hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak) 2duy3hj

Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak) Empty
MesajKonu: Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak)   Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak) EmptySalı Ağus. 03, 2010 10:03 am

Kıyamet Gününde İnsanlar

Buraya kadar anlatılan bütün olaylar, insanların
hiç haberi olmadığı bir anda, daha önce hiç duyulmamış ve tanınmamış
bir sesin duyulması ile başlamıştır. Ve dünyadaki tüm insanlar şu anda
da olduğu gibi herşeyin hiç değişmeden ve bozulmadan aynen devam
edeceğini düşünürken, ani bir yakalanışla yakalanmışlardır.

Sur'a üfürülmesinden hemen önce gerçekleşen olayların bir önceki günden
herhangi bir farkı yoktur. Dünya yine aynı hızla dönmekte, Güneş yine
Dünya'yı aydınlatmakta, yaşam devam etmekte ve insanların birçoğu neden,
kim tarafından yaratıldıklarını ve sonlarını düşünmeden, bir alışkanlık
içinde hayatlarına devam etmektedir. Kimi, akşam gelecek misafirine
yapacağı yemeği, kimi yapacağı iş görüşmelerini düşünürken, kimi
alışveriş yaparken, kimi uyurken ve büyük bir bölümü de Allah'ın
varlığını inkar halindeyken bu sesi duyacak ve herşey bir anda
başlayacak, herşey bir anda son bulacaktır.


[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

İnsanın güçlü zannettiği, övünerek böbürlendiği
bedeni hiç beklemediği bir anda dört bir yandan ölümle sarılıp
kuşatılacaktır. Artık can derdinden başka hiçbir sorun ve dert
kalmayacaktır. İnsanlar yaşadıkları korkunun şiddetinden, değer
verdikleri, tutkuyla bağlandıkları, uğrunda her türlü fedakarlığı göze
aldıkları şeyleri bir anda görmez olacaklardır.

Kıyametin meydana getirdiği bütün bu korku, dehşet ve şaşkınlık dünyada
inkar içinde bir yaşam süren insanın gafletine bir karşılıktır. O gün
başlayan bu dayanılmaz zorluklar sonsuza kadar inkarcıların peşini
bırakmayacaktır. Birbiri ardına meydana gelen tüm bu olaylar onlardaki
paniği, dehşeti daha da arttırır. Geçen her saniye yeni azap çeşitleri
ve belaları getirmektedir. Karşılaştığı akıllara durgunluk veren bu
olaylar o güne kadar inkar ettikleri Allah'ın büyüklüğünü sergiler.
İnsan bu güç karşısında alabildiğine güçsüz ve çaresizdir. Pişmanlık,
üzüntü ve korku dışında yapabileceği birşey yoktur. Saniyeler
ilerledikçe Allah'ın ona ebedi hayatında sunacağı korkunç azabı daha iyi
anlar. O gün karşılaştığı dehşet dolu dakikalar sonsuz hayatı boyunca
yaşayacağı azabın sadece sınırlı kesitleridir. Kuran'da o gün insanların
yaşayacakları olaylar karşısında duyacakları korku detaylı olarak
anlatılmıştır.


İnsanların Yaşadıkları Korku

Allah birçok ayette insanların dünya hayatına
tutkuyla bağlı olduklarını ve bu tutkunun onlara ahiret hayatında hiçbir
faydası olmayacağını belirtmiştir. İnsanın dünya hayatında değer
verdiği, önemsediği, uğruna pek çok şeyi göze aldığı değerler, eğer
Allah rızası için ve Allah yolunda kullanılmıyorsa, insana kayıptan
başka birşey kazandırmazlar. Bu değerlerin her biri insanları denemek
için, özel olarak yaratılmıştır. Asıl yurt ise ahiret yurdudur. Dünyaya
ait şeylerin hiçbir önemi olmadığı ise Kuran'da şu şekilde anlatılır:


Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma
güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara
'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl
varılacak güzel yer Allah katında olandır. (Al-i İmran Suresi, 14)


[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Dünya hayatının ayette de anlatılan tüm bu
"çekici" özelliklerine insan hırsla bağlanmakta, tüm ömrünü bunları elde
edebilmek için harcayabilmektedir. Kuran'da dünya hayatıyla ilgili
olarak şöyle buyrulur:


Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu
bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal
ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun
bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra
kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp
oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah'tan bir mağfiret ve
bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan
başka bir şey değildir. (Hadid Suresi, 20)


Dünya hayatının en büyük amaçlarından biri
mallarla, oğullarla, kısaca sahip olunan tüm değerlerle övünmektir.
Ancak Kuran'da özellikle vurgulanan ve tüm toplumlar için de geçerli
olan bir gerçek, dünya hayatında sahip olunan en önemli tutkulardan
birinin evlat olduğu gerçeğidir. Çocuk edinme isteği gençlik yıllarından
itibaren insanlara öğretilir. Çocuk, insanlar arasında hem sebepsiz bir
rekabet unsuru hem de geleceğe yönelik bir güvence anlamını
taşımaktadır.

Bir diğer tutku da mala ve zenginliğe yönelik olandır. Bilindiği gibi
insanların dünya hayatları süresince tüm hedefleri, planları, çabaları
bu amaç üzerine kurulmuştur. Mal ve para tutkusu insanların gözünü
bürüdüğü için tüm ahlaki değerler önemini kaybetmiş, insan karakterini
şekillendiren tek ölçü maddiyat olmuştur. Kuran ahlakı, emir ve
yasakları, insanların hayatındaki önceliğini kaybetmiş, mal yığıp,
biriktirmek tek amaç olmuş, ilişkilerde çıkarlar ön plana çıkmıştır.

Oysa kıyamet günü geldiğinde herşey tersine döner. İnsanlar
karşılaştıkları günün korkusundan değer verdikleri herşeyi bir anda
unuturlar. Hırs haline getirdikleri şeylerin artık bir anlamı olmadığını
anlarlar. Değer yargıları birkaç saniye içinde değişir. Artık malın
hatta evladın bile bir değeri yoktur. Annelik veya babalık duyguları
anlamını yitirmiştir. Dünyada en değer verdiği kişileri; kendi çocuğunu
bile kıyamet gününün dehşeti karşısında unutacaktır. Kimse çocuğunun
durumunu sormayacak, bunu aklına dahi getirmeyecektir. Kuşkusuz
kıyametin vuku bulacağı bu gün, inanmayanlar için zorlu bir gündür:


Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş)
rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın
dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o
günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek
ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de;
yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic
Suresi, 8-14)

Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile
indirileceği gün; işte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır.
İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. (Furkan Suresi, 25-26)


Henüz bebeklik çağında olan çocuklar bile o gün
aileleri tarafından terk edilir. İnsanlar hiç beklemedikleri ve daha
önce eşini benzerini görmedikleri bu olaylar karşısında ne yapacaklarını
şaşırırlar. Korku öylesine ani ve şiddetli bir şekilde gelmiştir ki,
hamile kadınlar bu şokun etkisiyle çocuklarını düşürürler. Kuran'da o
zorlu günde yaşanacak olayların paniğiyle kadınların emzirdikleri
çocukları dahi unuttukları şöyle bildirilmiştir:


Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. (Hac Suresi, 2)

Kıyamet günü, dünyadayken kendisine yapılan
çağrılardan yüz çeviren, gerçek dost ve yaratıcısı olan Allah'ı
unutanların birbirlerinden kaçıp kurtulmak istediği bir gündür. Herkes
kendi derdindedir. O dehşetli günde insanlar arasında hiçbir bağ; ne
soy, ne akrabalık, ne de arkadaşlık bağlarının kalmadığı Kuran'da şöyle
bildirilir:


Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından,
eşinden ve çocuklarından. O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek
bir işi vardır. (Abese Suresi, 34-37)


İnsanlar Sarhoş Gibidir

İnsanlar o gün gördükleri karşısında tüm
soğukkanlılıklarını, kendilerine olan güvenlerini ve metanetlerini
yitirirler. Ölümle karşılaşıldığı an herşey değerini yitirir, yüzlerdeki
ifade, tavırlar, konuşmalar farklılaşır.

Ölüm karşısında insanların yaşadıkları korku ve dehşete filmlerde şahit
oluruz. O anda verilen tepkiler insanların içinde bulundukları ruh
halini çok iyi anlatır. Ama izlenilen görüntülerde insanların az da olsa
kurtulma ümitleri vardır. Öleceklerine kesin kanaatleri gelse de,
ölümden sonra olacakları tam olarak bilemezler ya da büyük bir kısmı
ölümle birlikte yok olacağını düşünür. Oysa kıyamet gününde daha ölüm
gelip çatmamış olsa bile, yaşanan olaylar insan için hiçbir kurtulma
ihtimalinin olmadığını tüm açıklığıyla ortaya koyar. İnkar edenler
kendilerine vaat edildiği halde inanmadıkları bir günü karşılarında
bulurlar. O gün, evrendeki düzenin bir yaratıcısının ve koruyucusunun
olduğunun, O dilediği anda da herşeyin yok olacağının bütün açıklığıyla
gözler önüne serildiği bir gündür.

İnsanlar ölümün, o güne kadar düşündükleri gibi bir yokoluş olmadığını
anlarlar. O ana kadar Allah'ın varlığına dolayısıyla ahirete
inanmadıklarından, ölüm sonrasında gerçekleşecek olayları hiç
düşünmemişlerdir. Ama Allah'ın varlığını ve gücünü ardı ardına gelen bu
olaylar sonucunda apaçık görünce, kendilerini bekleyen sonun da farkına
varmışlardır. Kurtulma umudu olmadığı gibi, kendilerini bekleyen yeni ve
sonsuz bir yaşam olduğunu da anlamışlardır. Bu inkarcılar için zorlu
bir yaşamdır. Sonsuza kadar çekecekleri azap ve sıkıntı, o gün
yaşananlarla kıyaslanamayacak kadar şiddetli olacaktır. Ayetlerde inkar
edenlerin böyle bir yaşamın yerine yok oluşu tercih edecekleri şöyle
anlatılır:


Gerçekten Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Kişinin kendi
ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah,
keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek. (Nebe Suresi, 40)


İnsanların karşılaştıkları olaylardan dolayı
şiddetli bir korku, panik ve şaşkınlık içinde, adeta sarhoş oldukları
ise ayette şöyle bildirilir:


... İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 2)

İnsanın şiddetli korku anında vücudunda meydana
gelen değişiklikler ve kontrolsüz hareketleri ile sarhoş insanların
tavırları birbirine çok benzer. Şiddetli bir korku anında baş dönmesi,
ağlama görülür, görüntü bulanıklaşabilir.

Buraya kadar anlatılan olaylardan da anlaşıldığı gibi, o zorlu gün
insanlar çok büyük bir panik yaşayacaklardır. Allah insanların yaşadığı
bu şiddetli korkuyu ve korkunun sonucunda oluşan fiziksel tepkileri
sarhoşluğa benzetmektedir. O gün sarhoş gibi olan insanlar kontrolsüz
tavırlar sergileyerek oradan oraya koşmaya başlarlar. Kuran'da yapılan
benzetme, insanların bu durumlarını şöyle açıklamaktadır:


İnsanların, 'her yana dağılmış' pervaneler gibi olacakları gün... (Kaaria Suresi, 4)

Gözlerdeki Dehşet İfadesi

Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri
yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet
içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya
Suresi, 97)


Göz, insanın yaşadığı korkunun şiddetini ilk ele
veren organdır. O günün korkusunu yaşayacak olan insanların,
karşılaştıkları dehşetten dolayı gözleri yerlerinden fırlayacaktır.
Burada geçen "gözlerin yuvalarından fırlaması" benzetmesi, insanın
yaşadığı korkunun şiddetini anlatır. Bu anda insanların göz bebekleri
büyür, beyazı ortaya çıkar, donuklaşmaya başlar. Kıyametin
gerçekleşeceği an "istisnasız insanların hepsi" bu korkuyu yaşayacaktır.
Bu tüyler ürpertici olaylar karşısında kimsenin yapacak bir şeyi,
başlarına gelenleri önlemek için getirecek çözümleri yoktur. Sadece
korku duyarlar. Ayetteki benzetme bu korkuyu açıklıkla izah etmektedir.


Çocukların Saçlarının Beyazlaşması

Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız? (Müzemmil Suresi, 17)

Kıyamet gününün korkusu küçük çocukları da
saracaktır. Bugünün gerçek mahiyetini bilmeyen, bunun sonsuz azabın ilk
günü olduğunun bilincinde olmayan çocuklarda yetişkinlerden farklı bir
korku vardır. İnsanlar geçici dünya hayatı boyunca yaptıkları
ahlaksızlıkların pişmanlığı içindedirler. Çocuklar ne olduğunu dahi
kavrayacak bir bilinçte değildirler. Buna rağmen gördükleri olayların
şiddetinden dolayı saçları bembeyaz olur. Böyle bir fiziksel değişim, o
zorlu günün büyüklüğünü anlamak açısından oldukça önemlidir. Çünkü o
güne kadar dünyada çok çeşitli felaketler yaşanmıştır. Her biri
insanlara çok şiddetli korku vermiş ve onları derinden etkilemiştir. Ama
bu felaketlerin hiçbiri kıyamet günü meydana gelecek olaylarla
kıyaslandığında çocukların saçlarını ağartacak kadar şiddetli değildir. O
gün insanların dünya hayatı boyunca yaşadıkları en zorlu gündür. Öyle
ki karşılaşılan olayların şiddeti, kısa yaşamlarında korkunun mahiyetini
ve tehlikelerin getireceklerini tam olarak idrak edememiş olan
çocukların dahi saçlarının korkudan bembeyaz olmasına neden olmaktadır.


Hayvanların Durumu

Gözünüzde vahşi hayvanları canlandırmaya
çalışın, kaplan, aslan, kurt, çakal, ayı... Bu hayvanlar, kıyamet günü
meydana gelen olayların etkisi ile artık birbirleri ile mücadele etmeyi
bırakacak ve biraraya toplanacaklardır. Binlerce vahşi hayvanın meydana
getirdiği bu görüntünün ürkütücülüğü ise çok açıktır. Allah kıyamet günü
doğa ve insan üzerinde çok büyük değişiklikler olacağını pek çok ayette
anlatmıştır. Aynı şekilde vahşi hayvanlar da o zorlu günden çok fazla
etkileneceklerdir. Bu gerçek Kuran ayetlerinde şöyle bildirilir:


Gebe develer, kendi başına terk edildiği zaman, vahşi-hayvanlar, toplandığı zaman. (Tekvir Suresi, 4-5)

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Yorumlarınızı Eksik Etmeyin
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kıyamet Vaktinde İnsanlar ( O Zamankı Halımız Ne Olacak)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: Enteresan Olaylar-
Buraya geçin: