hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Meme kanseri hakkında 10 gerçek

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Meme kanseri hakkında 10 gerçek 2duy3hj

Meme kanseri hakkında 10 gerçek Empty
MesajKonu: Meme kanseri hakkında 10 gerçek   Meme kanseri hakkında 10 gerçek EmptyPaz Ara. 13, 2009 9:18 am

Toplumda meme kanseri ile ilgili doğru zannedilen yanlışlar kanser hakkında bilinçlenmeyi zorlaştırıyor...
Meme kanseri hakkında 10 gerçek
Türkiye’de her 11-12 kadından birinde görülen meme kanseri kadınların
ölüm nedenleri arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci
sırada yer alıyor. Toplumda son yıllarda meme kanserine verilen önemin
daha da arttığını bunda sosyal bilinçlendirme kampanyalarının büyük
önem taşıdığını ifade eden Acıbadem Maslak Hastanesi Meme Kliniği'nden
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Gazioğlu ancak kendilerine
başvuran hastalarda hala bazı yaygın yanlışlara rastladıklarını
belirtti. Prof. Dr. Ertuğrul Gazioğlu toplum arasında yaygın olan 10
yanlış noktayı belirterek doğru bilgileri aktardı:

1. Bıçak (neşter) değerse kanser kötüleşmez!
Hastada mamografi ya da ultrason yöntemiyle büyük olasılıkla meme
kanseri olduğunu tespit ettiğimizde tümörün hemen ameliyatla alınması
gerektiğini ve arkasından diğer tedavilere başlamamız gerektiğini
söylüyoruz. Ancak bu durumla karşılaşan birçok hasta “Kansere neşter
değerse daha kötü olmaz mı?” tepkisini veriyor. Bu çok yaygın; fakat
çok yanlış bir tepki. Çünkü meme kanseri erken dönemde yakalanırsa
hastalarda tam tedavi sağlama şansımız var. Bu tedavide de en önemli
payı cerrahi müdahale alıyor; yani tümörün ameliyatla vücuttan
uzaklaştırılması. Diğerler yöntemler ise yardımcı tedavilerdir. Gerekli
olan vakalarda kemoterapi ve radyoterapi de büyük önem taşıyor. Ama
cerrahi yapılmazsa diğer tedavilerin pek anlamı yok.

2. Ailenin geçmişinde meme kanseri varsa hekime başvurmak için tümör oluşmasını beklememek gerekiyor!
50 yaşına gelmiş ve örneğin hem halasında hem babaannesinde meme
kanseri olan bir hasta “Şimdi elime bir sertlik geliyor ve daha önce de
bu konuyla ilgili hiç doktora gitmedim” diyerek hekime başvurabiliyor.
Bu çok büyük bir hata. Meme kanserinde genetik miras büyük önem
taşıyor. Özellikle birinci derece yakınlarda meme kanseri olması çok
risk arttırıcı bir durumdur. Ailesinde meme kanserli akrabaları olan
kadınların diğer kadınlara göre daha erken yaşlardan başlayarak ve daha
sık aralıklarla meme kontrollerine gitmeleri gerekir.

3. Ailenin erkeklerinin de meme kanseri geçmişi hesaba katılmalı!
Hastalara ailelerinde daha önce meme kanserine rastlanıp
rastlanmadığını soruyoruz. Ancak birçok hasta sadece ailenin kadın
üyelerini hesaba katıyor. Hatta bazıları sırf anne tarafı akrabalarını
gözden geçiriyor. Halbuki meme kanserinin genetik riskini ailenin anne
ve baba tarafı eşit oranda artırıyor. Yani hastanın halasında meme
kanseri olmasıyla teyzesinde olması aynı değerdedir.

4. Meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamının alınması gerekmiyor!
Modern cerrahide artık meme kanseri ameliyatlarının çoğunda memenin
tamamının alınması gerekmiyor. Ülkemizde bazı üniversite hastanelerinde
“Parsiyel Mastektomi” denilen yani memenin sadece tümörlü bölümünün
alınması işleminin tarihi neredeyse 30 yıla dayanıyor. Bu yaklaşım
günümüzde gelişmiş tıp merkezlerinde standart tedavi olarak
uygulanıyor. Tabii ki hala meme kanserinde memenin tamamının alınmasını
gerektiren durumlar da var. Ancak hastaların dörtte üçünde memenin
sadece tümörlü kısmı alınarak ameliyatlar kozmetik bir kusur
yaratılmadan gerçekleştirilebiliyor.

5. Her meme kanseri hastasında lenf bezlerinin tamamı alınmıyor!
8-10 sene öncesine kadar bir kadının bir memesinde kanser tespit
edildiği zaman ameliyat sırasında o memenin bulunduğu taraftaki
koltukaltı lenf bezlerinin de temizlenmesi gerekiyordu. Ancak
hastaların yaklaşık yarısında patolojik inceleme sonunda çıkarılan lenf
bezlerinin hiç birinin kanser tarafından tutulmamış olduğu
anlaşılıyordu. Bir başka ifadeyle bu hastalarda boşuna koltukaltı lenf
bezleri çıkarılmış oluyordu. Oysa günümüzde “Sentinel Lenf Nodülü
Biyopsisi” adını verdiğimiz bir yöntemle boya veya radyoizotopla
işaretlemek suretiyle koltukaltı lenf bezlerinden örnekleme yapılıyor.
Örnekleme yapılan 1-2 lenf bezinde tümör hücresi yoksa diğer lenfleri
çıkarılmıyor. Bu yöntem sayesinde koltukaltında tutulma olmayan
hastalar gereksiz bir işlemden korunmuş oluyor. Böylece meme kanseri
hastaları korkulu rüyaları olan kol şişmesi (kol ödemi) kolda güç ve
his kaybı gibi komplikasyonlardan kurtulmuş oluyorlar. Kanserin
koltukaltına da atladığının belirlendiği hastalarda ise koltukaltı lenf
bezlerini temizlemek gerekiyor.

6. Genetik test herkese uygulanmıyor
• Ailesinde erkek akrabaları dahil iki veya daha fazla birinci derecede akraba kişide meme kanseri görülmüş olanlar
• İki kişiden fazla birinci derecede akrabasında meme kanseri ve yumurtalık kanseri olanlar
• Ailesinde genç yaşta (menopoz öncesi) meme kanseri ya da yumurtalık kanseri hastaları olanlar
• Ailesinde 2 memesinde birden meme kanserine yakalanmış birinci
dercede akrabaları olanlar meme kanseri için genetik risk altında kabul
edilirler.

Bu tür hastalar için kullanılan BRCA1 ve BRCA2 adı verilen meme kanseri
genetik testleri öneriliyor. Bu testlerin biri ya da ikisinin pozitif
çıkması bu hastaların hayatlarının bir döneminde yüzde 85’lere varan
oranlarda meme kanserine yakalanacaklarına işaret ediyor. Bu kişilerde
yumurtalık kanserine yakalanma oranı da % 40 gibi yüksek düzeylerdedir.
Ancak bunlar sadece küçük bir grup hastaya uygulanabilecek testler.
Yani bir hastanın gen testi adayı olabilmesi için genetik risk grubuna
gerçekten dahil olması gerekiyor. Oysa böyle bir testin varlığını
çeşitli yollardan öğrenen birçok kadın bu testi yaptırmak için
hekimlere başvuruyor. Ancak bu test hem pahalı bir testtir hem de
testin sonuçları ile her hasta başa çıkamayabilir. Çünkü bu test
pozitif çıkarsa seçeneklerden bir tanesi iki meme dokusunun da daha
kanser çıkmadan alınıp yerine protez konulması. Bir diğer yöntem ise
koruyucu ilaçlar verilmesi ve hastanın yakından izlemesi. Bunlar yerine
getirilmeyecekse testin yapılmasının bir anlamı olmayacaktır. Özetle
hastanın bu testleri yaptırmadan önce psikolojik olarak olası
sonuçlarına ve gereğini yapmaya hazır olması gerekir.

7. Meme kanseri erkeklerde daha ölümcül değildir!
Her ne kadar yaygın bilinçlendirme çalışmaları yapılsa da toplumda
erkeklerde meme kanseri görülmediğine dair yaygın bir kanı var. Bu
yüzden erkekler memelerinde ellerine bir sertlik kitle geldiğinde veya
bir yara oluştuğunda akıllarına meme kanserini hiç getirmiyorlar ve
uzun süre hekime başvurmuyorlar. Geciktikçe hastalık ilerliyor artık
doktora gitmek kaçınılmaz hale geldiğinde de zaten kanser vücuda
yayılmış oluyor; tedavide başarı ihtimali çok düşüyor. Bu durum sanki
erkeklerde meme kanserinin kadınlarda olduğundan çok daha öldürücü
olduğu gibi bir izlenim oluşturuyor. Oysa ki erkekteki meme kanserinin
tıbbi olarak daha kötü seyrettiğine dair bilimsel bir bilgi bulunmuyor.
Erkeklerdeki meme kanseri biyolojik olarak farklı bir tümör değildir ve
erken teşhis edildiğinde erkeklerde de tam iyileşme sağlanabilir.

8. Meme kanseri ve yumurtalık kanserinin ortak noktaları bulunuyor!
Hem yumurtalık kanserinde hem de meme kanserinde kadınlık hormonu
olarak bilinen östrojen etkileri var. Genetik olarak bir hastanın
ailesinde meme kanserli hasta sayısı fazla olduğunda meme kanser riski
arttığı gibi aynı şekilde ailede yumurtalık kanserli hastanın çok
olması da hem yumurtalık hem de meme kanserine yakalanma riskini
artırıyor. Yine BRCA1 ve BRCA2 testi pozitif ise yüzde 40 ihtimalle
yumurtalık kanseri olma riski vardır. Bu sebeple BRCA1 veya BRCA2
pozitif çıkan hastalarda meme dokusunun hasta olmadan önce alınması ve
bazı hastalarda buna ek olarak yumurtalıkların da çıkarılması önerilir.


9. Bilinen risk etkenlerine sahip olmayan kadınlar da meme kanserine yakalanabilirler!
Bazı istatistiki çalışmalara göre:
• Hiç çocuk sahibi olmamışlara oranla çocuk doğurmuş olanlarda meme kanseri riski daha düşüktür.
• Genç yaşta doğum yapmışlara oranla ilerleyen yaşlarda doğum yapmışlarda meme kanseri riski daha yüksektir.
• Emzirenlerde emzirmeyenlere oranla meme kanseri riski daha azdır.

Ancak bu etkenler meme kanseri riskini küçük oranlarda değiştirirler.
Meme kanserine yakalanan hastaların üçte ikisi bilinen meme kanseri
risklerini taşımayan kadınlardır. Bilinen risk faktörlerinin
kendilerinde olmadığını düşünerek meme muayenelerini ve mamografilerini
aksatan kadınlar daha büyük risk altındadırlar. Hiçbir risk faktörü
taşımasalar da bütün kadınların 40 yaşından başlamak üzere yılda bir
kez bir genel cerraha muayene olmaları ve tarama mamografi çektirmeleri
şarttır.

10. Kanserin tedavisi kadar memenin estetiği de büyük önem taşıyor!
Meme kanseri ameliyatlarında her ne kadar memenin bir parçası alınsa da
kalan dokunun mutlaka kozmetik olarak kabul edilebilir bir düzeyde
olmasına gayret ediyoruz. Bütün meme ameliyatlarında dokuda bir çökme
estetik bozukluk olmaması mutlaka onarım yapıyoruz. Bazen tümörün
çıkarılmasından çok onarmak için vakit harcanıyor. Ancak bazı
işlemlerde plastik cerrahi uzmanı meslektaşlarımızın işbirliği
gerekiyor. Örneğin cildin korunarak meme dokusunun tamamının çıkarılıp
yerine protez konulan vakalarda plastik cerrahlarla birlikte
çalışılıyor. Memesinin tamamı önceden alınmış hastalarda yeni meme
oluşturulması da mümkün. Yeni meme ya “implant” denilen protezlerle
oluşturuluyor ya da hastanın kendi dokularıyla yani karındaki ya da
sırttaki bazı dokuların kullanılmasıyla gerçekleştiriliyor. Burada
temel amaç hastanın meme kanserinden dolayı bir ameliyat geçirdiğinde
bir uzuv kaybına yani meme gibi kadının cinsel kimliğini de oluşturan
çok önemli bir organı kaybetmemesidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Meme kanseri hakkında 10 gerçek
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Meme Kanseri Tedavisinde Gelişme
» Meme (Goğüs) Kanseri nedir?
» Hormonların Meme Kanseri Oluşumundaki Rolleri
» Meme Kanseri Riskini Azaltmak için Ne yapılmalı
» meme kanseri geni prostat kanserine de sepeb oluyor

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: