hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Safra taşları nasıl oluşur

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Safra taşları nasıl oluşur 2duy3hj

Safra taşları nasıl oluşur Empty
MesajKonu: Safra taşları nasıl oluşur   Safra taşları nasıl oluşur EmptyCuma Mayıs 14, 2010 3:32 pm

Safra taşları nasıl oluşur
Safra taşları, safrayı oluşturan maddelerin safrakesesinde çökmesiyle
oluşur. Safrayı oluşturan bazı madde­lerin çökerek taş oluşturmasının
ne­denlerini anlayabilmek için önce saf­ranın yapısı ve safrake sesinin
işlevleri konusunda bilgi edinmek gerekir.
Taş oluşumunu kolay­laştırıcı (litojen) nitelikteki safra ise kolesterol
fazlası içerir ve safrakesesinde çökerek taş oluşumuna yol aça­bilir.
Taş yapıcı safra salgılanması ka­raciğerin safra asitleri salgısının
azal­masına ve safrayla aşın miktarda ko­lesterol atılmasına bağlıdır.
Taş yapıcı safra salgılanmasını ko­laylaştıran durumlar , taş yapıcı
safra salgılanmasını ve kolesterol taş­larının oluşumunu kolaylaştıran
birçok etken vardır.Kolesterollü safra taşı oluşumuyla yaş ve cinsiyet
arasında kesin bir iliş­ki gözlenir. Safra taşı oluşumu çocuk­larda
ender görülür; ergenlikten sonra özellikle de kızlarda sıklaşır ve
doğur­gan çağdaki kadınlarda yüksek östrojen düzeyine bağlı olarak
belirgin ölçüde artar.Fazla kalori ve protein içeren be sinler gelişmiş
ülke insanlarında safra taşlarının sık görülmesinin başlıca
ne­denlerden biri olarak kabul edilir.
Kimyasal katkı maddeleri içeren hazır yiyeceklerin yaygın tüketimi,
özellikle genç ve-zayıf insanlarda kolesterol taşlarının oluşumunu
kolaylaş­tıran etkenler arasında sayılmaktadır.
Safra taşları görünümleri
Safra taşlarını oluşturan başlıca mad­deler kolesterol, bilirubin ve
başta kalsiyum tuzlan olmak üzere tuzlardır. Taşların özellikleri
bileşimlerine göre değişir.Ağırlıklı olarak ya da yalnızca
ko­lesterolden oluşan taşlar oldukça sert, grisan renkli, yuvarlak ve
biraz tane­ciklidir. Genellikle büyük boyutlu ve tek olur.
Bilirubin (pigment) taşlar koyu renklidir. Siyah olanlar daha sert,
kahverengi olanlan yumuşaktır. Kah­verengi taşlar safra yollarında
bulu­nur. Safraya rengini veren bilirubin, alyuvarlardaki hemoglobinin
karaci­ğerde parçalanmasıyla oluşur ve saf­rayla bağırsağa taşınarak
dışarı atılır.Bazı taşlar karışık yapıdadır ve de­ğişik oranlarda
kalsiyum, bilirubin ve kolesterol içerir. Bunlar en sık görü­len safra
taşlarıdır. Koyu renklidirler. Her zaman çok sayıda bulunurlar.
Karışık taşlar piramit biçiminde ve içer­diği kalsiyum miktarıyla
orantılı sertliktedir. Safrakesesini tümüyle doldu­racak kadar çok
miktarda birikebilirler. Bu durumda safrakesesi fıjminde petekli bir
görünüm saptanır.Safra taşlan, safra akışını engelle­yerek safrakesesi
koliği denen ağnh krizlere yol açar. Bu tür krizlerin baş­lamasında
safrakesesinin kasılmasını uyaran aşın yemek ya da aşın yağlı beslenme
etkili olabilir. Taş safrakese­si duvarım zedeleyerek safrakesesinin
kasılmasına yol açabilir. Böylece safrakesesi içinde durmakta olan taş
ha­rekete geçebilir.Taş safrakesesinin boynuna ya da safra yollarına
doğru hareket eder ve ulaştığı noktalarda kas spazmlan biçiminde tepkiye
yol açar. Tıkanma ne­deniyle safra akışı engellenir; ani ve şiddetli
ağrı ortaya çıkar.
Belirtileri
Safrakesesinde kolik dışındaki belirti­lerle kolik belirtileri arasında
bir ayrım yapmak gerekir. Safra taşı çoğu insanda hiçbir belirtiye yol
açmaz ve her safra taşı başlangıçta uzun süre sessiz kalır. Taşın
varlığı birçok olgu­da başka organların radyolojik ya da ultrasonografik
incelemesi sırasında ya da karındaki bir cerrahi girişimde
rast­lantıyla saptanır. Kolik dışındaki safra taşı belirtileri basit
kronik safrakesesi iltihabını (kolesistit) andırabilir.Belirtiler bazen
anlaşılmaz ve önemsenmez. Hastada iştahsızlık ya da iştahla yemeğe
başladıktan hemen sonra tokluk duygusu ve yiyeceğe kar­şı isteksizlik
görülebilir. Yemekten sonra şişkinlik duygusu, gaz çıkarma ve sindirim
güçlüğü safra taşlarının başlıca belirtileridir.
Kızartmalar safra taşına bağlı sindi­rim güçlüğünü artıran ve yüksek
oran­da yağ içermeleri nedeniyle safra kesesinin kasılmasını uyaran
besinlerdir. Yemekten sonra sağ kaburga yayının altında hafif ağrıların
ortaya çıkması hekimin tanı koymasını kolaylaştırır.
Tanı
Safra taşı hastalığının tanısında kullanılan iki temel yöntem
radyografi ve ultrasonografidir.
Radyolojik inceleme yapılmadan bir önceki gece hastaya safrakesesinde
toplanan ve safrayı X ışınlarıyla görü­lebilir hale getiren bir ilaç
verilir. Er­tesi gün çekilen filmde (kolesıstografi) safra taşlan
görülebilir; ayrıca safrakesesinin biçimi ve işlevi incelenebilir. İyi
tedavi edilmemiş bir safrakesesi il­tihabı safrakesesinin sertleşmesine
yol açabilir. Bu durumda safrakesesi küçü­lür, duvarları sertleşir ve
safra depola­ma işlevini yitirir. Ama safra artık safrakesesine
girmediğinden kolesistografide görülemez. Safranın safrakesesine
girişini bir taşın tıkamasıyla da aynı durum ortaya çıkar.
Gerek bu durumda, gerekse daha önce safrakesesi alınmış kişilerde saf­ra
yollarında taştan kuşkulanıldığında safrayı bütün yolu boyunca
görülebilir hale getirecek iyotlu bir maddenin da­mar içine
verilmesinden sonra radyo­lojik inceleme (kolanjiyografi) yapıl­malıdır.
Bu yöntemle çekilen film kuşkulu sonuç verirse ya da safra yol­larını
göstermezse bazı uzmanlaşmış merkezlerde uygulanan “ters yönde”
kolanjiyografiye başvurulabilir. Bu yöntemde onikiparmakbağırsağına
ka­dar sokulan gastroduodenoskop adlı aygıtla ana safra kanalının
pankreas kanalıyla birleşip onikiparmakbağırsa­ğına açıldığı yere
ulaşılır. Buradan bir sondayla girilerek, röntgen filminde görülen
(radyoopak) sıvı safra akışı­nın tersi yönünde ana safra kanalına
şırınga edilir. Bu sıvı geriye doğru safra yollarında
ilerler.Ultrasonografi ağrısız ve uygulan­ması kolay bir incelemedir.
Sanlık bu­lunan ve karaciğer yetmezliği nede­niyle kontrast maddeyle
kolesistografi yapılamayan hastalarda da uygulana­bilir. Ayrıca
radyasyon gerektirmedi­ğinden gebe kadınlarda herhangi bir sorun
yaratmaz. Ama safra taşlarının X ışınlannı geçirip geçirmediği ve bu­na
bağlı olarak cerrahi girişim yerine tıbbi tedaviye uygun olup olmadığı
ultrasonografiyle anlaşılamaz. Ultraso­nografi safra taşından kuşku
duyuldu­ğunda yapılacak ilk incelemedir. Taş görülürse taşın yapısının
ve uygulana­cak tedavinin belirlenmesi için kole­sistografi yapılır.
Safra koliği
Safra koliğinde sağ kaburga yayının altında aniden ortaya çıkan, omza,
sır­ta ve göğsün sağ yansına yayılabilen şiddetli ağn görülür. Ağrı
batıcı özel­liktedir ve hasta hareket ettikçe artar. Bunu genellikle
bulantı ve safralı kus­ma izler. Daha da halsiz düşen hasta­nın ateşi
hızla yükselir. Muayane eden hekimin ağrılı bölgeye dokunması bile
ağrıyı dayanılamaz hale getirir.
Safra koliği hekimin girişimiyle kı­sa sürede denetim altına alınabilir.
Hekime başvurulmazsa ağrı saatlerce sü­rebilir.Ani şiddetli ağrıyı
izleyen günlerde, gözlerde sarılık ortaya çıkabilir. îdrar normalden
koyu, dışkı ise daha açık renk alabilir. Sağlıklı kişilerde sindirim
sırasında, karaciğer dışı safra yollarındaki hareketler çok düzenlidir,
safrake­sesi kasılıp içindeki safrayı bağırsakla­ra doğru iterken ana
safra kanalının so­nunda yer alan oddi büzgen kası gev­şer ve safranın
bağırsağa akmasına izin verir. Oysa taşın neden olduğu zedelen­meden
sonra safrakesesiyle birlikte büzgen kas da kasılır. Safra dışarı
akamadığından basınç artar ve bunun so­nucunda karaciğerin daha sonraki
safra salgısı da engellenir. Gözlerde sanlık ve açık renk dışkı gibi
belirtiler safra yolu tıkanmasına bağlıdır.
Dışlanın açık renkli olmasının ne­deni bağırsağa akan ve dışkıyla çıkan
bilirubinin çok azalmasıdır. Buna kar­şılık bilirubin kana kanştığmdan
daha sonra idrarda yoğunlaşmasıyla idrar rengi koyulaşır ve özellikle
gözaltında sarılık belirir.
Tedavi
1972′ye değin safra taşı için hekimle­rin önerdiği tek tedavi
safrakesesinin (ve taşların) cerrahi girişimle alınmasıydı. Günümüzde
kolesterol taşı olan birçok hasta ameliyat istemediği ya da edilemediği
için başka yöntemlerle te­davi edilmektedir.Tıbbi tedavi hastaya her gün
kenodezoksikolik ve ursodezoksikolik asi-tin verilmesinden oluşur.
Kenodezok sikolik asit insan safrasında, ursode­zoksikolik asit ise ayı
safrasında bulu­nan safra asitlerindendir. Yukarıda be­lirtildiği gibi
kolesterol taşlarının oluşumu safranın aşırı kolesterol içerme­sine ya
da safra asitlerinin yetersiz­liğine bağlıdır.
Kenodezoksikolnc ve ursodezoksi­kolik asit verilmesiyle safranın
bileşimindeki safra asitleri artar. Böylece safra, taşı oluşturan
kolesterolü çöze­rek yavaş yavaş atabilecek duruma ge­lir. Çözünme
süreci taşın boyutlarına bağlı olarak yavaş ve aşamalıdır. Orta­lama
süre 1-2 yıl arasında değişir. Bü­yük taşların çözünmesi daha çok za­man
alır, ama en kısa çözünme süresi 6 ay kadardır. Safra taşlarında tıbbi
te­davinin başarı olasılığı büyük ölçüde hekimin bu tür tedavi için
hasta kabul ölçütlerine bağlıdır. Hastanm safrake­sesi aç karnına iyi
doluyor ve yemek­ten sonra düzenli boşalıyorsa, safrakesesinde de X
ışınlarını geçiren koleste­rol taşlar varsa kenodezoksikolik/
ursodezoksikolik asit tedavisinden iyi sonuç alınır.
Hastaların büyük bölümünde safra asitiyle tedavi sorun yaratmaz. Az
sayı­da hastada, özellikle tedavinin ilk gün­lerinde ishal gibi geçici
belirtiler ortaya çıkabilir. Ana safra kanalında taş, safrakesesinde
irin birikmesi (ampiyem), mukuslu sıvı birikmesi (hidrops) ve
kanserleşme gibi komplikasyonlarda bu tip tedavi uygulanmaz; acil
cerrahi giri­şimle sorunun ilerlemesi önlenir. Çün­kü ampiyem karın zarı
iltihabına (peri­tonit), ana safra kanalının taşla tıkanması safra
göllenmesine bağlı sarılığa ve gittikçe artan zehirlenmeye, safrake­sesi
kanseri de kanserin başka organla­ra yayılmasına yol açabilir.
İlaçların dikkatli ve düzenli olarak alınmasına karşın tıbbi tedavi her
za­man etkili olmamakta, birçok kişi bun­dan yarar görmemektedir. Bunda
psi­kolojik etkenlerin de rolü vardır. Et­kinliklerinin azaldığı
duygusuna kapıl­mak ve sürekli perhiz yapmak bazılarının ruhsal durumunu
olumsuz etkile­mektedir. Ayrıca bu tip tedaviyle taş tümüyle erişe de
yüzde 40 olasılıkla iki yıl içinde yeniden oluşmaktadır.
Son yıllarda safrakesesınin içine dışarıdan yerleştirilen bir tüp
aracılı­ğıyla bazı özel ilaçlar verilerek taşla­rın doğrudan eritilmesi
yoluna da gi­dilmektedir. Tedavi süresi (birkaç gün) safra asitiyle
tedavi süresinden çok daha kısa ve başarı oranı daha yüksektir. Ama
hastanın safrası taş yapıcı özelliğini koruduğu için yinele­me olasılığı
gene yüksektir.İlaç tedavisinin başarısız kalması, çeşitli
komplikasyonların ortaya çık­ması ve kötü huylu tümör gelişmesi gibi
olasılıklar nedeniyle birçok hasta­da safrakesesinin cerrahi girişimle
alınması yoluna gidilir. Safrakesesi safranın depolandığı organdır.
Organizma için yaşamsal önemi yoktur ve alınması fazla bir so­run
yaratmaz. Cerrahi girişim de ol­dukça basittir. Tanının konmasından
sonra ameliyat ne kadar erken yapılır­sa o ölçüde kolaylaşır.
Çünkü zaman geçtikçe safrakesesi ve çevresindeki organlar arasında
ya­pışıklıklar oluşarak cerrahi girişimi zorlaştırır. Ameliyattan sonra
hasta normal yaşamma dönebilir; beslen­meyle ilgili katı kısıtlamaları
kaldıra­rak sağlıklı her insan gibi yaşayabilir. Ameliyat teknik açıdan
basittir, ama yapışıklıkların bulunması ve safra yol­larında sık
rastlanan yapısal bozukluklar nedeniyle bazen komplikasyonlar ortaya
çıkabilir.Ameliyat sonrasında genellikle dü­zenli iyileşme görülür ve
10-12 gün sonra hasta iyileşmiş kabul edilir. Cer­rahi girişimin ana
safra kanalını da kapsadığı durumlarda, buraya yerleşti­rilen özel tüp
yaklaşık 15 gün sonra alınır. Hastaneden çıkan hasta olağan günlük
etkinliklerine dönebilir.Bazı hastalar ameliyattan sonra ameliyattan
öncekilere benzer çeşitli belirtilerden yakınır. Bazen aylarca süren bu
durum, “safrakesesi alınması sonrası sendromu” olarak adlandırılır.
Sinir sistemi düzensizlikleri olanlarda daha sık görülen bu sendrom,
safra yollarının ve bağırsağın, safrakesesi­nin yokluğuna uyum sağlama
çabasına bağlıdır. Zamanla hafifler; özellikle de perhize dikkat
edilmesi, sindirime yar­dımcı ve safra salgısını artırıcı ilaçla­rın
kullanılmasıyla bir süre sonra ge­çer.
Son yıllarda böbrek taşları gibi safra taşlar da ses üstü (ultrason)
dalgalardan yararlanarak parçalama olanağı doğmuştur. Taşlar mekanik
olarak ya da laser ışınlarıyla da kırıla-bilmektedir. Ayrıca klasik
cerrahi dı­şında endoskopik (laparoskopik) safra­kesesi ameliyatı
yöntemi geliştirilmiş­tir. Bu işlemde göbek ve karın duvarı­na açılan
iki delikten içeri sokulan laparoskop aracılığıyla safrakesesi
çıka­rılmaktadır. Hasta ertesi gün evine dönebilmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Safra taşları nasıl oluşur
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: