin'in 1752 yılındaki ünlü deneyinden sonra, bilim dünyasında kabul gören klasik parçacık akıntı teorisi, son yıllara kadar makûl bir açıklama olarak kalmıştır.
Yıldırım bulutlarında elektrik yüklerinin oluşu ile çeşitli teoriler bulunmakla birlikte, olayın tam olarak nasıl gerçekleştiği, açıklanamamıştır.
Simpson ve Lomonosow teorisi
Bu teorilerden biri: Simpson ve Lomonosow’un teorisidir. Onlara göre bulutlardaki yükler, hava akımı yardımıyla oluşmaktadır. Sıcak ve soğuk havanın yer değiştirmesi sonucunda oluşan hava akımı, bulutlardaki su damlacıklarını harekete geçirir.
Hareket halindeki su damlacıkları, birbirleriyle sürtünmek suretiyle yüklü hale gelirler. Bulutlardaki hava akımları su damlacıklarının dağılmasına ve tekrar birleşmesine sebep olurlar. Yapılan laboratuar çalışmalarında dağılan su damlacıklarından küçük damlacıkların negatif, büyük damlacıkların ise pozitif olarak yüklendiği gözlenmiştir.
Bu bilgilere göre büyük su damlacıkları; yani pozitif yüklü damlacıklar, bulutun alt kademelerinde ve rüzgar hızının büyük olduğu bölümlerde olmalılar. Küçük negatif yüklü su damlacıkları ise, rüzgar tarafından itilmeli ve bulutun daha yukarı kısımlarından dağılmalılar.
Yıldırım bulutundaki yüklerin, yukarıda anlatıldığı şekilde meydana geldiği kabul edilecek olursa; bulutun alt kısımları pozitif yüklü olacağından, yıldırım deşarjı da pozitif kutbiyette olacaktır. Yapılan gözlemler pozitif kutbiyetteki yıldırım deşarjlarının %10-15 civarında olduğunu, deşarjların yaklaşık %85-90’ının negatif kutbiyette gerçekleştiğini göstermektedir.
Dolayısıyla Simpson ve Lomonosow’un teorileri, yıldırım bulutlarındaki elektrik yüklerinin meydana gelişini tam olarak açıklayamamaktadır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Elster ve Geitel teorisi
Bu konudaki diğer bir teori de Elster ve Geitel tarafından ortaya konulmuştur. Onlara göre bulutların yüklenmesi tesir yoluyla elektriklenme ile açıklanmaktadır. Dünya yüzeyindeki elektrik yükü –5x105 C kabul edilirse, bu yükün içinde bulunan su damlacıklarının alt uçları pozitif, üst uçları negatif olmak üzere kutuplanır.
Yer çekiminin etkisiyle aşağıya doğru düşen büyük su damlacıkları, havanın oldukça yavaş hareket eden iyonlarına yaklaşırlar ve bu sırada su damlacığının pozitif alt ucu, havanın negatif iyonunu absorde ederken pozitif iyonu da iter. Böylece ağır su damlacıkları, negatif elektrikli parçacıklar haline gelir. Aynı şekilde kutuplanan küçük su damlacıkları yukarıya doğru hareket ederken, havanın pozitif iyonlarını absorde ederler ve negatif iyonları iterler. Bu durumda hafif su damlacıkları da, pozitif elektrikli parçacıklar haline gelirler.
Elster ve Geitel’in teorisine göre: bulutun alt kısımlarında negatif yükler bulunmaktadır. Teori, negatif kutbiyetteki yıldırım deşarjlarını açıklayabilmedir gibi görünse de; aslında eksik yanları bulunmaktadır.
Bir yıldırım bulutunun su damlacıklarından çok, buz kristalleri ve kar parçacıklarından oluştuğu düşünülürse, bu buz kristalleri ve kar parçacıklarının dünyanın elektrik alanı ile kutuplanma olasılıkları oldukça düşüktür.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] J.I.Frenkel teorisi
Konu üzerine başka bir teori de, J.I.Frenkel tarafından ortaya atılmıştır. Frenkel’e göre: havada her iki işaretli iyonlar var olduğundan, dünyanın negatif elektrik yükleri kaçmaya, ve iyonosferin pozitif elektrik yükleri ile birleşmeye yatkındır. Dolayısıyla dünyanın azalan elektrik yükünü sürekli olarak takviye edecek bir olayın olması gerekmektedir.
Dünyanın elektrik yükünün sabit kalmasında en önemli rolü: negatif yıldırım deşarjları sağlayacaktır. Bu teoriye göre, her iki işaretli iyonlardan oluşan hava ile küçük su damlacıkları veya buz kristallerinden meydana gelen bir ortam göz önüne alınır ve havanın negatif iyonlarının daha küçük su damlacıklarına ya da buz kristallerine konduğu var sayılır. Buna göre bulut, negatif yüklü su damlacıkları ve pozitif iyonlu havadan oluşur. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalarda; bir fırtına bulutunda pozitif ve negatif yüklü parçacıkların birbirleriyle sürtünmesinden dolayı oluşan elektrik alanının gücünün, bir şimşek veya yıldırım kıvılcımı oluşturmak için yeterli olmadığını göstermiştir.
Uzun süredir tutulan temel teoriye göre: yıldırımın pozitif ve negatif yüklü bölümlerinin etkileşimi ile oluşan elektrik alanı bulutunun içerisinde parçacıklar üretilir. Bu bazı pozitif yüklü parçacıklar, ve diğer parçacıklar, fazla negatif yük verir. Fazla negatif yük ile ağır parçacıklar, bulut ve pozitif yüklü parçacıkların altında birleşmek için toplanır. Bulut, pozitif yük olarak polarize hale gelir; bir tarafı negatif üzerinde yük olusturur.
Genelde havanın içinde elektrik, iletken değildir. Ancak güçlü bir elektrik alanı oluşması için; hava moleküllerinden iletken hale gelebilen hava, iyonize elektronları serbest bırakılabilir. En son araştırmalara göre: fırtına bulutlarında gözlenen elektrik alanları, yıldırım üretmek için zayıf bulundu.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Yeni bir fikir: Runaway Teorisi
Yıldırım oluşumu için ortaya atılan son teoriye göre: uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıkların;yani kozmik ışınların, havayı geçirgen kılan bir zincir reaksiyonu tetikleyebildiğini göstermektedir.
Kozmik ışınlar, ışık hızına yakın seyahat ederler.
Kozmik ışınların kaynağı: süpernova kalıntıları, kara delikler veya Quasars süreçler de dahil olmak üzere; çeşitli yerlerden gelebilir. Bu teori: bir fırtına bulutunun kaçak döküm enerjisi sırasında, bir elektrik ya da bir yıldırım kıvılcımı oluşması için gerekli açıklamayı sağlıyor.
Bir fırtına bulutu içindeki enerjinin tetiklenebilmesi için; eski teorilere göre pozitif ve negatif parçacıkların etkileşimiyle oluşan kuvvetin, bir yıldırım yaratmak için gerekli kıvılcım oluşturma gücünün zayıf olduğu, son yapılan araştırmalarla anlaşılmıştır.
Bu nedenle bu (-) (+) yüklü parçacık sürtüşmesi dışında bir yıldırımın oluşabilmesi için; çok yüksek enerji taşıyan kozmik ışın elektronlarına ihtiyaç vardır.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bu ek enerji ile, bir yıldırım başlatmak için gerekli kıvılcımın oluşması fikri mantıklı görülmüştür.
Runaway Kozmik Işın teorisi sayesinde artık; negatif-pozitif yüklerin birleşmesine ek olarak bu kozmik ışın parçacıklarının yıldırımı başlatmak için gerekli enerjiyi oluşturduğu düşüncesi, bilim dünyasında yavaş yavaş kabul görmeye başladı.
Kozmik ışın parteküllerinin, uzayın derinliklerinden ışık hızıyla gelerek Dünya atmosferindeki hava olaylarını etkilmesi teorisi gerçekten akla çok ilginç geliyor..
Bilim adamı Dr Joe Dwyer gibi araştırmacılar; bu kozmik ışınların kaynağının: milyonlar; hatta milyarlarca yıl evvel patlayan süpernova yıldızlarından gelen atom altı parçacıklar olduğunu söylüyorlar..
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Eğer yakın zamanda Mars'a yolculuk edecekseniz; yanınıza kozmik ışınlara karşı koruyucu olarak; Nasa'dan özel koruma katmanlı uzay elbisesi sipariş etmeniz gerekecek..
Çünkü bilim adamları, galaktik kozmik ışınların yoğunluğunun 2009 yılında yüzde 19 arttığını açıkladılar..
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Dünya'nın maruz kaldığı kozmik ışın oranı, son 50 yılda sürekli artıyor..
Kozmik ışınların kaynağı sadece, dipsiz uzayın süpernovaları değil.
Güneş lekeleri ve güneşte meydana patlamalar da kozmik ışın üretiyor..
Kozmik ışınlar daha güneşten çıkamadan; genellikle çoğu, güneşin manyetik alanı tarafından durdurulur.
Ama hepsi değil..
Bazıları güneşin bu doğal korumasından sıyrılıp dünya'ya ulaşabiliyorlar..
Lâkin Dünya'daki insanların fazla endişe etmesine gerek yok. Gezegenin kendi manyetik alan kalkanı, kozmik ışın parteküllerinin çoğunu engelliyor. Ama ortada olan tehlikeli bir gerçek var: yüzlerce yıl önce dünya'ya vuran kozmik ışınların oranı, şimdikinden %200 daha düşüktü..
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Runaway Breakdown teorisi sayesinde; yıldırımların oluşma nedeninin sadece: (-) (+) yüklü parçacıkların birbirlerini deşarj etmesi olmadığı sonucuna varabiliriz.
Kozmik ışınlar tarafından etkilenen bir fırtına bulutu; şimşek ya da yıldırım kıvılcımı oluşmasına yetecek kadar, gerekli enerjiyi sağlar.
Runaway Kozmik Işın teorisi; yıldırımların oluşumu konusunda ortaya atılmış son teoridir ve bilim dünyasında eski teorilerin yerine kabul görmeye başlamış görünüyor..
________ Bilim her zaman değişmeye açıktır.
Kesin bir kanun değildir.
Sadece Dünya atmosferi ile yeryüzünün etkileşimiyle var oldukları düşünülen yıldırımların asıl kaynağının, uzayın derinliklerinden gelen yıldız patlamaları sonucu evrene saçılan kozmik ışınlar olduğu sanılıyor artık..
O yıldızların patlamasını da etkileyen, bizim bilmediğimiz başka bir güç vardır belki.. Dünya'daki yıldırımların, gezegenin kendi iç güçleriyle varolmadığı; dışarıdan müdahaleyle oluştukları gibi; o dışarıdan müdahaleyi yapan yıldız patlamalarının da: belki onların da patlama nedeninin: sadece kendi içlerindeki helyum ve hidrojen gazlarının reaksiyona girmesi değil de; dışarıdan başka bir müdahaleyse eğer.. Yıldız patlamalarını harekete geçiren kuvvet: galaksinin merkezindeki karadeliklerin çekim kuvveti olabilir mi?..
Galaksinin merkezlerindeki karadelikleri de etkileyen; evrenin büyük patlamadaki doğuş noktasında bulunduğu varsayılan; yoğun kütleli, ışıksal kara delikse..
Belki de tüm galaksilerin karadeliklerini kontrol eden, evrenin doğuş noktasındaki o ışın kara deliğinin arkasında başka büyük bir güç daha varsa şayet..
Evrenin dışında olan, tüm sistemi yöneten en büyük güç...
Tanrı mı? Eğer Tanrı'ysa (ki benim fikrime göre öyle; arşın üzerindeki Allah..), ateistlerin yağmurlu havalarda dışarı çıkarken bir kez değil..,
iki kez düşünmelerini önerebilirim..;
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ki..; İsa'ya Tanrı'nın oğlu diyenler gibi çarpılmayasınız.. | |
|