hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Efendimizden (as) gençliğe öneriler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Efendimizden (as) gençliğe öneriler 2duy3hj

Efendimizden (as) gençliğe öneriler Empty
MesajKonu: Efendimizden (as) gençliğe öneriler   Efendimizden (as) gençliğe öneriler EmptyC.tesi Ocak 23, 2010 7:25 am

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz,
"Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahetten uzak durmakta ve temkinli
davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir.

Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta
ve nefsinin arzularına uymakta heva-perest) gençler gibi yaşayandır."
buyurmuştur.

Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç,
bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm
ötesini düşünen, âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen,
gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir. O,
nefsânîliğin en azgın olduğu dönemlerde bile, öteler iştiyakıyla coşup
cismanî arzularını gemleyebilmiş, kulluğu tabiatının bir derinliği
haline getirmiş ve kendisini Hakk'ın yoluna vermiş bir adanmış ruhtur.

Yaşı açısından daha küçücük bir çocuk iken, Allah
Teâlâ'nın hususî lütuflarına mazhar olan ve kendisine hikmet verilen
Hazreti Yahya (aleyhisselam) bu yiğitler için en güzel örneklerden
birisidir. Rivâyete göre; yaşıtı olan çocuklar, "Yahya, gel, sen de
bize katıl; beraberce oynayalım!" dedikleri zaman, o Aziz Nebî, "Ben,
oyun için yaratılmadım." cevabını vermişti. Oynamak çocukların şiarı
olmasına rağmen, kendisi daha o yaşta hilkatin gayesini kavramış,
dünyevî meşgalelerden mümkün olduğunca uzaklaşmış ve yaratılış
hikmetine uygun bir gidişâtı ihtiyar etmişti.

İşte, en hayırlı genç, Hazreti Yahya gibi, daha
hayatının ilkbaharında, kulluğunun farkına varıp dünya misafirhanesini
ebedî saadetin kapısını açmak için bir vesile olarak değerlendiren
delikanlıdır. Bu delikanlı iman gücüyle şahlanıp iradesinin hakkını
vererek nefsanî arzularını sınırlar. Her gün birkaç defa kendini hesaba
çekerek davranışlarını kontrol altına alır. Silkinip gönül dünyasında
dirilerek, gerçekten var olduğunu ortaya koyar. En ulvî hislerle mamur
ettiği gönlünü fizik ötesi âlemlere de açık hale getirir ve bu kemâle
ermişlikle fütüvvet ruhunu temsil eden bir kahraman olur.

Bir gencin yaşlılara benzemesi, öncelikle kanının en
deli aktığı ve beşerî garîzelerinin kendisini sürekli dünyaya çağırdığı
bir dönemde dahi âhiret yolcusu olduğunu unutmamasıdır. Bunun yanı sıra
başında şafak emareleri tulû etmiş, saçı-sakalı ağarmış bir ihtiyar
gibi bir ayağı ötedeymişçesine yaşaması da önemlidir. En önemlisi de
şeytanın bin bir oyununa rağmen olgun bir gönül adamı edasıyla hayatını
dine, imana, Kur'an'a, hizmete adaması ve her zaman ihsan şuuruyla
hareket ederek bütün cismanî isteklerine, şehevî arzularına
başkaldırması ve günahlara karşı isyan bayrağı açması demektir.

Hakk'ın Mahbubu Tevbekâr Genç
Böyle bir genç hiç mi sürçmez, hiç mi düşmez, hiç mi günaha girmez?
Tabii ki, en hayırlı genç de kimi zaman kayıp düşebilir.
Zaman zaman tökezlemek, ara sıra sürçmek, yer yer devrilmek ve bazen
şeytana aldanıp bir günah çukuruna düşmek nebîler haricinde her insan
için söz konusudur. Ne var ki, iyiliğe kilitlenmiş bir yiğit, daha
günaha kapaklandığı ilk anda seccadesine koşar, cürmüne hiç hayat hakkı
tanımaz, onu hemen tevbe ile boğar ve en kısa sürede namaz, oruç, hac,
sadaka, iman hizmetine müteallik meşguliyetler gibi salih ameller
vesilesiyle günah kirlerinden arınır.

Gençlikteki ibadetlerin Hak katında daha sevimli
olduğunu belirten Hazreti Sadık u Masdûk Efendimiz, "Tevbe güzeldir,
fakat gençlerde olursa daha güzeldir; Allah tevbe eden genci sever."
buyurmuştur. Bu zaviyeden, hayırlı genç Mevlâ-yı Müteâl'in rızasına
ermek için kendisini ibadet ü taate veren ve ezkazâ bir günaha
girdiğinde hemen helak olacakmış gibi kalbi tir tir titreyen, ilk
fırsatta bir arınma kurnasına koşup isyan lekelerinden kalbini
temizleyen bahadırdır.

Şimdiye kadar, ızdırap içinde kıvrım kıvrım kıvrandığına
şahit olduğum nice gençler vardır ki, gözleri harama iliştiğinden
dolayı, inleye inleye gelip sadaka vermişler, hemen seccadelerine koşup
Hak karşısında iki büklüm olmuşlar ve gönüllerini karartmasından
korktukları masiyet izlerini gözyaşlarıyla yıkamışlardır. İşte, bir
anlık gaflet sebebiyle gözüne ilişen bir haramdan dolayı kaddi bükülen
ve "Eyvah, ben mahvoldum; Allah'ın bunca nimetlerine mazhar olmuşken
günah yakışır mıydı bana, ne olacak şimdi halim?" diyen ve tevbe,
inâbe, evbe basamaklarıyla hakiki kulluk ufkuna yükselen delikanlı,
olgun bir ihtiyar gibi davranan ve şeytanî hücumlara karşı kalbini
koruyup canlı tutan en hayırlı gençtir.

Haddizatında, insan, kalbi hayatdâr olduğu nispette
günahlardan nefret eder ve onlara karşı içinde tiksinti duyar. Gönül
hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış bir kul, her masiyeti
ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis kurşunu sayar; işlediği
bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve günlerce ızdırapla
yatıp kalkar. Zaten, bir insan, içine düştüğü günahlar sebebiyle
neredeyse hasta olacak kadar ızdırap çekmiyorsa, alışılageldiği üzere o
da diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese bile, onun yaptığı tevbe
değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç söz söylemekten ibaret
kalır. Tevbe, vicdanı kasıp kavuran pişmanlık hissi ve bu nedametin
insanı iki büklüm etmesidir. Pişmanlığı ve af talebini dil ile
söylemeye gelince, o sadece böyle iki büklüm olmuşluğa kavlen iştirak
ve bir tercümanlıktır. Evet, gerçek tevbe ancak ızdırap terennümünün ve
masiyetten yiğitçe sıyrılıp İlahî dergâha dönüşün unvanıdır.


Gencin tevbesi daha güzeldir


1- Efendimiz, "Gençlerinizin en hayırlısı, (temkinli
davranmak hususunda) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası
ise, (nefsinin arzularına uymak konusunda heva-perest) gençler gibi
yaşayandır." buyurmuştur.[/size]
[size=9]2- Bir insan, günahları sebebiyle neredeyse hasta olacak
kadar ızdırap çekmiyorsa, diliyle yüzlerce kez "Tevbe ya Rabbi!" dese
bile, onun yaptığı tevbe değil, sadece bir merasim ve yararsız birkaç
söz söylemekten ibaret kalır.
3- Gönül hayatı itibarıyla bütün bütün mefluç olmamış
bir kul, her masiyeti ruhunu yaralayan ve vicdanını kanatan bir iblis
kurşunu sayar; işlediği bir günahtan dolayı binlerce nedametle dolar ve
günlerce ızdırapla yatıp kalkar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Efendimizden (as) gençliğe öneriler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: