hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 Kıskançlık

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
Kıskançlık 2duy3hj

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPtsi Mayıs 24, 2010 11:11 am

Sakınılması
Gereken Bir Davranış Bozukluğu: Kıskançlık


Kıskançlık, birçok insan
üzerinde şiddetli tahribata neden olan ve Allah'ın Kuran'da yasakladığı
bir tavır bozukluğudur. Kuran ahlakına tamamen zıt olan bu davranış,
hırs, rekabet, kıyas, kin, tatminsizlik gibi kötü huyların da
kaynağıdır. Bu nedenle iman edenler kıskançlıktan şiddetle sakınır ve
Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerden hoşnut bir yaşam sürerler.



Bazı insanların dünyaya olan
bağlılıklarından kaynaklanan önemli bir tavır bozuklukları vardır:
Kıskançlık. Kıskançlık, başkasında olan bir şeyin kendisinde
olmamasından, başkasının başardığını kendisinin başaramamasından,
başkasının aldığı takdir ve övgüyü kendisinin almamasından ve buna
benzer durumlardan kaynaklanan olumsuz bir duygudur. Mal, mülk,
güzellik, zenginlik, dünyevi ya da uhrevi makamlar ve bunlara benzer
her türlü maddi ve manevi nimet kıskançlık nedeni olabilir.

Kıskanç insanlar, çevrelerindeki kişilerin mutluluğundan, iyiliğinden,
güzelliğinden ya da başarısından zevk almak yerine bunlardan büyük
sıkıntı duyarlar. Karşılarındaki bu kişilerin sahip oldukları
özellikler nedeniyle, onlara karşı büyük bir öfke hissederler. Tüm
güzelliklerin ve nimetlerin yalnızca kendilerinde olmasını isterler.
İçlerindeki bu hırs onları kıskandıkları kişilere zarar verme isteğine
kadar götürebilir. Bu yüzden Yüce Allah Kuran'da müminlere kıskanç
kişilerin şerrinden Allah'a sığınmalarını buyurur:

"De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden,
karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren-kadınların
şerrinden ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden."
(Felak
Suresi, 1-5)

Kıskançlık Kuran Ahlakına Aykırıdır


Kıskançlık, Yüce Rabbimiz'in Kuran'da kınadığı ve insanın nefsinden
arındırması gerektiğini haber verdiği bir davranıştır. Fakat Kuran'da
bildirilen bu gerçeğe rağmen, kimi insanların kötü bir ahlak özelliği
olan kıskançlığa bakış açıları çok farklıdır. Bu kimseler kendilerince,
kıskançlığın her insanda az çok olması gereken sözde insani bir
özellik olduğunu düşünürler. Bunu meşru görür ve öyle göstermeye
çalışırlar. Hatta hiç kıskanç olmadığını söyleyen kimseleri garip
karşılarlar. Kendileri ise yaşamları boyunca iç içe yaşadıkları
insanların hemen hemen herşeylerini; daha başarılı, daha güzel ya da
yetenekli olmalarını, servetlerini, hatta çocuklarını dahi kıskanırlar.


Birçok insan doğru yolu bilip gördüğü halde, sırf kapıldığı kıskançlık
hissi nedeniyle yanlış yola sapabilmektedir. Çünkü kıskançlık, rekabet
ve hırs duyguları, insanın akılcı düşünebilmesini, olayları isabetli
şekilde muhakeme edebilmesini engeller. Bu duygulara yenik düşen bir
insan olaylar karşısında Kuran ahlakına uygun tepkiler veremez, samimi
ve ihlaslı tavırlar gösteremez. Böyle bir durumda onu yönlendiren aklı
ve vicdanı değil, şeytanın kontrolü altındaki nefsi olur. Nefis ise
Kuran'da bildirildiği üzere "...var gücüyle kötülüğü emredendir"
(Yusuf Suresi, 53). Bu nedenle bir kişinin Rabbimiz'in razı olacağı
umulan, huzurlu ve mutlu bir yaşama sahip olması için öncelikle
nefsinin fısıldadığı rekabet ve hırs duygularından arınması gerekir.

Gıpta Etmek Kıskançlıkla Karıştırılmamalıdır


Müminler, din ahlakına göre yaşamayan insanların normal karşıladıkları,
hatta övdükleri kıskançlığın, aslında çirkin bir tavır olduğunu
bilirler. Kıskanmak yerine birbirlerinin güzel özellikleri ile iftihar
eder, birbirlerinin iyiliği, güzelliği ve daha fazla nimete
kavuşmaları için Allah'a dua ederler. Kıskanç insanların aksine
müminler "gıpta" ederler. Yani hem Allah'ın başka insanlarda yarattığı
nimetlere şükrederler, hem de kendileri de bunlara sahip olmak için
dua ederler.

Ancak iman ettiklerini söyledikleri halde, bu ahlakı gereği gibi
hayatlarına geçirememiş kimseler de vardır. Bu kimseler din ahlakının
yaşanmadığı toplumlarda olduğu gibi kıskançlığı makul görmez ve açık
açık bu ahlakı savunmazlar. Ancak kimi zaman nefislerinin bu yöndeki
telkinlerine kapılabilirler. Kimi zaman da kendilerince meşru
gördükleri bazı durumlarda bu hisleri yaşamalarının Kuran ahlakına
muhalif olmayacağını düşünerek kendilerini kandırırlar. Örneğin meşru
ve Kuran ahlakına uygun bir istek olarak, müminler arasında sevgi,
dostluk, güvenilirlik gibi konularda en önde olmak isterler. Ancak
burada Kuran ahlakına uygun davranış, eğer bir başkası kendisinden daha
güzel bir ahlak gösterebiliyorsa, bu durumda onunla iftihar etmek ve
ona ancak gıpta gözüyle bakmaktır. Kıskançlığın mümin ahlakında yeri
yoktur. Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz insanlar, gıpta etme
duygularını kıskançlıkla karıştırabilmektedirler.

İşte iman eden bir kişi asla bu gaflete düşmek istemez. Kişilere ve
kendine benlik vermekten şiddetle çekinir. Üstünlüğün Allah korkusuna
göre olacağını, herşeyin Allah'a ait ve yalnızca O'nun kontrolünde
olduğunu hiç aklından çıkarmaz. O yüzden Müslümanlar sürekli huzurlu ve
mutludur. Yüce Allah, Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

"...Şüphesiz, Allah Katında sizin
en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride
olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır."
(Hucurat Suresi, 13)

Kıskançlık Duygusu İmtihanın Bir Parçasıdır


Kıskançlık, insanların dünyaya olan bağlılıklarından kaynaklanan önemli
bir tavır bozukluğudur. Allah Kuran'da "... Nefisler ise
"kıskançlığa" ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır...
"
(Nisa Suresi, 128) ayetiyle insanların nefsinde böyle bir özellik
olduğunu bildirmiştir. "Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah
bulmuştur.
" (Şems Suresi, 9) ayetiyle de, insanın kurtuluşu için
nefsini kötülüklerden arındırması gerektiğini bildirmektedir. Aksinde
ise "Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette
yıkıma uğramıştır.
" (Şems Suresi, 10) ayetinden de anlaşılacağı
gibi nefsindeki bu kötülükler insanı yıkıma sürükler. Kıskançlığın
insanlar üzerinde meydana getirdiği tahribat ve verdiği azap, ayette
bahsedilen yıkımın dünyada ne şekilde gerçekleşebileceğini açıkça
ortaya koymaktadır. Müminlerin görevi, şeytanın bu olumsuz telkinini
hemen idrak edip bu olumsuz ruh halinden kurtulmaktır. Her insan içinde
bulunduğu imtihan gereği hem Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle
hem de eksik tuttuklarıyla denemeden geçirilmektedir. Allah bu yolla
kullarının hangilerinin daha güzel davranışlarda bulunacağını ve
sabredeceğini, hangilerinin nefsinin bencil tutkularına yenik düşeceğini
ortaya çıkarmaktadır. Yüce Rabbimiz, bu gerçeği Kuran'da şu şekilde
haber vermektedir:

"O, amel (davranış ve eylem)
bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü
ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır."
(Mülk Suresi, 2)

Kıskançlık ve Rekabet Müminlerin Gücünü
Azaltır


Yüce Allah, "Cami" isminin bir tecellisi olarak, Kendisine iman
edenleri her nerede olurlarsa olsunlar bir araya getireceğini ve onları
hem dünyada hem de ahirette kardeşler kılacağını vaat etmiştir. Allah
Müslümanların kalplerinde birbirlerine karşı sevgi yaratmış ve
onların kıskançlıktan sakınarak birbirlerine her konuda destek
olmalarını emretmiştir. Peygamberimiz (sav) de "Her kim bir
Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve
görmesini istemediği şeylerini örterse, ALLAH'u Teâlâ da kıyamet
gününde onun ayıplarını örter...
" (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim,
Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85) şeklindeki sözüyle Müslümanların
her zaman birbirlerinin eksikliklerini tamamlamaları ve hatalarını
örtmeleri gerektiğini ifade etmiştir. Aksi bir durumda Müslümanlar
arasındaki birlik bozulacak, imanlarında ve güçlerinde azalma
olacaktır. Allah bu gerçeği, Kuran'da şu şekilde haber vermektedir:

"Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin
ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz
gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir."
(Enfal Suresi, 46)

Hiçbir mümin nefsinin hırslarını tatmin etmek için böyle bir
sorumluluğu yüklenmek istemez. Çünkü müminlerin görevi, Allah'ın
Kuran'da haber verdiği emir ve yasakları en doğru şekilde uygulamak,
sadece O'nun rızasını istemek ve Allah'a iman etmektir. Mümine yakışan
tavır "...İyilik ve takva konusunda yardımlaşın" (Maide Suresi,
2) ayetine uygun olarak "müminlerle ittifak etmek" ve Allah'ın izniyle
din ahlakını yaymak için samimi bir çaba sarf etmektir.

Salih Müminlerin Rahmani Yarışlarının
Temelinde Kıskançlık Değil Allah Rızası Vardır


Kuran'da bildirilen "...hayırlarda yarışınız" (Bakara Suresi,
148) ayeti gereği, elbette ki müminler, Allah'ın en sevgili kulu
olabilmek, Kuran ahlakını en mükemmel şekilde yaşayan kişi olabilmek
için rahmani bir gayret sarf ederler. Ancak bu rahmani yarışın
temelinde kıskançlık ya da rekabet hisleri yoktur. Bu yarış, insanlara
yönelik bir yarış değil, sadece Allah'a yakınlaşmayı hedefleyen bir
yarıştır. Nitekim böyle bir insan kendisi gibi, diğer müminlerin de
Allah'ın hoşnutluğunu kazanabilmelerini ister. Bunun için hem samimi
olarak dua eder, hem de ihlasla çaba sarf eder. Müminlerin bu üstün
ahlaklarının en önemli nedenlerinden biri ise, tüm yaratılmışlar gibi,
kendilerinin de aciz olduklarını bilmeleridir. Bu nedenle de içleri
titreyerek Allah'tan korkar ve Rabbimiz karşısındaki acizliklerini dile
getirmekten çekinmezler. Kuran'da Müslümanların bu güzel ahlakları şu
şekilde haber verilir:

"De ki: "Allah'ın dilemesi dışında
kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer
gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı artırırdım ve bana
bir kötülük dokunmazdı..."
(Araf Suresi, 188)

Salih müminler, Kuran'da Rabbimiz'in haber verdiği yöntemleri izleyerek
nefislerini kıskançlık, rekabet gibi bencil tutkulardan ve dünya
hırslarından arındırırlar. Allah'ın Kuran'da emrettiği üstün ahlak
gereği, iman eden tüm kardeşlerini sevip, sayarlar. Onlara her zaman
destek olur, en güzel sözlerle onore edici konuşmalar yaparlar.

Kıskançlık Hastalığından Arınmak İçin...

İçten içe yaşanan kıskançlık hastalığından kurtulmanın tek yolu,
herşeyi Kuran ayetleri ile değerlendirmektir. Böyle bir insan tüm
güzelliklerin, malın, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu,
Rabbimiz'in tüm bunları dünyada insanlara farklı şekillerde vererek
onların ahlaklarını denediğini bilecektir. Bu gerçeğe göre hareket
etmesi nedeniyle de her güzellik kendisi için zevk alınacak birer
nimete dönüşecektir. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:

"Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi
(malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi),
kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan O'nun fazlını
(ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah herşeyi bilendir."
(Nisa
Suresi, 32)

Bediüzzaman Said Nursi'nin Kıskançlık
Hakkındaki Sözleri


Bediüzzaman Said Nursi bir sözünde, Müslümanların, rekabet ve
kıskançlığı birbirlerinin üstün yönleriyle iftihar ederek
yenebileceklerini hatırlatmıştır. Böyle bir ahlak ile herkesin kendi
şahsiyetini bir kenara bırakıp, Müslüman topluluğunun şahsı manevisi
içinde eriyeceğini, bu durumda da her güzel özelliğin aslında tek tek
her bir Müslümüna ait olacağını belirtmiştir:

"Kardeşlerinizin yeteneklerini şahıslarınızda ve üstünlüklerini
kendinizde düşünüp, onların şerefleriyle şükrederek iftihar etmektir.
Kendi nefsi hislerini unutup, kardeşlerinin yetenek ve hissiyatıyla
fikren yaşamaktır. Zâten mesleğimizin esası kardeşliktir. Peder ile
evlâd, şeyh ile mürid arasındaki vasıta değildir. Belki hakiki
kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer.
Mesleğimiz "Samimi dostluk ve kardeşlik" olduğu için, meşrebimiz
(ahlakımız) "samimi dostluk ve kardeşlik"tir. Samimi dostluk ise, en
yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en
iyiliksever kardeş olmayı gerektirir."
(Ramuz El-Ehadis,
(Hadisler Deryası), Musannif: Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi (k.s),
Mütercim: Abdülaziz Bekkine (k.s), Gonca Yayınevi, 263-325. Risale-i
Nur Külliyatı, Lemalar, s.162)

Dünya hayatının geçici bir imtihan yeri olduğunu bilen, Allah'ın
herşeyi bir hayır ve güzellik üzerine yarattığını kavramış olan bir
Müslümanın, dünya hayatının geçici süslerine karşı hırslanması ve
kıskançlık yapması mümkün değildir. Nitekim Kuran ahlakını titizlikle
yaşayan ve Allah'a gönülden iman eden kişiler, güzellikleri ve
nimetleri dünyada değil ahirette beklerler. Allah da onların bu üstün
ahlaklarından dolayı, kullarını cennetteki sonsuz rızıklarla
ödüllendirir.

Kaynak: İlmi
Araştırma Dergisi, Nisan 2010


Bu yazı Dini Yazılar
Email Grubu'ndan gönderilmiştir. Bu gruba üye olursanız haftada bir
adet buna benzer dini içerikli bir yazı email adresinize
gönderilecektir. Gruba üye olmak için lütfen [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
adresine "Üyelik" konulu boş bir mesaj atınız.

diniyazilar.awardspace.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kıskançlık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kıskançlık testi(sadece kadınlara)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: