hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Kırmızı Laptoplu Kız

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
[TL]Zorlu
Onursal Üye
Onursal Üye
[TL]Zorlu


Giriş Tarihi : 04/04/10
Yer : IIGeVeZeII
Yaş : 32
Mesajlar : 638
Rep Puanı : 16992
Rep Gücü : 29514
Kırmızı Laptoplu Kız 2duy3hj

Kırmızı Laptoplu Kız Empty
MesajKonu: Kırmızı Laptoplu Kız   Kırmızı Laptoplu Kız EmptyPtsi Nis. 19, 2010 12:10 pm

kırmızı laptoplu kız yaşam bir masaldır... kırmızı laptoplu bir kız vardı. kumral saçları ve saçlarını saran masmavi bir bereyle, siyah çerçeveli ama yüzünü kaplamayan aksine gözlerini süsleyen bir gözlük takıyordu. orta boyluydu ve en önemlisi mahur bakışlıydı, yüzünde dikkatlice bakılınca görülen insanın içini ısıtan bir gülümseme vardı. en önemlisi de kımızı bir laptopu vardı. bu laptopu yanından hiç ayırmazdı nedense. her zaman yanında taşırdı ama onu açtığını kimse görmezdi. neden onu taşırdı kimse bilmezdi. bu kırmızı laptopun kıpkırmızı bir de çantası vardı. o çantayı devamlı boynuna takar her yere öyle giderdi. İlk başta çevredekiler garipsemişlerdi ama alışmışlardı aslında. merak etmiyorlardı ama gerçekten de öyle miydi? kırmızı laptoplu kızın ismi neşe idi. neşeli idi. laptopunu kimseye dokundurmaz idi. ona en ufak dokunuşlarda içi gider sinirlenir ama bir şey diyemediğinden, bir şey yapamadığından içine atar hüzünlenirdi. neşesi, giderdi. gel zaman, git zaman herkese dert olmuştu neşe’nin laptopu. kırmızı, kan rengi laptopu. ne vardı bu laptopta. bir sır mı saklıydı yoksa? yoksa, daha önemli bir şey mi? kırmızı laptoplu kız çevrenin sıkıntısını fark etti ve ürperdi. ardından korkudan telaşlandı. Üzüntü duydu, ağladı. İstemiyordu laptopunun ellenmesini, merak edilmesini. İstemiyordu kimsenin laptopundakini bilmesini. karar verdi. gidecekti. laptopunu omzuna atıp insanların olmadığı bir yere gidecekti. o ve laptopu yalnızlığa gidecekti. sırlarıyla gidecekti. bir akşam evinden en önemli eşyalarını aldı. laptopunu omuzladı. oradan, o insanlardan kaçacaktı. dayanamıyordu gidiyordu. kapısını açtı ve en yıldızlı gecede yıldızlarla birlikte yola koyuldu. yolu belliydi. derin orman’a girecekti. derin orman’ın en derinine girecekti. herkesten her şeyden herkesten uzaklaşıp hayata devam edecekti. en yıldızlı gecede derin orman’a girdi. ağaçların sıklığından, görünen yıldızlar bitti. derin orman’da ilerlemeye başladı. korkuyor ve şaşırıyordu. orman umduğundan da garip çıkmıştı. devamlı sesler duyuyor iyice korkuyordu. laptopuna sarıldı sımsıkı. biraz rahatladı. ormanda ilerlerken kâh bir devrilmiş bir ağaç yolunu engelliyor, kâh bir dere karşısına çıkıyordu. ufak önemsiz engellerdi ama deneyimsiz biri için başlangıçta zor engellerdi. aşılabilirdi. Öyle de yaptı. yani, engelleri aştı. karanlık çöktüğünde oldukça yürümüş olduğunu fark etti. artık dinlenmeliydi. Çıkınından çıkardıklarını yemeğe başladığında laptopu aklına geldi. acaba diye düşündü. açsam mı? açmalı mıydı? ne yapmalıydı? aklına bin bir türlü soru geliyordu. ya üzülürsem dedi. sonra ise ya çok sevinirsem dedi. İkilemdeydi. yalnız hissediyordu kendini. laptopuyla yalnızlık ilk başlarda çok kolay geliyordu ama zaman geçtikçe bazı şeylere özlem duyduğunu hissetti. nelere özlem duyduğunu anlayamadı, bilemedi. bu sadece bir özlemdi. ağlamaya başladı sessizce. gözlerinden yaşlar yavaş yavaş akmaya başlamıştı. akan yaşlar yerleri yavaş yavaş ıslatıyordu, yıkıyordu. sonra fark etti ki gözlerindeki yaşlar yerleri bu kadar yıkayamazdı. anladı ki sadece kendisi ağlamıyordu. gökyüzü de beraber ağlıyor yerleri beraber besliyorlardı. neşe ıslandı. neşe çok ıslandı. yağmurun arkadaşlığı güzeldi ama ıslanıyordu ve üşüyordu. gizlenmeye bir yer aradı. Şansı yaver gitmiş ve bir ağaç kovuğu bulmuştu. o kovuğa dizlerini kucağına yaslayarak oturdu, elleriyle bacaklarını kavrayarak iyice kendine çekti. o ağlıyor, gökyüzü ağlıyordu. fark etti ki herkes ağlıyordu. ağaçlar sevinçten ağlıyordu, karıncalar dağılan yuvalarına ağlıyordu. bir köstebek su dolan yuvasına ağlıyordu. dere ise iyice dolduğuna sevindiğinden sevinçten ağlıyordu. bunları fark edince iyice ağladı. yalnızlığını düşündü, yalnızlığına ağladı. ardından etraftaki tüm canlıları fark edince yalnız olmadığını anladı. bu sefer de sevinçten ağladı. o ağladı, herkes ağladı. böylece uyuya kaldı. uyandı. kovuktan çıktığında sabah olduğunu gördü. temiz toprak kokusunu içine çekti. oh mis gibiydi. laptopu aklına geldi tekrar. açsam dedi bir daha düşünerek. açmaya karar verdi. kimsenin yanında açmazdı zaten. her akşam evinde açar dalar giderdi laptopun karşısında. onun olmamasına, onun bir başkasının olmasına, başkasının ona dokunmasına dayanamazdı. ondan da ayrılamazdı. Şu anda yalnızdı. diğer canlılar yalnızlığını hissettirmese de yalnızdı. açmalıydı. laptopun önce ekranını kaldırdı ve güç düğmesine bastı. açılıyordu, tekrar kavuşuyordu. hoş geldiniz yazısı da çıktı ve neşe gülümsedi. neşe neşeliydi. baktı bakındı, uzun süre seyretti öyle. bazen gülümsüyordu, bazen de hüzünleniyordu. acaba diyordu. acaba gerçekten de öyle biri olabilir mi? ya yoksa, ya olmasa? İçine tekrar dert girdi. sevinçten üzülüyordu ne etsindi. sinirlendi kapadı laptopunu. ama ona kıyamadı. Üzüldü, özür dilercesine sımsıkı sarıldı. tekrar düşündü. ya o varsa? ya bir illüzyon değil doğruysa. daha sıkı sarıldı. daha sıkı, sımsıkı. ayrıldığı aklına geldi. İyi ki oradan gitmişti. böylesi daha iyiydi. artık kimse onu rahatsız edemeyecekti. kurtulmuştu. belki tekti, belki korkuyordu, çok garip sesler duyuyordu ama rahattı huzurluydu. bu düşüncelerle rahatladı. laptoptaki görüntüleri hatırladı, gene rahatladı. artık hazırdı. laptopu omzuna astı diğer eşyalarını da yanına alarak yolculuğa devam etti. derin orman’ın en derin yerine gidiyordu. mutluydu. huzursuz oldukça laptopunu açıyordu. onu yalnızlıktan koruyordu. velhasıl laptopun gücü bitiyordu. onu çok daha az kullanmalıydı. yoksa o giderdi. sonsuza dek giderdi. karar verdi. artık açmayacaktı. ne olursa olsun açmayacak hayalinde saklayacaktı. tekrar duygulandı ve ağladı. gökyüzü de tekrar ağladı. gökyüzü de ağlayınca tüm orman tekrar ağladı. yalnız değildi. sevindi. buna da ağladı. gene bir ağaç kovuğu buldu. kuruldu ve oturdu. uyumuştu. uyandı. bugün daha da güzel olacaktı. böyle umuyordu nedense. güzel olmalıydı elbette. tekrar eşyalarını aldı. başladı yürümeye. derin orman’ın derinine en derinine. yürüyordu ve düşünüyordu. laptoptaki görüntüyü hatırlıyor zihninde canlandırıyordu. İlk başlar canlandırmak çok rahattı ama ileride unutacaktı. onu hatırlayacak ama görüntüyü hatırlayamacaktı. Üzüldüğünü hissedince hemen bu düşüncelerden uzaklaştı. mutlu olmalıydı. olacaktı. yürümeye devam etti. kendini mutlu hissettirecekti. böyle karar vermemiş miydi? amma velâkin olmuyordu. sahte neşeler yapamıyordu. kaçmak onu yormuştu. kaçmakla ondan da olmuştu. artık mahvolmuştu. bir su sesi duydu uzaktan. yüreğine girdi heyecan. susamıştı uzun süredir. hemen koşmaya başladı. o dereye ya da akarsuya ulaşmalıydı. bir günde bu kadar susanır mıydı bilemiyordu. sadece koşuyordu. akarsuya yaklaşırken ne olduysa oldu. bir taş ile her şeyi yok oldu. ayağı takılmış ve düşmüştü. laptopu da çantasıyla sulara gömülmüştü. İlk an şaştı kaldı. hiçbir şey yapamadı. ardından suya atladı. Çantasını yakalamalı laptopunu almalı, onu kurtarmalıydı. azgın sulara rağmen çantasına yaklaştı. biraz daha dayandı. en sonunda çantasına yaklaşıp onu yakaladı. ardından takati kesildi ve bayıldı. gözlerini açtığında nehrin herhangi bir kıyısında yatıyordu. Çantasına almış göğsüne bastırıyordu. hemen aklına geldi ve çantasından laptopunu çıkarttı. sırılsıklamdı! kahretsin sırılsıklamdı. ağlamaya başladı. gözlerinden yaşlar boşanıyordu ama bu sefer sadece o ağlıyordu. ne gökyüzü ne de başka bir şey ağlamıyordu. sinirlendi iyice ağladı. ne olur çalış dedi. ne olur kırma beni. sensiz ne yaparım ki. laptop çalışmıyordu. ne yaparsa yapsın çalışmıyordu. yapılacak bir şey yoktu. bozulmuştu. bir an çalışır gibi oldu. bir anlığına o görüntüyü gördü. gene oradaydı ve ona gülümsüyordu. o elinin birisini ona doğru kaldırıp sallamaya başladı. ona elveda diyordu sanki. nereye gidiyordu ki? gidemezdi? onca yıldır onunlaydı. sadece onun için vardı. neden ortaya çıktı onu bile bilmiyordu. neden oradaydı onu da bilmiyordu. tek bildiği o görüntüdeki adamı seviyordu. bir sanal adamı seviyordu. nasıl laptopuna girmişti hiç umurunda değildi. o onun sanal sevgilisiydi. artık yoktu gitmişti. ağlamaları şiddetlendi. laptopuna tekrar sımsıkı sarıldı. onu bir de gözyaşlarıyla ıslattı. ağlıyor ve daha da ağlıyordu. artık yalnızdı hep yalnız olacaktı. ardından herkes ağlamaya başladı. Önce gökyüzü, ardından diğer canlılar ağladı. oluk oluk yaşlar aktı. gözlerinde yaşlar akarken laptopu tekrar sulara bıraktı. ardından ardına bakmadan derin ormana daldı. derinine en derinine gidecekti. onun hayaliyle gidecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kırmızı Laptoplu Kız
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ağ Gül İle Kırmızı Gül
» Kırmızı Oda Dekorasyonları
» Kırmızı başlıklı kız
» Kırmızı Oda Dekorasyonları
» Kırmızı Flüt Mağarası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Hikayeler-
Buraya geçin: