hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Fosiller evrime ne diyor?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Fosiller evrime ne diyor? 2duy3hj

Fosiller evrime ne diyor? Empty
MesajKonu: Fosiller evrime ne diyor?   Fosiller evrime ne diyor? EmptyCuma Ağus. 06, 2010 7:28 am

İnsanın evriminde öngörülen
KAFATASI DİZİLİMLERİ GERÇEK Mİ?

Fosil kayıtlarının evrimi yalanlaması insanın evrimi iddiası için de geçerlidir.
Evrimciler farklı maymun türleri ile insan
ırklarının kafataslarını art arda dizerek soyağaçları oluştururlar.
Ancak bu soyağaçları sadece varsayımlara dayalıdır ve evrime somut bir
delil oluşturmamaktadır. Delili olmayan varsayımlarında sadece bir
varsayım olmakta öte bir değerinin olmayacağı açıktır.

Evrim teorisinin 20. yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr, Homo sapiens'e (günümüz insanına) uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder.
Paleoantropoloji hakkındaki önemli bir kitabın yazarı olan William Fix ise, şu yorumu yapar:
-İnsanın kökeni hakkında hiçbir şüphe
duymamamız gerektiğini söyleyen hala sayısız bilim adamı vardır, ancak
tek eksiklikleri bir delillerinin olmamasıdır.

Bu bölümümüzde en çok tartışma konusu olmuş
fosilleri modern bilimin ışığında evrim teorisinin ön görülerini de
dikkate alarak tam bir tarafsızlıkla inceleyeceğiz.


Australopithecus Fosilleri: Evrim
teorisine göre australopithecus adı verilen canlı insanla maymun türünün
ayrılma noktasıdır. Diğer ifade ile evrim teorisine göre insanın en
eski atasıdır.

Australopithecus kelimesi güney maymunu anlamına gelir.
Bu canlıların ilk olarak Afrika'da 4 milyon yıl
kadar önce ortaya çıktıkları ve 1 milyon yıl öncesine kadar da
yaşadıkları sanılmaktadır.

Australopithecuslar arasında türleriyle ilgili
bazı ayrımlar vardır. Evrimciler Australopithecus türlerini çeşitli
şekillerde isimlendirmişlerdir.

Evrim teorisinin iddiasına göre australopithecus
zamanla ayağa kalkmış, beyni büyümüş ve çeşitli aşamalardan geçerek
günümüz insanı (Homo sapiens) haline gelmiştir.

Fakat bu konuda somut bir kanıt
gösterilememektedir. Yapılan araştırmaların sonucu bunun tam tersini
işaret eder. Bunun nedenlerini şu şekilde belirtebiliriz.

Maymunlarla insanların hareket şekli tamamen
farklıdır. İnsanlar, gerçek anlamda iki ayaklarıyla hareket eden yegane
canlılardır. Diğer bazı hayvanlar ise iki ayaklı olarak sınırlı bir
hareket kabiliyetine sahiptirler. Örneğin, ayı ve maymun gibi hayvanlar
ender olarak örneğin bir yiyeceğe ulaşmak istediklerinde, iki ayakları
üzerinde hareket ederler.

Evrim teorisi savunucularına göre
Australopithecus isimli bu canlılar, iki ayakları üzerinde insanlar gibi
dik olarak yürüyemeseler de eğik yürüme yeteneğine sahiptiler.

Bu yarım ve sınırlı iki ayaklı yürüyüş hareketi
bu canlıların insanın atası oldukları yönünde en güçlü kanıt olarak
gösterilir. Gösterilir ama bilim böylesine önemli bir konuda çok daha
güçlü kanıtlar ister.


Evrim teorisi taraftarlarının
Australopithecusların iki ayaklı oldukları konusundaki iddialarını
çürüten ilk delil, yine evrim araştırmacılarının kendilerinden
gelmiştir.

Australopithecus'ların fosilleri üzerinde
yapılan detaylı inceleme, evrim teorisi savunucuları tarafından bile,
söz konusu canlıların gereğinden fazla maymuna benzediklerinin kabulüne
yol açmıştır.

1970'li yılların ortalarında Australopithecus
fosilleri üzerinde detaylı anatomik araştırmalar yapan evrim taraftarı
Charles E. Oxnard, Australopithecusların iskelet yapılarını günümüz
orangutanlarınkine benzetiyordu:

-Australopithecinesler'in omuz, pelvis,
bilek, ayak, dirsek ve eller gibi anatomik bölgeleri üzerinde yapılmış
birçok karşılaştırmalı anatomik araştırma mevcuttur. Bütün bunlar şunu
söylüyor: Bu fosillerin modern insana olan yakınlığı gerçek olmayabilir.
Bütün fosil parçaları hem insandan hem de şempanze ve gorillerden
farklıdır. Australopithecines'ler grup olarak incelendiğinde kendilerine
has bir tür orangutana benzerlik gösterirler.


Ancak evrimciler için derin bir hayal kırıklığının kaynağı, Australopithecusların iki ayaklı ve eğik olarak yürüyemeyeceklerinin anlaşılmış olmasıdır.
İki ayaklı ancak eğik olarak yürüdüğü iddia
edilen Australopithecus'un böyle bir yapıya sahip olması fiziksel olarak
son derece verimsiz olacaktı ve orantısız olarak yüksek bir enerji
gerektirmekteydi.

Nitekim, 1996 yılında bilgisayar uzmanı Robin
Crompton, yaptığı araştırmalarda bu çeşit bir karma yürüyüşün bilimsel
bulgularla imkânsız olduğunu gösterdi.

Crompton vardığı sonuçta şunları belirlemiştir.
Bir canlı ya tam dik, ya da tam dört ayağı
üzerinde yürüyebilmektedir. Bu ikisinin arası bir yürüyüş biçimi, enerji
kullanımının aşırı derecede artması nedeniyle mümkün görülmemektedir.
Böyle bir oluşum canlının aleyhinedir. Canlının aleyhine olan bir
gelişimi ise evrim mantığı bile asla izin vermez ve kabul etmez.


Bu gün elimizde pek çok australopithecus fosili
bulunmakta, evrim teorisi taraftarları tabiatları gereği bulunan her
fosili diğer fosiller gibi bir ara format olarak takdim etme
çabasındadırlar.

Konunun uzmanlarından Spoor, Wood ve Zonneveld
Nature dergisi 23 Haziran 1994 tarihli sayısında yayınlanan
makalelerinde şu sonucu ifade etmişlerdi:

-Güney Afrika'da yaşayan Australopithecus ve
Paranthropus kafataslarındaki yarı dairesel kanalın boyutları, bugün
halen yaşamakta olan büyük maymunlarla aynı özellikleri göstermektedir.

Bu konuda Profesör Charles E. Oxnard New Perspectives on Human Evolution isimli eserinde:
-Her durumda, ilk incelemeler
Australopithecus fosillerinin insanlara benzer olduğunu veya en kötü
ihtimalle insanlarla Afrika maymunları arasında geçiş formu olduklarını
öne sürse de, kanıtlarının tamamının incelenmesi gerçeğin farklı
olduğunu göstermektedir.

Bu fosiller açıkça hem insanlardan hem de Afrika maymunlarından farklıdırlar. Australopithecus özgün bir türdür diye yazmaktadır.
Bu konuda Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles
Oxnard gibi İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin insanın
evriminde ara formatlar sayılan Australopithecus örnekleri üzerinde
yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar, bu canlıların sadece soyu
tükenmiş bir maymun türüne ait olduklarını ve insanlarla hiçbir
benzerlik taşımadıklarını göstermiştir.

Tüm bu bilgilerin sonucunda ortaya çıkan gerçek
Australopithecusların insanlarla hiçbir ilgisi olmayan, nesli tükenmiş
bir maymun türünden başka bir şey olmadıklarıdır.


Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı, son dönemde evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilmektedir.
Yapılan bilimsel araştırmalar sırasında bir kafatası fosili bulundu. Bulunan bu kafatası fosilinin Paranthropu Robustus türünden bir dişiye ait olduğu belirdi.
Paranthropu Robustus gibi fosil isimleri
genelde fosilin bulunduğu yerle; fosilin türü, fosili bulanın adına
izafeten verilir. Nitekim paranthropu robustus’un diğer adı
australopithecus robustus’tur. Diğer ifade ile australopithecus türüne
ait bir canlının fosilidir.

Bulunan söz konusu kafatası yapılan
araştırmalarda Australopithecus türünden olduğu kesin bir şekilde
anlaşılmıştır. Australopithecuslar ise daha öncede belirttiğimiz gibi
çok ırklı bir maymun türüdür.


Homo Habilis Australopithecus aynı tür canlı mı?
Evrim Teorisi australopithecus türünün evrimleşerek evrimin bir sonraki
aşaması olan Homo Habilisi meydana getirdiklerin varsayar. Fakat bu
varsayımın en ilginç yanı ise birbirinin atası olarak gösterilen türlerin aynı dönemde yaşamış, birbirlerinin çağdaşı olduklarıdır.
Halbuki evrim çok uzun zaman dilimlerinde kademeli gelişimi öngörür.
Birinden diğeri evrimleşmiş iki canlı türünün aynı dönemlerde yaşamış
olması bu nedenle mümkün değildir.


Bir zamanlar evrimcilerin gözdesi Lucy fosili:
Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında büyük
propagandalarla evrimin kanıtı gibi gösterilen Lucy fosilinin tam
anlamıyla “pabucunun dama atıldığı” konusunu kapak yapmıştır.

Australopithecus afarensis türünün en önemli
fosil örneği sayılan Lucy'i konu alan dergi (Elveda Lucy başlığını
kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından
çıkarılması gerektiğini yazmıştır.

St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus türünün insan
soyunun kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye yetkili tek
kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel
teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında
yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar
hesaptan çıkarılıyor... Australopithecuslar ve Homo türleri (insanlar)
aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan
ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor.


Homo Habilis-Homo Erectus fosilleri:
Evrim teorisi taraftarlarının evrim şemasında insanların atası olarak
gösterilen australopithecus'dan sonra Homo Habilis onun ardında Homo
Erectus gelir.

Homo erectus, evrim teorisi taraftarlarının
iddiasına göre insansı özellikleri biraz daha gelişkin ve olgun bir ara
format canlı grubudur ve iskeleti de tamamen diktir. Kafatası hacmi (her
ne kadar evrim teorisi savunucuları tarafından normal insana göre küçük
kabul edilse de) Australopithecus'un iki katı kadardır.

Evrim teorisi savunucularının Homo Erectusu bir
ara format saymaktaki yegane dayanakları ise, kafatası hacminin
900-1100 cc arasında değişmesi, modern insan ortalamasından küçük olması
ve kalın kaş çıkıntılarıdır.

Fakat bu iddialar temel ve asılsızdır. Bugün
dünyada bir ara format dolaysıyla ilkel sayılan Homo Erectusla aynı
kafatası ortalamasında örneğin pigmeler gibi pek çok insan ırkı
yaşamaktadır.

Maymunsu bir özellik olarak kabul edilen kaş
çıkıntılarını bazı insan ırklarında örneğin Avustralya yerlileri
aborijinlerde gözlemlemekteyiz.

Kafatası hacminin genişliği dolaysıyla beynin büyüklüğü o canlının daha zeki olduğunun kanıtı mıdır?
Bu soruya verilecek tek yanıt vardır ki o da
hayırdır. Kafatası hacmi farklılığının dolaysıyla beyin büyüklüğü ya da
küçüklüğünün zeka ve beceri yönünden hiçbir fark oluşturmadığı bilinen
bir gerçektir.


Ünlü evrimci Richard Leakey bile Homo Erectusun
günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıklardan öteye bir
anlam taşımadığını şöyle ifade eder:

-Herhangi bir kişi farklılıkları fark
edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs.
Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan
ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir.

Yapılan son araştırmalara göre Homo Erectus
iskelet yapısı gibi insansı özellikleri göz önüne alındığında tam bir
insan olduğu; teoriye göre bir ara format canlısı olduğundan yarı maymun
yarı insan olması gerektiği halde hiçbir maymunsu özellik taşımadığı
görülür.

Teoriye göre insanın ilk atası varsayılan
Australopithecus ve ardılı Homo Habilisin şempanze benzeri bir maymun
türü olduğu bilimsel delillerle kanıtlanmıştır.

Australopithecus ve Homo Habilis ismi verilen canların nesilleri tükenmiş birer maymun türü oldukları kesindir.
Günümüzde yaşayanlardan farksız iskelet yapısı
ve diğer tüm insanî özelliklere sahip olan Homo Erectusla öncelleri
oldukları iddia edilen Homo Habilis - Australopithecus arasında bir
bağlantı kurulamamaktadır.

Maymunlarla insanlar arasındaki farklılıklar
gibi keskin ve büyük değişimlerin ara format canlıları olmadan
oluşmasının mümkün olmadığını evrim teorisi de kabul eder. Fakat Homo
Erectusla önceli olduğu iddia edilen Homo Habilis arasında herhangi bir
ara format canlısı yoktur. Homo Habilis tam bir maymun, Homo Erectus ise
tam bir insandır. Diğer ifade ile evrimsel bağ kopuktur.

Yapılan araştırmalar günümüz insanının iskeleti
ile Homo Erectus iskeleti arasında hiçbir farkın olmadığını
göstermiştir. Homo Erectus dik yürüyen insan anlamına gelir. İnsanın
bilinen en eski atasıdır.

Diğerleriyle birlikte Afrika'da bulunan Homo
Erectus fosillerinin en ünlüsü olan Turkana Çocuğu'nun da incelenmesiyle
homo erectusun günümüz insanından bir farkının olmadığı kesinlikle
kanıtlanmıştır.

Tim White tarafından bulunan ve OH62 ismi
verilen homo habilis iskelet ve kafatası fosilinde yapılan araştırmalar;
bu türün günümüz maymunlarınınki gibi küçük beyin hacmine, dallara
tırmanmaya yarayan uzun kollara ve kısa bacaklara sahip olduğunu
göstermiş; bu canlının insanın evrimi şemasında ikinci sırada gösterilen
ara format olmadığını kanıtlamıştır.


Amerikalı antropolog Holly Smith'in 1994
yılında yaptığı detaylı analizler de yine Homo Habilisin aslında homo
yani insan değil, maymun olduğunu ortaya koymaktadır.

Holly Smith Australopithecus, Homo Habilis,
Homo Erectus ve Homo Neanderta- lensis türlerinin dişleri üzerinde
yaptığı analizler hakkında şöyle demiştir:

-Dişlerin gelişimi ve yapısı kriterine
dayanarak yaptığımız analizler, australopithecus ve homo habilis
türlerinin Afrika maymunlarıyla aynı kategoride olduklarını, ancak homo
erectus ve homo neandertal türlerinin günümüz insanlarıyla aynı yapıya
sahip olduğunu göstermektedir.

Holly Smith bu tespitiyle Australopithecus,
Homo Habilis ile Homo Erectus ve Homo Neandertelleri maymun ve insan
olarak kesin çizgilerle ayırmaktadır.

Günümüzde bazı evrimci fosil bilimciler de bu
sınıflamanın hayali olduğunu, Homo Habilis denen canlıların aslında bir
Australopithecus türü olduğunu savunmaktadır.

Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu bulgular şu gerçekleri ifade eder.
Hem Homo Habilis hem de Australopithecus
türleri, eğik yürüyen, yani maymun iskeletine sahip canlılardır. Bu
nedenle Homo Habilis adıyla anılan fosiller Australopit- hecus (maymun)
sınıflamasına dâhildir. Homo yani insan sınıflamasıyla herhangi bir
bağlantısı bulunmamaktadır.

Bu bilimsel araştırmalar sonuçlarına göre hayat
ağacı şeması insanla ilgili olanının ilk evrelerinde gösterilen
Australopithecus - Homo Habilis türlerinin tam bir maymun oldukları
kanıtlanmıştır.

Homo Erectus ise tam bir insandır. Diğer ifade
ile Homo Habilisin tam bir maymun olduğu bilimsel bulgularla
kanıtlandığından Australopithecus ile Homo Erectus arasında bulunan bir
ara format canlısı olması mümkün değildir.

Bu nedenlerle Australopithecus - Homo Habilis -
Homo Erectus - Homo Sapiens şeklinde gösterilen insan evrim şeması
gerçek dışıdır ve tamamen hayalidir. İnsanlar maymunlardan
evrimleşmemiştir.

Paleoantropoloji alanında dünyanın çeşitli
ülkelerinden önde gelen isimlerin katıldığı Senckenberg konferansı bu
kabulün ön plana çıktığı konferans olmuştur.

Senckenberg konferansındaki katılımcıların
çoğu, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff, Canberra
Üniversitesi'nden Alan Thorne ve meslektaşlarının başlattığı ve konusu
Homo Erectus'un taksonomik konumu olan ateşli bir tartışmaya daldılar.

Bu kişiler Homo Erectus'un bir tür olarak
geçerliliğinin olmadığını ve bütünüyle elimine edilmesi gerektiğini
ısrarlı bir şekilde ileri sürdüler.

Homo türünün bütün üyeleri, doğal herhangi bir
ara veya alt bölüm olmaksızın, yaklaşık 2 milyon yıl öncesinden bugüne,
çok fazla değişkenlik gösteren, geniş bir alana yayılmış tek bir türe,
Homo Sapiens'e aitti. Homo Erectus'un bir tür olarak mevcut olmadığı,
konferansın ana konusu oldu.

Görüldüğü gibi varyasyonlarıyla geniş bir
coğrafyaya yayılmış Homo Sapiens (insan) türü 2 milyon yıldır sabittir,
herhangi evrimleşme (değişim) göstermemektedir. Homo Erectus ise artık
bir insan ırkı olarak kabul edilmektedir.

Michigan Üniversitesi'nden antropolog Milford
H. Wolpoff, Science dergisine yazdığı Homo Sınıflaması başlıklı
makalesinde bu hayali ara türün günümüz insanından başka bir şey
olmadığını şöyle açıklamaktadır:

-Çoğu paleoantropolog geleneksel görüş
olarak, coğrafik olarak dağınık olan çok tipli Homo Erectus türünü, yine
coğrafik olarak dağınık olan çok tipli Homo Sapiens türüne
evrimleştiğini kabul etmektedirler. Diğerleri ise, soyağacına bağlı bir
yaklaşımla, bütün halindeki insan neslini tek bir evrimsel tür olarak
tanımlamaktadırlar. Bu, taksomomik olarak ortada yalnızca tek bir Homo
türü bulunduğu anlamına gelir. O türde Homo sapiens’tir.

Bu her iki evrimsel eğilim ve farklı
bölgesel özelliklerin varlığı için de geçerli olan tek yorumdur. Aksi
takdirde birbirini takip eden keyfi olarak tanımlanmış türler olmuş
olurlar.

Bir türün varyasyonlarının olduğu genetik bir
gerçektir. Buna rağmen küçük farklardan yola çıkarak keyfi türler
belirlemenin bilimsel bir yönü bulunmamaktadır. Bir insan ırkı olan Homo
erectus ile insanın evrimi senaryosunda atası sayılan maymunlar
arasında ise büyük bir uçurum vardır. Kısacası fosil kayıtlarında
beliren ilk insanlar, herhangi bir evrim süreci olmadan, bugünkü
halleriyle aniden ortaya çıkmışlardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fosiller evrime ne diyor?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: