hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları) 2duy3hj

Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları) Empty
MesajKonu: Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları)   Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları) EmptyC.tesi Ara. 19, 2009 7:48 am

Uluğ Bey
(Türk Kağanları ve Sultanları)

On beşinci yüzyılda yetişmiş Müslüman-Türk astronomi âlimi, Semerkant
sultânı. İsmi, Muhammed Taragay bin Muinüddîn Şahruh Bahadır Mirza’dır.
Güney Âzerbaycan’daki Sultaniyye şehrinde 22 Mart 1394 târihinde doğdu.
Timur Hanın torunudur.



Sarayda iyi bir öğrenim gördü. On bir yaşında Kur’ân-ı kerîmi
ezberledi. Arapça’yı mükemmel bir şekilde öğrendi. Bursalı Kâdızâde-i
Rûmî’den ders aldı. Genç yaşında, önemli ve ağır sorumluluklar
yüklendi. 1413′te, on dokuz yaşında, Horasan ve Mâverâünnehir eyâletine
hâkan nâibi gönderildi. Kendisine başşehir seçtiği Semerkant’ta, idârî
serbestliğe sâhip, müstakil bir hükümdâr gibi hareket etti. Bu
görevindeyken, babasının verdiği her emri itâatle yerine getirirdi. Ona
karşı olan saygı ve bağlılığını belirtmek için, Herat’a giderek ziyâret
eder, yaptığı ve yapmayı düşündüğü devlet işleriyle ilgili bilgi verir,
müşâverede bulunurdu. Bu arada eline geçirdiği imkânlardan istifâdeyle
astronomi ve matematik gibi fen bilimleri üzerinde çalıştı. Dünyâ ilim
târihinin, zamânına kadar yetiştirdiği en büyük astronomi âlimi olarak
şöhret yaptı. Âlimleri korudu. Yumuşak huylu, dâimâ yeni şeyler
araştıran ve öğrenen bir kimseydi. Her zaman ciddî konularla ilgilenir,
ilim için gerekli ortamı meydana getirmeye çalışırdı.



İlme merâkı kadar, devlet ve hükümet işlerine de ilgi duyan Uluğ Bey,
Semerkant’ta 38 sene hükümdârlık yaptı. İdârî hizmetlerinin yanında,
ilmî çalışmalara büyük önem verdi ve sarayını bir akademi hâline
getirdi. Devrinin meşhur ilim adamlarını topladı ve ortaya attığı
meseleleri tartışmalara açtı. Sarayı; matematik ve astronomi
âlimlerinin olduğu kadar, sanatkâr, şâir ve ediplerin de toplantı
yeriydi. Fen alanında araştırmalar yapmak üzere Çin’e heyetler
gönderdi. Zamânında başta Semerkant ve Buhârâ olmak üzere, bütün ülke,
Türk mîmârisinin en seçkin eserleriyle donatıldı. Birçok ilim ve hayır
müesseselerini faâliyete geçirdi. Ayrıca; tarım, ticâret ve ekonomiye
büyük önem verdi. Oğlu Abdüllatif tarafından tahttan indirildi. 25 Ekim
1449 Cumartesi günü, eski düşmanlarından Abbâs tarafından, kılıçla,
feci bir şekilde katledildi. Dedesi Timur Hanın yanına defnedildi.



Hayâtını Türk-İslâm dünyâsı kültür ve medeniyetinin gelişmesi ve
yükselmesine vakfeden Uluğ Bey, yalnız Türk-İslâm ilim târihinde değil,
dünyâ târihinde de önemli yeri olan bir fen âlimiydi. Bilhassa
astronomi ve matematiğe karşı derin bir ilgi ve alâka göstererek,
hayâtı boyunca bu ilimlerle meşgul oldu. İlmî araştırma ve incelemeye
çok meraklıydı. Hocası Bursalı Kâdızâde Rûmî ve devrinin ünlü astronomi
âlimi Gıyâseddîn Cemşid’in matematik ve bunun uygulama alanı olan
astronomi ilminin tedkiki, geliştirilmesi ve bu ilme hizmet vermesi
husûsunda kendisine çok tesirleri oldu. Daha sonraları Ali Kuşçu da bu
ilmî çalışmalara katıldı.



