hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Kabir Hayatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Kabir Hayatı 2duy3hj

Kabir Hayatı Empty
MesajKonu: Kabir Hayatı   Kabir Hayatı EmptyPtsi Tem. 12, 2010 9:45 am

Kabir Hayatı

--------------------------------------------------------------------------------
Kabirlerde bulunan kimselerin tamamı "Berzah" hayatı ile diri olup;

Bilirler,

Akıl ederler,

Duyarlar,


"Hiç şüphe yok ki, ölü defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları
zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu
edenlerin ayak seslerini işitir. (6)
Peygamber efendimiz (s.a.v) Bedir'de öldürülen kâfirlerin içi taşlarla
örülmemiş bir kuyuya atılmasını emretti. Ölümlerinden günlerce sonra
gelip başında durdu ve son ferdine kadar, onları teker teker ey falanca
oğlu falan şeklinde, isimleri ve babalarının isimleri ile çeğırarark
onlara şöyle buyurdu: "Siz Rabbinizin size va'dettiği azabın hak
olduğunu gördünüz mü? Hiç şüphe yok ki ben; Rabbimin bana va'dettiği
zaferin hak olduğunu gördüm." Bunun üzerine Hazret-i Ömer; "Yâ
Resulallah! Sen, leş olmuş bir kimselerle mi konuşuyorsun, dedi". Bunun
üzerine Peyganber Efendimiz de cevaben : " Beni hak din ile gönderen
Allah'a yemin ederim ki siz, beni onlardan daha iyi duymuyorsunuz dedi."
(7)

Görürler,

Kendilerini ziyaret edenleri tanırlar,


Herhangi bir kul kardeşinin kabrini ziyaret edip yanında oturursa,
kalkıncaya kadar, o ölü onunla arkadaşlık eder ve ona karşılık verir.
(8)

Selam verenlerin selamlarını alırlar,

Bir adam, tanıdığı bir kimsenin kabrinin yanından geçtiğinde, ona selam
verirse, selmını alır. Bir adam da tanımadığı bir kimsenin kabrinin
yanından geçtiği zaman selam verirse o da, onun selamını alır. (9)

Birbirlerini ziyaret ederler,
Ölülerinizin kefenlerini güzel yapınız! Çünkü onlar, kabirlerinde
birbirlerine karşı iftihar ederler ve birbirlerini ziyaret ederler. (10)


Dirilerden kendilerine ulaşan kötü haberlere
üzülürler,

Hiç şüphesiz ölüye; evinde eziyet veren şey, kabrinde de eziyet verir.
(11)
Amelleriniz, ölülere bildirilir, güzel birşey görürlerse sevinirler.
Kötü birşey görürlerse; Allah'ım! Onlaru tâatına geri çevir derler."

Dua ederler, Ölülere hayatta olanların amelleri
onlara bildirilir, hayırlı bir iş görürlerse Allahü Teâlâya hamd edip
sevinirler ve o hayrı yapanın hayırlı işlerinin artması ve hayırlı
işlere devam etmesi için dua ederler. Kötü bir şeyle karşılaşırlarsa
onları yapanlar için Allahü Teâlaya dua edip şöyle derler: "Allah'ım!
Onları tâatına geri çevir ve bize hidayete erdirdiğin gibi, onları da
hidayete erdir. " (5)
Tasarrufları vardır,
Allahü Teâlanın kudretiyle çok büyük işler yaparlar. Peygamber
efendimiz, Hazret-i Cafer'in öldürülmesinden sonra bir gün şöyle
buyurdu: "Bişe halkına, yağmurun yağacağını müjdeleyen meleklerin içinde
Ca'fer'i tanııdım." (14)

Nimet görürler,
Nimet ve azab hem ruha hem vücuda olacaktır. Berzah aleminde bazıları
ikram görürler: kabirlerinde taptaze olarak namaz kılarlar, hac
yaparlar.

Azab edilirler.
Peygamber efendimiz (s.a.v) kabir azabı ile ilgili şöyle buyuruyor:
"Ölüleriniz defnetmeme endişem olmasydı; işitmekte olduğum kabir
azabını, size de işittirmesi için Allah'a dua ederdim. (12)

---

Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde
kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü
havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir.


Kabir azabının aslı, Dünya sevgisidir. Fakat şiddet derecesi ayrıdır.
Azlığı, çokluğu Dünya sevgisine göre değişir. Azap, kalbin Dünyaya
bağlanmasının sonucudur.


Kafirlerin kabir azabı, kıyamete kadar devam eder. Yalnız cuma ve
Ramazan günleri kalkar. İtaat erbabı için kabir azabı yoktur. Ancak
kabrin şiddet ve azametini hisseder. Asilere gelince bunlar için kabir
azabı vardır. Ancak kıyâmete kadar devam etmez. Cuma günleri kalkar.
Hatta cuma gecesi ölen asi, bir saat kabir azabı görür.

Resulullah (a.s) buyuruyor:

Kabir ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kişi ondan
kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa ondan
sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir.

Kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını
hayvanlar işitir.
Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından
bir çukurdur.

Manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve ürkütücü değildi!.
Resulullah (a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı
küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki
ölülerden biri hayatında laf taşıyıcılık yapıyor, diğeri ise idrardan
sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (a.s) yaş bir dal almış, ortadan
ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu
gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı
sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur"
buyurmuşlardır.


Kaynak : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kabir Hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hz. Ali'nin Hayatı
» Hz. Ömer'in Hayatı
» Hz. Ebû Bekir'in Hayatı
» Mevalana'nın Hayatı
» Atatürk'ün Askerlik Hayatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: