hukuk.forum.st
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

hukuk,hukuki,adliye,dava,müvekkil,hukuk haberleri,avukat,savcı,hakim,forum
 
AramaLatest imagesAnasayfaKayıt OlGiriş yap

 

 HAYATIN MANASI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
HAYATIN MANASI 2duy3hj

HAYATIN MANASI Empty
MesajKonu: HAYATIN MANASI   HAYATIN MANASI EmptyPaz Mayıs 23, 2010 5:14 am

HÜLASA Kat'iyyen bil ki: Yaratılışın en yüksek gayesi ve fıtratın en
yüce
neticesi Allah’a imandır. Ve insaniyetin en yüce mertebesi ve
beşeriyetin
en büyük makamı, Allah’a iman içindeki
marifetullahtır.(Allah
bilgisi). Cinn ve insin en parlak saadeti ve en
tatlı nimeti, o
marifetullah içindeki muhabbetullahtır(Allah aşkı). Ve
insan ruhu
için en hâlis mutluluk ve insan kalbi için en saf sevinç, o
muhabbetullah
içindeki ruhani lezzettir. Evet bütün hakikî saadet ve
hâlis
mutluluk ve şirin nimet ve safi lezzet elbette marifetullah ve
muhabbetullahtadır.

Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz
saadete,
nimete, nurlara, sırlara; ya bilkuvve veya bilfiil sahiptir.
Onu
hakikî tanımayan, sevmeyen; nihayetsiz sıkıntılara, elemlere ve
şüphelere
manen ve maddeten mübtela olur. Evet şu perişan dünyada,
âvâre
insanlar içinde, semeresiz bir hayatta; sahibsiz, hâmîsiz bir
surette;
âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç
para
eder. İşte bu âvâre insanlar içinde, bu perişan fâni dünyada;
insan,
sahibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar çaresiz olduğunu
herkes
anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine
iltica
eder, kudretine istinat eder. O vahşetli dünya, bir tenezzühgâha
döner
ve bir ticaret yeri olur. Allah kendi cemalini(güzelliğini) ve
kemalini(azametini,
kudretini) görmek ve göstermek için kainatı ve
insanoğlunu
yaratmıştır. Kainat bir seyir yeridir. İnsan, eşyanın
yaratılışında
ve varlıkların sanatındaki latif incelik ve nazenin
güzellikleri
görüp kendisine verilen akıl, göz, kalp, vicdan gibi maddi
ve manevi
cihazlarla kainatta Allah’ın kudsi isimlerinin tecellilerini
tefekkür
ederek(düşünerek) görmek, bilmek suretiyle Rabbini tanımalı ve
iman
etmelidir. İnsanın vazifesi Allah’ın kudsi isimlerinin gizli
definelerini
açmaktır. Zat-ı Akdes’i(Allah’ı) o isimleriyle tanımaktır.
Kanatta
ve insanda esma-i hüsnanın her birinin tecellileri vardır.
Mesela
kainattaki kusursuz düzen “Alim, Kadir” isimlerini; büyük, küçük
her
türlü canlıya verdiği ihtiyacı olan çeşit çeşit nimetler “Mün’im”
ismini;
benzersiz güzellikte yarattığı varlıklar “Bedii, Musavvir”
isimlerini
gösterir. İnsan Allah’ın kendine taktığı garib sanatları ve
latif
cilvelerini bilip hayatında ortaya çıkarmalı, göstermelidir. Yani
insan
ilan edicilik makamındadır. Mesela hastalıktan iyileşmemiz “Şafi”
isminin,
yediğimiz çeşit çeşit rızıklar “Rezzak” isminin, insanların
dalaletten
imana gelmesi “Mümin, Hadi” isminin, tevveleri çok kabul
edip
günahları bolca bağışlaması “Gaffar, Tevvab” isimlerinin tezahür
etmesi,
ortaya çıkmasıdır. Kainat ve küçük bir kainat olan insan,
Allah’ın
kudret kalemiyle yazılmış hikmetli bir sözdür. Bu sözü okuyup
anlamlandıran
da insan olacaktır. İşte bunları görmek, bilmek ve
Allah’ı tesbih,
takdis, tenzih ve istihsan etmelidir. Yani bu
harikalıklar karşısında
“Sübhanallah, elhamdülillah, maşaallah, Allahü
ekber” şeklinde Allah
zikredilmelidir. Rahmet-i İlahiye’nin
hazinelerinde toplanan
nimetleri zahir ve batın duygularla tadıp şükür
vazifesini yerine
getirmelidir. İnsan hayatının sırrı, Allah’ın
birliğine(tevhide)
kudretine, cemaline aynadar olmaktır. Öyleyse insan
hayatının gerçek
saadeti, insan hayatının aynasında görünen Allah’ın
nurlarını
hissetmek, anlayarak(araştırıp, öğrenerek) ona şevk(istek)
göstermek,
sevmek, onun muhabbetiyle kendinden geçmek ve Allah
sevgisini
kalbine yerleştirmektir. İşte bu sırdandır ki insanı ala-yı
illiyine
çıkaran bir hadis-i kudsinin meal-i şerifinde “Ben göklere ve
yere
sığmam; fakat mümin kulumun kalbine sığarım.” denilmiştir. Yani
insan
bu aleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek(olgunlaşmak) için
gelmiştir.
Mükemmellikler yurdu olan ahirete hazır olmak için ilim ve
duayla
tekemmül etmelidir. Kainat kitabında Allah’ın isimlerini
görebilmek,
anlamak için ilim tahsil etmek, okumak, araştırmak, bilgi
edinmek ve
bu bilgiler üzerinde tefekkür ederek esma-i hüsna ile
bağlantı kurmak
gerekiyor. İşte bu açıdan insanın biyoloji, fizik,
astronomi,
coğrafya gibi ilimlerde asgari bilgi sahibi olması okuyup
öğrenmesi
gerekir. Bu sebepten “Bir saat ilim öğrenmek, sabahlara kadar
yapılan
ibadetten daha sevaptır.” gibi pek çok hadis-i şerifte ve
“Göklerde
ve yerde üzerinden geçip de bakmadıkları nice deliller
vardır.”
(Yusuf, 105) gibi pek çok ayet-i kerimede okumanın,
öğrenmenin,
tefekkür etmenin(ibretle düşünmenin) önemi ifade
edilmiştir. İnsan bu
şekilde sözleriyle, namaz oruc, hac, zekat, harama
bakmama,
hırsızlık yapmama gibi hareketleriyle Allah’a kulluğunu ilan
etmelidir.
Böylece insan yaratılış amacını yerine getirmiş olacaktır ki
iki
cihanın da huzur ve mutluluğu budur. İşte hayatı bu şekilde
algılayıp
yaşayan insan için ölüm, bu dünyadan daha güzel ve daimi
başka bir
aleme geçiş demektir. Şairin “Öleceğiz, öleceğiz, müjdeler
olsun /
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun.” deyip ölümü müjde
olarak
kabul etmesi bu sebeptendir. Bu dünyanın üç yüzü vardır ki
birincisi
Cenab-ı Hakkın isimlerine bakar. Onların isimlerini gösterir.
Mana-yı
harfiyle onlara aynadarlık eder. İkinci yüzü ahirete bakar,
cennetin
mezrasıdır. Üçüncü yüzü ise insanın hevesatına bakan ve gaflet
perdesi
olan fani, zail, elemli ve aldatıcı olan yüzüdür. İşte dünya
ilk iki
yüzüyle sevilmeye, muhabbete layıktır. Üçüncü yüz ise tahkir
edilen
yüzdür. Allah’ın sevdiği kul olma yolu, onun cemalini, kemalini;
isimlerini
ve sıfatlarını; sanatını görme, gösterme, sevme, sevdirme ve
tesbih,
takdis, tenzih, istihsan etmek ve Allah’ın ahlakıyla yani
Kur’an
ahlakıyla yani Hz. Muhammed(s.a.v)’in ahlakıyla ahlaklanmaktır.
Ona
tabi olmak için onu tanımak gerekir yani onun hayatını ve
hadislerini
okumak, öğrenmek, bilmek gerekir.
HAYAT
* Ben insanları ve
cinleri ancak bana ibadet etsinler
diye yarattım. (Zariyat, 56) *
Hanginiz güzel işler yapacaksınız diye
sizi imtihan etmek için ölümü
de hayatı da yaratan O’dur. (Mülk, 2) *
Ey insanlar! Eğer öldükten
sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, düşünün
ki biz, sizi topraktan,
sonra bir meniden, sonra bir pıhtı kandan,
sonra şekli belli belirsiz
bir lokma etten(ceninden) yarattık. Size
kudretimizin kemalini
açıkça gösterelim diye. (Hacc, 5) * Bir de
bakalım sabredecek misiniz
diye bazınızı bazınıza fitne yaptık.(Bazınız
fakir, bazınız zengin
oldu.) Şüphesiz ki senin Rabb’in her şeyi çok iyi
görendir. (Furkan,
20) * Ey müminler! Sabır ile namaz ile yardım
isteyiniz. Şüphe yok ki
Allahu Teala sabredenlerle beraberdir… Vallahi
biz sizleri elbette
biraz korku ile, açlık ile, mallardan, canlardan,
mahsulattan biraz
eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.
(Bakara 153,155)
* Allah, müminlerden canlarını ve mallarını,
karşılığında cenneti
onlara vermek suretiyle satın almıştır.”
(Tevbe,111) * Yoksa siz,
Allah içinizden savaşanları belli etmeden,
sabırlıları belli etmeden
cennete gireceğinizi mi sandınız? (Al-i İmran
142) * Dünya hayatı bir
oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir.
Ahiret yurdu ise
fenalıklardan sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala
akıllanmayacak
mısınız? (Enam, 32) ALLAH * “Allah ki, yaratandır, (en
güzel bir
biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir.
En güzel
isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı
tesbih
etmektedir. O, Azizdir, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24) * Allah,
bir
şeyin olmasını dilediği zaman, ona “ol” der, o da oluverir. (Yasin,
82)
* Allah, her şeye gücü yetendir. (Kehf, 45) * O Allah ki, göklerin
ve
yerin mülkü O’nundur. O, hiç çocuk edinmemiştir. Mülkünde O’na bir
ortak
da yoktur. Her şeyi O yaratmış ve bir ölçüye göre düzenlemiş,
miktarını
tayin buyurmuştur. Böyle iken (kafirler) O’ndan başka
birtakım
ilahlar edindiler ki onlar hiçbir şeyi yaratamazlar. Kendileri
yaratılmaktadırlar.
Kendi kendilerine ne bir zarar ne bir faydaya malik
değiller.
Öldürmeye, diriltmeye ve öldükten sonra tekrar diriltemeye de
güçleri
yetmez. (Furkan, 2-3) * Allah sizi yaratan, sonra rızkınızı
veren,
sonra sizi öldürüp sonra diriltecek olandır. (Rum, 40) * O,
ölüden
diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. Toprağa da ölümünden sonra can
verir(ondan
bitkiler çıkarır). Siz de (kabirlerinizden) öyle
çıkarılacaksınız.(Rum,
19) * Gökten yere kadar bütün işleri (Allah)
düzenler ve yönetir.
(Secde, 5)


DİN
* Allah katında din İslam’dır. (Al-i İmran, 19) * Kur’an bütün
alemler
için bir uyarıcı, bir zikirdir. (Kalem, 52) * “Sana bu kitabı
indiren
O'-dur. Ondan bir kısım âyetler muhkem (açık) dır. Bunlar,
kita¬bın
temelidir(esasıdır). Diğer birtakım âyetler de
müteşabihdirler. İşte
kalblerinde eğrilik bulunan¬lar, fitne aramak ve
teviline git¬mek
için Kur'ân'ın müteşabih âyetlerinin peşine düşerler.
Hal¬buki onun
tevilini Allah'dan baş¬ka kimse bilmez. (Al-i İmran, 7) *
Muhammed
içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın
resulü ve
nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir.
(Ahzab, 40) *
“Şu kesindir ki Biz resullerimizi açık delillerle
gönderdik ve
insanların adaleti gerçekleştirmeleri için, resullerle
beraber kitap
ve adalet terazisi indirdik.” (Hadid, 25) * “Ey Resûlüm,
Biz seni
bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı
olarak
gönderdik, lâkin insanların ekserisi bunu bilmezler.” (Sebe, 28)
*
“Eğer isteseydik her şehre bir uyarıcı peygamber gönderirdik. O halde
sen
asla kâfirlere itaat etme ve Kur’ân’a dayanarak onlarla büyük bir
mücahede
gerçekleştir.” (Furkan, 51-52) * İşte bugün sizin dininizi
kemâle
erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din
olarak
İslâm’ı beğendim. (Maide, 3) * Elif, Lam, Mim, Ra. İşte bunlar
Kur'an'ın
ayetleridir ve sana Rabbinden indirilmiş olan haktır. Fakat
insanların
çoğu imân etmezler. (Rad, 1) * Yemin olsun! Sizin için
Allah’ı ve
ahiret gününü arzu edenler ve Allah’ı çok ananlar için,
Allah’ın
peygamberi en güzel örnektir.” (Ahzab, 21) * Her kim Allah'a
ve
Rasulüne itaat eder; Allah'tan korkar, O'ndan sakınırsa, işte
kurtuluşa
ve mutluluğa erenler bunlardır.(Nur, 52) * Ey Muhammed! De
ki: Eğer
siz Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı
bağışlasın. (Al-i İmran, 31) * “Allah ve peygamberi bir
işe hüküm
verdiği vakit, erkek, kadın hiçbir mümin için kendi işlerinde
seçme
hakkı olamaz. Kim Allah’a ve peygamberine isyan ederse, muhakkak
açıkça
sapıklık etmiş olur.” (Ahzab, 36) * “Sura üflendi, “Kalk!”
borusu
çaldı!.. İşte mezarlarından kalkıp, Rab’lerinin huzurunda
duruşmaya
koşuyorlar... Eyvah bize! Kim kaldırdı bizi yatağımızdan?”
diyorlar...
İşte Rahmân’ın vâdi: Resuller doğru söylerler!” (Yasin,
51-52) *
Takva sahiplerine vadolunan cennetin durumu şuna benzer:
Bahçelerinin
içinden ırmaklar akar. Meyveleri gibi gölgeleri de
devamlıdır. İşte,
haramlardan korunan müttakilerin sonu! Kafirlerin
sonu ise ateştir.
(Rad, 35) * “Öyle kullar ki, bizim ayetlerimize iman
ettiler ve
Müslüman oldular. Siz de zevceleriniz de sevinç içinde
olduğunuz
halde cennete giriniz. Onların üzerine altından tepsiler ile
ve
destiler ile dolaşılır ve orada canların hoşlanacağı ve gözlerin
lezzet
alacağı şeyler vardır ve siz orada ebediyen kalıcılarsınız.”
(Zuhruf,
69-72) * “Sana kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler
zillete
düşmüştür. Çalışmış, boşuna yorulmuştur. Son derece sıcak bir
ateşe
girecektir. Pek hararetli kaynaktan suvarılacaktır. Onlar için
dikenli
ağaçtan başka bir yiyecek yoktur. Ne besler ne de açlıktan
kurtarır.
O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk
içinde)dirler.
Emeklerinin neticesini aldığı için gayet memnundur. Pek
üstün ve pek
muteber bir cennettedir. (Gaşiye, 1-10) * “Cennet de takvâ
sahiplerine
yaklaştırılır. Onlara denir ki, “İşte, buydu size vâdedilen
mükâfat.
Gaybda, (görmediği halde) Rahman'dan korkan ve Allah'a
yönelmiş bir
kalble ge¬len için!.. Selâmetle girin oraya! Bu ebedîlik
günüdür!''
(buyurulacak). Onlara orada her iste¬dikleri var.
Nezdimizde(katımızda)
daha fazlası da vardır.” (Kaf, 31-35)
İMAN
* Ey iman etmiş
olanlar! Allahu Teala’ya ve onun peygamberlerine ve
peygamberlerine
indirmiş olduğu kitaba ve daha evvel indirmiş olduğu
kitaba iman
ediniz. Ve her kim Allahu Teala’yı ve meleklerini ve
kitaplarını ve
peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse muhakkak
ki pek uzak
bir dalaletle sapıklığa düşmüş olur. (Nisa, 136) * Şüphe
yok ki,
Rabbin dilediğine rızkı bol verir ve dilediğine darlaştırır.
Muhakkak
ki O, kullarından fazlasıyla haberdardır ve onları çok iyi
görür.
(İsra, 30) * “İyilik-takva- yüzlerini Doğu ve Batı tarafına
çevirmeniz
değildir. Fakat, iyilik, o kimsenin iyiliğidir ki: Allah’a,
ahiret
gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere iman etmiş olur. Ve
malını
seve seve akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolculara,
dilenenlere
verir. Ve köleleri azat etmek hususunda safr eder. Ve
namazı kılar,
zekatını verir. Bir de anlaşma yaptıkları zaman
ahidlerini yerine
getirirler ve ihtiyaç, hastalık ve şiddetli savaş
hallerinde de
sabırlı bulunurlar. İşte sadık olanlar onlardır. Takva
sahibi olanlar
da onlardan ibarettir.” (Bakara, 177) * “Muhakkak ki,
müminler
kurtuluşa ermişlerdir. O müminler ki, namazlarında huşu
-tevazu-
sahipleridir. Ve o müminler ki, onlar, her lüzumsuz şeyden yüz
çevirirler.
Ve o müminler ki, onlar zekatı ifa edenlerdir. Ve o
müminler ki,
onlar elbette avret mahallerini muhafaza edenlerdir.
(Muminun, 1-5) *
“Onlar, göklerin ve yerin ifade ettiği manalara
bakmazlar mı?”
(Araf, 185) * “Şüphe yok ki göklerin ve yerin
yaratılışında, gece ile
gündüzün değişmesinde akıl sahipleri
için(Allah’ın varlığını, kudret
ve azametini gösteren) büyük işaretler
vardır.”(Al-i İmran, 190) *
Güneşi ve ayı hizmet etmeleri için sizin
emrinize verdi. Bunların her
biri belirli bir vakte kadar
dolaşmaktadır. Bütün işleri O yönetir.
Ayetleri size açıklar ki
Rabbinize kavuşacağınıza iman edesiniz.
(Rad, 2) * "Gökten, bir ölçüye
göre su indiren O’dur. Onunla ölü bir
memleketi diriltti (ve her yanına
hayat) yaydı; siz de böyle
(kabirlerinizden diriltilip)
çıkarılacaksınız." (Zuhruf, 11) * "Şimdi
siz, içmekte olduğunuz suyu
gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan
indiriyorsunuz; yoksa indiren Biz
miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu
tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez
mi?" (Vakıa, 68-70)
İBADET
*
Şüphe yok ki, namaz, müminlerin üzerine muayyen vakitlerde bir
farize
olmuştur.” (Nisa, 103) * Namazı, güneş dönüp gecenin karanlığı
bastırıncaya
kadar güzelce kıl, sabah namazını da. Şüphe yok ki sabah
namazı
şahitlidir. (İsra, 78) * Ve namazı kılınız, zekatı da veriniz ve
rüku
edenler ile beraber rüku ediniz. (Bakara, 43) * Ey iman edenler!
Oruç
sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de
farz
olmuştur. Ta ki sakınabilesiniz.” (Bakara, 183) * Ve Allah için
haccı
da umreyi de tam yapınız. (Bakara, 196) * Sizin hayırlınız,
Kuran-ı
Kerim’i öğrenip başkalarına da öğreten zattır. (Hadis-i Şerif)
*
İkametgahlarınızı namaz ile, Kuran-ı Kerimi tilavet ile
nurlandırınız.
(Hadis-i Şerif) * İbadetlerini ihlas ile yap. İhlas ile
yapılan az
amel, kıyamet günü sana yetişir. (Hadis-i Şerif) *
İbadetlerin
kıymetlisi az olsa da devamlı yapılanlardır. (Hadis-i
Şerif) *
Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok
ibadetten daha
iyidir. (Hadis-i Şerif) * Allah’ı güzel isimleriyle anan
insanın
günahları deniz köpükleri kadar çok olsa bile yine affedilir.
(Hadis-i
Şerif) * Artık beni zikrediniz ki ben de sizi zikredeyim. Ve
bana
şükrediniz, bana nankörlük etmeyiniz. (Bakara, 152) * “De ki: Ey
nefisleri
aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit
kesmeyiniz.
Şüphe yok ki, Allah bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki
O, çok
bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.” (Zümer, 53) * Dua,
ibadettir.
(Hadis-i Şerif) * İbadetlerin en kolayı ve en hafifi az
konuşmak ve
iyi huylu olmaktır. (Hadis-i Şerif) * Annenin, babanın
yüzüne
merhamet ile bakana makbul hacc sevabı verilir. (Hadis-i Şerif)
*
Güler yüzle selam verene sadaka sevabı verilir. (Hadis-i Şerif) *
“-Onlar-
tevbe edenlerdir, ibadette bulunanlardır, hamd edenlerdir,
oruç
tutanlardır, rukua, secdeye varanlardır, iyilik ile emir ve
kötülükten
alıkoyanlardır ve Allahu Teala’nın sınırlarını
koruyanlardır. İşte
-o- müminleri müjdele. (Tevbe, 112) * “Rahmanın
kulları onlardır ki,
mütevazi bir halde yürürler ve cahiller onlara
seslendiklerinde
“selametle” derler. Ve onlar ki: Rableri için secde
edenler ve
kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.” (Furkan, 63,64) *
“Onlar(iman
edenler) öyle kimselerdir ki büyük günahlardan ve hayasız
çirkin
işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yutar,
karşıdakinin
kusurlarını affederler.” (Şura, 37) * “Onlar o kimselerdir
ki zulme
uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar.” (Şura, 3
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen
Hukuk Forum
Jensen


Giriş Tarihi : 30/03/09
Yer : İstanbul
Yaş : 34
Mesajlar : 14824
Rep Puanı : 14472
Rep Gücü : 6503
HAYATIN MANASI 2duy3hj

HAYATIN MANASI Empty
MesajKonu: Geri: HAYATIN MANASI   HAYATIN MANASI EmptyPaz Mayıs 23, 2010 5:14 am

İBADET
* Şüphe yok ki, namaz, müminlerin üzerine muayyen vakitlerde
bir
farize olmuştur.” (Nisa, 103) * Namazı, güneş dönüp gecenin
karanlığı
bastırıncaya kadar güzelce kıl, sabah namazını da. Şüphe
yok ki sabah
namazı şahitlidir. (İsra, 78) * Ve namazı kılınız,
zekatı da veriniz ve
rüku edenler ile beraber rüku ediniz. (Bakara,
43) * Ey iman edenler!
Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu
gibi sizin üzerinize de
farz olmuştur. Ta ki sakınabilesiniz.”
(Bakara, 183) * Ve Allah için
haccı da umreyi de tam yapınız.
(Bakara, 196) * Sizin hayırlınız,
Kuran-ı Kerim’i öğrenip başkalarına
da öğreten zattır. (Hadis-i Şerif)
* İkametgahlarınızı namaz ile,
Kuran-ı Kerimi tilavet ile
nurlandırınız. (Hadis-i Şerif) *
İbadetlerini ihlas ile yap. İhlas ile
yapılan az amel, kıyamet günü
sana yetişir. (Hadis-i Şerif) *
İbadetlerin kıymetlisi az olsa da
devamlı yapılanlardır. (Hadis-i
Şerif) * Bilerek yapılan az bir
ibadet, bilmeyerek yapılan çok
ibadetten daha iyidir. (Hadis-i Şerif)
* Allah’ı güzel isimleriyle anan
insanın günahları deniz köpükleri
kadar çok olsa bile yine affedilir.
(Hadis-i Şerif) * Artık beni
zikrediniz ki ben de sizi zikredeyim. Ve
bana şükrediniz, bana
nankörlük etmeyiniz. (Bakara, 152) * “De ki: Ey
nefisleri aleyhine
haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit
kesmeyiniz. Şüphe yok
ki, Allah bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki
O, çok
bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.” (Zümer, 53) * Dua,
ibadettir.
(Hadis-i Şerif) * İbadetlerin en kolayı ve en hafifi az
konuşmak ve
iyi huylu olmaktır. (Hadis-i Şerif) * Annenin, babanın
yüzüne
merhamet ile bakana makbul hacc sevabı verilir. (Hadis-i Şerif)
*
Güler yüzle selam verene sadaka sevabı verilir. (Hadis-i Şerif) *
“-Onlar-
tevbe edenlerdir, ibadette bulunanlardır, hamd edenlerdir,
oruç
tutanlardır, rukua, secdeye varanlardır, iyilik ile emir ve
kötülükten
alıkoyanlardır ve Allahu Teala’nın sınırlarını
koruyanlardır. İşte
-o- müminleri müjdele. (Tevbe, 112) * “Rahmanın
kulları onlardır ki,
mütevazi bir halde yürürler ve cahiller onlara
seslendiklerinde
“selametle” derler. Ve onlar ki: Rableri için secde
edenler ve
kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.” (Furkan, 63,64) *
“Onlar(iman
edenler) öyle kimselerdir ki büyük günahlardan ve hayasız
çirkin
işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yutar,
karşıdakinin
kusurlarını affederler.” (Şura, 37) * “Onlar o kimselerdir
ki zulme
uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar.” (Şura, 39)
EMİRLER

* Peygamber size ne verirse onu alınız, o sizi neyden men ederse
onu
terk ediniz. Allah'a karşı gelmekten sakınınız. Muhakkak ki
Allah'ın
cezası pek çetindir. (Haşr, 7 ) * Namazı dosdoğru kılın,
zekâtı verin
ve peygambere itaat edin ki merhamet olunasınız. (Nur,
56) * Sabah ve
akşam Rabbini, içinden yalvararak, ürpererek ve yüksek
olmayan, kendi
işitebileceğin bir sesle zikret, gafillerden olma!
(Araf, 205) * “Her
kim Rahmân'ın zikrini görmezlikten gelip ondan
uzaklaşırsa biz ona bir
şeytan musallat ede¬riz. Artık onun arkadaşı
odur. Ve şüphesiz ki bu
(şeytan)lar onları yoldan çı¬karırlar. Onlar
da kendilerini hidâyete
ermiş sanırlar.” ( Zuhruf, 36-37) * “Ve
Allahu Teala’ya ibadet ediniz
ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayınız.
Anaya, babaya iyilik ediniz. Ve
akrabalara ve yetimlere ve yoksullara
ve yakın komşuya ve uzak komşuya
ve yanınızdaki arkadaşa ve yolcu
olana ve sağ ellerinizin sahip
olduğuna -da iyilik ediniz- şüphe yok
ki, Allahu Teala kendini beğenen,
böbürlenip duranları sevmez.”
(Nisa, 36) * “Ve yeryüzünde böbürlenerek
yürüme. Şüphe yok ki, sen ne
yeri yarabilirsin ve ne de boyca dağlara
yetişebilirsin.” (İsra, 37)
* “Ey iman edenler! Çokça zan etmekten
kaçınınız, şüphe yok ki,
zannın bazısı günahtır ve birbirinizin
kusurunu araştırmayınız ve
bazınız, bazınıza gıybet etmeyiniz. Sizden
biriniz, ölü kardeşinin
etini yemeği sever mi? Onu çirkin görmüş
olursunuz. Artık Allah’tan
korkunuz, şüphe yok ki, Allah tevbeleri
kabul edicidir, çok
esirgeyicidir. (Hucurat, 12) * “Ey iman edenler!
Allahu Teala için
hakkı ayakta tutanlar, adil şahitler olunuz.” (Maide,
Arrow * “Ve o müminler ki, onlar, emanetlerine ve
ahtlarına riayet
edenlerdir. (Müminun, Arrow * “İsrafta bulunmayınız. Şüphe yok ki Allahu
Teala
israf edenleri sevmez.” (Enam ,141) * “Allahu Teala’nın
kendilerine
lutuf olarak verdiği şeyde cimrilik edenler bunun kendileri
için bir
hayır olduğunu sanamasınlar. Hayır.. bu onlar için bir şerdir…
(Al-i
İmran, 180) * “Onlar ki, mallarında belli bir hak vardır. Hem
dilenen,
hem de dilenmeyen yoksul için.” (Mearic, 24,25) * Sevdiğiniz
şeylerden
infak etmedikçe iyiliğe nail olamazsınız ve her ne infak
ederseniz
şüphesiz Allah onu hakkıylabilir. (Aliİmran,92) * Sakın
zinaya
yaklaşmayın! Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir
hayasızlıktır, çok
kötü bir yoldur. (İsra ,32) * “Sana şaraptan ve
kumardan soruyorlar.
De ki: İkisinde de büyük günah vardır. Ve insanlar
için faydalar da
vardır. Bunların günahı ise faydalarından çok
büyüktür.” (Bakara,
219) * “Ey iman edenler! Muhakkak ki, içki, kumar,
putlar ve kısmet
için çekilen zarlar şeytan işinden olan murdar şeydir.
Artık onlardan
kaçınınız ki, kurtuluş bulabilesiniz.” (Maide, 90) * Her
kim de
mümini kasden öldürürse onun cezası edebi kalmak üzere
cehennemdir.
Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve ona büyük bir
azap
hazırlamıştır. (Nisa, 93) * “Allah, alış-verişi helal, faizi haram
kıldı.”
(Bakara, 275) * “Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal,
tertemiz
olanlarını yiyiniz.” (Bakara, 168) * “Ve ölçtüğünüz zaman
ölçüye tam
riayette bulunan ve dosdoğru terazi ile tartınız. Bu
hayırlıdır ve
akibeti daha güzeldir.” (İsra, 35) * Fakirliğe düşme
endişesi ile
evlatlarınızı öldürmeyiniz! Onların da sizin de rızkınızı
veren
Biz'iz. Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur. (İsra, 31)
*
“Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları acı
bir
azapla müjdele.” (Tevbe,34) * Allah yolunda harcayın. Kendi
kendinizi
tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik
edenleri
sever. (Bakara, 195) * “Siz sevdiği¬niz şeylerden Allah için
harcamadıkça,
infak etmedikçe asla iyiliğe, fazilete nail ola¬mazsınız.
Sadaka
namına ne verirse¬niz şüphesiz Allah onu çok iyi bilir.” (Al-i
İmran,
92) “Yine sana neyi nafaka olarak vereceklerini soruyorlar. De
ki:
"İhtiyacınız¬dan geri kalanı verin!" Allah âyetleri size böyle
açıklar,
tâ ki düşünesiniz.” (Bakara, 219) * Onlar ki melekler
canlarını
tatlılıkla alırlar: "Selam size! Yaptığınız işlerden dolayı
buyurun
cennete!" derler. (Nahl, 32) * Allah'a ve âhiret gününe iman
eden
hiçbir milletin, Allah'ın ve Resulünün karşısına çıkan
kimseleri(ona
muhalefet edenleri), isterse o kimseler babaları,
evlatları,
kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini
göremezsin.
(Mücadele, 22) “O muttakîler ki bollukta da darlıkta da
Allah yolunda
harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların
kusurlarını
affederler. Allah Teâlâ da ihsan edenleri sever.” “O
muttakiler ki
çirkin bir iş yaptıklarında veya kendi nefislerine
zulmettiklerinde,
peşinden hemen Allah'ı anar, günahlarının
affedilmesini dilerler.
Zaten günahları Allah'tan başka kim affeder ki?
Bir de onlar, bile
bile işledikleri günahlarda ısrar etmez, o günahları
sürdürmezler.”
“Ve hiçbir kimse için Allah Teâlâ'nın izni olmadıkça
ölmek yoktur. O
vadesi tâyin edilmiş bir yazıdır. Ve her kim dünya
menfaatini dilerse
ona ondan veririz. Ve kim âhiret sevabını isterse
ona da ondan
veririz. Ve şükredenleri elbette mükâfatlandıracağız.”
“Allah yolunda
öldürülenleri sakın ölü zannetme! Hayır onlar hayatta
olup,
Rablerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar.” (Al-i İmran,
134,135,145,169)
* “Hatırla ki, biri(insanın) sağında, biri solunda
oturmuş iki
melek, işlediklerini tespit ederler.” (Kaaf, 17) * “Hiçbir
şey
hakkında da sakın, ‘Ben, bunu yarın yaparım.’ deme. Ancak sözünü,
Allah’ın
dilemesine bağlayarak ‘inşallah!’ de. Unuttuğun vakit Allah’ı
an ve
‘Umulur ki Rabbim beni, bundan daha yakın bir zamanda dosdoğru
bir
muvaffakıyete ulaştırır.’ de.” (Kehf, 23-24) * “Başınıza her ne
bela
gelirse, hep kendi ellerinizin kazandığı(günahlar) yüzündedir.
Böyle
iken (Allah) bir çoğunu da bağışlar.” (Şura, 30) * “Müminlere de
ki:
gözlerini haramdan sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza
etsinler.
Bu onlar için çok temizliktir. Şüphesiz Allah ne
yaptıklarından
haberdardır.” (Nur, 30) * “De ki: Ey nefisleri aleyhine
haddi aşan
kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Şüphe yok
ki, Allah
bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki O, çok bağışlayıcıdır,
çok
esirgeyicidir.” (Zümer, 53) * O nûra, Allah’ın yükseltilmesine ve
içlerinde
kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde
(mescitlerde)
kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O’nun şanını yücelterek
tenzih eden
öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alış-verişler
onları
Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı
vermekten
alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale
döneceği
bir günden endişe ederler. (Nur, 36-37) * Bir saat ilim
öğrenmek,
sabahlara kadar yapılan ibadetten daha sevaptır. (Hadis-i
Şerif) *
İlim, müminin kaybolmuş bir malıdır, her nerede bulursa
alıverir.
(Hadis-i Şerif) * Sizi yalan söylemekten tahzir ederim! Çünkü
yalan
imana aykırıdır. (Hadis-i Şerif) * Emin olmayan kimsede iman
yoktur.
Ahdini bozan kimsede din yoktur. (Hadis-i Şerif) * Sözü, özü,
doğru,
emin olan ticaret ehli, peygamberler ile, sıdıklar ile, şehitler
ile
beraber haşrolunacaktır. (Hadis-i Şerif) * Rüşvet veren de alan da
ateş
içindedir. (Hadis-i Şerif) * Kanaati iltizam ediniz. Çünkü kanaat,
tükenmez
bir hazinedir. (Hadis-i Şerif) * Şükür, nimetlerin artmasına
vesiledir,
şükürsüzlük ise zeval getirir. (Hadis-i Şerif) * Dünyada
sizden
üstün olana bakmayın ki gözünüzde Allah’ın nimeti küçülmesin.
(Hadis-i
Şerif) * Helal kazanmak için sıkıntı çekenlere cennet vacip
olur.
(Hadis-i Şerif) * Haram yiyenlerin ne farzları ne sünnetleri
kabul
olur. (Hadis-i Şerif) * Biliniz ki faizin her çeşidi
kaldırılmıştır.
Allah, böyle hükmetmiştir. (Hadis-i Şerif) * Dikkat
ediniz! Şu dört
şeyi kesinlikle yapmayacaksınız. Allah’a hiçbir şeyi
ortak
koşmayacaksınız. Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı,
haksız
yere öldürmeyeceksiniz. Zina etmeyeceksiniz. Hırsızlık
yapmayacaksınız.
(Hadis-i Şerif) * Mümin, elinden ve dilinden kimseye
zarar gelmeyen
kimsedir. (Hadis-i Şerif) * İnsanlara merhamet etmeyen
kimseye Allahu
Teala hazretleri merhamet buyurmaz. (Hadis-i Şerif) *
Müminlerin
dereceten en faziletlisi, ahlaken en güzel olanıdır.
(Hadis-i Şerif) *
Sizin en hayırlınız, ehline, ıyaline en hayırlı
olanınızdır.
(Hadis-i Şerif) * Fazilet şudur ki, senden kesilene sen
bağlanasın,
seni mahrum bırakana sen lutuf ihsanda bulunasın ve sana
zulm etmiş
olanı sen affedesin. (Hadis-i Şerif) * Her kim kardeşinin
bir
ihtiyacını gidermeye çalışırsa Allahu Teala da onun ihtiyacını
izale
buyurur. (Hadis-i Şerif) * Birbirinize hediye veriniz,
birbirinizi
sevin ve el tutuşun ki, kendinizden kin ve düşmanlık
duygusu
gidiversin. (Hadis-i Şerif) * Yemeğinizi toplu bir halde
yiyiniz,
dağınık bir halde bulunmayınız. Çünkü bereket, cemaat ile
beraberdir.
(Hadis-i Şerif) * Hasta ziyareti yapan bir mümin, cennet
nimetlerine
müstağrak olur. (Hadis-i Şerif) * Akraba arasındaki
münasebeti
kesmek, ana ile babaya asi bulunmak pek büyük
günahlardandır.
(Hadis-i Şerif) * Allah’a ve ahiret gününe inanan,
komşusuna iyi
muamele etsin. (Hadis-i Şerif) * Komşusu elinden,
dilinden emin
olmayan kişi mümin sayılmaz. (Hadis-i Şerif) * Ruha zevk
ve sefa
veren şeyleri alınız, keder veren şeyleri de terk ediniz.
(Hadis-i
Şerif) * Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti ise
namazdır.
(Hadis-i Şerif) * Kulum Beni nasıl tanırsa onunla öyle
muamele
ederim. (Hadis-i Kudsi) * Kıyamet gününde müminin gölgesi, onun
sadakasıdır.
(Hadis-i Şerif) * İlim, müminin kaybolmuş bir malıdır, her
nerede
bulursa alıverir. (Hadis-i Şerif) * Ümmetimin bozulduğu bir
zamanda
sünnetime uyan kimse için şehit sevabı vardır. (Hadis-i Şerif)
* Bir
kimse düğün yemeğine ve emsaline davet olunursa icabet etsin.
(Hadis-i
Şerif) * Her kim Müslüman kardeşinin kusurunu dünyada örterse
de
rüsvay etmezse kendisini de Allahu Teala kıyamet gününde örter.
(Hadis-i
Şerif) * Herhangi bir Müslüman ramazan-ı şerif orucunu,
farziyetine
inanarak ve sevabını Cenab-ı Hak’tan dileyerek tutarsa onun
geçmiş
günahları af ve setrolunur. Yani Hakkullahe ait, sagair
kabilinden
olan günahları bağışlanır. (Hadis-i Şerif) * Ey nas! Ölmeden
evvel
Hak Teala’ya tevbe ediniz, yaptığınız günahlardan dolayı pişman
olunuz.
(Hadis-i Şerif) * Bir kimse ilim tahsili için yola çıkarsa, bu
yüzden
Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır. (Hadis-i Şerif) *
Kardeşine
karşı güleryüzlü olman sadakadır. Güzel ve temiz söz söylemek
sadakadır.
(Hadis-i Şerif) * Dul ve yetimlerin ihtiyacına koşanlar,
Allah
yolunda cihad eden ve gece gündüz (nafile) oruç tutup geceyi
ibadetle
geçiren gibidir. (Hadis-i Şerif) * Yerleri ve gökleri,
terazinin bir
kefesine, Kelime-i Tevhidi diğer kefeye koysalar bu
kelimenin
bulunduğu kefe elbette ağır gelir. (Hadis-i Şerif) * Bizi
aldatan
bizden değildir. * Sabır, cennetin hazinelerinden bir
hazinedir.
(Hadis-i Şerif) * Namaz müminin nurudur, onun yüzünü dünyada
da
ahirette de aydınlatır, nurlandırır. (Hadis-i Şerif) * Günahından
tevbe
eden kimse, hiç günahı olmayan kimse gibidir. (Hadis-i Şerif) *
Besmalesiz
başlayan her iş bereketsizidir. * Namaz kılanın diğer mübah
dünyevi
amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. Bu surette
bütün
ömrünü ahirete mal edebilir. (Said Nursi) * Müminin niyeti
amelinden
hayırlıdır. (Said Nursi) * Şükrün mikyası(ölçüsü); kanaattır
ve
iktisaddır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı;
hırstır
ve israftır, hürmetsizliktir, haram helâl demeyip rastgeleni
yemektir.
.(Said Nursi) * Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini,
rahatını
isterseniz meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize
kafidir.
(Said Nursi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HAYATIN MANASI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayatın tadını çıkarmak
» Cin Kelimesinin Manası ve Cinlerin Mahiyeti
» İhlas Suresinin Büyük Manası
» Hayatın ucundan tutmayın tam boğazından sarılın

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hukuk.forum.st :: Kültür ve Sanat :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: