Jensen
Giriş Tarihi : 30/03/09 Yer : İstanbul Yaş : 34 Mesajlar : 14824 Rep Puanı : 14472 Rep Gücü : 6503
| Konu: Batıl İnançlar Salı Nis. 27, 2010 10:23 am | |
| İlk çağlardan beri her toplumdan insanlar gerçeklik payı olmayan, korkuları, çaresizlikleri, eski gelenekleri gereği genellikle doğa üstü olan olaylara inanırlar. Bu inançlar batıl inançlar olarak isimlendirilir. Çoğu psikolojik olarak bu tür inanışların negatif etkisine maruz kaldığı için doğruluğuna ve bu tür batıl inançlara daha içten bir şekilde inanırlar. Bana soracak olursanız batıl inançların özünde yatan; topluma, bireylere bazı bilinmesi gereken şeyleri öğretmeyi korkutarak sağlamaktır. Aşağıdaki çoğu batıl inançlarda bunu görebilirsiniz. Örneğin Hıristiyanlıkta olan siyah kedi, süpürge, 13. Cuma gibi batıl inançlar Avrupa’nın paganizmi unutturma çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Anadolu’da yaygın olan batıl inançlarda ise yine öğretiler söz konusu olabilmektedir. Elektriğin yaygın olmadığı dönemlerde geceleri yapılan tırnak bakımı karanlık neticesinde hoş olmayan sonuçlar doğurabiliyordu. Dolayısı ile geceleri tırnak kesmenin hoş olmadığı farklı bir yöntemle bireylere anlatılıyor. Örneğin bıçak hediye edilmesi konusundaki batıl inanç eskiden krallıkların birbirleriyle savaşmadan önce birbirlerine bıçak göndermeleriyle ilgili olabilir. Bu savaşın sebebi bile sayılabiliyormuş. Ev içerisinde şemsiye açmanın tehlikeli olduğu ortada, küçük bir mekanda açılan şemsiye mekanda bulunanlara istemeden zarar verebilir. Kısacası benim görüşüm batıl inançların ortaya çıkmasındaki en büyük etken korkutularak bazı şeylerin öğretilmesinin yada şartlı davranılmasının daha kolay olmasıdır. Mezarlıklardaki ağaçlar toprakta oluşan azotu kullanır, havayı temizler, toprağın kaymamasını sağlar vs. İnsanlara böyle söylediğinizde sizi dinlemezler gidip o ağaçları yinede ihtiyaçları için kesebilirler. Mezarlıkların ağaçlara ihtiyacı vardır. İnsanlara mezarlıktan ağaç kesmenin çarpılmayla sonuçlanacağını anlatmak onları bu eylemden daha kolay uzak tutmaktadır çünkü dinin korkutucu ve caydırıcı etkisi büyüktür. Öyle ya da böyle insanlar garip şeylerde şansı veya şansızlığı bulmuşlar ve bazı olay ya da objelerin kötü ya da iyi kaderi getirdiğine inanmışlar.
Dünya’da Batıl İnançlar 13. Cuma : İskandinav mitolojisinde 12 tanrıya 13. kötü tanrının katılmasının insanlara kötü talih getirdiğine inanılır. 2 ayaklı merdiven açıkken bir üçgen oluşturur. Altından geçmek bazı Hıristiyanlarca kutsal üçlemenin bozulmasına neden olduğuna inanılır. Kutsal üçleme kırılarak şeytanla bir anlaşma içerisine girildiği söylenir ve kötü şans getirir. Antik Mısır’da Tanrıça Bast siyah bir kedi olarak tasvir edilirdi. Hıristiyanlarca diğer dinleri çağrıştıran her türlü obje kötü şans getirirdi ve dinlerine karşı çıkardı siyah kedi de dinlerine zarar verecek tanrıyla aralarına girecek bir objeydi. Hatta kedileri olan kadınlar bir dönem cadılıkla suçlanıp cezalandırılmıştı Engizisyon Mahkemeleri zamanında. Yakınlarda bir baykuş 3 kez öttüğünde oraya ölüm getirdiğine inanılır kimilerince. Ortada hiçbir şey yokken evin içinde bir köpeğin havlaması sonucunda evde birinin hastalanacağına inanılır. Masada bıçakların üst üste gelmesi durumunda yani hane içerisinde masada duran bıçaklar çakışırsa o evde kavga olacağına inanılır. Sebebi ve temeli bilinmese de evde kırılan aynanın 7 yıl şansızlık getirdiğine inanılır. Durduk yere sebepsiz kırılan aynanın ise ölüm getirdiğine.. Birçok toplumda batıl olarak ev içerisinde şemsiye açmanın kötü şans getirdiğine inanılır. 1 Mayıs’tan önce ağaçtan çiçek koparıp eve getirmek kötü şans getirir. Birine karşılığında başka birşey almadan eldiven vermek kötü şans getirir. Suya, denize taş atmak kötü şans getirir. Yeni ayakkabılar masanın üstünde bırakılmaz. Yeni eve taşınırken eski evin süpürgesi yeni eve götürülmez. Kulağınız yanıyorsa biri sizi anıyor demektir. Sol kulak yanıyorsa kötü sağ kulak yanıyorsa iyi şekilde Sol elinizin avuç içi kaşınıyorsa kavga edeceksiniz sağ elinizin avuç içi kaşınıyorsa para gelecek İyi birşeyden bahsederken ve zarar gelmesi istenmiyorsa tahtaya 3 kez vurulur. Süpürgeyle vurduğunuz kişi tembel olur. Eğer fakir birine yeni bir çift ayakkabı vermezseniz hayatınız boyunca öldükten sonra diğer yaşama çıplak ayakla gidersiniz. Birinin bardakta yarım kalmış suyuna su ilave ederek içilmez kötü kader getirir. Cadılardan korunmak için mavi boncuk taşınır. Eğer köprüde bir arkadaşınıza hoşçakal derseniz o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz. Fırtınalı havada saç kesmek iyi şans getirir. Kediler bebeklerden uzak tutulur, kedilerin bebeklerin nefesini çaldığı söylenir. Tırnaklar veya saçlar kesildikten sonra yakılmalı veya gömülmelidir. Anadolu’da Batıl İnançlar Mezarlık, ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır. Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır. Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur. Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür. Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir. Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür. Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür. Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir. Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır. Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur. Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır. Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar. Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez. Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır. Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur. Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar. Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur. İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir. İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır. İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar. Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür. Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir. Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir. Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir. Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner. Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir. Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir. Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır. Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur. Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir. Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür. Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır. Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir. Kara ağaçtan düşen yaşamaz. Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz. İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür. Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür. Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz. Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır. Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur. Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir. Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı ya da gömülmelidir. Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır. Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir. El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir. Tokalaşırken ya da birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur. Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir. Hamile kadın aş eridiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir. Akşam soğan yenen yere melekler gelmez. Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur. Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez. Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir. Gece ıslık çalmak günahtır. Gece evden eve tuz verilmez. Akşam kapının önü süpürülmez. Ekmek aktaracağı evden eve verilmez. Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir. Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür. Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür. Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır. Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır. Evin temeline karataş koymak iyi değildir. Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar. Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır. Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur. Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz. Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır. Kapı eşiğinde oturulmaz, insan fakir olur. Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır. Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur. Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur. Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır. Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve bereketli olur. Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur. Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz. Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez. Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur. Yarım çay içen kadın dul kalır. Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer. Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur. Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser. Kız baba evinden perşembe veya pazar günü çıkar. Makası açık bırakmak düşmanlarınızın sizin hakkınızda konuşmasına neden olur. Çarşamba gecesi işlenilmez, çamaşır yıkanmaz, temizlik yapılmaz. Gece tırnak kesilmez, ıslık çalınmaz, sakız çiğnenmez. Gelinin ayakkabısının altına kimin ismi yazılırsa en kısa zamanda ismi yazılan kişi evlenir. Birisi uzunca vakit eve dönmezse veya kaybolmuşsa ayakkabısına tuz dökülür. Kişi en kısa zamanda evine geri döner. | |
|