Uluğ Bey tarafından Semerkant’ta kurdurulan rasathânedeki astronomi
çalışmaları, astronominin bugünkü ileri seviyesine gelmesinde şeref
payına sâhiptir. Astronomiyle ilgili çalışmalarının temelini,
matematikteki trigonometrik esaslar teşkil etmektedir. Bu sebepten Uluğ
Bey, trigonometri ilmi üzerinde geniş çalışmalar yaptı. Bir derecelik
yayın sinüs değerini hesaplamak bu yolda yapılan çalışmaların ilkini
teşkil eder. Kendisinden önceki doğu ve batı dünyâsındaki tahmînî ve
takribî bilgileri bırakıp, ilmî esasları tespit ederek trigonometride
yeni bir araştırma yolu açtı.

Uluğ Beyi dünyâya tanıtan, astronomi alanında yaptırdığı eserler oldu.
Onun en meşhur eseri Semerkant’ta yaptırdığı büyük rasathânedir.
Günümüzden yaklaşık altı asır önce yapılan bu rasathânedeki çalışmalar,
çağımızın astronomi çalışmalarına hâlâ ışık tutmaktadır. O gün yapılan
hesaplar, günümüzün astronomik hesaplarına tıpatıp uymaktadır. 1420
senesinde tamamlanan rasathânenin ilk müdürü Gıyâseddîn Cemşid’dir.
Daha sonra Kâdızâde Rûmî, sonra da Ali Kuşçu, bu vazîfeye
getirilmiştir. Rasathâne’nin yer üstündeki kısmı, üç katlı idi.
Yıldızların yüksekliklerini bulmak için kullanılan rub’-ı dâire,
Ayasofya Câmiinin kubbesi kadardı.



Uluğ Bey, İlhanlılar zamânında yapılan rasatları (gözlem) yeniden
inceledi. Kontrolden geçirdi ve yeni rasatlar yaptı. On iki sene süren
bu çalışmasının netîcesini, ancak 1437 senesinde alabildi ve kendi
adıyla anılan büyük eseri Uluğ Bey Zîci’ni ortaya koydu. Önceki
zîclerin eksiklerini tamamlayan bu eser, devrin ilmî esaslara dayanan
tek cetveli olup, eski zîclerin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların
hareketlerini daha mükemmel gösteriyordu. Eser, bilim târihinde
Batlemyüs ve Nasîrüddîn Tûsî’nin hazırladığı zîclerden sonra üçüncü
büyük zîc olarak tanınmaktadır. Eserde genellikle gökyüzünün güneyinde
kalan kırk sekiz takımyıldız konu edilmiş ve bu takımyıldızlar
içerisinde bulunan 1018 yıldızın koordinatlarını en doğru biçimde
tespit etmiştir.



Eser dört bölümden meydana gelmiştir. Birinci bölüm; farklı kimseler
tarafından kullanılan değişik kronolojik sistemleri belirtir. İkinci
bölüm; pratik astronomi bilgilerini ihtivâ eder. Üçüncü bölüm; dünyâ
merkezli kâinât sistemine göre, gök cisimlerinde görülen hareketler ve
yerleriyle ilgilidir. Dördüncü bölüm astrolojiden bahseder. Eser 1665
senesinde İngilizce’ye tercüme edilerek, Oxford’da basıldı. Fransızca
tercümesi, 1853′te Farsça metniyle birlikte basıldı. Esere Ali Kuşçu ve
torunu Mirim Çelebi tarafından şerhler yapılmıştır.



Uluğ Beyin ayrıca Dört Ulus Târihi adlı başka bir eseri olduğu
söylenmektedir. Bu eser, Moğol İmparatorluğunun parçalanmasından sonra
kurulan, Çin ve Moğolistan, Altınordu, Hülâgu haleflerinin idâresinde
olan İran ile Çağatay haleflerinin Orta Asya‘daki devletlerinden
bahseder. Farsça olan eser, zamânımıza kadar intikâl etmemiştir.



Uluğ Beye, Batı dünyâsı ilim adamları, ‘15. asır astronomu’ unvânını
vermişlerdir. Ayrıca Milletlerarası Astronomi Derneği tarafından Ay’ın
görünen yüzünde bir bölgeye, Uluğ Bey Krateri adı verilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Uluğ Bey (Türk Kağanları ve Sultanları)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Kültür & Sanat-
Buraya geçin: