hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Sismanlik

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Sismanlik 2duy3hj

Sismanlik Empty
MesajKonu: Sismanlik   Sismanlik EmptyPaz Ara. 13, 2009 8:35 am

SISMANLIK

Şişmanlık, kronik (kilo alma/verme periyotları ile seyreden ve birçok
sebebe bağlı olarak ortaya çıkan) bir hastalık olarak tanımlanır.
Şişmanlık, vücuttaki yağ dokusu miktarının normalden fazla olmasıyla
karakterize edilen kronik metabolizma bozukluğu olarak da tarif
edilmektedir. Şişmanlık, Dünya Sağlık Teşkilatı'nın 2000 yılı
raporunda, gelişmiş ülkelerin karşı karşıya bulunduğu en ciddi sağlık
problemlerinden biri olarak zikredilmektedir. Şişmanlık, vücut
sistemlerinin işleyişine olumsuz tesir eder. Sonuçta anormal
değişiklikler ve komplikasyonlarla hayatı zorlaştırır, maluliyet ve
ölümlere sebep olur. Sanayileşmiş ülkelerde şişmanlık giderek
artmaktadır. 2025 yılında şişman şeker hastalarının sayısının, % 42'lik
bir artışla 100 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Amerika Birleşik
Devletleri'nde yılda 300.000 kişi şişmanlıktan ve onun yol açtığı
hastalıklardan ölmektedir. Bu ülkede toplam sağlık harcamalarının %
6'sı şişmanlık tedavisine ayrılmaktadır. Şişmanlığı ve yol açtığı
riskleri önlemek için Amerika'da yılda 100 milyar dolar harcanmaktadır.
İngiltere'nin ise, şişmanlık tedavisi için yılda 45 milyon sterlin
harcadığı bilinmektedir.

Şişmanlık nasıl ortaya çıkar?
Vücudumuza yerleştirilmiş metabolik programda, alınan enerji ile
harcanan enerji arasında bir denge vardır. Bu denge alınan enerji
tarafına kaydığında, şişmanlık ortaya çıkar. Aşırı yemek yemenin
yanında, genetik ve metabolik yatkınlık da şişmanlığa sebep olmaktadır.
Şişmanlığı başlatan ve sürdüren faktörler; genetik yatkınlık, harcanan
enerjinin düşüklüğü, psikolojik sebepler, çevrenin durumu, hormonal ve
metabolik farklılıklar olarak sayılabilir.
Şişmanlığın gelişiminde; hareketsizlik, yağlı ve aşırı beslenme,
yaşa uygun diyet alınamaması, alkol tüketimi, genetik yatkınlık önde
gelen risk faktörleridir. Şişmanlığın ortaya çıkışı % 25-40 oranında
irsidir. Şişmanların yaklaşık % 65'inin ya annesi veya babası veyahut
her ikisi birden şişmandır. İki şişman insanın çocuklarının şişman olma
riski % 65'tir. Tek yumurta ikizleri şişmanlık açısından birbirine
benzer özellikler taşır.
Hareketsiz hayat tarzı, şişmanlık illetini beraberinde getirmektedir.
Ekonomik büyüme, şehirleşme ve modern hayat, kişilere lezzetli,
çeşitli, ucuz fakat yüksek enerjili diyet tercihleri sunmakta, buna
karşılık fizikî aktiviteleri düşürmektedir.
Ucuz, kolay erişilebilir, bol kalorili fast-food tarzı yiyecekler
çocukluk çağından itibaren aşırı ve dengesiz beslenmeye ve kalorilerin
yağ dokusunda birikmesine sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar
çocukluk çağında şişman olanların yetişkin olduklarında şişman olarak
hayatlarını sürdürdüklerini göstermektedir.

Şişmanlık niçin önemli sağlık problemidir?
Bozuk görüntü, şişmanlığın belki de en son üzerinde durulacak
problemidir. Şişmanlığın sağlık problemi olmasının temelinde, ölüme
sebebiyet veren koroner kalb hastalıklarına ve hipertansiyona yol
açması vardır. Yüksek tansiyon (HT), Tip 2 şeker hastalığı (DM),
hiperlipidemi (kandaki yağ seviyesinin artması), safra kesesi taşları
ve bazı kanserler, şişmanlığın en önemli komplikasyonları olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sağlıklı kişilerle karşılaştırıldığında, Tip 2
diyabet ve hipertansiyon, şişman kişilerde 2,9 kat, hiperlipidemi ise
1,5 kat daha sık görülmektedir. Şişman erkeklerin 42 kat, şişman
kadınların da 35 kat daha fazla şeker hastalığı riski taşıması, yine
şeker hastası şişman kişilerin koroner ve diğer kalb hastalığına bağlı
ölüm risklerinin % 75 gibi yüksek oranlarda olması, şişmanlık üzerinde
daha dikkatli durmayı gerektirmektedir.

Şişman mısınız?
Vücut yağ oranı, erkekte ortalama % 15-20, kadında ise % 25-30'dur.
Erkeklerde yağ miktarı toplam vücut ağırlığının % 25'ini, kadınlarda
ise % 30'unu aşıyorsa şişmanlıktan bahsedilmelidir. Vücuttaki yağ
yüzdesi, dokuların farklı elektrik iletkenliğine sahip olmaları esasına
dayanan biyo-elektrik impedans metoduyla ölçülür. Ancak pratikliği ve
vücuttaki yağ oranı ile pozitif münasebeti sebebiyle şişmanlığın teşhis
ve takibinde Dünya Sağlık Teşkilâtı'nın tavsiye ettiği beden kitle
indeksi (BKİ=ağırlık/boy2) kullanılmaktadır. Şişmanlığın sebep olduğu
hastalıklara bağlı ölüm oranı, BKİ 27 kg/m2'nin üzerinde olduğunda
artmaya başlar ve bu durum 30 kg/m2'nin üzerine çıktığında
belirginleşir.
BKİ, vücut yağ miktarının genel bir göstergesidir ve yağ dağılımı
hakkında bilgi vermez. Yağın gövdede toplandığı şişmanlık tipine "erkek tipi" (elma tipi); kalça, baldır, kollar ve bacaklarda toplandığı şişmanlık tipine de "kadın tipi (armut tipi) şişmanlık"
adı verilmektedir. Yapılan araştırmalarda yağın gövdede, yani karın
bölgesinde ve iç organlarda toplanmasının damar sertliği ve şeker
hastalığı gibi komplikasyonlar için yüksek risk teşkil ettiği
anlaşılmıştır. Bu sebeple riskin belirlenmesinde karındaki yağ
dağılımını ölçen metotlar (bel çevresi, kalça çevresi ve bel/kalça
oranı) daha değerlidir. Bel çevresi erkekte 94 santimetreden büyükse "risk", 102 santimetreden büyük ise, "yüksek risk"; kadında, 80 santimetreden büyük ise risk, 88 santimetreden büyük ise, "yüksek risk"
belirleyicisidir. Bel/kalça oranı, erkekte l'den, kadında ise 0,8'den
büyükse (normali 0,7-0,8) şişmanlığa bağlı komplikasyon riski vardır
şeklinde yorumlanır.
Dünyada 5 yaşın altındaki yaklaşık 22 milyon çocuk fazla kiloludur.
ABD'de 6-11 yaşları arasındaki çocuklarda obezite sıklığı, 1963-1965
yılları arasında % 5 iken, 1988-1991 yılları arasında % 11'e
ulaşmıştır. 12-17 yaşları arasındaki çocuklarda obezite sıklığı,
1966-1970 ile 1988-1991 arasında, erkeklerde % 5'ten % 13'e, kızlarda
ise % 5'ten % 9'a yükselmiştir.

Ülkemizde durum nedir?
1970'lerde çocukluk çağındaki şişmanlık bir problem olarak
görülmüyordu. Ancak 2002 yılında yapılan okul taramalarında, kız
çocuklarında % 20, erkek çocuklarında ise % 25'in üzerinde şişman
öğrencilere rastlanması ve her geçen gün artarak bu oranın % 30'lara
yükselmesi şişmanlığın çok ciddi bir sağlık problemi olduğunu
göstermektedir. Zira çocukluk çağında (4-6 yaş) şişman olanların,
yetişkinlikte de şişmanlık riski çok yüksektir. Çocuklarda şişmanlığın
% 5'i hormonal, genetik faktörlere bağlı iken, % 95'i aşırı yeme, az
hareket, enerjinin harcanamaması gibi paranın ve teknolojinin getirdiği
hareketsiz hayat tarzına bağlıdır. Ülkemizde yapılan bir çalışmanın
sonuçlarına göre; şişmanlık sıklığı kadınlarda % 30, erkeklerde ise %
10'dur. 2000'li yıllarda ise bu sıklık, % 22,3-34 olarak (kadınlarda %
29,9-42, erkeklerde % 12,9-25) bulunmuştur. Bu araştırmaya göre
toplumun yaklaşık % 25'inin şişman, % 25'inin fazla kilolu, % 25'inin
normal kilolu, fakat genetik olarak şişmanlığa eğilimli olduğu kabul
edilmektedir.

Şişmanlığın tedavisi
Dünya Sağlık Teşkilatı'nın 2000 Yılı Raporu'nda, şişmanlığın hayat
tarzı değişiklikleriyle önlenebilir bir hastalık olduğu, şişmanlığın
önlenmesi için sağlıklı beslenme ve egzersiz gerektiği, tedavide
(kalıcı kilo kaybı) hedefin uzun sürede ve orta derecede kilo vermekle
(6 ayda toplam kilonun % 5-15'ini verme) sağlanabileceği
açıklanmaktadır.
Diğer yandan obez kişiler üzerinde sosyal baskı oluşturarak onları kilo
vermeye teşvik etmek de mühimdir. Buna rağmen yeterli derecede kilo
vermek son derece zordur ve başarısızlıklar, gerek hastalarda ve
gerekse hekimlerde hayal kırıklığına yol açmaktadır. Atalarımız: "Can boğazdan gelir." demişler; fakat şu da unutulmamalı ki, can aynı zamanda boğazdan çıkar.
Anlaşılıyor ki, obeziteye daha tesirli yaklaşım stratejileri
geliştirmek gerekmektedir. Hastalara yardımcı olabilmek için obezite
gelişimindeki sebepleri ve mekanizmaları anlamak son derece önemlidir.
Bir yandan esaslı korunma tedbirleri alınırken, diğer yandan da, erken,
tam ve doğru tedavi usûllerinin uygulanması için gayret gösterilmeli ve
komplikasyonların azaltılmasına çalışılmalıdır.
Tedavi esnasında şişmanlar, zaman zaman ilgisizlik, hor görülme veya
aşağılanma ile karşılaşabilmektedirler. Bu da o kişilerde motivasyon
kaybına yol açmakta, kısa süreli kilo alıp vermelerle şişmanlıktan
kurtulamamaktadırlar. Ayrıca piyasada tıbbî yönden birçoğu kabul
edilmeyen çeşitli zayıflama diyetleri ve metotları vardır.
Şişmanladıktan sonra teşhis ve tedavi hem zor ve hem de pahalı
olduğundan, normal ağırlıkta olan kişilerin kilo artışından korunması
son derece önemlidir. Obezite gelişiminde genetik ve çevre faktörleri
birlikte rol oynadığından, risk faktörlerinden mutlak surette kaçınmak
gerekmektedir. Öncelikle kalorisi ve yağ oranı fazla besinlerin alımı
azaltılmalı, fizikî aktivite artırılmalıdır. Bol yağ, karbohidrat ve
kalori içeren gıdalar yerine, vitamin ve lif bakımından zengin, yağca
fakir sebze ve meyvelerin yenmesi, bol şekerli içecekler ve alkolden
kaçınılması ve bol su içilmesi tavsiye edilmelidir. Akdeniz, daha
doğrusu Ege tipi diyet teşvik edilmelidir. Bu diyet tipinde, yağsız
kırmızı et ayda birkaç porsiyon; tatlılar, tavuk eti, balık ve yumurta
haftada birkaç porsiyon; zeytin, zeytin yağı, peynir, yoğurt ve diğer
süt ürünleri, meyve ve sebzeler, baklagiller, mercimek ve diğer
tahıllar, ekmek, un ürünleri, mısır, patates, bulgur ve makarnalar
günde birkaç porsiyon tüketilmektedir. Yapılan araştırmalar toplam
vücut kilosunda % 1'lik bir azalmanın, vücut yağ kitlesinde % 2
azalmaya karşılık geldiğini ve toplam 5-7 kiloluk bir kilo kaybının ise
şişmanlığa bağlı ölümlerde % 20'lik bir azalmaya sebep olduğunu
göstermektedir.
Şişmanlık riski altındaki çocuklar, mümkünse okula yürüyerek gitmeli,
çocuklara okullarda oyun ve jimnastik sahaları temin edilmelidir.
Fast-food türü yemek, kola ve gazoz içilmesi, kraker, cips ve bisküvi
gibi gıdaların tüketilmesi azaltılmalıdır. Çocuğa acıktığı zaman
yemesi, yavaş yemesi ve gıdaları iyi çiğnemesi, aile ile birlikte yemek
yemesi, televizyon seyretme süresinin günde 2 saatten az olması
gerektiği anlatılmalıdır. Sabahları düzenli olarak sağlıklı kahvaltı
yapılmalıdır. Buzdolabına daha çok yağca fakir gıdalar, meyve ve
sebzeler konmalı; kola, çikolata, tatlı ve diğer şekerli gıdalar
konmamalıdır. Ayrıca anne sütü ile beslenen bebeklerde, şişmanlığın %
15-25 oranında azaldığı hatırdan çıkarılmamalıdır. Anne ve babanın bu
hususta çocuğuna güzel bir model olması gerekir. Çünkü çocuk daha çok
anne ve babasını taklit eder.
Şişmanlığın tedavisinde kullanılan yaklaşımlar, eğitim, beslenme
tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, fizikî aktivitenin artırılması
(egzersiz), ilâç tedavisi ve cerrahî tedavi başlıkları altında
özetlenmektedir.
Şişmanlıktan korunmak için, şişmanlık probleminin sadece ferdî
gayretlere bırakılmaması gerekir. Şişmanlığın toplum, hükümet, medya,
gıda endüstrisi ve sağlık personelinin birlikte yürüteceği çalışmalarla
ve kişilerin ömür boyu sürdürecekleri tedaviyle önleneceği
unutulmamalıdır. Kuşkusuz bu hedefe ulaşmada en mühim unsurlar,
toplumun şuurlandırılması ve her yaş seviyesine uygun eğitim
programlarının yerleştirilmesidir.
İbn-i Sina'nın şu sözleri, konuyu çok iyi özetlemektedir: "Tıp
ilmini iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin
vakit az ye. Yedikten sonra da dört-beş saat yeme. Şifa hazımdadır;
yani, kolayca hazmedeceğin miktarda ye. Nefse ve mideye en ağır ve
yorucu hal, yemek üstüne tekrar yemektir
."


Kaynak:

Prof.Dr.Mehmet CIHANOGLU
PANZEHIR


- Yanovski SZ, Yanovski JA. Obesity. N Eng J Med. 2002; 346: 591-602.

- Connolly HM, Crary JL, McGoon MD, et al. Valvular heart diseae asociated with
fenfluramine-phentermine. N Eng J Med 1997; 337: 581-588.

- Ulusal Obezite Rehberi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma derneği Obezite ve Lipid metabolizması Çalışma Grubu. 1999.


-T. Delibaşı, Y. Karaarslan, Ş Hoşgör. Prevalence of obesity and correlation with morbidity in Turkey. Am J Epidemiol (Baskıda).

-Erem C, Yildiz R, Kavgacı H, Karahan C, Değer O, Can G, Telatar
M. Prevalence of diabetes, obesity and hypertension in a Turkish
population (Trabzon city). Diab Res ClinPrac. 2001; 54: 203-208.


-The practical guide: idendifıcation, evaluation, and treatment of ovenveight and
obesity in adults. Bethesda, Md.: National Heart Lung, and Blood
Institute, North American Association for the study of Obesity, 2000.
(NIH publication no. 00-4048).


-Marifetname, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri (ks). Çeviren: M. Faruk Meyan, Bedir Yayınevi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sismanlik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şişmanlık Hastalığı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: