hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Şenol Güneş - Biyografi -

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Şenol Güneş - Biyografi - 2duy3hj

Şenol Güneş - Biyografi - Empty
MesajKonu: Şenol Güneş - Biyografi -   Şenol Güneş - Biyografi - EmptySalı Mayıs 11, 2010 6:23 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


Şenol
Güneş,
Trabzon'lu, 1952 doğumlu. Yıllıklarda, gençliğinde edindiği bir
unvan
dikkat çekiyor; "bir sezonda kalesinde en az gol gören kaleci"
oluyor,
1971-72 sezonunda, Sebat Gençlikspor'da, 30 maçta 11 golle.
Ayrıntılar
Şenol'un kökenlerini işaretliyor. 15 yaşında, 1967'de
Trabzon
Erdoğdu Gençlikspor'da başlayan lisanslı futbolculuk hayatında
dördüncü
yılıdır. Sebat Gençlikspor, ikinci takımıdır, buradan
Trabzonspor'a
transfer olacak, o Trabzonspor da, Türk futbolunda "Üç
Büyükler"in
"kısır hâkimiyetine" son veren takım olarak tarihe
geçecektir.
Böylece 35 yaşında, 1987 yılında, Beşiktaş-Trabzonspor
maçıyla
jübilesini yaparken, şampiyonluğu ilk kez Anadolu'ya taşıyan
takımın
kalecisi -ve kaptanı- olarak, künyesinde 6 lig şampiyonluğu, 5
Türkiye
Kupası, 4 Başbakanlık, 7 Cumhurbaşkanlığı Kupası yer almaktadır.

HAKKINDA
YAZILANLAR

Boy Aynası / Sinan Hıncal
Türk futbolundaki
yükseliş Şenol Güneş'e bir şans verilmesini gerektiriyor
Kader
ağlarını beklerken
Aktüel 22.11.2001

Şenol Güneş'in, henüz
cevherini sergilemesine sıra gelmemiş bir Fatih
Terim olmadığını
düşünmek için sebebimiz var mı?.. Fatih kendi
hayatından bir
"Imparatore" efsanesi çıkarabilmişse, Şenol'un da kendi
kaderini ören
iplerden bir başka efsane dokuması muhtemeldir...
Futbol damarları
kurumuş küçük bir Avrupa ülkesine karşı da olsa,
şenlikli bir
futbolla 5-0 galip gelmek; kendini ucundan da olsa Alman
ekolüne
bağlayan bir ülke futbolunun temsilcilerini sahada "sürklase"
etmek,
gülünç duruma düşürmek, bunlar, bir gelişim sürecini sergilemek
bakımından
azımsanacak göstergeler değildir.
Plansız, programsız, çok az
manipule edilebilmiş bir "doğal evrim"
sürecinin mucizevi sonucuyla
karşı karşıyayız: "Türk futbol
patlaması..." Herkesin farkında olduğu
ama bir türlü ifade edilmeyen
olgu. Türk futbol kamuoyu, futbol
düşünürleri, büyük bir ihtimalle
kendi kavramsal teçhizatlanmalarında
bulunmadığı, kendi plan, program,
şiar-motto çerçevelerinde yer
almadığı için gözlerinin önündekini ifade
etmekten geri duruyor. Oysa
sözkonusu olan gerçek bir "patlama;" bu
toplumun futbola yaptığı tüm
sosyo-ekonomik, maddi-manevi
"yatırımların" bir neticesi olarak Türk
futbol kültür ve pratiğinde
yaşanan muazzam bir gelişme. Öyle ki,
Avrupa futbol
"establishment"inin, futbol aleminin efendilerinin, bu
gelişmeyi
egemenliklerine yönelik güçlü bir tehdit olarak
algıladıklarını
düşünmek için sebepler var. (Kodamanların "önlem"
mahiyetinde
girişimlerde bulunmaları da sürpriz olmaz. Patlamanın
sivri ucu,
"gurbetçi" futbolcularımızın -ve hatta Terim'in- uğradığı
neredeyse
sistematik dışlanma ve istiskalin kaynaklarını da
muhtemelen burada
aramak gerekiyor.)
5-0'lık galibiyetin
körüklediği, "Şenol Güneş'le tamam mı, devam mı?"
tartışması da bu
olguyu dikkate almamaktan doğuyor. Türk futbolundaki
başarıları, bir
kerelik, tekrarı, eşi benzeri olmayan zuhur edişler
olarak
değerlendiren zihniyet, yetersiz bulduğu Şenol Güneş'in yerinde
Fatih
Terim'i görmek istiyor. Bu kadar basit. O kadar laf
döndürülmesine
rağmen, esasında bir "Şenol Güneş mi - Fatih Terim mi"
tartışması bu.
Öyle ya, başka kim sözkonusu olabilir? Mustafa
Denizli'nin
kondüsyon-performansı Şenol Güneş'i bertaraf etmeyi
gerektirecek
düzeyde değil ve namlı bir yabancı antrenör seçeneğinin
de, sadece
futbolcuların tepkisi gözönüne alınsa bile, pratikte
gerçekleşme
şansı bulunmuyor.

* * *
Karizma'yı bir tür "Beyaztürk
cakası" sananların beklentilerinin
aksine, bu geçmişin Şenol'a
yüklediği bir "karizma" var. Şenol'un
futbolculuk hayatında katkıda
bulunduğu "Üç Büyükler"in hâkimiyetine
son verilmesi hamlesi,
kuşkusuz bir "kalkınma dinamiği" içeriyordu. Bu
kalkınma dinamiğinin
Türk futbolunu bugünlere taşıyan süreçte rolü
olduğu da kesindir. Her
halikarda Üç Büyükler'in o yıllardaki kısır
egemenliğinin yıkılması,
Türk futbolunu ataletten sıyırmıştır. Türk
futbolundaki yerli damarı
vurgulayan bir kariyerin kahramanı olarak
Şenol Güneş'in, Türk
futbolundaki bugünlerin yükselişini taçlandıracak
bir Dünya Kupası
başarısına imza atması, sanki bir kader döngüsünün
tamamlanması
olacaktır. Bir ulusun futboldaki yükselişine endeksli bir
futbolculuk
ve teknik adamlık öyküsü... "Karizma" yaklaşık böyle bir
şeydir...
*
* *
Türk futbolundaki yükselişe dönersek... Eğer patlama
denilebilecek
türden bir ilerleme gösterildiğinden yola çıkarsak, o
zaman her an yeni
bir çıkış, başarı, isim vb.'ine hazır olmamız
gerekir. O zaman Şenol
Güneş, henüz cevherini sergilemesine sıra
gelmemiş bir Fatih Terim'dir.
Taçlanan baş akıllanacak, Şenol,
kaderin kendisini karşı karşıya
bıraktığı vazifeyi, ötesine geçerek
çözmeyi başaracaktır.
Fatih Terim'in öyküsünde, "Bitirim bozuntusu,
yarı mafyozi bir futbolcu
emeklisi"nden öteye geçeceğini işaret eden
pek ipucu yoktu. Terim,
oradan bir "Imparatore" efsanesi
çıkarabilmişse, Şenol'un da kendi
kaderinin ağlarını ören iplerden
bir başka "efsane" dokumaması için
sebep yoktur.
* * *
Son
olarak; kaleciden iyi teknik direktör olur mu? Bu geçerli bir
sorudur
ve kendine cevap arar. Uğur Vardan'ın temsil ettiği bir görüşe
göre,
kalecinin futbol vizyonu, bütün sporculuk ömrü boyunca "kendisine
saldırılıyor"
olmasıyla biçimlenmiş, dolayısıyla sakattır. Oysa, diyor
bu
düşüncedekiler, "bugün futbol tam da bu görüşün tersi bir yaklaşım,
bakış
açısı gerektirmektedir."
Bu görüşte esaslı bir taraf olduğunu kabul
etsek bile, kalecinin
futbolda oynadığı rolün teknik adamlığını
nasıl belirleyeceği üzerine
söylenecek daha pekçok şey olduğu da
inkar edilemez. Öyle ya, bütün
futbol ömrü boyunca yapayalnız, tek
başına savunduğu bir "kale"den,
kendi müdahale ve katkısının son
derece kısıtlandığı bir oyunun
gelişmesini izlemek, kalecinin
görüşünü mutlaka farklılaştıracaktır.
Kalecilik bu takım oyunundaki
en bireysel roldür, kaleci bir takım
oyununda en tek başına kişidir.
Öte yandan "kaleci" futbolun
sorumluluğu ve sonucuyla en dolaysız
bağlantısı olan futbolcu
kimliğidir. Futbolun amacı olan ve sonucunu
belirleyen gol, ancak onun
sahibi olduğu alanda -kale- ve onun
-kalecinin- aşılmasıyla
gerçekleşebilir.
Bütün bunların kalecinin
görüşüne farklı bir derinlik ve daha ileri
vadelerde sağlıklı bir
tevekkül ile uygun dozda hikmet katması
beklenir...
Daha ne?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Şenol Güneş - Biyografi -
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» halit AKÇATEPE - Biyografi -
» Nihat Kahveci - Biyografi -
» Şener ŞEN - Biyografi-
» Abdullah Gül - Biyografi -
» Biyografi Bölümü Kuralları-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Biyografiler-
Buraya geçin: