hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar 2duy3hj

Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar Empty
MesajKonu: Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar   Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar EmptyC.tesi Nis. 24, 2010 2:28 pm

| Tütün Ve
Sigara Bağımlılığı |

Tütün ve sigara
kullanılması alışkanlık haline gelerek tüm toplumu
etkileyebilecek bir duruma gelmiştir. Oldukça zararlı olan
sigara ve tütünün bu derece yaygın bir duruma gelmesine
bir çok etken neden olmaktadır. Bu etkenlerden bazılarını
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz;

* Sigara reklamları için büyük paralar ayıran sigara
üreticisi şirketler ayırdıkları bu paralarla televizyon ve
basın gibi medya araçlarıyla büyük kitleleri etkilemeleri,

* Sigaraya başlamada bir diğer etken, özellikle ergenlik
dönemlerinde kişinin kendisine olan güvensizliğini yenmek ve
güven kazanmak içindir.

* Sigaraya başlama nedenlerinden birisi de kendine güveni
olmayan gencin kendisini arkadaş çevrelerine kabul
ettirmesi içindir. Gencin sigara içmekle, bağımsız olduğu
düşüncesinde olmasıdır.

* Gencin, sevdiği sanatçıları televizyon ve sinemalarda
ellerinde sigara ile görmesi bu sanatçılara özenti
duyulmasına neden olur. Böylece gencin, sigaraya ilgi
duyması ve deneme isteğinin oluşması sigaraya başlaması
için bir etkendir.

* Kişilerin üzüntü ve sevinç anlarında sigara yakmaları,
sigaraya başlama nedenlerindendir. Kısaca büyüklere özenme,
arkadaş çevresine kendisini kabul ettirme, yalnızlıktan
kurtulma, kişiliğini kanıtlama, üzüntü ve sıkıntı vb. bir
çok etmen sigaraya başlama nedenlerindendir.

Tütün ve sigaranın zararları : Tütün
ve sigaranın kullanılması kişide alışkanlık, daha sonra da
bağımlılık yapar. Tütün ve sigaranın yaptığı bağımlılık
fiziksel bağımlılıktan çok psikolojik bağımlılığa neden
olur. Tütün ve sigaranın içinde çok sayıda sağlığa zararlı
zehirli maddeler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda
sigarada iki binden fazla zararlı madde bulunduğu tespit edilmiştir.
Sigarada bulunan bu zararlı maddeler arasında en önemlileri
ise nikotin, karbonmonoksit, amonyak, katran, fenol vb.
dir. Bu zararlı maddeler vücuttaki doku organ ve
sistemleri etkileyerek çeşitli hastalıklara neden olurlar.
Sigaranın zararlarından bazılarını kısaca açıklamaya
çalışalım.

Sigara ve akciğerler : Sigara, içinde bulunan
katran gibi zararlı maddelerden dolayı bronşit, amfizem,
akciğer kanseri gibi hastalıklara neden olur. Sigaranın
akciğerlerde neden olduğu en önemli hastalık akciğer
kanseridir. Yine sigara gırtlak kanserine de neden olur.
Sigaranın neden olduğu bir diğer sorun ise amfizemdir.

- Solunum yolu hastalıklarına yakalanma oranı yüksektir.
- Öksürük ve balgam çıkarma oranları ortalama altı kez
fazladır.
- Süregen akciğer hastalıklarının görülme sıklığı ortalama
altı kez fazladır.

Bütün bunların yanında sigaranın solunum sistemi üzerinde de
olumsuz etkisi vardır.
Sigara içenlerde solunum yollarına yakalanma riskinin yüksek
olmasının en önemli nedenlerinden birisi soluk
borusundaki titrek tüylerin görev yapamamasıdır. Normal
olarak soluk borusunda bulunan titrek tüyler solunumla
birlikte gelen yabancı maddeleri tutar, yutağa doğru geri
iterek, akciğere ulaşmasını önler. Sigara içindeki katran
titrek tüyleri birbirine yapıştırdığından bu tüyler görev
yapamaz. Dolayısıyla akciğerlere, bulaşıcı hastalıklara neden olan
mikroplar daha kolay ulaşır.

Sigara, kalp ve dolaşım sistemi : Sigarada bulunan
nikotin çok zehirli bir maddedir. Örneğin; nikotinin bir
damlası bir tavşanı rahatlıkla öldürebilir. Sigara içen
kişi sigaranın dumanıyla birlikte nikotini alır. Nikotin
doğrudan kana geçerek kalp ve akciğerlerin çalışmasını
olumsuz etkiler. Nikotin beyindeki dolaşım ve solunum
merkezlerini doğrudan etkileyerek ilgili organların
çalışmasını bozar. Örneğin;kan damarlarının büzülmesine ve kalbin
hızlı çalışmasına neden olur. Aşırı sigara içenlerin ayak
damarlarında büzülme ve buna bağlı olarak ayaktaki kan
dolaşımında düzensizlik görülür. Buerger (bürger) hastalığı
denilen bu hastalıkta ayaklar gangren olur. Dolayısıyla
ayağın kesilmesi gerekebilir. Yine sigara içinde bulunan
radyoaktif maddeler kanser ihtimalini artırır.

Sigara ve insan ömrü : Sigara bir çok hastalığın nedeni
olduğundan insanların zamanında önce ölümüne neden olur.
Sigara içmek insan ömrünü kısaltan ağır çekimli bir
intihardır. Sigaranın zararlarından korunmanın tek yolu
sigarayı içmemektir. Sigara nedenli ölümlerin en
önemlileri koroner kalp yetmezliği, sigaraya bağlı kanserler ve
değişik solunum sistemi hastalıklarıdır.

Sigara ve üreme sistemi : Sigara, spermlerin
hareketinin azalmasına neden olur. Spermlerin hareketinin
yavaşlaması ise kısırlığa neden olabilmektedir. Ayrıca
sigara içenlerde prostat kanserinin görülme oranı daha
fazladır. Sigara, kadın ve erkeklerde on kat daha fazla
kısırlık görülmesine neden olmaktadır.

Sigara ve gebelik : Sigara içen bir anne kendine zarar
vermekle kalmaz gebe kaldığında karnındaki bebeğe de zarar
verir. Sigara içen gebe annelerin düşük yapma oranı sigara
içmeyen annelere göre dörtte bir oranında daha fazladır.
Aynı şekilde sigara içen gebe annelerin çocukları normal
kilonun altında doğma oranları, diğer annelere göre iki
kat fazladır. Sigara içen gebe annelerin ölü doğum yapma
oranları da içmeyenler göre daha yüksektir. Gebelik sırasında içilen
sigara anne karnındaki bebeği etkilediği gibi doğumdan
sonraki büyüme ve gelişme dönemini de olumsuz etkiler.
Sigara içen annelerin çocuklarının zekaları, sigaradan
olumsuz etkilenir. Hatta bu durum çocuğun okul hayatında
ki başarısını da olumsuz yönde etkiler.

Sigara ve sindirim sistemi : Sigara ülser ve gastrit, gibi
sindirim sistemi rahatsızlıklarının görülme oranını
artırır. Dudak kanseri tehlikesi yüksektir.

Pasif içicilik : Yukarıda açıklamaya çalıştığımız sigaranın
zararlarından korunmak için ilk yapılacak iş sigaranın
içilmemesidir. ununla birlikte sigara içilen ortamdan uzak
durulmalıdır. Kişi, sigara içmediği halde sigara içilen
ortamda bulunursa pasif içici duruma düşer. Pasif içici
durumundaki kişiler en az sigara içenler kadar zararlı
etkiye maruz kalır. Bu nedenle sigara içilen kaplı
ortamlardan uzak durmak gerekir. Aynı odada çalışan
kişilerden sigara içmeyenler sigara içenleri kendi sağlığını
korumak için sigara içmemesi konusunda uyarmalıdır. Kısaca kapalı
ortamlarda ve çocukların odalarında kesinlikle sigara
içilmemeli, içenler de uyarılmalıdır. Sigara konusunda
hazırlanan yasanın kabul edilmesiyle kapalı yerlerde
sigara içilmesine sınırlama getirilmiş olduğu gibi 2008
yılında alınan yeni kanunlarla ileride sigara konusunda
önemli kararlar alınacak ve uygulanacak hale gelecektir.
Bunun sayesinde daha sağlıklı bir hayat ile karşı karşıya
geleceğimiz için sevinmeli ve sigara içen arkadaşlarımızı,
dostlarımızı sigarayı bırakmaları için ikna etmeleri el birliğiyle
bu olayın üstünden kalkmalı daha huzurlu ve sağlıklı bir
hayata kavuşmalıyız.

|
Alkol Bağımlılığı |


Son yıllarda hızlı bir
artış görülen alkol tüketimi giderek bir sosyal sorun olma
özelliği kazanmaktadır. Alkol, insanlarda fiziksel ve
psikolojik bağımlılık yapar. Bu nedenle bir defa denemek için de
olsa kesinlikle alkollü içkiler kullanılmamalıdır.

ALKOL VE ETKİLERİ

Alkolün
birçok maddeyi içeren genel bir ifade olduğunu daha önce
belirtmiştik. Oldukça fazla çeşitlilik gösteren alkollü içeceklerin
dünyada yaklaşık 800 çeşidi bulunmaktadır. Alkol sadece içki
olarak kullanılmaz. Alkol, tıpta dezenfeksiyon amacıyla ve
donmayı önleyici özelliğinden dolayı araçlarda kullanılan
antifirizin yapımında da kullanılır. Tıpta ve sanayide
kullanılan alkoller zehirli olduğundan içilmez. İnsanların
içki olarak kullandığı alkol, etil alkoldür. Etil alkol
buğday, arpa, üzümdeki karbonhidratlara mayaların
etkisiyle elde edilir. Odun ve şeker pancarından ise metil alkol,
veya ispirto elde edilir. Oldukça tehlikeli olmasına rağmen
metil alkol veya ispirtoyu da içenler vardır. Ancak bu
içkilerin içilmesi sonucu çok kısa zamanda körlük meydana
gelir. İspirto veya metil alkol, ucuz olması nedeniyle
kaçak içki yapanlar tarafından tercih edilmektedir.
Alkollü içkilerde kullanılan etil alkol de körlük yapar.
Ancak ispirto ve metil alkole göre görme sinirlerine olan
etkisi daha uzun sürede ortaya çıkar.

Alkollü
içkiler arasında yer alan şaraplar, bazı mayaların meyve
sularına olan etkileri sonucu elde edilir. Şarapların alkol
oranları %10-%20 arasında değişir. Alkolü içki grubunda yer alan
bir diğer içecek ise biradır. Biralar şaraplara göre daha az
alkol içerir. Bira mayalarının malt ve tahıllar üzerine
olan etkisi sonucu elde edilir. Şarap ve biralardan başka
rakı, votka, viski, cin gibi alkollü içkiler de
vardır.Yukarıda açıkladığımız alkolle ilgili bilgiden
sonra alkolün insanlar üzerindeki etkileri üzerinde
duralım. Alkol ilk alındığında ve uzun süre kullanıldığında
organlara zarar verir. Daha önce de açıkladığımız gibi metil
alkolün, etil alkole göre zararlı etkisi daha hızlı ve kalıcıdır.

Alkol,
alındıktan hemen sonra hiçbir sindirime uğramadan mideden
emilerek kana geçer. Kana geçen alkol öncelikle beyin,
karaciğer ve kaslar olmak üzere vücuttaki bütün organlara
ulaşır. Bu doku ve organlara gelen alkolün buralarda
işlenmesi sonucu çok fazla miktarda ısı oluşur. Oluşan bu
ısı biyolojik olaylarda kullanılmaz. Diğer bir ifadeyle
alkolün vücutta işlenmesiyle oluşan ısı yararlı ısı
değildir. Yine alkol kılcal kan damarlarının genişlemesine neden
olarak kanın buralara hücum etmesine yol açar. Böylece alkolün
işlenmesiyle oluşan yararsız ısı dışarıya verilir. Bu sırada
vücut fazla ısıyla birlikte kendi ısısını da kaybeder.
Dolayısıyla soğukta alkol alınarak ısınılmaya çalışması
oldukça yanlış bir davranıştır. Soğukta sıcak hissi
kazanmak için alınan alkol aldatıcı olup donmayı
hızlandırır.Vücutta işlenmeyerek sadece oksitlenip ısıya çevrilen
alkolün bir kısmı akciğerlerden buharlaşarak dışarı verilir.
Dolayısıyla alkol kullananların nefeslerinden alkol kokusu
gelir. Yine alkolün bir kısmı ise ter bezlerinden terle,
böbreklerden de idrarla birlikte dışarı atılır.

Alkol,
vücuttaki vitamin kaynaklarının tükenmesine neden olduğundan vücudun
diğer fonksiyonları için gerekli olan vitamin kalmaz.
Sinirlerin iltihaplanmasına neden olduğundan reflekslerde
azalma görülür. Görme ve işitme gibi duyuların alınmasında
azalma görülür.Alkolden etkilenen organlardan birisi de
beyinciktir. Beyincik vücudun dengesinde görevli
olduğundan alkol alanlarda bu görevini yeterince yapamaz.
Dolayısıyla alkollü kişiler yalpalayarak dengesiz şekilde
yürürler.

Alkolün en
önemli etkilerinden birisi ise kişiyi ruhsal ve fiziksel
olarak çöküntüye sürüklemesidir. Alkol, kişileri kendisine bağımlı
hale getirir. Bu kişiler kendisini yorgun karamsar ve yalnız
hisseder. Alkole bağımlı olan kişi ailesini ihmal eder.
Ekonomik yönden çöküntüye sürüklenir. Alkollü kişilerin
refleksleri azaldığından tehlike anında kendisini
koruyamadığından iş ve trafik kazalarının oluşmasına
neden olur. Yukarıda açıkladığımız alkolün genel etkileri
yanında ilerleyici etkilerini aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.

ALKOLÜN ZEKA VE KARAR
VERME GÜCÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Alkol beyni
etkilediğinden karar verme yeteneği azalır. Dolayısıyla kişi
kendisini kontrol edemez duruma gelir. Bu kişiler aşırı sinirli
olup, olayları büyütür, sağlıklı düşünemez ve dolayısıyla suç
işleme eğilimi artar.

ALKOLÜN
DUYU ORGANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Görme bulanıklaşarak çift görme meydana
gelebilir. Derinlik ve mesafe duygusunun algılanması azalır.
Aynı zamanda yan tarafları görme yeteneğini de azalır. Buna bağlı
olarak alkollü sürücülerde kaza oranı oldukça
yüksektir.Alkol alanlarda işitme azaldığında bağırarak
konuşma eğilimi daha fazladır. Alkol denge duyusunun
azalmasına da neden olur. Alkol bilinç üzerine etki ederek
hafıza kaybı ve derin uykuya neden olur.

ALKOLÜN KAS
KONTROLÜNE ETKİLERİ

Alkol
kas kontrolünün azalmasına neden olduğundan tepki süresi
kısalır. Diğer bir ifadeyle alkol merkezi sinir sistemini
etkileyerek tepki süresini azaltır. Bir başka ifadeyle
alkol refleksleri ve karar verme süresini azaltır. Kas
kontrolü bozulur. Buna bağlı olarak konuşma bozulur, dil
ağırlaşır ve peltekleşir.Ellerde titreme ve seyirmeler
görülür.

ALKOLÜN
DİĞER ETKİLERİ

Alkol,
yukarıda açıklanan etkilerinin yanında vücut işlevlerinin
yavaşlamasına da yol açar. Alkol kalp atış hızında düzensizliğe
neden olur. Kan basıncı ve metabolizma hızı ile vücut ısısını
düşürür. Alkol, kan damarlarının genişlemesine neden olur.
Bunun sonucunda ise daha fazla kan kılcal kan damarlarına
yayılır. Buna bağlı olarak kan ısısı daha da düşer. Alkol
alan kişi yüzünde ve derisinde sıcaklık hissi almasına
rağmen, gerçekte daha fazla oranda ısı kaybeder.
Dolayısıyla daha önce de belirtiğimiz gibi soğuk havalarda
alkol alanların donmaları kolaylaşır.Alkolün etkilerinden
bir diğeri de solunum hızını düşürmesidir.



Alkolün, yukarıda
açıklanan olumsuz etkilerinin yanında beslenme üzerine de
olumsuz etkileri vardır. Genel olarak alkolün iştahı
artırdığı sanılır.Oysa alkol alanlar miktar olarak çok
yerler, ancak yediklerinin niteliği bozulduğundan önemli
beslenme sorunlarıyla karşılaşırlar. Alkol mide mukozasını
olumsuz etkilediğinden kişinin doyma duyusu azalır. Bu
durum ise sağlığı olumsuz etkiler. Yine alkolün beyin üzerine
yaptığı olumsuz etki nedeniyle besin değeri olmayan yiyeceklere
eğilim artar. Bütün bunlar vücutta temel besinlere olan
ihtiyacı artırır. Alkolün etkilediği en önemli organlardan
birisi karaciğerdir. Karaciğer alınan alkolü işlemek ve
alkolün işlenmesi sonucu çıkan zararlı artık ürünleri
vücuttan uzaklaştırmak için bütün kaynaklarını kullanır.
Karaciğer bu yoğun çalışma sonucunda yorulur ve görev
yapamaz duruma gelir. Karaciğerin bu duruma gelmesine
siroz hastalığı
denir. Karaciğerde siroz oluşmasının başka nedenleri de
vardır.Ancak alkol karaciğerde siroz oluşmasını sekiz kat
artırır. Siroz nedeniyle karaciğer görevini yapamadığı
zaman kişi hayatını kaybeder.Alkolün beslenme üzerine olan
etkilerinden bir diğeri ise vitamin eksikliğine neden
olmasıdır. Özellikle B1 (tiamin) vitamini eksikliği
nedeniyle pellegra hastalığı oluşur. Bu durum sinir
sisteminde bozukluklar, el ve ayaklarda felçler oluşur.Alkol, anne
karnındaki bebeğin gelişimine de zarar verir. Bu nedenle gebe
annelerin alkolden uzak durmaları gerekir. Alkol alan gebe
annelerin bebekleri normalden küçük doğar. Bu annelerin
çocuklarında kalp bozuklukları ile zeka gerilikleri
meydana gelebilir.

ALKOL BAĞIMLILIĞI
Alkol
bağımlılığı,kişinin alkolün kendisine olan zararlarını bildiği
halde alkol almadan duramaması halidir. Kişide fiziksel
ve psikolojik bağımlılık oluşturan alkole başlama
nedenleri oldukça fazladır. Alkol bağımlılığının sebepleri
ve sonuçlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

SEBEPLERİ
Alkol
bağımlılığı kişisel ve sosyal etkenlerden kaynaklanır.
Alkole alışan kişilerin çoğu arkadaşlarından görerek
alkole başlar. Bu nedenle alkole başlamada önemli
etkenlerden birisi kötü arkadaşlardır. Sağlıklı düşünen
kişiler öncelikle arkadaşlarını iyi seçmelidir.
Arkadaşlarının kötü alışkanlıklarını örnek almamalı ve kötü
alışkanlığı olan arkadaşlardan uzak durmalıdır. Alkole alışanların
yani alkoliklerin alkolü alma nedenlerinden birisi de içki
içmekle toplumda saygınlıklarının artacağını kabul
etmeleridir. Örneğin ; çeşitli toplantı ve panellerde
alkollü içkiler ikram edilir. İkram edilen içkiyi içmenin,
kişiye bulunduğu toplumda daha saygınlık kazandıracağı
gibi yanlış inanışlar alışma nedenlerindendir.
Alkoliklerin alkole başlama nedenlerinden bazıları yalnızlık, üzüntü
ve neşeli durumlarda alkol kullanmalarıdır. Yukarıda
açıklanan hiçbir etken alkole başlamak için gerçek sebep
değildir. Alkole alışan kişi bir çok mazeret bularak alkol
içer. Bu kişiler alkol almadan duramazlar.



Alkol
bağımlılığının oluşmasında hafif alkollü içkiler önemli yer
tutar. Bira gibi hafif alkollü içkiler, daha az alkol içerdiği ve
daha az zarar verdiği gibi yanlış inanış sebebiyle alkole
başlamada ilk adımı oluşturur. Alkol bağımlılığının
oluşması, alınan alkol miktarı ve süresine bağlı değildir.
Örneğin bira, şampanya gibi fazlı ve köpüklü içkilerdeki
alkol mideden daha çabuk emilerek kana karışır. Bu içkiler
çabuk etki gösterdiğinden alkole dayanıksız kişilerin
alkole alışmasında önemli bir yer tutar. Alkole başlamanın
bira ile olduğu unutulmamalıdır.

SONUÇLARI

Hafif alkollü içkilerde başlayan alkol
kullanımı alkolizm ile sonuçlanır. Alkolizm kişinin alkolün
pençesine düşmesidir. Alkolizmde kişi alkol almadan duramaz. Alkol
bağımlılarında alkolün yol açtığı sonuçları aşağıdaki gibi
açıklayabiliriz.

* Alkol, davranış ve kişilik üzerinde olumsuz etki yapar.
Alkol, sinir sistemi üzerinde olumsuz etki yaptığından
kişinin davranışları bozulur. Alkole bağımlı olan kişi
alkol temini için her türlü yasa dışı yola başvurur. Alkol
bağımlısı, toplumdaki kişiliğini ve saygınlığını
kaybeder.

* Kişiler, problemleriyle baş etmede alkolü bir çözüm yolu
olarak görürler. Gerçekte alkol bir çözüm yolu olmayıp
tersine yeni problemler oluşturur.

* Alkol kullanan kişilerde suç eğilimi daha fazladır.
Alkollü kişiler sağlıklı düşünemediklerinden ve çabuk
sinirlendiklerinden suç işleme oranları daha fazladır.
Basın ve yayın organlarından sıkça izlenildiği gibi bir
cinayet, hırsızlık, ırza geçme vb. suçların temelinde
alkol yatmaktadır. Aynı şekilde alkollü araç ve iş
makinelerini kullanmak, sakatlık, ölüm ve büyük maddi hasarlarla
sonuçlanmaktadır.

* Alkolizm ağır ruhsal bozukluklara yani akıl hastalıklarına
yol açar.

* Alkol bağımlılığı aile hayatını da olumsuz etkiler. Alkol
bağımlısı ekonomik gelirinin büyük kısmını alkole
harcadığından ailesi ekonomik yönden zor duruma düşer.
Alkolik kişi ailesini ihmal eder ve zaman zaman aile
fertlerine karşı şiddete başvurur. Ailede sevgi saygı ve
hoşgörü kaybolur. Bu ortamda yetişen çocukların ruhsal
durumları da bozulur.

* Alkol bağımlılığı toplum hayatını olumsuz etkiler. Alkol
bağımlısı kişilerin iş verimi düşer. Bu durum ülke
ekonomisini olumsuz etkiler. Ekonomik olarak düşük gelir
seviyesindeki toplumların yaşam standartları da düşük
olur. Alkolik kişiler, toplumun diğer fertleriyle uyumlu
ilişkiler kuramaz. Bu kişiler toplumun huzur ve güvenini
de bozarlar.

* Alkolün önemli etkilerinden bir diğeri ise daha önce
açıkladığımı sağlık sorunlarıdır.


|
Sigara Alışkanlığı ve alkol, uyuşturucu bağımlığının tedavisi
|



Sigara
alışkanlığının tedavisi : Alışkanlık yapan bütün diğer
maddelerde olduğu gibi sigara alışkanlığının tedavisinde
de erken teşhis oldukça önemlidir. Diğer bir ifadeyle
sigaraya tam alışmadan kişinin bırakması en başarılı
yoldur. Sigarayı bırakmada en etkili yol kişinin bu konuda
istekli olmasıdır. Sigarayı bırakma konusunda istekli ve kararlı
olan kişi mutlaka sigarayı bırakır. Sigarayı bırakmak isteyen
kişi sigaradan çektiği nefes sayısını azaltma, sigarayı
yarıda söndürme, her gün sigara sayısını azaltma gibi
yöntemlere başvurabilir. Sigara aklına geldiğinde sakız
çiğneme gibi sigarayı unutturacak çeşitli yöntemler
uygulayabilir. Diğer bağımlılık yapan maddelerde olduğu
gibi sigara alışkanlığından kurtulmak için tedavi amacıyla okul
rehberlik servislerinden, hastanelerinden psikiyatri
bölümlerinden ve bu konuyla özel olarak ilgilenen sağlık
kuruluşlarından yardım istenilebilir. Sigaranın kolay
bırakabilecek bir alışkanlık olduğu unutulmamalıdır.

Alkol bağımlılığının tedavisi : Sigara alışkanlığında da
olduğu gibi alkol bağımlılığından kurtulmak için de erken
teşhis ve tedavi oldukça önemlidir. Yine alkol
bağımlılığından kurtulmak için öncelikle kişi
bağımlılıktan kurtulmak için tedavide kararlı olmalıdır.
Alkol tedavisinde kararlı olmak başarı şansını oldukça
yükselir. Alkol bağımlılığından kurtulmak için uygulanan tedavi iki
aşamada gerçekleşir. Bunlar ;

- Tıbbi tedavi,
- Rehabilitasyondur.
Tıbbi tedavi kısmında önce alkol bağımlısına alkolden
arındırma programı uygulanır. Alkolden arındırmada,
tedaviye alınan kişide yoksunluk belirtileri izlenerek
buna göre sakinleştirici ilaçlar verilir. Alkol
tedavisinin ikinci aşaması alkolden arındırmayı takip eden
3-4 haftalık iyileştirme programlarını içeren rehabilitasyon
dönemidir. Bu dönemde hastalığın neden olduğu sorunlar ve
hissedildiği tartışılır. Bu aşamada kişiye ruhsal destek gereklidir.
İyileştirme programında günlük konuşma, film izleme ve
grup tedavisi gibi faaliyetler yapılır. Alkol tedavisinde
alkol tamamen kesilmelidir. Alkol tedavisi için uygulanan
programlar tamamlandıktan sonra kişinin ailesi ve
çevresinin desteği gereklidir. Bu destek alkol tedavisi
gören kişiden esirgenmemelidir. Sigarada olduğu gibi alkol
kullanma yaşı okul çağına inmiştir. Bu nedenle alkol
tedavisinde okul rehberlik hizmetleri, hastanelerin ilgili
servisleri ve bu konuyla özel olarak ilgilenen sağlık
kuruluşlarından gerektiğinde yardım istenmelidir.

Uyuşturucu madde bağımlılığın
tedavisi: Alkol bağımlılığının tedavisinde olduğu gibi
uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmak için de iki
aşamalı tedavi uygulanır. Ancak uyuşturucu madde
bağımlılığının tedavisinde koruyucu önlemler de büyük önem
taşımaktadır. Bu nedenle uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi,
koruyucu önlemler de dahil edildiğinde üç basamakta
gerçekleşir. Bunlar ; Koruyucu önlemler (birinci basamak),
Erken teşhis ve tedavi (ikinci basamak), Tedavi sonrası
rehabilitasyon (üçüncü basamak) dır.

Koruyucu önlemler (birinci basamak): Uyuşturucu maddelerden
toplumun korunması için öncelikle bu maddeler üretimden
tüketime kadar sıkır bir şekilde denetlenmelidir. Yine
uyuşturucu maddeleri gençlerimize alıştırmaya çalışarak
büyük paralar kazanan kötü niyetli kişilerin, sıkı
polisiye tedbirlerle mücadele edilerek cezalandırmaları
sağlanmalıdır. Toplumun ve çocuklarımızın baş belası olan
uyuşturucunun zararları çeşitli toplantılarda, panellerde, basın ve
yayın organlarında sık sık anlatılarak halk bu konuda
bilinçlendirilmelidir. Bu konuda öğretmen ve aileler işbirliği
yapmalıdır. Bunların yanında kişinin yapacağı bazı
davranışları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

- Gençlik dönemine görülen endişe, bocalama ve güvensizlik
gibi davranışlar bu dönemdeki normal dalgalanmalardır. Bu
davranışlar abartılmamalı endişeye kapılmamalıdır.

- Çalışma ve dinlenme dönemleri dengeli ayarlanmalıdır.
Çalışma aralarında mutlaka dinlenmeye zaman ayrılmalıdır.

- Kişi, spora ve hobilerine de zaman ayırmalıdır.

- Kişi, yaşantısının çeşitli evrelerinde zaman zaman
başarısızlığa uğrayabilir. Başarısızlık karşısında pes
etmeyerek azimle mücadele etmelidir.

- Kişiler, arkadaşlarını seçerken dikkatli olmalıdır. Kötü
alışkanlıkları olan kişilerle arkadaşlık kurulmalıdır.

- Hekim önerisi olmadıkça kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır.

- Uyuşturucunun bir kez dahi kullanımı bağımlılık
yapacağından merak için de olsa denenmemelidir.

- Uyuşturucu kullanan gençler arasında yapılan araştırmada
gençlerin %31'; 15 ve daha küçük %42'si ise 15-20 yaşları
arasında uyuşturucuya başladıklarından, mücadele okullarda
başlamalıdır.

Erken teşhis ve tedavi (ikinci basamak): Bütün koruyucu
tedbirlere rağmen uyuşturucu madde bağımlılığında tam
başarı sağlanmamaktadır. Bu nedenle uyuşturucu ile
mücadelede ikinci basamak olan uyuşturucunun erken teşhis
edilerek tedavisi yapılmalıdır. Erken teşhis aşamasında
ise ;

- Çeşitli basın ve yayın organlarıyla toplumun her kesimine
uyuşturucu konusu da merak uyandırmayacak ancak ciddiyetini
de vurgulayacak şekilde bilgi verilmelidir. Uyuşturucuya
başlayanların yaklaşık %31'nin merak yüzünden olduğu
unutulmamalıdır.

- Toplumun bireyleri kendisinde veya çevresindeki kişilerde
uyuşturucunun belirtilerini tespit edebilmesi için
bilgilendirilmelidir. Böylece uyuşturucu erken teşhis
edileceğinden tedavisi kolaylaşır.

- Uyuşturucu bağımlısı, tedavi için kesin istekli olmalıdır.
Kişinin yakın çevresi buna yardımcı olmalıdır.

- Uyuşturucu kullanandan pazarlayana kadar her aşamada sıkı
polisiye tedbirlere başvurmalıdır.

- Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi için okul
rehberlik servislerine, hastanelerin ilgili servislerine,
uyuşturucu konusuyla özel olarak ilgilenen gönüllü
kuruluşlara, bağımlı kişiler başvurmalıdır.

- Uyuşturucu madde bağımlılarının tedavisi için özel
klinikler açılmalıdır. Bu kliniklerden çok sayıda
bağımlının faydalanması sağlanmalıdır.
Doyma ve düşkünlük dönemlerini önce yoksunluk belirtileri
belirlenerek ortadan kaldırılır. Yoksunluk belirtilerinin
ortadan kaldırılmasından sonra bağımlı kişinin olumlu
davranış kazanması sağlanarak bu davranışlar desteklenir.
Aynı zamanda kişinin yakın çevresinin desteği gereklidir.
Uyuşturucu konusunda tedavi gören kişi önceki arkadaş
grubundan kesinlikle uzaklaştırılmalıdır. Eğer kişi eski
arkadaş grubuna dönecek olursa tekrar uyuşturucuya başlar.
Uyuşturucuya başlamanın yaklaşık %51'i arkadaş etkisiyle olduğu
unutulmamalıdır.



-Alıntıdır-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sağlığı tehlikeye atan riskli alışkanlıklar
» Portakal suyu dişe zararlı !
» GÜzele bakmak sevap deĞİl, saĞliĞa zararliymiŞ...
» GDO zararlı mı yararlı mı
» Hızlı Okuma Zararlı Mı?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: