Ubade ibni Samit Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir günde Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
"İşte bereket ayı olan Ramazan geldi Artık Allah´ın rahmeti sizi kuşatır
O ayda yeryüzüne bol bol rahmet iner Günahlar affedilir, dualar kabul
olunur
Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder
Öyleyse kulluğunuzla kendinizi Allah´a sevdirin Bu ayda asıl şaki olan,
Allah´ın rahmetinden nasibini alamayan kimsedir" (et-Tergib ve´t-Terhib,
2:99)
İnsanı meleklerden ayıran en önemli özelliği nefis sahibi olmasıdır
İnsan yer, içer, evlenir; üzülür, öfkelenir, günah işler Fakat oruçlu
iken belli bir süre için yiyip içmesini terk eder, zevklerine sınır
koyar Nefsinin ihtiyaçlarına cevap vermez, her dediğini yapmaz
Bu arada yalan, gıybet gibi günaha sokan işlerden de kendini çeker Gereksiz hareketlerden uzak durmaya çalışır
İşte insan bu haliyle meleklere benzer Çünkü melekler de yiyip içmezler, evlenmezler, günah işlemezler Çünkü nefis taşımıyorlar
Oysa insan nefis taşıdığı halde nefsine hakim oluyor, onun her isteğine
uymuyor Öyle ki manevî hali itibariyle melekleri bile geçebilecek
vaziyete bürünüyor
Cenab-ı Hak, arzularını dizginleyen mü´min kullarıyla meleklere karşı
iftihar ediyor, onları meleklere örnek gösteriyor Oruç tutan insanın
kendi katındaki derecesini ifade ediyor Mü´min de bu iltifata karşı,
kendisini Allah´a sevdirmeye, Ona olan kulluk görevinde ciddi olmaya,
yaratılışı doğrultusunda yaşamaya çalışmalıdır.