Onsuzluk ölümdür oysa. Nefes alamamaktır oksijen okyanusunda... Kendini isteyerek ama istemeden terk edersin Onsuzluk diyarına. Ayrılık gerekçelerinin anlamsızlaştığı o anlarda onunla nefes aldığın günlerin hayali yakar yüreğinin en ıssız kentlerini. Özlemlerin çığlık olmuştur ama sesini duyuramazsın kimselere. Onunla başlayan günlerin hayaliyle dans edersin gecenin melodisi eşliğinde. Ağlamaktan başka alternatifin yoktur ve sende ağlarsın gözyaşlarını tüketmek istercesine...
Nikotinsiz kalan bir sigara tiryakisi bulanmaştır düşüncelerin. Çaresiz ve bir okadar da yalnız hissedersin kendini... Ve hergece gözyaşı nöbetleri tutarsın O nun için... Bu kaçıncı isyanındır kendine ve kaçıncı ilan edişindir yüreğine Onsuzluğu... Ama hep bir yerler onu bekler. Titrek bir mum ışığında yalpalanan anlamsız şekiller kadar anlamsızdır düşüncelerin. Beklemenin anlamsızlığını özümsemek istemezsin. Ne kadar anlamsız olsa da hala beklersin neyi beklediğini bilmeden... Meğer ne çok şeyi Ona adamışsın farkında olmadan...
Saatlerin Onsuzluğu gösterdiği koca bir bilinmezde yaşama zorunluluğunun olmasıdır çığlıklarının sebebi. O nu hayal edersin ama artık O yoktur. O na mektup yazarsın okuyamayacağını bile bile. Ama seversin bu hali de. Çünkü sevmek zorundasındır. Hiç bir sahte mutluluğa değişemezsin Onun o çıldırtan yokluğunun sancısını.. Çünkü O hala senin vazgeçilmezindir ve hala ölümüne seversin O nu Onsuz yaşamak zorunda olsanda...