hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Arınmanın ilk şartı; tevbe

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Arınmanın ilk şartı; tevbe 2duy3hj

Arınmanın ilk şartı; tevbe Empty
MesajKonu: Arınmanın ilk şartı; tevbe   Arınmanın ilk şartı; tevbe EmptyPtsi Tem. 12, 2010 9:53 am

Dünya imtihanında içine düştüğümüz karanlıktan çıkış için tek bir
yol var.


Kürşad Salih Yaman'ın yazısı


Davetin, çağrının geldiği yöne dönmek ve nefsin, şeytanın hilelerine
kulak asmadan yürümek... İşte bu yürüyüş tevbedir ve sonu aydınlığa
çıkıştır.

İnsan, günah, hata, suç ve başkaldırıyla dolu dünyanın zulmetli
atmosferinde gününü gün etmeye çalışıyor. Yüce Yaratıcısı onu kulluk
göreviyle yeryüzüne göndermişken, o tam bir gaflet ve zavallılıkla
Yaratıcısı'na itaati bir türlü beceremiyor. Yaptığı çoğu şey de
kusurlu.

Gafletine gaflet katan günahlardan her tattığında, hakkı gören gözü
daha bir körleşip, nazargâh-ı ilâhi olan kalbi daha bir kararıyor. Bu
nedenle arınıp temizlenmeye muhtaçtır insan. Tıpkı kirli bir elbisenin
temizlenmesi gibi...
Peki nedir onu temizleyip ak-pak edecek olan?
Elbette ki tevbe...

Yeniden doğmuş gibi

Günahlarla kirlenen insanoğlunun tek kurtuluş ümididir zira tevbe.
Nitekim Hak Tealâ Hazretleri bu gerçeğe şöyle işaret buyurur: "Ey iman
edenler! Hep birden Allah'a
tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz." (Nur, 31)

Günahına tevbe eden kişi, Efendimiz s.a.v.'in ifadesiyle "günahsız
kimse gibidir". Yani tertemizdir.

Bu müthiş iksirden yudumlayan her kişi taze bir can bularak yeniden
dirilir. Allah'la arasında engel olan perdeler bir bir açılır. Böylece
ölen kalp, körelen göz, duymayan kulak yeniden çalışmaya başlar.
Anlayışı keskinleşir insanın, muhabbeti artar. Yeni bir soluk gelir
kulluğuna...

Tevbe, imana özgü hallerin ilki, Hak yolculuğunun başlangıç noktası,
vuslat kapısının anahtarıdır. Kulun hatasını anlayıp, günahlarına
pişmanlıkla Allah'a yönelmesinden daha
kıymetli bir şey yoktur.

Nasıl bir tevbe?

Sözlük anlamı itibariyle "bir şeyden geri dönmek" manasına gelen tevbe,
dinî terim olarak "günahtan pişmanlık duyup vazgeçmek" demektir.

Vicdanen çirkin bulduğu için değil de bedenine, malına, makam ve
haysiyetine zarar vereceği endişesiyle günah ve kabahatten vazgeçmek
tevbe değildir. Asıl tevbe, dünyevî menfaatlerine
ters olsa bile, sırf Allah Tealâ'nın rızası için günahı çirkin görüp
tiksinti duyarak ondan vazgeçmektir.

Tevbeden maksat, sıfat-ı zemimeyi, yani nefsin kötü sıfatlarını iyiye
döndürmektir. Bir başka ifadeyle; nefsin sıfatlarından en aşağı
derecede yer alan ve sürekli kötülük yapmayı emreden
nefsi, itminana ermiş, kulluğunu hakkıyla bilen nefse çevirerek, Allah
Tealâ'nın "İrci'î (dön)" hitabına kabiliyet kazandırmaktır.

Nasuh tevbesi

Cenab-ı Hak bizden alelâde bir tevbe istemiyor. Bir kere yapılacak
tevbenin "nasuh tevbesi" olması şart. Nitekim Cenab-ı Hak bir ayet-i
celilede: "Ey iman edenler, Allah'a nasuh tevbesi ile tevbe edin!"
(Tahrim, 8) buyurmaktadır.

O tevbe ki samimiyet ve sadakat ifade eder. Adam gibi tevbe yani... Ve
bu tevbenin yerine getirilmesi gereken bir takım şartları var.

Evvela kişi, günahın zararlı bir şey olduğunu, Allah ile arasına
perdeler çektiğini aklının bir kenarına yazacak. Sonra, geçmişte
yapılan günah ve hatalara samimiyetle ?onların vicdana yaşattığı iç
sancısını kalpte hissederek- pişmanlık duyacak. Zira Allah Rasulü
s.a.v.'in bildirdiğine göre, "Pişmanlık tevbedir." (İbni Hibban, Hâkim)


Tevbenin bir diğer şartı, kötü alışkanlıkların yanı sıra kötü arkadaş
ve dostları da terk etmektir. Zira onlarla arkadaşlığa devam edildiği
takdirde kendilerinden eninde sonunda etkilenilir. Tıpkı gün boyu
kahvehaneye girip çıkan birinin sigara dumanı kokması gibi. Bu nedenle
Sevgili Peygamberimiz s.a.v., "Kişi dostunun (arkadaşının) dini
üzeredir. Sizden biri
kiminle dostluk kurduğuna baksın (dikkat etsin!)." (Ahmed b. Hanbel)
buyurmaktadır.

Zünnûn el-Mısrî şöyle der: "Tevbe, geçmiş günahlardan dolayı sürekli
pişmanlık duymak, bir daha günaha düşmekten korkmak, kötü dostları terk
etmek, cennetliklerle birlikte olmaktır."

Öte yandan hak sahiplerine haklarını ödeyip, kendileriyle helalleşmek
gerekir. Yapılacak iyilikler, yaptığımız haksızlıkları temizleyecektir.

Allah Tealâ'nın üzerimizdeki haklarını ise, aslında ödemek asla mümkün
değilken, O bize lutfederek bir kısmını yalnızca tevbeyle, bir kısmını
da tevbe ile birlikte kaza ve kefaretle ödenir şekle sokmuştur. Örneğin
namaz ve orucun terkinden dolayı kaza gerekirken, yemini bozmaktan
dolayı kefaret gerekmektedir.

Bir daha yapmamak

Tevbenin en önemli şartı ise, yapılan tevbenin üzerinde durmak, yani
Allah'a verilen "bir daha yapmayacağım" sözünde azim ve kararlılık
göstermektir.

Eğer tevbe ederken aklımızın bir kenarında günah ve hatalarımızı
tekrarlamaya dair bir düşünce yatıyorsa, o tevbe reddedilir. Yani
samimi (nasuh) tevbe olmaz.

Sahabilerden Muaz b. Cebel r.a. bir gün sorar:

- Ya Rasulullah! Nasuh tevbesi nedir?

Rasulullah s.a.v. şöyle buyurur:

- Kulun, yapmış olduğu günaha öyle pişmanlık duyması ve Allah'tan öyle
özür dilemesidir ki, sütün memeye dönmediği gibi, bir daha günaha
dönemez.

Zerr İbni Hudeyc r.a. demiştir ki, Ubey İbni Ka'b'a sordum:

- Nasuh tevbesi nedir? Dedi ki:

- Bu konuyu Rasulullah s.a.v. Efendimiz'e sordum. Buyurdular ki: "Günah
işlediğin zaman çok pişman olman ve o pişmanlıkla beraber Allah'tan
mağfiret dileyip bir daha o günahı ebediyen işlememendir."

Bu arada şunu da hatırlayalım ki, Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir
peygamber olduğu halde günde yetmiş veya yüz defa tevbe ettiği rivayet
edilmiştir. O günah işlemez iken böyle
yapıyorsa, bizim tevbe-istiğfara ne denli ihtiyacımız olduğu daha bir
açıklıkla görünüyor.

Temizlenip arınmak, Hakk'a ve hakikate dönmek için hep birlikte tevbeye
sarılmalıyız; samimiyet, sadakat, yakarış ve gözyaşıyla...

Ne mutlu kendini arındıran kullara. Onlar ki; "Kendini arıtan saadete
ermiştir." (Şems, 9) hitabının muhataplarıdırlar.

Kaynak: semerkand
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Arınmanın ilk şartı; tevbe
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: