hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Ortopedi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Ortopedi 2duy3hj

Ortopedi Empty
MesajKonu: Ortopedi   Ortopedi EmptyPerş. Ara. 10, 2009 11:11 am

Ayak başparmağında çıkıntı halluks valgus

Ayak başparmağınızın başladığı yerde (tarak kemiği ile parmağın başlağı
eklemde) şişlik, çıkıntı varsa halluks valgus'unuz var demektir.
Kadınların neredeyse % 40 ında bu yakınma vardır. Bu hastalıkta %70
oranında genetik bir eğilim vardır. Genetik olarak 1.-2. tarak
kemikleri arasındaki açı fazla olduğunda zamanla başparmak diğer
parmaklara yaklaşır ve bu keskin açılanma bir çıkıntı olarak görülür.
Genetik eğilimliler dışında uzun yıllar topuklu, sivri burunlu ayakkabı
giyenlerde de meydana gelebilir. Bu nedenle bu rahatsızlığı olan her 10
hastadan 9 u kadındır.

Bu çıkıntı ayakkabı içinde sıkışınca ciltte kızarıklık ve ağrı olur.
Zaman içinde cilt altındaki “bursa” denilen kesecik su toplar ve
ağrı-şişlik artar, yakınmalar daha belirgin hale gelir. Uzun zaman
devam eden eklemdeki kötü pozisyon kireçlenmeye neden olur. Bu aşamadan
sonra yakınmalar iyice artar, ilaç ve diğer tedavi yöntemleri başarısız
olur. Tedavinin kireçlenme başlamadan yapılması, ilerideki tedavi
başarısını belirleyen ana faktörlerden biridir.

Başparmak zamanla 2. parmağın altına veya üstüne doğru ilerleyebilir. Bu tür mekanik sorunlara nasırlar eşlik eder.

Adolesan halluks valgus

10 lu yaşlarda, özelliklede 10-15 yaş arası kızlarda görülür. Bu
yetişkinlerinkinden farklı olarak ağrısızdır. Ağrı oluşursa aşağıda
anlatılan koruyucu önlemleri almak gerekir. Bu şekil bozukluğu ileri
yaşlarda artacağı için büyüme tamamlanınca cerrahi tedavi önerilir.

Koruyucu tedavi

Bu rahatsızlığa sahip kişilerin büyük kısmı cerrahi olmayan bir biçimde
rahatlatılabilir. Öncelikle belirtileri arttıran ayakkabılar bir daha
giyilmemelidir. Özellikle dar, sivri burunlu, 5 cm den yüksek topuklu
ayakkabılar giyilmemelidir. Ayakkabı alırken başparmak üstünde baskı
olmayacak kadar rahat olmalarına dikkat edilmelidir. Ayakkabı içinde
başparmak ile 2. parmak arasında makara biçiminde destekler (parmak
arası makarası) kullanılması da yardımcıdır. Ağrı kesici ve ödem
giderici ilaçlar yakınmaların azaltılmasında yardımcıdır.

Bu tür tedaviler yakınmaları giderir, hastalığın meydana gelmesine
neden olan anatomik rahatsızlığı ortadan kaldırmaz. Bu durum yukarıda
anlatılan önlemler bırakıldığında yakınmalar devam edecek demektir.

Size cerrahi gerekiyor mu?

Cerrahi olamayan önlemler sizi tatmin eden bir sonuç vermediyse size
cerrahi gerekir denilebilir. Günümüzde cerrahi taleplerinde estetik
kaygılar ve moda ayakkabıları giyme zorlukları daha fazla yer almaya
başlamışsa da asıl cerrahi kararına aşağıdaki gereksinimlerde varmak
daha doğru bir yaklaşım olur.

Günlük aktiviteleri kısıtlayan ağrı.
Uzun süreli, dinlenme ve ilaçla geçmeyen baş parmak şişlik ve kızarıklığı
Yandaki parmağın yönünü değiştirecek kadar yön değişikliği
Baş parmakta sertlik. Bükülme ve esneme zorlukları.
Unutulmamalıdır ki operasyon sonrası ayak numarası asla küçülmez.

Cerrahi tipleri

Halluks valgusta yüzlerce tip operasyon vardır. Bunlardan hangisinin yapılacağına doktorunuz karar vermektedir.

Başparmak çevresi tendon ve bağlara yönelik girişimler: Nadiren tek
başına kullanılırlar. Tek başına uygulandıklarında genellikle nüks
sıktır. Genellikle operasyon sonrası alçı gerekir.


Eklemin dondurulması: Aşınmış eklem yüzeyinin ortadan kaldırılarak
başparmak tabanındaki eklemi oluşturan tarak kemiği-parmak kemiği uygun
pozisyonda birbirine kaynatılır. Özellikle ilerlemiş kireçlenmenin ön
planda olduğu vakalarda tercih edilir.


Çıkıntının alınması: Başparmak dibindeki çıkıntının alınmasıdır. Nüks sıktır. Operasyon sonrası alçı gerektirmez.


Eklemin kesilmesi: Aşınmış ve biçimi bozulan eklemin kesilerek
çıkarılmasıdır. İleri yaşlarda en sık tercih edilen prosedürlerdendir.
Alçı gerektirmez. Ancak parmakta kısalmaya neden olur.


Osteotomi: Tarak kemiğinin değişik seviyelerden kesilerek yeniden
yönlendirilmesidir. Günümüzde en popüler cerrahi yöntemlerdir.
Hastalığa neden olan anatomik bozukluğun düzeltilmesini sağlarlar.
Kullanılan kesme ve tesbit yöntemine göre alçı gerekebilir veya
gerekmeyebilir.
Cerrahi sonrası muhtemel problemler

Ameliyat sonrası %10 oranında komplikasyon görülmektedir. Bunlardan en
sık olanı enfeksiyondur. Erken farkedilen ve önlem alınan enfeksiyonlar
sorunsuz tedavi edilebilir. Geç kalan vakalarda yeni bir cerrahi
gerekebilir.

Diğer komplikasyonlar cerrahi sırasında sinir kesilmesi sonucu
başparmakta kalıcı his kaybı, devam eden ağrı, çıkıntının nüksü,
eklemde kısıtlılık, cerrahi tesbit yönteminde yetersizlik
olaraksayılabilir.

Genelde yeni teknikler, iyi ellerde yapılmış cerrahi, cerrahi sonrası
iyi doktor-hasta iletişimi ile % 98 civarında tatmin edici sonuçlar
alınmaktadır.

Cerrahi sonrası problemlerden korunma

Aşağıdaki durumlarla karşılaşırsanız derhal doktorunuzu arayın;

Pansumanınız düşerse, ıslanırsa
Pansumanınız kan veya sızıntı ile kirlenirse
Kullanılan ilaçlara karşı yan etkiler ortaya çıkarsa
Ateşiniz çıkarsa
Titreme olursa
Yara çevresinde ısı artışı veya kızarıklık durumunda
Artan veya azalmayan ağrı durumunda
Dizaltında-ayak üzerinde belirginbir şişlik
Evde bakım

Cerrahinin başarısı büyük ölçüde sizin doktorununzun önerilerini ne
ölçüde uyguladığınıza bağlıdır. Özellikle ameliyat sonrası ilk üç hafta
çok önemlidir.


Pansuman ve bandajlar: Hastaneden parmağınızı doğru pozisyonda tutan
bir bandajla çıkarsınız.Doktorunuz size özel bir ayakkabı vermiş veya
alçı yapılmış olabilir. Bunları genellikle 6-7 hafta korumanız gerekir.

Dikişler alınana kadar pansuman malzemesini korumalı doktorunuz dışında
kesinlikle açtırmamalısınız. Kesinlikle ıslatmamalısınız. Yaranızda
koku, ıslanma, pansumanın kirlendiğini hissederseniz zaman geçirmeden
doktorunuza başvurunuz.


Ayağa basma: Doktorunuzun seçtiği ameliyat tipine göre, ayağa değişik
yük verme önerileri olabilir. Bunlara mutlaka uymalısınız. Bazı
ameliyat tiplerinde mutlaka koltuk değneği kullanmak gerekirken bir
kısmında gerek yoktur.


Şişme: Hangi ameliyat tipi seçilirse seçilsin ilk hafta hatta 15 gün
mümkün olduğu kadar ayağın yukarıda tutulması çok önemlidir. Bu ödemin
hızla azalmasına ve daha iyi bir yara iyileşmesine neden olur. İlk
günler her saat başı 15 dakika buz uygulaması şişlik ve ağrının
kontrolünde önenlidir. Yalnız buz su sızdırmayan bir torba içinde
olmalı ve bir havlu üzerinden uygulanmalıdır.


Ayakkabı giyimi: Dikişler alındıktan, alçı ve bandajlar kaldırıldıktan
sonra hastalar spor ayakkabılar, ucu geniş topuksuz ayakkabıları
giymeye başlarlar. Topuklu ve sivri burunlu ayakkabılara 6 ay sonra
izin verilir.


İlaçlar: Ameliyat sonrası antibiotik kullanımı genellikle rutindir. Ağrı kesicilere ilk günlerde ihtiyaç olmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Ortopedi 2duy3hj

Ortopedi Empty
MesajKonu: Geri: Ortopedi   Ortopedi EmptyPerş. Ara. 10, 2009 11:11 am

Ayak bileği burkulmaları

Geçtiğimiz 10 yılda tedavi yaklaşımı en fazla değişen bölgelerden ayak
bileğidir. Ayak bileği tibianın ana eklem yüzeyinin dış kısımdan
fibulanın desteklediği yuva ile talus kemiğinin eklem yapmasıyla
oluşur. Bu eklemdeki yapıyı ve kazalarındaki tedaviyi karmaşıklaştıran
faktör ise içteki 4, dıştaki 3, ve üstte tibia fibulayı bağlayan 1
(syndesmos) bağ –ligament- dır. Bu çok sayıdaki bağ yapısı eklemin
kusursuz hareketinin kontrollü olmasını sağlar.

Ayak bileği burkulması sonrası ayak bileğinde;
Ağrı
Şişme
Kızarıklık, birkaç gün sonra morarma
Dokununca hassasiyet
Ağırlık verirken ağrı ve üzerine basamama
Bu belirtilerden herhangi biri varsa, şiddetli olmasa bile mutlaka doktora başvurun.

Ayak bileği yaralanmalarının büyük kısmı iyi bir muayeneye basit bir
röntgen eklenmesi ile yeterli derecede değerlendirilebilir. Nadiren
tomografi veya MR gerekebilir.

Tedavi

En sık görülen yaralanma dış bağ yırtılmalarıdır. Çok hafif olanları
(grade I) dışında büyük çoğunluğuna alçı uygulanması gerekir. Alçı
uygulanmayan vakalarda bağlar tam formunda iyileşemez ve ayak bileğinde
sürekli burkulmalar olur. Ayak bileğinin fizyolojik öne-arkaya
hareketine yuvarlak bir hareket eklenir. Bu da zamanla kireçlenmeye
neden olur. Günümüzde üzerine kolaylıkla basılabilen, banyo
yapılabilen, üzerine ayakkabı giyilebilen alçı teknolojileri nedeniyle
risk almak son derece anlamsız hale gelmektedir. Alçı süresi
yaralanmanın ağırlığına göre 3-6 haftadır. Çok ciddi olanlarda ameliyat
gerekebilir.

İç bağlar nadiren yırtılır ve büyük kısmına cerrahi müdahale gerekir.
Aksi halde bağ iyileşmez ve dış bağ yırtıklarına benzer biçimde öğütücü
bir hareket gelişir ve kısa süre (1-3 yıl) ciddi kireçlenmeler oluşur.

Fibulanın ayak bileği ekleminin dış kısmındaki bölümüne dış malleol
denir. Dış malleol kırıkların tek başına ve kaymamış ise 6 hafta süren
bir alçı yeterlidir. Dış malleol kırıkları iç bağ yırtığı ile
birlikteyse kısa süreli bir çıkık oluşur . Çekilen filmlerde çıkık
yerine oturmuş olarak görülse bile operasyon mutlaka gerekir.

Tibianın eklemin iç desteğini oluşturan kemik çıkıntısın iç malleol
denir. Buranın kırıklarının büyük çoğunluğu ameliyatı gerektirir.

Zamanında tedavi edilmeyen bağ yaralanmalarına ait problemlerde rekonstriksiyon ameliyatları gerekebilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Ortopedi 2duy3hj

Ortopedi Empty
MesajKonu: Geri: Ortopedi   Ortopedi EmptyPerş. Ara. 10, 2009 11:12 am

BEL AĞRISI

Bel ağrısı günümüz toplumunun %60-85 inde hayatın her hangi bir
döneminde görülebilen, sebebleri çok çeşitli olan bir sendromdur.
Özellikle mekanik bel ağrılarında tedavi maliyetlerinin yüksek
olmasının yanında, ağrının kronikleşmesinin hasta üzerindeki olumsuz
etkileri çok önemlidir.
Bel ağrıları yaygın sanılanın aksine, kaçınılmaz olan yaşlanmanın
sonucu değildir. Tüm organlar gibi omurganın aşınıp yıpranması da
fizyolojik bir olaydır. Omurganın zamanla esnekliği yitirerek
sertleşmesi, gittikçe zayıflayan kaslara karşı ek dayanıklılık sağlayan
bir denge unsurudur.

Bel ağrısı bütün yaşlarda görülebilir. Hatta 15 yaşında dahi ameliyat
olan hastamız mevcuttur. Kronik hastalık tedavisi açısından kalp
hastalıklarından sonra 2. sıradadır. Bel ağrısının önemi özellikle
sanayi kesiminde ve çalışan toplumda ortaya çıkmaktadır. Ağrı nedeniyle
iş günü ve iş gücü kaybı yüklü bir yekün tutmaktadır.

Bel ağrısı olan hastaların % 70-80'i ilk akut ataktan sonra her hangi
bir tedaviye gerek kalmadan iyileşebilmektedirler. % 20-30 unda ise 2.
- 3. tekrar olabilmektedir. Burada önemli olan bu tekrarların gelmesini
önlemektir. Çünkü tekrarlarla ağrı kronikleşir ve hasta bel ağrısı
nedeniyle hiç iş yapamaz hale gelir. Bunu önlemek de belin eğitimi ile
olur. Kişinin belini tanıması, belin hangi hareketle ne kadar
zorlanacağını bilmesi, bel ağrısına yol açan risk faktörlerini,
egzersizlerin ağrıda nasıl korunabileceğini öğrenmesi gereklidir.

Bel ağrısının oluşumunda, omurgadaki yıllara bağlı aşınıp yıpranma
yanısıra, omurganın uygun olmayan duruşu (kötü postür) ve beli zorlayan
bedensel hareketler sorumludur. Bunun için günlük yaşantıda ve mesleki
çalışmalarda doğal olmayan bedensel davranışların neler olduğu
tanımlayıp, doğrusunu öğrenip omurganın aşırı zorlanmasını önlemek
gerekir. BELMER ‘de bel ağrılarını yok edebilme ve önleme yolları size
öğretilerek az ağrıyla yada hiç ağrısız yaşam için pratik öğütler
verilecektir. Bel koruma prensipleri, yalnız akut ağrılı dönemde değil,
tüm yaşam boyunca gereklidir. Üstelik bunlar, hiç de zor olmayan doğal
davranışlardır..



Bel Ağrısının Sebebleri Nelerdir ?




Bel ağrısının pek çok sebebi vardır. Bizim en sık rastladığımız mekanik
bel ağrısıdır. Bundan başka tümör, infeksiyon, inflamatuar romatizmal
hastalıklar, kireçlenmeler, bel fıtığı dediğimiz “disk kayması”,
doğuştan olan kemik anomalileri ve bel kaymaları (spondilolistezis),
bel ağrısı sebebidir.

Bel Ağrısında Ne Zaman Doktora Başvurulmalıdır ?


Sık sık tekrar eden ve istirahatle geçmeyen, şiddeti gittikçe artan bel
ağrılarında, bel ağrısı ile birlikte bacakta ağrı, uyuşma vs. varsa
mutlaka doktora başvurulmalı ve hastalığın teşhisi konmalıdır.

Bel Ağrısında Risk Faktörleri Nelerdir ?


Meslekle ilgili olan faktörler:

Ağır fiziksel aktivite ve ağır kaldırma gerektiren meslekler. (Ör: İnşaatlarda çalışanlar)
Devamlı öne eğilme, eğilerek dönme gerektiren meslekler.
Araba, otobüs, kamyon, kullanma gibi vücudu sürekli vibrasyona maruz bırakan meslekler.
Uzun süre ayakta durma veya oturma gerektiren meslekler.
Bütün bu saydığımız durumda çalışmak zorunda olan kişilerde bel ağrısı ve bel fıtığı görülme riski artmaktadır.

Sportif aktivitelerle ilgili risk faktörleri:

Futbol, halter, kürek ve güreş sporlarıyla uğraşan kişilerde bel ağrısı sıklığı artmaktadır.

Kişisel risk faktörleri:

Yaş: Bel ağrısı bütün yaş gruplarında görülmekte beraber yaşın
ilerlemesi ile birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Bunda da en önemli
etken omurganın dejenerasyonudur. Postür bozuklukları, karın ve sırt
kaslarında güç azalması yine önemli risk faktörüdür.

Psikolojik risk faktörleri

İşinden memnun olmama, işini sevmeme veya takdir edilmeme,aile içi
sorunlar gibi durumlar bel ağrısında risk faktörleri arasında
sayılmaktadır.




Omurganın Yapısı ve İşlevi

Omurga vücut hareketlerinin eksenini oluşturur, gövdeye destek verir ve
omuriliği korur. Boyunda ve belde açıklığı arkaya, sırtta ise açıklığı
öne bakan normal eğrilikler vardır. Bunlar vücudun dengesi yönünden
önemlidir.

Omurganın hareket birimi, üst üste duran iki omur gövdesiyle, bunların
arasındaki etrafı liflerle çevrili, ortası katı jel kıvamındaki disk,
omurga eklemleri ve bu eklemlerin kapsüllerinden oluşan bölümdür.
Kaslar ve bağlar omurların değişik yerlerine tutunur. Omurga, omurga
kasları yardımıyla dik durur ve hareket eder. Bağlar ve eklem
kapsülleri de ek destek verir.

Duruşları normal olmayan ve egzersiz yapmayan insanlarda, eklem
kapsülleriyle bağlar aşırı gerilir ve gevşer. Omurga eklemleri üzerine
binen yük artar. Doğal duruşları bozulur. Sonuç; ağrı ve erken dönemde
yıpranmadır.

Özellikle beldeki eğriliğin artması ve belin çukurlaşması, eklem
yüzeylerinin birbirine yaklaşmasına ve birbiri üzerinde kaymasına sebeb
olur. Bu da eklem kapsülünü gerer ve belde sık görülen ağrılara sebeb
olur.

Bel bölgesi, 5 bel omurundan oluşur. Bu omurların arasında 5 adet disk
vardır ve omurganın en geniş yüzeye sahip diskleridirler. Bu disklerin
görevi yük taşımak ve omuriliği korumaktır. Disk üzerine gelen kuvvet
postür (duruş) ile yakından ilişkili olup, sırtüstü yatar durumda 25 kg
iken, eğik oturur pozisyonda 250 kg'a kadar çıkmaktadır



Bel Eğitiminde Neler Yapılabilir?


Vücut postürünün düzeltilmesi.
(Postür, insanın duruş biçimidir)

Belin fonksiyonunu sağlıyan tüm kaslarda yeterli gücün yeniden elde edilmesi.

Günlük yaşam aktivitelerinde uygun postürün ve bunu devamlı korunmasının öğrenilmesi.

Günlük yaşam aktivitelerinde beli zorlamadan eğilme, kaldırma, itme,
çekme, dönme ve oturma hareketlerinin nasıl yapılacağının öğrenilmesi.

Bel ağrısına katkıda bulunan bütün psikososyal, mesleki ve kişisel
emosyonel faktörlerin araştırılması ve ortadan kaldırılması gereklidir.



Bel Ağrısında Egzersizin Önemi Nedir ?


Egzersizler bel ağrısında tedavinin önemli bir parçasıdır. Egzersizin etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

Gevşemeyi sağlamak,

Ağrıyı azaltmak, spazmı çözmek.

Zayıf kasları güçlendirmek.

Spinal dokularda (belde) mekanik yüklenmeyi azaltmak.

Vücudun genel fiziksel uyumunu artırarak olası zorlanmaları önlemek.

Postürü düzeltmek.

Omurganın mobilitesini artırmak.

Denge ve koordinasyonu artırmak.

Orta hızla tekrarlanan hareketler spesifik dokuların, özellikle disklerin beslenmesini artırır.

Kısa sürede işe dönüşü sağlar.

Ayrıca egzersizler sıkıntı ve depresyonu azaltarak, kişide bir gevşeme ve rahatlama sağlamaktadır.



Bel Sağlığı Eğitiminde Ne Gibi Kurallara Dikkat Edilmelidir ?


Bel ağrısından yakınan kişilere bel eğitimi için bazı önerilerde bulunabiliriz.

Hareketsiz kalmayın. Yetersiz hareket, vücuttaki doku ve organların
gereği gibi beslenmesini düzenleyen, yaşam için önemli metobolizma
olaylarını olumsuz yönde etkiler. Yeteri kadar hareket etmeyen
organizmada, belli vücut bölgelerinin beslenmesi aksar ve metabolizma
artıklarının vücut dışına atılması azalır. Yetersiz hareketin en önemli
olumsuz sonucu, kas ve kemiklerin zayıf kalmasıdır.

Hareketli olmak, tüm vücut fonksiyonlarını canlı tuttuğu gibi, aşınma,
yıpranma ve kuvvet yitirilmesini de önler. Tüm eklemler gibi, omurga
disklerinin beslenmesi de emme-basma tulumba mekanizmalarıyla
gerçekleşir. Bu yüzden sürekli oturmak veya ayakta durmak bel hastası
için sakıncalıdır. Vücut pozisyonunun sık sık değiştirilmesi, omurganın
kemik yapısının ve disklerin daha iyi beslenmesini sağlar, dolayısıyla
vaktinden önce aşınıp yıpranmasını önler.

Bel ve sırtınızı dik tutun. Omurga için en rahat ve uygun olanı bel ve
sırtın düz durduğu pozisyondur. Güçlü bel ve karın kasları, belin düz
durmasını kolaylaştırır. Bu nedenle de düzenli egzersiz gereklidir.

Kötü duruş sırtta kamburluğu, belde de iç çöküklüğü artırır. Erken dönemde kalıcı kambur oluşur.

Yerden bir şey alırken öne doğru eğilmeyin, çömelin. Omurganın en çok
zorlandığı pozisyonlardan biri, gergin dizlerle öne eğilip yerden bir
şey almaktır. En iyisi çömelmektir. Bu durumda omurga düz duracağı için
çok daha az zorlanır.

Sizin için ağır cisimleri kaldırmayın. Ağır kaldırmak, belin alt
bölgesindeki diskleri zorlar. Sık sık bel ağrısından yakınanlar,
kesinlikle ağır yük taşımamalıdır. Eğer ağır bir yük taşıma zorunluluğu
varsa, eldeki eşya olabildiğince vücuda yaklaştırılarak, hatta
dayanarak götürülmelidir.

Taşıdığınız ağırlıkları ikiye bölün ve vücudunuza yakın tutun. Bu
şekilde omurgaya binen yük eşit dağılacağı için diskler tek yönlü
zorlanmayacaktır.

Otururken belinizi düz tutun ve sırtınızı bir yere dayayın.
Zamanın çoğunu oturarak geçiren insanlar, sürekli masa başında
çalışanlar, sürekli araba kullanmak zorunda olanlar için bu önemli.
Sürekli masa başında oturmak zorunda olanlar, ayakların altına küçük
bir yükselti veya iskemle koysunlar ve kolları da koltuğun yanlarına
dayasınlar. Otururken de sık sık pozisyon değiştirsinler.

Ayakta dikilirken dizleri gergin tutmayın. Yüksek topuklu ayakkabılar
da beli çukurlaştıracağı için omurgayı zorlar. Topukları ve tabanları
yumuşak ve alçak topuklu ayakkabı giyilmelidir.

Yatarken bacaklar gergin olmasın. Sırtüstü yatarken dizlerin altına
konacak küçük bir silindir yastığın büyük yardımı dokunur. Yan yatarken
de dizlerin arasına yastık konmalı. Yüzüstü yatış bel ağrısı olanlar
için uygun bir pozisyon değildir.

Spor yapın, imkanı olanlar için yüzme bel ağrısında yapılabilecek en
ideal spordur. (serbest, sırtüstü) Ayrıca hızlı tempolu yürüyüş
yapılabilir ve bisiklete binilebilir.
Omurga kaslarını düzenli çalıştırın. Bu da düzenli egzersizle olur. Bu
egzersizler hiçbir zaman zorlanarak ve sert yapılmamalıdır.



Aniden Ortaya Çıkan Bel Ağrısında Ne Yapılmalı ?


Bir ağır kaldırma, ani hareket veya ani bir öksürme, hapşurma neticesi
bir anda oluşan ve kişiyi hareketsiz bırakan bel ağrılarının önde gelen
nedeni aşınmış yıpranmış disklerin kayarak omurga bağları yada sinirler
üzerine baskı yapmasıdır. Bu durumda hemen sırtüstü yatıp, dizlerin,
bacakların altına birkaç minder veya bir sandalye koyarak gevşemeye
çalışılmalı. Bu tür ağrılarda 5-10 dakikalık buz mesajı yapılabilir.
Ağrıyı ve kas spazmını azaltmada faydası olur. Akut durumda soğuk
uygulama faydalıdır. Bu dönemde uygulanacak sıcak ağrıları daha da
artırabilir. Sıcak tedavi, ağrılar devamlı hale gelince (kronikleşince)
uygulanır.


Günlük Yaşantı İçin Öğütler:


Bel ağrısı olan kişilerin bel eğitimi kurallarını günlük yaşantıya aktarmaları çok önemlidir.

Sürekli oturmaktan yada ayakta dikilmekten kaçının. Sık sık pozisyon değiştirin.

Ev hanımları, işinize sık sık ara verin ve gevşemiş olarak dinlenin.

Ütü yaparken, üzerinde bastığınız ayağınızı sık sık değiştirin.
Ayağınızın birini yüksekçe bir yere koyarsanız belinizin yükünü
azaltmış olursunuz.

Bulaşık makinanızı vücudunuz dönük iken boşaltmayın. Elinizi bir yere dayayın, çömelin ve makinayı öyle boşaltın.

Bacaklarınız gerginken öne eğilmeyin. Yerden bir şey alırken
dizlerinizi biraz bükün. Ağır bir şey kaldırırken de belinizi düz
tutun, cismi vücudunuza mümkün olduğunca yaklaştırarak kaldırın.

Yatak ve koltuklar çok yumuşak olmamalı.
Elektrik süpürgesini kullanırken dik durun. Faraşla yerden bir şey alırken çömelin.

Omurgadaki erken aşınma ve yıpranmalar bir kez yapılan yanlış davranış
değil, sık sık tekrarlanan hatalı hareketler sonucudur. Onun için
yapılan hareketlere her zaman dikkat edilmelidir.

Her gün biraz spor yapmayı deneyin.



Bel Sağlığında Beslenmenin Önemi Nedir ?


Bel ağrısı olan kişilerin bel eğitimi kurallarını günlük yaşantıya aktarmaları çok önemlidir.
Bel ağrısında beslenmenin ne etkisi olabilir diye düşünülebilir. Ancak
dikkat edilirse, toplumumuzda bel ağrısından yakınanların bir çoğunun
az hareket ettiği, çok yemek yediği ve yediklerine de dikkat
etmedikleri gözlenebilir.

Sonuç; fazla kilolar, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, damar sertliği,
romatizmal hastalıklar ve eklemlerde erken dönemde aşınma ve
yıpranmalar. Beslenmede temel kural, yaşam boyu normal kilonuzu
koruyabilecek ölçüler içinde yemenizdir.

Gıdalarla yeterli kalsiyum alımı, D vitamini ve güneş ışığı kemik
yapısı için son derece önemlidir. Bunlara dikkat edilmezse erken yaşta
osteoporoz gelişebilir. Bu da yaşlılıkta bel ve sırt ağrılarının önde
gelen nedenidir.


Bel Fıtığında Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ?


Bel fıtığında fizik tedavinin amacı; dolaşımı sağlamak, beslenmesi
bozulan bel bölgesindeki kas spazmını çözmek, enflamasyonu gidermek ve
disklerin beslenmesini normale getirmektir. Bunun için çeşitli fizik
tedavi uygulamaları yapılır.

Bunlar:
Yüzeyel sıcak: Hot pack, Enfraruj.
Derin ısıtıcılar: Ultrason, kısa dalga diatermi.
Vakum
TENS, Enterferansiyel, diadinamik akımlar
Laser
Traksiyon
Egzersizdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Ortopedi 2duy3hj

Ortopedi Empty
MesajKonu: Geri: Ortopedi   Ortopedi EmptyPerş. Ara. 10, 2009 11:12 am

Bel fıtığı ve siyatik

BEL FITIGI ve SİYATİK

Bel fıtığı bel ağrılarının en sık nedenlerinden biridir. Halk arasında
bel kayması, disk kayması, omurilik sıkışması gibi isimlerlede
duyabilirsiniz.

Diskler iki omur gövdesinin arasında kauçuk yumuşaklığında destek
dokulardır. Omurganın eğilme hareketleri disklerden olduğu gibi, her
disk bir amortisör gibi gelen darbeleri emer. Disk omurilik ve sinir
köklerinin hemen önünde yerleşmiştir. Bu yerleşim disk
hastalıklarındaki belirtilerin ana nedenidir.

Aslında disk kauçuk kıvamında bir halka ve içinde jöle kıvamında
çekirdekten oluşur. Bel fıtığı halkanın kırılarak içindeki jöle
kıvamındaki maddenin omuriliğe ve/veya sinir köklerine baskı yapmasıdır.

Bel fıtığı nedenleri



Diskler yüksek oranda su içerir. İnsanlar yaşlandıkça su içeriği azalır
ve disk daha sert bir hal alır ve yüksekliği azalır.Daha sert diskler
fıtıklaşmaya daha eğilimli olur.
Aşınma ve yırtık
Aşırı ağırlık diskin ortasındaki jöle kıvamlı çekirdeği sıkıştırarak halkayı kırarak dışarı çıkmaya zorlar.
Kötü duruş-oturuş pozisyonu
Hatalı yük kaldırma
Ani basınç
Bu durumda halka kırılarak içindeki jöle kıvamındaki maddenin omuriliğe
ve/veya sinir köklerine baskı yapar. Bazen bu madde koparak omurilik
kanalına dolabilir. Bu durum sinir köklerini zedeleyerek felçlere idrar
tutamama gibi yakınmalara neden olur.

Belirtiler

Her beş kişiden 4'ü hayatının bir döneminde bel ağrısı çekmektedir.
Yalnız ağrı bel fıtığı demek için yeterli değildir. Yine de ani
başlayan ağrılarda doktora başvurmakta geç kalınmamalıdır.

Bel fıtığının en tipik belirtisi siyatik ağrısıdır. Siyatik ağrısı
kalça ortasından başlayan bacağa yayılan, aniden gelen, keskin şiddetli
bir ağrıdır. Bu bel fıtığının sinirlere yaptığı bası nedeniyle olur.
Siyatik ağrısı hapşırma, öksürme fazla oturma ile artar.

Diğer bulgular;


Bir bacakta kuvvetsizlik, bazı hareketlerde felç
Karıncalanma, batma, uyuşukluk
İdrar tutamama, altına kaçırma (Bu bulgu her iki bacakta kuvvetsizlikle
birlikte olursa çok ciddi bir durumla karşı karşıyasınız demektir.)
Bel ortasında yanıcı ağrı.
Bel fıtığında tanı

Tıbbi hikaye tanıda en önemli ipuçlarını sağlar. Genellikle, az veya
çok bel ağrısını takiben bacağa vuran ağrı hikayesi vardır. Genellikle
ağır kaldırma gibi bir olay sonrası ilk bulgular hissedilirse de, uzun
süren sabahları kalktığında bel ağrısı ve sertliği ardından belirgin
bir zorlama olmaksızın ani başlayan vakalar da az değildir. Bu konuda
net veriler olmamakla birlikte disk hastalıklarında ailevi bir eğilim
genellikle saptanabilir.

Fizik muayene genellikle tanıyı sağlar. Muayene ile hangi sinir kökünün
sıkıştığı, bu sıkışmanın ciddiyeti rahatlıkla saptanabilir. Tedavi
yönteminin seçiminde muayene bulguları esastır.

Basit bir radyolojik inceleme ile omurga mekaniğini etkileyen,
belağrısı ile karakterize doğumsal omurga hastalıkları (% 5-10 a varan
oranlarda görülebilir), kireçlenmeler, omurga kaymaları, bazı tümörler
tanınabilir.

MR ve EMG gibi tetkikler tedaviye yanıt vermeyen, sık nüks eden,
muayene bulguları ile cerrahi karar verilen vakalarda ayırıcı tanı ve
operasyon stratejisi açısından gerekebilir.

Tedavi seçenekleri

Ani başlayan veya uzun süreli hafif yakınmaların üzerine başlayan
şiddetli bulgularda yatak istirahati, ağrı kesiciler, kas gevşeticiler
genellikle işe yararlar. Bu durumlarda doktor kontrolünde
kortikosteroid kullanımı hızlı ve etkili bir iyileşme sağlayabilir.
Sadece ağrı ile karakterize olgularda bele buz uygulaması,
tutulma-kasılma ile karakterize olgularda sıcak uygulaması işe yarar.
Bu durumlarda hastaların yavaş hareket etmeleri, ani hareketlerden
kaçınmaları, uzun yürüyüş ve uzun süreli oturmaktan kaçınmaları
önerilir. Bu devrede fizik tedavi çok yararlı değildir. Bu devrede
sinir köklerine direkt (epidural) kortikosteroid enjeksiyonu oldukça
etkili bir tedavi seçeneğidir.

Uzun süreli (kronik) ağrı durumlarında tedavide antidepresan ilaçlar,
disk içine yapılan ilaç, ısı veren maddelerle diski küçültme yöntemleri
etkilidir. Bu dönemde fizik tedavi oldukça etkilidir.

Cerrahi tedavi fıtık parçasının kanala düştüğü, fonksiyon kaybına neden
olan sinir basılarında gereklidir. Uygun yapılmış cerrahi dışı
tedavilere yanıt vermeyen 3 ayı geçmiş ciddi bulgularda da cerrahi
tedavi düşünülebilir. Günümüzde microdiskektomi yöntemi uygulanmaktadır.

Bel fıtıklarında tedavi yöntemlerinden hangisi seçilirse seçilsin temel 4 koşul yerine getirilmelidir.


Hastalar mutlaka ideal kilolarında olmalıır.
Karın ve bel adelerini geliştirici ekzersiz programlarına veya spor aktivitelerine hemen başlanmalıdır.
(Bkz: Şekil 1-2-3)

Ağırlık kaldırırken, otururken, çalışırken, araç kullanırken beli korumak. (Bkz: Eğitim Konuları)
Yatak tam ortopedik olmalıdır. Hastaların sırtüstü dizlerinin altında
bir yastık ile dizleri hafif kıvrık pozisyonda veya yan yatarken dizler
hafifçe karına çekilmiş pozisyonda yatmalıdırlar.
Acil durumlar

Nadir vakalarda fıtık omurilik ve sinir köklerine aşırı baskı yaparak
idrar ve gayita kaçırma, belli bölgelerde felçlere neden olabilir. Bu
sırada bacak, kasık ve genital bölgede uyuşukluk ve karıncalanmalar
olur. Bu durum acil cerrahi müdahale gerektirir.

Siyatik ağrısı ile karışan hastalıklar

Belden kalça, bacak ve kasığa vuran ağrıların yaklaşık %90 ını siyatik
ağrıları oluşturur. Bunun dışında leğen kemiği içindeki ve omurgadaki
bazı hastalıklar bu ağrıyı taklit edebilir. Bu hastalıkları gösteren
şema aşağıdadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Ortopedi 2duy3hj

Ortopedi Empty
MesajKonu: Geri: Ortopedi   Ortopedi EmptyPerş. Ara. 10, 2009 11:13 am

BOYUN AĞRILARI

BOYUN AĞRILARI

Boyun ağrıları bel ağrıları kadar sık görülmemekle birlikte, her yaş
grubunda karşılaşılabilen, yaşam kalitesini düşürüp iş gücü kaybına
neden olabilen önemli bir sorundur.
Boyun ağrısı nedenleri 3 temel grupta incelenebilir:
Kas iskelet sistemi kaynaklı mekanik nedenler
Boyun dışı bölgelerin hastalıklarının neden olduğu ağrının boyun bölgesinde hissedilmesi (yansıyan ağrı)
Boyun bölgesini tutan yangısal, enfeksiyöz ve tümöral hastalıklar.

Akut boyun ağrısının en sık nedenleri:
Boyun fıtığına bağlı ağrı atakları
Miyofasyal ağrı sendromu
Boyun bölgesindeki yumuşak dokuların zorlanması (Servikal strain)

Kronik boyun ağrısının en sık nedenleri:
Boyun kireçlenmesi
Sık görülen bazı iltihaplı romatizmal ağrılar (Ankilozan Spondilit, Romatoid artrit)
Fibromiyalji

Yanlış duruş, psikolojik stres, soğuğa maruz kalmak, yorgunluk gibi
etkenler boyun bölgesinde ağrı nedenidir. Uzun süreli bilgisayar –
daktilo kullananlar, sürekli tek noktaya odaklaştıkları için boyun
kaslarının yeterince hareket etmemesi sonucu ağrı çekerler.

Özellikle stres boyun kaslarında kasılmaya neden olur ve boyun ağrısı
ve gerilim baş ağrısı ortaya çıkar. Bu şekilde ortaya çıkan ağrılarda
kas gevşeticilerin yanı sıra bölgeye yapılan enjeksiyonlar, gevşeme
egzersizleri, fizik tedavi yapılması ve antidepresan ilaç verilmesi
yoluna gidilir.

Boyun Fıtığı

Belde olduğu gibi boyunda da fıtık olabilir. Omurları birbirinden
ayıran diskler yarı eklem sayılırlar. Disk ortasında jel kıvamında bir
madde ve bunun çevreleyen yastıkçıklardan oluşur. Bu yastıkçıklardan
daha dışta olanlar içtekilere göre serttirler. Yaşın ilerlemesi ve
travmaya maruz kalma durumlarında bu yastıkçıklar yıpranmaya başlar.
Dıştaki tabaka giderek incelir, ani yapılan ters bir hareket sonrasında
yırtılır.

İçteki jel kıvamındaki madde bu yırtıklardan dışarı doğru kayarak,
omurilikten çıkıp kolumuza giderek o bölgelere hareket emri veren veya
o bölgelerin duyusunu algılamanızı sağlayan sinirimize baskı yapar.
Böylece boyun-kol ağrısı ve o kolumuzda uyuşma, karıncalanma, bazen de
güçsüzlük hissederiz.Böyle durumlarda ilaç tedavisinin yanı sıra
öncelikle istirahat, daha sonra fizik tedavi, yetmediği durumda ise son
zamanlarda gelişen tekniklerle bölgeye iğne (epidural steroid
enjeksiyonu) veya kateter (epidural lizis) adı verilen ince sondalarla
girilerek ilaç verilmesi, bu da olmadığı taktirde cerrahi girişim
gerekebilir. Hasta düzenli olarak boyun egzersizlerini yaparak ve boyun
koruma prensiplerine uyarak ağrının sık tekrarlamasını önleyebilir.

Boyun Kireçlenmesi
Servikal omurgayı meydana getiren yapıların (kemik, bağ, kas)
yozlaşması sonucu ortaya çıkan ve buna bağlı sinir ve damarsal
bozuklukları da içeren klinik bir tablodur. Nedenlerinin yaşlanma,
mikro travmalar, makrotravmalar, duruş bozuklukları ve genetik
faktörler olduğu düşünülmektedir. Boyun ağrısı, kola yayılan ağrı, baş
ağrısı, boyunda tutukluk, kolda güçsüzlük - hissizlik - yanma - batma,
ellerde zayıflık - beceri azalması - uyuşma - karıncalanma, kulak
çınlaması, baş dönmesi ve bulanık görme gibi yakınmalara neden olabilir.
Boyun kireçlenmesine bağlı ağrının tedavisinde kullanılan yöntemler:
İstirahat
Boyun korsesi
İlaç tedavisi
Fizik tedavi
Egzersiz
Enjeksiyon yöntemleri
Eğitim


Servikal Strain

(Boyun bölgesindeki yumuşak dokuların zorlanması):

Travma ve duruş bozukluğu sonucu gelişen, boyunda tutukluk ve lokal
ağrı ile karakterize bir tablodur. Masa başında çalışanlarda olduğu
gibi boynu uzun süre aynı pozisyonda tutmak, yatarak televizyon
seyretmek, uygun olmayan yastık ve yatakta yatmak gibi nedenler boyunda
zorlanmaya yol açabilirler. Kaslarda kasılma gelişeceğinden boyundaki
normal olan eğrilik azalır, boyun hareketleri ağrılı ve kısıtlı olur.
Boyna yönelik radyolojik tetkiklerin sonucu genellikle
normaldir.Tedavi; ilaç, fizik tedavi ve egzersiz yöntemleri ile
mümkündür.

KAYNAK:
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ortopedi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Danışmanlık ve Yardımlaşma :: Sağlık Sorunları :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: