Super Mario Galaxy 2

bu satırları okuyacak olan kaç kişi ilkokul zamanlarında okuldan çıkıp koşa koşa o kadar ödevi varken bile SNES sistemini açıp Mario World oynamadı? Kaçımız hafta sonu olduğunda sabahlara kadar B1-3B diye tüm evrenleri hecelemedi? Kaçımız Mario oynamak için annesine yalanlar söylemedi? Hangimiz veya ne kadarımız sinirden kumandaları fırlatıp sonra fırlattığının pişmanlığıyla kumandayı alıp temizleyip tekrar devam etmedi? Herkes Mario ismini bilir ama son 4 yılda Mario çok değişti; konusu olmasa da kendisi çok fazla değişti. Artık Mario o masum, kolay çocuk oyunu değil. Bunu herkes bilmeli...

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Ne tesadüftür ki her Mario oyununda kaçırılan dünyalar güzeli prensesi kurtarmak için verilen harita üzerinde türlü türlü engelleri aşarız. Nintendo ilk Mario oyunundan bugüne kadar o kadar ilerledi ki artık Mario oyunu deyince “Aman, klasik çocuk oyunu.” lafını duymamaya başladık. Çünkü “New Super Mario Bros” ile Mario oyunları hiç olmadığı kadar değişti. Eğlence adına inanılmaz bir noktaya ulaşan son Mario oyunları ise “Super Mario Galaxy” oyunu ile adeta çehresini değiştirdi diyebiliriz. Dünya üzerinde en yüksek puan ortalamasına sahip oyunlar sıralamasında Super Mario Galaxy 1-2 oyunlarının ilk 2 sırada olması sanıyoruz ki tesadüf değil. Nintendo artık Mario ismini çocuk oyunundan çok her yaştan bireyin oynayıp eğlenebileceği bir oyun yapısı içine itmiş durumda ve bundan tabii ki en çok memnun olan kesim bizler gibi Mario’nun hiçbir zaman bir çocuk oyunu olmadığı, aksine beceri ve el, göz kordinasyonlarını hatta reflekslerin sınırlarını zorlayan bir oyun olduğunu savunan oyunculardır.

Galaksiler arası prenses kurtarma macerası

İlk Super Mario Galaxy oyunu ile artık Mario tam anlamı ile değişti diyebiliriz aslında. Çünkü o güne kadar olmadığı kadar komplike ve zekâ sınırlarını zorlayan galaksi haritaları ve tamamı ile kontrolün sizde olması, bunu sonuna kadar size hissettirmesi ve daha önce hiçbir oyunda işlenmediği kadar akıcı bir yapı sunması ile zaten dünya üzerinde hem satış rekorları hem de inanılmaz puanlar elde ederek bizleri mest etmişti. 2007 yılında çıkan Super Mario Galaxy oyununun üstünden tam 3 yıl geçti. Devam oyunu duyurulduğunda birçok otorite ve kaynak tarafından “Daha iyisi başarılmaz.” açıklamaları geliyordu. Açıkcası bizler de düşünürken daha iyisi ne olacak ya da nasıl olacak sorularını kendimize sormadık değil. Çünkü muhteşem olan oynanışa, onlarca farklı haritaya ve ekstraya daha ne eklenecek ve nasıl baştan bir oyun yaratılacak diye düşününce otoriteleri haklı bulmaya aklımız daha yatkındı. Ama bir yandan Mario’yu yaratan [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]’nun Nintendo’nun bugün bulunduğu noktada büyük pay sahibi olmasına bakıp “Neden olmasın?” diye kendimizle çelişkiye düştüğümüz de bir gerçek. Çok fazla uzatmadan “Daha iyisi nasıl yapılır?” dersi veren Super Mario Galaxy 2 dünyasına geçiş yapmak istiyorum.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

İlk oyundan farklı olarak, oyunu oynadığım 7 saatte şunu anladım ki biraz daha büyük, biraz daha dolu, biraz daha hızlı ,biraz daha renkli ve net bir yapım bizlerle birlikte. Oyunun başlayışı hikâyenin bir kitaptan okunmasını andıran bir şekilde gösteriliyor. “Arcade kamera” diye tabir ettiğimiz bir bakış açısından oyuna başlıyoruz ve ekranın sağına doğru ilerledikçe kitabın sayfaları değişiyor. Konumuz yine her Mario oyunundaki gibi Prenses ile huzurlu bir gün geçirme dileği üzerine kuruluyken gene Mario oyunlarındaki sevimli kötü taraf olarak lanse ettiklerimiz oyuna dahil oluyor ve ilk oyundaki gibi bir kargaşa ortamı ile oyuna giriş yapıyoruz.Yapım daha başlar başlamaz bize ilk oyundan hatırladığımız hareketleri hafızamızı tazelemek için şöyle bir tekrar bölümü ile karşımıza çıkıyor ve sonrasında olaylar tümü ile birbirini seyreder şekilde birer birer ekrana geliyor. Daha ilk dakikalarda aslında yapımın ilkinden farkını hissedebiliyorsunuz. Mario biraz daha esnek ve hareketleri biraz daha gerçekci.

SMG 2 ile birlikte gelen yenilikler

İlk oyundaki düşmanlara ek olarak yeni düşmanların bulunduğu bir yapım olmuş SMG 2(Super Mario Galaxy 2). İlk yapımdan hatırladığımız şekilde galaksiler üzerine dağılmış yıldızları kurtarıp prenses için olan mücadelemizi ilerletmemiz gerekiyordu. Bu SMG 2 ilede devam ediyor. Aslında menülerinden ve oyunun başlayışından birçok oyuncu “İlk oyun ile aynı.” diyebilir SMG 2 için ancak oyun içinde her şey detaylarda gizli. Beklediğiniz harita seçiminin bile farklı bir şekle bürünmesinden yapımın ilerleyen bölümlerinden sonra adeta sizi ekran karşısında biraz daha zorlaması hatta yormasına kadar tamamı ile değişmiş yepyeni bir SMG oyunu sizleri bekliyor. Videolarda gördüğümüz üzere, mücadelemize oyunun hemen başlarında eski dostumuz Yoshi’ninde katılması ile oynanıştaki hızlanmanın aslında gerekli olduğunu hissetmeye başlıyorsunuz. Günümüzde HQ diye çağırdığımız güvenli bölgemizin (Diğer galaksilere yol aldığımız ve oyunu kayıt ettiğimiz bölge) bile galaksi üzerindeki bir gezegen olmadığını söylediğimde herhalde merak edenleriniz olacaktır. Evet, artık “Starship Mario” adında kendi yüzümüzle aynı şekle sahip bir gemiye sahibiz ve diğer galaksilere bu gemiyle yolculuk yapıyoruz. Nasıl olduğunu oyunu edindiğinizde sizin de görmeniz için daha fazla detaya girmiyorum.




Yapımın ilkine göre biraz daha hızlı olduğunu belirtmiştim. Nitekim birçok bölümde o kadar seri hareket etmeniz gerekecek ki bir yandan WiiMote bir yandan Nunchuk ile tamamen kordinasyonlu hareket etmek zorunda kalıp sonucunda eğer başarılı olursanız yüzünüzde büyük bir tebessüm, şaşkınlık ya da kızgınlık belirecek. Ben genelde kızan taraf oldum, belirtmeden geçemeyeceğim.Yapımda ilkine göre tek parçadan oluşmuş bir gezegen, harita üzerinde uzun soluklu bir oynanış yerini tamamı ile olmasa da büyük ölçüde ufak parçalardan oluşan gezegenlerden en büyük olana yani yıldıza ulaşmaya dayalı bir oynanışa bırakmış. Oyuna biraz daha hız katması açısından yerinde bir uygulama olarak kabul edilebilir. SMG 2 oyununda her haliyle ilk oyundan daha fazlası olduğu; oyunun biraz daha tatlı bir zorluğa geldiği, hızlandığı aşikâr.

Asıl değinmemiz gereken, oyunun nasıl kendini oynattığı. Aslında bu konuda pek fazla sorun ya da geliştirilmesi gereken unsurun olmadığını biliyoruz. Çünkü SMG dünyası gerçekten eşi benzeri olmayan bir dünya olarak yaratılmıştı. Bu yüzden devam oyununda ilk oyundaki öğelere ve oynanışa biraz daha ekleme ile çok başarılı olunmuş. Yine her galaksi içinde bir ya da birden fazla yıldız var ve her yıldızı almak için bölüm sonu canavarı diye adlandırdığımız “Boss” savaşları var. Ama oyun içinde Yoshi’nin eklenmesi bölüm tasarımlarında ve Boss savaşlarında çok farklı bir oynanış yaratmış, belirtmek lazım.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Wii bu oyun için yaratılmış

İlk yapımda olduğu gibi o kadar hızlı ve o kadar refleks gerektiren hareketleri herhalde başka bir kontrol sistemi ile yerli yerinde yapamazdık. Wii kontrolleri ile oyuna %99 hakim şekilde hareket ediyorsunuz. Mario’nun hareketlerinde değişiklik yok. “Spin” için Wiimote sallamak, A tuşu ile zıplamak ve kristalleri toplamak için ekranda hareket ettirmek yeterli. Ama SMG 2 oyunu ile Yoshi’nin oyun içinde devamlı kullanılması sayesinde hızlanan yapıya birkaç ekleme yapılmış durumda.Yoshi ile hareket ederken oyundaki birçok düşmanı B tuşu ile Yoshi’ye yakalattırıp sonra onları silah edası ile fırlatıyoruz. Kimi zaman da yine B tuşu ile Yoshi’nin dilini kullanıp yüksek olan yerlere çıkmak yahut bir parçayı tutup hareket ettirmek gerekebiliyor. Yani eklenen bir karakter ve bir tuş olsa da oyunun oynanışı açısından çok farklılık yarattığı görülüyor. Yapımın ilerleyen bölümlerinde Luigi ve diğer karakterlerin de oyunda seçilebildiği ve dahası oyunu çoklu oyuncu seçeneğiyle arkadaşlarınızla oynayabilmeniz eğlenceyi en az iki kat arttırıyor.

Biraz daha net

SMG 2 aynı ilk oyun gibi 480P çözünürlük destekliyor ama nasıl olduğuna açıkcası anlam veremesek de çok daha net ve çok daha renkli bir oyun olmuş durumda. Ayrıca oyun içinde su efektleri göze çarpacak şekilde hoş dizayn edilmiş. 480P gibi standart bir çözünürlükte bu kadar net efektler ve kaplamalar kullanmak, üstüne bunları gözleri yormayacak derinlik ile sunmak kolay iş değil. Bu noktada oyunu yaratan teknik ekibin hüneri konuşuyor adeta. İlk oyunda göze çarpan pikselleşme sorunu bu devam oyunu ile tamamen giderilmemiş ama büyük ölçüde azaltılmış.Bu da SMG 2’nin teknik yönü açısından çok iyi bir haber.Oyunun ses ve müzikleri ise ilk oyununki gibi masalsı ve hareketli olarak değişkenlik içinde. Oyunun Wii sisteminin limitlerinde olduğunu düşünmüyorum çünkü genelde uzay boşluğu şeklindeki 2D arka plan üzerine kurulu bir temanın sistem kaynaklarını zorlamadığı bir gerçek. Ancak bütünü ile bakıldığında ortaya çıkan görüntü gerçekten tebrik edilecek kadar güzel ve kaliteli.

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Mario artık çocuk oyunu değil

Uzun süredir Mario oyunlarının 7 yaşındaki çocukların rahatlıkla oynayabileceği o daha basit platform türünden uzaklaştığını biliyoruz. Ama SMG 2 ile kesinlikle 12+ derecelendirmesine en azından zorluk açısından girdiği görülüyor. Usta oyuncular bile bu oyunda çok zor anlar yaşayabilir.Oyunun eksi sayılabilecek belki de tek noktası ilk oyuna göre biraz daha zor olması diyebiliriz. Onun dışında bu oyunda eksi bir nokta aramak biraz art niyetli yaklaşmak olabilir. Sonuçta grafikler Nintendo Wii sistemi baz alındığı için harika ama kalkıp güncel ve daha güçlü sistemlerin grafikleri ile karşılaştırırsak hem Nintendo hem de SMG 2’ye hakaret etmiş sayılırız. Oyun, başlarda ilk yapımın aynısı gibi gelse de 10 saat sonrasında farklı olduğu ve çok daha fazla eğlence sunduğunu göreceksiniz. Arkadaşlarınızla Co-Star Mod oynamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Uzun lafın kısası, ne yapıp edip oynanması, zevkine varılması gereken bir yapım olmuş SMG 2. Yazının başında da belirttiğim gibi daha iyisinin nasıl olacağını sorgularken oyun bu sorumu gayet güzel yanıtladı. Ne ironidir ki şimdi yeniden sorguluyorum: “Bundan daha iyi bir Mario yapımı nasıl yaratılır?”

Bitiş noktasına kadar yazıma ortaklık eden tüm okurlara teşekkürlerimi sunuyorum. Başka oyunlarda, başka bitişlerde görüşmek üzere.